REKLAMI GEÇ

 “İMAR AFLARI KAÇAK YAPILARI ÖZENDİRİYOR”

 “İMAR AFLARI KAÇAK YAPILARI ÖZENDİRİYOR”

İmar affı uygulamasının yakın gelecekte nasıl sonuçlar doğuracağı konusu, iki günden beri yayınladığımız görüşlerin ana temasını oluşturuyor. Bu görüşler hiç olumlu değil. Özellikle imar barışı konusu taraflı tarafsız her uzmanın eleştirdiği bir düzenleme ve uygulama. Süre uzatmaları ise bu işe tuz-biber ekiyor.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 17 Ocak 2019 Perşembe, 11:22

Yapı denetim yasasının değişmesi ve yeni yılda yönetmelik düzenlemesiyle geçerli hale gelmesi, olumlu görülen değişiklikler dışında, denetim olgusunda zayıflık ve yetersizliğe yol açma riski ile eleştiriliyor. Zaten imar barışı ile neredeyse ortadan kaldırılan yapı denetimi, meşru işleyiş rutini içinde de sorunlara yol açıyor gibi görünüyor. Bunlar eleman tanımı, tekniker ve teknisyenlerin yetkilendirilmesi, şirketlerin ucuz işgücü kullanımına imkan tanıması, denetim kalitesinden taviz verme tehlikesi gibi olasılıklar olarak sıralanıyor.

Konuyu bu kez TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) nezdinde ele aldık. TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu asil üyesi Mimar Cüneyt Zeytinci’yi sayfamıza konuk ettik.

Cüneyt Zeytinci çoğumuzun yakından tanıdığı bir mimar. Odanın Denizli Şubesinde de farklı dönemlerde yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Halen merkez yönetimde faal üye oluşu onu, TMMOB düzeyinde görüş belirtecek bir konuma yerleştiriyor. Biz kendisiyle yaptığımız sohbette yanılmadığımızı gördük. Oldukça sistematik ve kurumsal biçimde açıkladığı görüşleriyle iki gündür konuşulmayan detayları da konuşma fırsatı bulduk.

İMAR AFFI ANAYASAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ

İmar affı ikinci kez uzatıldı ve bir yıla varan bir uygulama dönemine ulaştı. Aralık sonuna kadar ilgili bakanın açıklamasına göre 16 milyar lirayı aşan bir hasılat elde edildi. 10 milyon üzerinde kaçak yapı meşrulaştırıldı. Bu duruma Anayasal açıdan baktığımızda yurttaşlar arası eşitlik ilkesine uygun mudur sizce?

Anayasa’ya tüm yurttaşlara karşı eşitlik ilkesine ilişkin temel düzenlemeler ile birlikte  23. maddesinde ‘… Sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirme ve kamu mallarını koruma …’ görevleri verilmiştir. Bu açıdan baktığımızda toplumsal bir sorun olan imar affının, anayasa maddeleri kapsamında bir bütün olarak değerlendirilmesi zorunludur.

Son çıkarılan imar affı kanunu ile daha önce de olduğu gibi, imar kanununa aykırı olarak hiçbir ruhsat sürecine girmemiş veya ruhsat ve eklerine aykırı her türlü yapıya, mülkiyetine bile bakılmadan “kayıt altına alma adı altında” hukuki geçerlilik, toplum nezdinde de meşruluk kazandırılması hedeflenmiştir.

İZİN VEREN SORUMLU DEĞİL

Peki bu yasal problemler açısından uygulamadaki sorumlu kim?

Bu sorunun yanıtı biraz belirsiz görünüyor. Bir kere yapı kayıt belgesi düzenleyerek yapının kullanılmasına izin verilmesinde görevli olan idare sorumlu değil. Zaten hem kullanma izni verip hem de doğacak risklerden kendisini sorumlu tutması, sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz.

Daha önceki imar aflarında bu tür sorunlar yok muydu?

İlki 1948 yılında çıkarılan imar affından itibaren bugüne kadar 14 kez imar affı çıkarılmış. Tüm aflarda kaçak yapılaşmayı engellemek şöyle dursun, devlet elindeki kamuya ait arazilerin işgaline göz yumarak her defasında kapsamı daha da genişletilmiştir.

