REKLAMI GEÇ

Hüseyin Gürlesin Kocaçukur’a nasıl ‘düştü?’

Hüseyin Gürlesin Kocaçukur’a nasıl ‘düştü?’

Denizli’de son haftalarda yerel seçim gündemi canlanmaya başladı. Beraberinde seçilmeyi isteyen adaylar projeleriyle, yapıp ettikleriyle gündem olma peşine düştü. Kimi yeniden deniz getirmeyi, kimi internetten kazınmış görsellerle yepyeni kent inşa etmeyi ballandıra eğlendire sergiliyorlar. Bir de önceki dönem seçilmiş, halen görevde olan ve yeniden seçime hazırlanan adaylar var. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin bunu en fazla açık eden seçilmişlerden. Bu amaçla ilçede yapılan altyapı çalışmalarının yanı sıra, vitrin projelerine de sıkça yer vermeye başladı. Son vitrin projelerinden biri ne derseniz, Pamukkale Kocaçukur gezinti alanı taşeron büfe işletmeciliği! Oysa ne büyük laflar etmişti başkan? Neredeyse bir Pamukkale kahramanı kesilecekti ama olmadı, olamadı.

Yaşar TOK / DENİZLİHABER / 13 Eylül 2018 Perşembe, 10:37

Neden Hüseyin Gürlesin, hemen açıklayalım. 2013 yılında Pamukkale TÜRSAB’a devredilirken, İl Genel Meclisi Başkanı kendisiydi. 2016 yılında iki-üç kez ihaleye çıktığında, aynı Pamukkale’nin fiili Belediye Başkanıydı. 2013 yılında 20 TL olan Pamukkale’ye gezinti giriş ücreti şimdi 50 TL oldu. Hüseyin Gürlesin hala Başkan ve geldiğimiz noktada Kocaçukur büfesine taşeron olmayı sindirmekle kalmayıp, sanki tüm Pamukkale’nin girişini kontrol ediyormuş gibi medya pazarlamasıyla arzı endam etmekten imtina etmiyor. Yazmak farz oldu!

PAMUKKALE FAİLLERİ

Hikayeyi burada temcit pilavı gibi yinelemekten bıktık ancak hatırlamakta yarar var: Pamukkale 2013 yılında Denizli Valisi Abdülkadir Demir’in başkanlığında bir yönetici ekip tarafından TÜRSAB’a verildi. Ekibin belli başlı üyeleri İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Oklu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz ve İl Genel Meclisi Başkanı Hüseyin Gürlesin’di. Şimdi bu devir işleminin hikayesini kısaca özetleyerek devam edelim.

TÜRSAB’DAN ÖNCE PAMUKKALE DEĞİL MİYDİ?

Denizli Valisi Abdülkadir Demir, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’u Denizli’de, Dedeman Otel’de konuk edip gezdirdi. 2012 yılının Temmuz ortasında gerçekleşen geziye Belediye Başkanı Osman Zolan eşlik ederken, Vali Demir Başaran Ulusoy’dan bazı vaatler aldı. Denizli üzerine bir kitap, Denizli Müze Müdürlüğü, Tripolis ve Laodikya’ya araç bağışı ve Hierapolis’e parasal yardım bu vaatlerin basına yansıyanlarıydı. Vali Demir Tripolis’te kendilerine ikram edilen Yenicekent üzümünü tadarken yaptığı konuşmada, Pamukkale’nin geleceğine ilişkin düşündüklerinin şifrelerini de ele veriyordu. TÜRSAB’ın her gittiği yerde adeta “TÜRSAB’dan önce ve TÜRSAB’dan sonra” kavramının oluştuğunu belirten Vali Demir “Başkanımız dedi ki Valimiz bizi yalnız bırakmadı. Ben biliyorum ki TÜRSAB bizi yalnız bırakmadı…” derken TÜRSAB’ı ne kadar istediğinin işaretini vermişti.

Sanki Hierapolis UNESCO dünya miras listesinde değildi! Sanki Laodikeia aynı kurumun geçici listesine alınmamıştı! Sanki o güne değin Pamukkale sahipsiz ve ortalıkta kalmıştı! Denizli İl Özel İdaresi tarafından şöyle ya da böyle işletilen örenyerinin geliri sanki aynı valilik kurumu eliyle kamusal yatırımlara ayrılmıyordu! Sanki bölgede devam etmekte olan beş ayrı kazı bölgesinin tüm giderlerini TÜRSAB karşılıyordu!

TÜRSAB’ın fiilen ‘örtülü rüşvet’ olarak görülebilecek parasal-maddi desteğine böylece meşruiyet kazandırıldı.

TÜRSAB HANGİ IŞIĞI GÖRDÜ?

Oysa Başaran Ulusoy’un aynı gezide, Buldan’da söylediği bir söz var. “Bizler tüccarız” diyor Ulusoy, “ışık görmesek buralara yatırım yapmayız.” Haksız değildi. Laodikeia’ya 2009 yılında aldıkları vinçten başlayarak her şey sabırlı bir yatırımdı. Çıkardıkları Denizli kitabı tam bir tüccar işi olmuş, Lycus Vadisi antik kentleri içinde çok önemli inanç merkezi özelliği yanı sıra tarih öncesi niteliklere sahip Colossae antik kentini kitaba koymaya gerek duymamış ya da unutmuşlardı. (Bu eksiklik sadece ilk tespit edebildiğim. Başka eksikliklerin olabileceği kuşkusu taşıyorum doğrusu.) Nitekim Tüccar Ulusoy ve 20 yıldan beri başında olduğu ‘tüzel aile şirketi’ TÜRSAB çok geçmeden, 16 ay sonra (Kasım 2013) Pamukkale işletmesini Bakanlık marifetiyle Denizli İl Özel İdaresi’nden aldırıp kendi yönetimine geçirdi.

