REKLAMI GEÇ

Soma trajedisinden izlenimler

Soma trajedisinden izlenimler

Maden faciasının yaşandığı bölgeye Muhabirimiz İlyas Coşkun ile birlikte giden Denizlihaber editörlerinden Yaşar Tok, izlenimlerini kaleme aldı.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 16 Mayıs 2014 Cuma, 16:14

Perşembe günü Muhabir arkadaşımız İlyas’la birlikte Soma’ya ulaştığımızda, bizi önce linyit kömürü işleme fabrikasının upuzun bacalarıyla görkemli silüeti, ardından belediye mezarlığı önündeki uzun araç kuyruğundan içeri akan insan kalabalığı ve her camiden yükselen Selâ nidaları karşılıyor.

ic-5

İlçeyi ortadan kesip geçen ana cadde üzerinden doğruca Soma Kömür İşletmelerine yollanıyoruz.
Madene çıkan uzun yolun solunda kül dağları yükseliyor. İnanılmaz büyüklükte, kat kat, sadece grinin rengine bürünmüş, tek bir yeşil filizin bile olmadığı boşluk. Dağ silsilesinin zirvesi neresi, gökyüzü nereden başlıyor belli değil. Aradaki çukurlar yağmur suyunun biriktirdiği gölcüklere dönüşmüş.
Sertleştirilmiş stabilize yolun sonuna ulaştığımızda, araç park edecek yer bulamıyoruz. Bir kilometre uzunluğundaki geniş giriş alanı tümüyle araç parkına dönüşmüş, bize ve gelenlere park edecek yer yok.

ic-10

Sonunda ortalarda tek araçlık bir boşluk buluyor ve park ediyoruz.
Maden girişleri iki dağ yamacı arasındaki geniş dere yatağında. Çamurlu yolu dönerek inip yatağa yaklaştığımızda üç ayrı polis ve jandarma kontrol noktasından geçmiştik. Son asker barikatı ise geçişe izin vermiyor.

Çalışmalar bir önceki akşam bırakıldığı gibi. Arama-kurtarmaya ara verilmiş. Basın mensupları kımıl kımıl bekleşiyor. Arada bir resmi havalı birileri gelip gidiyor, onlara kimse ilgi göstermiyor. Herkes Cumhurbaşkanı Gül’ün gelişine odaklanmış.

ic-7
Sinik bir acı, yoğun bir matem havası, katlanılmaz bir ağırlığa dönüşmüş durumda. Yüzler asık, hiç kimse konuşmaya hevesli değil ya da mecalleri kalmamış.

“Kurtarma çalışmaları için, bir gün önce çıkan yangının söndürülmesi bekleniyor, saat 16.00 civarı yangın söndürme çalışmalarının tamamlanması ve arama-kurtarmaya yeniden başlanması mümkün” açıklaması yapıyor bir yetkili.

“KIRIK BİR GÖZLÜK”
ic-15Bizim öncelikli hedefimiz, Denizlili Mühendis İbrahim Çelik’in ailesine ulaşmak. Elimizde sadece bir isim ve telefon numarası var. Bir iki arama denemesinde başarısız oluyoruz. Sonunda telefon açılıyor ve Kırkağaç’ta, geçici morg olarak kullanılan soğuk hava deposunda beklediklerini öğreniyoruz.

Kırkağaç 15 kilometre kadar uzaklıkta. Soma’daki yoğun trafikten çıkıp Kırkağaç’a ulaşmak, oradan soğuk hava deposunu bulmak 20 dakikamızı alıyor. Muhabir arkadaşım İlyas’la kısa bir plan yapıyoruz. Birkaç aşamalı polis barikatı burada da karşımıza çıkıyor. Bu kez basın kartları da işe yaramıyor. Çaresiz, İbrahim’in yakınını barikata çağırıyoruz. Geliyor. Metanetli bir yüz, ilgili ve saygılı bir incelikle bize merhaba diyor. Selamlaşıyoruz. Başınız sağ olsun diyemiyoruz, ortada belirlenmiş bir ölü yok. Geçmiş olsun diyebiliyoruz ancak. Polis onunla birlikte girmemize izin veriyor ama elimizdeki fotoğraf makinası, vb. teknik malzemeyi dışarıda bırakmamız koşuluyla. Karar veriyorum: İlyas girsin içeri. Çünkü muhabir olan o. Birlikte giriyorlar, yaklaşık bir saat içeride, Mühendis İbrahim’in anne ve babası ile birlikte kalıyor İlyas. Sonrasını haberleştirdik ve gün boyu bu sütunlardan okudunuz.
“İbrahim’in kırık gözlüğü annesinin elindeydi” diyor İlyas, konuşamıyoruz…