Başlangıçta masum bir barınma ihtiyacı olarak başlayan kaçak yapılaşma, 1970’li yıllardan sonra sistemli arazi işgaline, 1980’lerden sonra neredeyse kaçak kentler sorununa dönüşmüştür. Kaçak yapılaşmalar adeta geçerli yapılaşma haline getirilmiştir.

HER AF TALAN İLE SONUÇLANDI

Söz konusu önceki imar affı düzenlemelerinin son düzenleme ile benzerlikleri neler?

Bir kere, çıkarılan tüm imar aflarının ortak özelliği şu: Her yeni af düzenlemesi adeta eski düzenlemeyi aratır oldu. Ortak özellikleri, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve imar mevzuatına, mimarlık-mühendislik sürecine uygun olmayan, afete dayanıksız, insan ve çevre sağlığını gözetmeyen, yaşanabilir kentler yaratma ilkesinden uzak, sosyal donatı alanları olmayan, açık ve yeşil alanlardan mahrum yapılaşmaları adeta teşvik etmesidir. Her imar affı düzenlemesi, doğal, tarihi arkeolojik varlıklarımızın talan edilmesi ile sonuçlandı.

Kentsel dönüşüm çalışmaları bu yapılaşmanın önüne geçemiyor mu?

1980’lerden sonra gelişen ekonomik politikalar sonucunda hiçbir kurala uymayan, özellikle büyük sermaye yatırımları ile gelişen büyükşehirlerde  ‘emlak pazarı’ haline dönüşen bir yapılanma gelişti. Kentsel dönüşüm adı altında gelişen bu süreçte imar afları ile meşru hale gelen kaçak yapılanma alanları da eski kent parçaları ile birlikte yeni rant alanları oldu. Kentsel dönüşüm ile ortaya çıkan rant ise ekonominin temel kaynağı haline geldi. Yani her ikisi de birbirini besleyen uygulamalar olageldi.

İMAR RANTI MEŞRU KILINIYOR

İmar affının aslında prensip olarak yapılaşmanın disiplin içine alınması ve yapılaşma aparatçikleri olan kaçakları önleme amaçlı olması gerekmiyor mu?

Son yıllarda kıyılar, ormanlar, su havzaları, sit alanları ve doğal kültürel alanları etkileyen yapılaşmalar, sanayi tesisleri, enerji tesisleri gibi yapıların imar affı kapsamına alınması, kentlerimizde ve doğal alanlarımızda ciddi tahribat yaratmakta. İmar affı düzenlemesinde ve yapı kayıt belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar tebliğinde tabiat ve kültür varlıkları ile ilgili hiçbir istisna getirilmemiştir. O nedenle imar affı düzenlemesinin bir imar disiplini yaratmak değil, aksine imar rantını meşru kılmak amaçlı olduğu aşikardır.

Yapılan yasal düzenlemeler Türkiye’de yaygın olan kaçak yapılaşmayı şimdiye kadar ne ölçüde önleyebildi?

Araştırmalar gösteriyor ki şu ana kadar çıkarılan imar afları, kaçak yapıyı daha da artırmıştır ve kaçak yapıyı özendirici ve cesaretlendirici niteliktedir. Topraklarımızın % 90’ı deprem riski altında olduğu gerçeğine rağmen, imar afları ile toplum güvenliği ve sağlığı hiçe sayılmaktadır. TBMM meclis araştırma komisyonunun Marmara depreminden sonra yaptığı araştırmaya göre, deprem bölgelerinde hasar gören veya yıkılan yapıların % 80’i imar aflarından yararlanmıştır.

BU ‘BARIŞ’ EŞİTSİZLİK YARATTI

Bu ‘barış’ gerçekten yurttaş-devlet arasında bir barış sağladı mı sizce?

‘Barış’ sözcüğü ile imar affı uygulamasının ilişkilendirilmesi, imar barışı sağlamak amacı ile yapılan uygulamaların eşitsizlik yaratması, yasa dışı uygulamaları yeni kurallarla ‘hukuki’ bir zemine taşıması nedeni ile düzenleme ve uygulamanın barış ve toplumsal uzlaşı ile herhangi bir bağı yoktur.

Önceki soruya geri dönelim. Herhangi bir olumsuzlukta işin sorumlusu kim olacak, nasıl bir toplumsal fayda sağlanacak?

Devlet, imar affı uygulaması yapılan yerlerde yapı denetimini ve toplum güvenliğini sağlama görevini yapı sahibine devrediyor. Yapıya ait her türlü olumsuzluktan yapı sahibi sorumlu. Yapı kayıt belgesi vermekle denetim yapıldığı iddia edilemez. O nedenle mimar, mühendis ve şehir plancıların bilgi, karar, ilke ve yasal sorumluluk bağlamında sürecin dışına itildiği bu düzenlemeden toplumsal bir fayda beklenemez.

BU BİR İŞGAL ETME BARIŞINA DÖNDÜ

Bu aftan herkes yararlanabilir mi? Mesela kıyıları işgal eden oteller ya da yaylalarda hazine arazisi kapatan rantçılar yararlanıyor mu?

İmar affı düzenlemesinde, özel mülkiyetle birlikte hazine, belediye, mera, kıyı, orman, alanlarındaki kaçak yapılara da hiçbir koşul getirilmeden yapı kullanma belgesi alma olanağı sağlanmıştır. Bu arazilerin işgalcilerine satılmasının yolu açılmıştır. Özellikle büyükşehirlerde ruhsat ve eklerine aykırı yapılar, siteler, alışveriş merkezleri, iş kuleleri, enerji santralleri, sanayi yapılarının ilave yapı alanları küçük bir bedel karşılığında yasal hale gelmiş sayılacaktır.

Çevre Bakanı af kapsamına alınan yapı sayısının 10 milyonun üstünde olduğunu açıkladı. Türkiye’de toplam yapı sayısı kaç ki, on milyonu aşkın kaçak yapıdan söz ediyoruz?

Devletin ilgili makamları tarafından dile getirilen, ülkemizde yapı stokunun %50-60’ına denk gelen yaklaşık 13 milyon kaçak yapı bulunmaktadır.

TEMEL SORUN YAPI GÜVENLİĞİ

Bu af süreci tamamlandığında sizce artık ülkede kaçak yapı kalmayacak mı? Vatandaş, ‘yasa geldi affetti, artık bundan sonra kaçak yapıya paydos’mu diyecek?

Devletin kayıt dışı yapıları denetlememesi tümüyle imar alanında yapılı çevrenin denetlenmediği anlamına gelmektedir.  Kaçak yapı stokunun meşrulaştırılması, ülkemizdeki önemli sorunlardan olan kaçak yapılaşmanın sürmesine ve gelecekte yapı güvenliği konusunda yeni sorunlara yol açacaktır. Daha öncede yaşandığı gibi, bu imar affı da doğa olaylarının afete dönüşerek çok sayıda insanımızın hayatını kaybetmesine neden olacaktır.

YAPI DENETİM GÜVENLİ GELECEK DEMEKTİR

Yapı Denetim sisteminden de söz edelim mi? Biliyorsunuz yasal değişiklik 2019 itibariyle yürürlüğe girdi ve beraberinde Yapı Denetim Yönetmeliği değişti. Artık yeni bir dönem başladı.

Topraklarının % 90’ı deprem riski altında olan ülkemizde depremlerin ve doğal olayların afetlere yol açmaması için dayanıklı ve sağlıklı yapıların üretilmesi şart. Bu amaçla ülkemizde etkin bir yapı denetim sisteminin var olması çok önemli. Yapıların her aşamasında bağımsız bir şekilde denetlenmesi esas olmalı.

Yapı güvenliğinin bireysel sorumluluk anlayışının ötesinde, bilimin gereklerine uygun bir yasal düzenlemeyle sağlanması konusu, TMMOB ve bağlı odaların en öncelikli gündemi ve talebi. Yapı denetim sadece bir yasal düzenlemeler sorunu değil. En az mevzuat kadar uygulayıcıların bu konudaki kararlılığı da önemli.

DENETİMDE BAĞIMSIZLIK ÇOK ÖNEMLİ

Bu değişikliğe TMMOB ve ilgili meslek odaları nasıl bakıyor?

TMMOB ve odalarımız, sağlıklı bir yapı üretim sürecinin tek teminatının bağımsız kamusal denetim olduğu, bunun içinde yapı denetim sisteminin ticari şirketler üzerinden değil bakanlık tarafından yetkilendirilmiş ve kamu adına bağımsız denetim yapan serbest meslek sahipleri üzerinden kurgulanması gerektiği yönündeki görüşünü her fırsatta kamuoyu ile paylaştı. Aynı görüşü şimdi de savunmaya devam ediyor.