ic-8

ÖLEN SAYISI: ‘TARTIŞMALI SAYISAL İHALE’
Şu anda ölen işçi sayısı adı konmamış bir açık arttırma ihalesinde. Bakan Yıldız diyor ki, “en fazla 18 kişi daha içeride kalmış olabilir. Eldeki 284’ün üzerine eklerseniz eder 302.” Daha fazlasına zinhar razı olmaz.
Bu rakam ne kadar doğru? Kuşku duymak için pek çok emare mevcut. Önce kendi gözlemlerimizden yola çıkarak bunu söylüyoruz. Bu sabah İnternetten haberleri izlerken, Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel’in iddiası gözüme ilişti. İçeride yaklaşık 450 işçi daha bulunduğunu belirtiyor Tezel. Onların kurtulma şansının kalmadığını ve Trafo patlaması iddiasının da işverenin tazminat vermeme taktiği olduğunu ekliyor sözlerine.

ic-13

“BÖYLECE HER ŞEYİ ZARAR GÖSTERECEKLERDİ”
Bu haberle birlikte, dün akşama doğru haber geçmek için oturduğumuz bir sokak arası kahve işletmecisinin anlattıkları ile, ocakta, yangın söndürme ekibinde olup içeriden değişimle çıkan bir madencinin söyledikleri daha da önem kazanıyor.

İsmi ve ses kaydı bizde saklı kahve işletmecisinin anlattıklarına kulak verelim önce:
“Ben o Ocakta yıllarca çalıştım, baktım olmuyor gelip kahvehane açtım. Şimdi içeride yangın var diyorlar. Trafo patlamasıyla bu olay oluşacak gibi değil. Üst tarafta yangın vardı aylar önce. O yangın bölümü kapatıldı. Orada yangın olduğunu biz de biliyorduk, mühendisler de biliyordu. Bunu kimse aklına getirip sormuyor şimdi. Suçu bir yere atmaya çalışıyorlar. Orayı (…….)teknik firması kapattığı zaman adamlar sevindi. Neden? Çünkü Devlete yüksek bir Kömür puanjı var. Meğerse devlete verdikleri taahhüdü yerine getiremeyecekleri için yangını kapatmaya bu nedenle seviniyorlarmış. Bize de altı ay izin verdiler. Böylece her şeyi zarar göstereceklerdi.

ic-1

Şimdi yangın var diyorlar, Trafoların orada diyorlar. Oysa orayı biz kapattık. Bana göre kapatılan yangın bölgesi bir yerden hava almaya başladı demek ki. Yangın bölgesi hava alınca yeniden başladıysa eğer, öyle birden bire ilerlemez. İçin için, santim santim ilerler. Birçok mühendis arkadaş, işçi arkadaş buraya geliyor, konuşuyoruz onlarla. Demek ki o yangın için için ilerledi ve kor halinde aşağıya düştü. O bölge göçtü yani. Bunu, alttan baktığın zaman açık vermediği sürece ölçüm cihazlarıyla göremezsin arkadaşım. Elindeki makine tik tiktik öter ama yukarısı aşağıdan hava almıyorsa açık vermez. Arkadaşlarımla da bunu konuştuk, onların şimdi çoğu öldü zaten. Sol tarafta üç tane baraj örülmüş. Üç tane baraj örülmesi demek, orada üç tane gaz birikmesi demek. Baraj örgüsü ise üç tane beton perde yapılması demek, kalınlıkları şu masa kadar vardır. Oraları şirket açmış.

Dağ demek yaşayan bir varlıktır. Devamlı değişiyor. Devamlı denetim isteyen, ayda, üç ayda bir denetim isteyen bir iştir. Benim vicdanıma soracak olursan devletin işçileri var orada, elini g.tüne koyar, çizmeleri bile toz olmaz, elinde bir kamerası vardır, şıkırt fotoğrafı çeker, kömürden numune alır gider. Başka bir madende de çalıştım ben. Orada denetim hiç yoktu mesela. U…Madencilik’e aitti. Denetimciler geldiğinde iki tane kuzu keserdi, orada yer-içerler, sonra da bir tane adama gidin dolaşın derdi. O adam ne denetimi yapar? Soma Kömürleri bu felaketin en son olacağı ocaktı. Hiç ihtimal verilmezdi. Bu işin içinde başka ihtimaller mutlaka var. Açıklamalar çok doğru değil.”