Yapılan değişiklik sizin talebinize uygun görünüyor gibi.

Yapı denetim uygulama yönetmeliğinde 29 Aralık 2018 tarihinde yapılan değişiklikler ile yapı denetim sisteminde  ‘e dağıtım’ sistemi uygulanmaya başladı. Yapı denetiminde görev alacak yapı denetim kuruluşu elektronik ortamda bakanlık tarafından belirlenecek. Bu uygulama ile, yapı denetim kuruluşu ile yapımcı firmanın ticari ilişkisinin kesilmesi ve her türlü baskıdan uzak doğru bir yapı denetimin yapılması amaçlanıyor.

Bu değişiklik talebinizi tam olarak karşılayacak mı?

Neredeyse her yıl önemli değişikliklerin yapıldığı, adeta deneme yanılma yöntemi ile mevzuatların hazırlandığı yapı denetim sisteminde, mesleki yetkinlik ve belgelendirme sisteminin getirilmesi zorunludur. Bu olmadığı sürece bizim önerdiğimiz çalışma sistem kurulmuş sayılmaz.

UZMANLIK ZAAFİYETİ YAŞANABİLİR

Önceki yönetmelik hükümlerinde ‘ara eleman’ olarak tanımlanan tekniker ve teknisyenler artık denetleme yetkisine sahip oluyorlar. Bu durum mesleğin asıl sahipleri olan mühendislerin denetim yetki ve kalitesini düşürmez mi?

Yeni uygulamaya başlayan düzenlemeler ile teknisyen, tekniker ve teknik öğretmenlere mühendis ve mimarların yerine şantiye şefliği ve yapı denetleme yetkisi verildi. Aldıkları eğitim nedeni ile ara eleman olarak tanımlanan teknik elemanların şantiye şefi ve denetleme elemanı olarak yetkilendirilmesi kamu adına doğru değil. Her şeyden önce uzmanlık ve yetkili olma ilkesine aykırı. Tekniker, teknik öğretmen ve teknisyenlere denetim ve şantiye şefliği yetkisinin verilmesi düşük ücretle teknik eleman istihdam etmenin önünü açarak mesleki yetkinliği ve uzmanlıkları zaafa uğratacaktır.

Teknik öğretmenler, teknisyenler ve teknikerler, mimar ve mühendisler çalışma alanları içerisinde birlikte faaliyet yürüttükleri iş arkadaşlarıdır. Aynı meslek alanının farklı kademelerinde işbirliği içinde çalışmalar yürüten mühendis, mimar ve şehir plancıları ile teknik öğretmen, teknisyen ve teknikerlerin ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve politik açmazlar nedeni ile karşı karşıya getirilmesi sorunların çözümü açısından yarar sağlamayacaktır.

ARTIK TOP BAKANLIKTA

Yeni yönetmelikte çalışma sistemini etkileyen daha başka ne gibi değişiklikler var?

Yeni uygulama ile her ilde faaliyet gösterecek yapı denetim kuruluşu sayısını belirleyecek olan hesap yöntemi değişti. Artık il nüfusu yerine, il bazında denetlenen toplam inşaat alanı dikkate alınarak yapı denetim kuruluşu sayısı belirlenecek. Yeni yönetmelik ile farklı yapı sınıfları üç yapı gurubunda birleştirildi. Denetim firmaları, işin hizmet sözleşmesi bedeli üzerinden puanlama yapılarak sıralanacak ve bakanlık tarafından elektronik ortamda görevlendirme yapılacak.

Yapı denetim firmaları ve yapı sahipleri arasında yaşanan ilişkide, siz mimarlar ve mühendislerin yeri neresi? O süreçteki rolünüz ne?

Binaların ağırlıklı olarak deprem etkileri karşısında güvenli denetlenmesinin ötesinde, ince işlerin denetimini ayni hassasiyetle sürdüremeyen yapı denetim uygulamaları yapı sektörünün diğer bileşenlerini adeta yok saymakta. Yapı denetim sisteminde proje müelliflerinin eserleri ile ilişkileri sorunlu. Oysa şimdiki denetim sistemi içinde proje müelliflerinin telif hakları saklı kalmalı, aynı zamanda saygı görmelidir.