ic-4

BAHÇELİ: “GÜVENLİK GÜÇLERİ ÖZEL KORUMA DEĞİL”
Kahvehane işletmecisi, eski madencinin yanından ayrılıp madenci heykelinin bulunduğu meydana çıkıyoruz. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Basın ordusu önünde açıklama yapıyor: “Bu felaket günlerinde herkesi sağ duyuya davet ediyorum. Ama en çok dikkat etmesi gereken devlet erkanına bunu söylüyorum. Devletin tüm güvenlik güçlerini buraya kendi ziyaretleriniz için yığıp, onların rutin görevlerini engellemeyin. İnsanların acısını katlamayın. Ben şimdi ocağa gidip taziyelerimi bildireceğim. Ama koruma ordusuyla baskın yapar gibi gitmeyeceğim” mealinden bir şeyler söylüyor.

ic-9

Haksız değil. Tüm civar illerden, İstanbul’dan bile Çevik Kuvvet ekibi gelmiş. Ana cadde sık sık trafiğe kapatılıyor. Ocakta, ilçe merkezinde gündelik yaşam tamamen güvenlik güçlerinin kontrolünde. Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti nedeniyle alınan önlemler, kat kat abartılmış. Sanırsınız ki, savaş bölgesine olağanüstü bir ziyaret gerçekleşiyor.

Bir fırsatını bulup yeniden madene kırıyoruz direksiyonu. Gün epeyce ilerledi. Saat 16’ya geliyor. Aynı güzergahı geçip aynı tepeden, dere yatağındaki ocak girişlerine bakıyoruz. Çalışma yok. Herkes bekleşiyor. Sağda kalan Ocak girişinin ağzında duman gözlüyoruz. Birkaç fotoğraftan sonra aşağı, dere yatağına iniyoruz.

ic-2

“EN AZ 3 KİLOMETRELİK YANGIN”
Bu sabah haber sayfalarını izlerken, yangının söndürüldüğü haberlerini okuyoruz. Doğru mu? Oysa saatler sonra Denizlili Mühendis İbrahim’in ailesine ulaştığımızda, bu gün madende olduklarını bildiriyorlar. “Çalışmalar devam etmiyor, çünkü yangın devam ediyor. Arama kurtarma yok burada” diyorlar.Bu en doğru haber bence. Çünkü dün akşam saatleri konuştuğum yangın söndürme ekibi üyesi işçinin söylediklerini doğrularken, ulusal basının manşetine taşıdığı ‘Yangın söndürüldü, arama-kurtarma başladı’ flaş haberlerini yalanlıyor. Tabi, başta Bakan Taner Yıldız olmak üzere yetkili, etkili hükümet üyelerini de.
Ocaklara yaklaşmak yasak. Yaklaşık 50 metrelik mesafe zaten kordon altında, bir de arama-kurtarma ekipleri, ambulanslar, güvenlik güçleri derken, sıkışık bir insan kalabalığı görüşü engelliyor.
İlyas biraz yüksekten, geniş açıyla çalışma bölgesinin fotoğrafını almak için ayrıldığında, polis-jandarma engelinin arkasında bir grup maden işçisi hareketleniyor. Belli ki ocaktan geliyorlar. Kulak misafiri oluyorum, Yangın Söndürme Ekibi değişimiymiş.

ic-6

Görevini arkadaşlarına devreden ekip üyesi genç bir madenciye yaklaşıyorum. “Merhaba, geçmiş olsun.” Teşekkür ediyor.
“Yangın söndürme çalışmaları ne durumda diye soruyorum, “çok yavaş” diye yanıtlıyor bezgin bir ifadeyle. Ne kadar ilerledi diyecek oluyorum, “abi ölçemiyoruz ki, 10 metre önümüzü zor görüyoruz dumandan” diye yanıtlıyor. Sonra başımıza toplanan ve haber bekleyen diğer işçi arkadaşlarının sorularıyla beraber kendisi açıklıyor: “Söndürme çalışmasında yavaş kalıyoruz çünkü duman bizi yavaşlatıyor. Şu anda revirin olduğu yere kadar söndürme yapıldı. Daha ileri gitmek çok zaman alacak. İçeriye doğru en az 3 kilometre yangın var. Kolay kolay sönmez. İçeride kalanların yaşadıklarını sanmıyoruz. Dumandan değilse yangında veya havasızlıktan çoktan ölmüşlerdir.” Sonra yavaşça, sanki kendine itiraf edemeyen bir fısıltıyla söylüyor, “bu kadarını beklemiyorduk.”

ic-12

“ACİL TOPLANMA YERİ”
Ayrılıp çevreye bakıyorum. İleride, soldaki bir binanın alnına küçük bir levha iliştirilmiş. “ACİL TOPLANMA YERİ”
Acil toplanma yeri aslında binanın önü. İçerisi madencilerin çeşitli cihaz ve aletlerinin korunduğu bir takım koridor ve odalara bölünmüş.Yangın söndürmeye giren ve çıkan madenciler burada hazırlanıyorlar.
Acil toplanma meydanı ise yüzlerce Çevik Kuvvet polisinin toplanma yerine dönüştürülmüş. Masalar ve sandalyeler polislerle dolu. Onlar da nöbet sırası geldikçe diğerleriyle değişiyor.
Yetkili birinden kısacık bilgi alıyoruz. “Henüz yangın söndürme çalışmaları bitmedi, o nedenle arama-kurtarma çalışmaları başlamıyor.”

***

SON SÖZ
Yazımızı kaleme aldığımız önceki saatlerde bir tanıdık aradı.  “Soma haberlerini izlemiyorum” diye sitem ediyordu telefonda.  “Yazılan yazıları da okumuyorum. Bu işte baştan sona bir samimiyetsizlik, bir iki yüzlülük görüyorum. Ateş düştüğü yeri yakar, hangi yetkili, hangi yazar o acıyı yaşayanı yeterince anlayabilir ki? Herkes kendine şu veya bu şekilde pay çıkarmanın peşinde” diyordu.
Haksız olmayabilir.

ic-14

Gazete ve televizyonlardaki uzmanları, yorumcu ‘baba’ları ve yetkili yalancıları gördükçe insan anlık isyan duygularını güçlükle bastırıyor.
İyi de, yazmasak, konuşmasak ne olacak? Eğer acıyı yaşayanı anlayamayız deyip kendimizi uzak tutarsak düşeceğimiz tuzak, alanı Başbakan’ın henüz ikinci gün sarf ettiği uygunsuz, densiz, yersiz, onaylayıcı demece bırakmıyor mu? Ya da anlı şanlı memleket bakanımızın “İş kazaları medeniyetin göstergesidir” safsatasına…
Veya sendikaların, meslek örgütlerinin rengi sararmış yerleşik ‘iş ve çalışma yaşamı’ politikalarına?
Rum gazeteleri, Brezilya Basını ya da dünya politikasına etki eden geleneksel Avrupa basınına kulaklarımızı verelim. Onların samimiyetine, acıya ortak olan içtenliğine inanalım, güvenelim, itirazım yok elbette.
Ama bizim sorunumuzu sadece bu çözecek mi? Yoksa asıl çözüm yolu ve araçları kendimizde mi?

Karar vermek kanımca çok güç değil.

Yorumlar

CELİL AMAÇ   -  Bağlantı 17 Mayıs 2014, 09:46

yazınızı içtenlikle okudum,doğruluk payı yüksek,fakat bu acı olayın altından bizim şuan için bilmediğimiz çok farklı konular çıkacak.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı
 

Belediye Başkanı

Osman ZOLAN

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı

_

Hava Durumu

DenizliSıcaklık (°C)Durum
En
Düşük
En
Yüksek
29 Mart 2024 Cuma 14 25Parçalı Bulutlu
30 Mart 2024 Cumartesi 14 28Az Bulutlu
31 Mart 2024 Pazar 14 29Parçalı Bulutlu
1 Nisan 2024 Pazartesi 16 29Az Bulutlu
2 Nisan 2024 Salı 16 30Açık

Genel Sekreter

Mustafa ÜNAL

Denizli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter

_

Denizli Harita

denizli-side

http://adres.denizli.bel.tr/

Büyükşehir Rehber

Adres Denizli Büyükşehir Belediyesi, Altıntop Mah. Lise Cad. No:2 PK:20100
Tel: +90 (258) 280 20 20
Tel: +90 (258) 265 21 37
Sms: +90 (258) 265 21 37
Fax: +90 (258) 280 29 99
Mail: denizli@denizli.bel.tr

http://denizli.bel.tr/

/denizlibuyuksehirbld

_

Büyükşehir İlçe İrtibat

ACIPAYAM - 0541-612 33 38

SERİNHİSAR - 0541-672 70 64

KALE VE BEYAĞAÇ - 0541-612 33 44

TAVAS - 0549-541 23 30

SARAYKÖY VE BABADAĞ - 0533-667 39 41

BULDAN - 0541-672 70 16

ÇİVRİL VE BAKLAN - 0533-733 25 73 0549-744 58 82

ÇAL VE BEKİLLİ - 0549- 747 33 58

BOZKURT VE ÇARDAK - 0549-541 23 26

_