ÜRETİM VE DENETİM AYRILIĞI KORUNMUYOR

Bu sorunlar şimdiye kadar yok muydu?

Olmaz mı? Mesela gelir gider dengesini tutturmaya çalışan yapı denetim firmalarının, çalışan sayısını minimum düzeyde tutması, denetim firmalarını çoğunluğu emekli mühendis, mimarların ‘ imzacılık ‘ yaparak ek gelir elde ettiği bir ticarethaneye dönüştürdü. Bu durum yeni değişiklik sonrası uygulamada da pek değişecek gibi durmuyor. Çünkü buna yönelik bir tahdit veya engelleyici hüküm yok.

Ayrıca Yapı Denetim Yasası denetim işini ‘münhasıran’ yapılması gereken bir iş olarak tanımladığı halde, yapı üretim sürecinin önemli bir unsuru olan projelendirme hizmeti büyük oranda yapı denetim firmaları tarafından yapılmaktadır.  Bu süreçte projelendirme, üretim ve denetim hizmetlerinin ayrılığı ilkesi ortadan kalkmaktadır.

MEVZUAT BÜTÜNCÜL OLARAK ELE ALINMALI

Yapı denetim firmaları Çevre Bakanlığının puan sistemine göre iş alacaklar. Ücreti belirleyen de bakanlık birimi olacak galiba. Peki denetim firmasında çalışan teknisyen ve mühendisler için bir ücret çizelgesi öngörülüyor mu?

Yasa, yapı denetim firmalarının alacağı ücreti belirlemişken, asıl sorumluluğu üstlenen yapı denetçisi mimar ve mühendislerin ücretlerini piyasa koşullarına terk etmiş. Verilen hizmet ile alınan ücret arasında ciddi bir orantısızlık var. Yeni değişiklikte de bu durum değişmiyor.

Neredeyse her yıl yapılan değişikliklerle yapı denetim sistemi, Türkiye’deki binaların depreme dayanıklılığı konusunda ilerleme kaydediyor mu sizce?

Yapı denetim sistemi güvenli geleceği bugünden kurmanın tek yolu. Çağdaş normlarda yaşanabilir kentler için, imar affı gibi sorunların kökten çözümüne engel olan uygulamalardan vazgeçilmesi zorunlu. Kentsel dönüşüm uygulamaları da dahil yapı üretimi ve denetimine ilişkin tüm mevzuat bütüncül bir yaklaşımla ele alınmadıkça yeterli ve güvenceli bir sistem kurmak çok zor.

***

Yapı denetim ve imar barışı konusunda ilgili mesleklerden uzmanlarla yaptığımız söyleşiler burada sona eriyor. İmar barışı 15 Haziran’a kadar başvuru süresini açık tutuyor. Sonuçlarını ne olacağını o zaman göreceğiz. Yapı denetim sistemini yapılandıran değişiklik ise yılbaşı itibariyle geçerli ve henüz pratik olarak sistem işlemiyor. Onun ne gibi sonuçlar doğuracağını da işler hale geldiği zaman göreceğiz. Ancak her halukarda hem imar barışı hem de yapı denetim sisteminin orta ve uzun vadede yol açacağı sonuçlar üzerine bugünden öngörüde bulunmak mümkün. En azından önceki değişiklikler sonrası yaşanan yakın Türkiye tarihinin trajik olayları hafızalardaki canlılığını koruyor. Sadece bu bile neler olabileceğini kestirmek için veri sağlıyor. O nedenle yarın üç gün boyunca devam eden söyleşilerimizde öne çıkan yorumları da dikkate alan bir değerlendirme yapacak ve yazı dizimize nokta koyacağız.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı
 

Hava Durumu

DenizliSıcaklık (°C)Durum
En
Düşük
En
Yüksek
24 Nisan 2024 Çarşamba 18 34Rüzgarlı
25 Nisan 2024 Perşembe 17 29Rüzgarlı
26 Nisan 2024 Cuma 15 27Az Bulutlu
27 Nisan 2024 Cumartesi 15 31Az Bulutlu
28 Nisan 2024 Pazar 17 32Parçalı Bulutlu