Kısa öyküyü burada keselim. Gerisini defalarca yazıp çizdik. Daha da yazacağız.

O GÜN BİRİKMİŞ İNSAN KÜLTÜRÜ YİTTİ

O gün sadece Pamukkale kaybedilmedi. Bu kentin geçen yüzyıl ortalarından beri oluşmaya başlayan ve Hierapolis tarihsel mirasının bilinçaltı etkisiyle biçimlenen insan kültürü terk edildi. Düğününü orada yapanlar kalmadı. Yavuklusunu bembeyaz travertenlerde öpen, suda kaymasın bahanesiyle sevgilisine sarılan aşıklar da el ayak çekti. Nikah fotoğraflarında ortak bir hayatı beyazlar içindeki günbatımında ölümsüzleştirme duygusu tükendi. Oysa bunları yapmak, bir zamanlar sadece orta sınıf kentli bireyin değil, sokaktaki herkesin kolayca uzanabildiği bir ayrıcalık olmayan ‘ayrıcalıktı.’ İnsanları statülerinden bağımsız, ortak bir mekanda buluşturan geleneksel kültürdü.

PAMUKKALE NASIL BU HALE GELDİ?

Pamukkale nasıl bu hale geldi? İşin bir de merkezde süren gelişmeler silsilesi var.

Biraz geriye gidelim, on yıl öncesine. Pamukkale, 2006 yılında bir valinin başını yedi (Gazi Şimşek 10.10.2006’da merkeze alındı.) Hemen ertesinde Bakanlık, İl Özel İdaresi ile bir protokol yaptı (protokol tarihi 28.11.2006.)  Bu protokol 2012 yılında yenilendi ve 31 Aralık 2016 tarihine kadar uzatıldı. Protokolden bir süre sonra dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tasfiye edildi, yerine Ömer Çelik Bakan oldu. Tarih 24 Ocak 2013. Ömer Çelik koltuğa oturur oturmaz ilk işi selefinin birkaç yıldır olumlu anlamda yerleştirmeye çalıştığı kültür bakanlığı niteliğini masaya yatırmak oldu. Önceki dönemle ilgili bazı usulsüzlükler ya da uygulama aksaklıklarını kendine kalkan yaptı. Turizm ruhsatı meselesini karşı saldırı için kullandı, giderek bakanlığın anlayışını tümüyle değiştirecek bir düzenlemeler silsilesine girişti. Bu aşamada ilk kurbanlardan biri, hala Türkiye turistik ziyaretçi sayısıyla ilk üçte yer almaya devam eden Pamukkale ören yeri oldu.

GÜRLESİN İMZA ATMADI DA NE OLDU?

2013 yılının 31 Aralık gece yarısı İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Oklu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Korkmaz ve İl Genel Meclisi Başkanı Hüseyin Gürlesin ile bazı bürokrat ve Pamukkale ören yeri idare yetkilileri, Pamukkale’nin TÜRSAB’a devredilmesini sağladı.

Hüseyin Gürlesin, 2015 yılında yaptığımız bir söyleşide “ben o gün devir işlemi için imza atmadım odadan çıkıp gittim’” demişti. Elimizde başka belge ve bilgi yok, o nedenle Gürlesin’e inanacağız. Ama ne değişecek? Bu koşullarda, ertesi günü kentin idari temsilcilerinin toplanıp, bakanlığın kapısına dayanmalarını bekliyorsunuz. Ama nafile! Odadan çıkıp gittin Başkan ama sonra ne yaptın?

‘OLDU-BİTTİ’YE GELEN PAMUKKALE

Giden Pamukkale oldu. Üstelik tam bir oldu-bitti, baskın ve zorlamayla… Nasıl tanımlarsanız o biçimde elden çıktı. Geri dönmemecesine… Sorumlulardan bir Adem Oklu, yargılandığı dava nedeniyle hapse girdi, Mehmet Korkmaz merkeze çekilip müdürlük koltuğunu yitirdi, Vali Abdülkadir Demir yargılandı ve hapse atıldı. Hüseyin Gürlesin en şanslı olanlarıydı. Tanrının ayak izlerini takip etmiş olmalı, Pamukkale’yi devrettikten birkaç ay sonra, 2014 yılı 30 Mart’ında Türkiye’nin en yüksek nüfuslu ilçesi Pamukkale’ye belediye başkanı oldu. Hala bu görevde!

GÜRLESİN PAMUKKALEYİ İŞLETEBİLİR Mİ?

Bu zaman içinde Hüseyin Gürlesin’in Pamukkale ile ilgili medyaya pek hoş görünen tepkileri oldu. Yanlış hatırlamıyorsam 2015 yılı son ayı içinde, bir meclis toplantısında “Pamukkale’yi belediye olarak biz işletmek istiyoruz” demecini patlattı. Kesmedi, Haziran 2016’ya doğru veya o ay içinde aynı minvalde demeç verdi. Sonra arkası gelmedi. Çünkü Bakanlık Pamukkale ve Laodikeia’yı tüm örenyerlerini kapsayan bir torba ihaleye sokuşturdu. O zamanlar çok yazdık, sorduk, iteledik. Ama belediyenin bütçesi, yanı sıra merkezle ilişkilerinin çapı elvermedi. Bu ihale şekli baştan bilinmiyor muydu? Bir yıl önceden sezmiş ve defalarca yazmıştık. Kendi bilgi kaynakları daha içten olmalı, daha kesin ve erken bilgi verecek kaynaklara sahip olması gerekir. O halde biliyordu ama demeçlerini sürdürmekten geri kalmadı.

GİŞE İŞLETMESİNDEN TAŞERONLUĞA

2017 yılında başka bir demecini, ‘atı alanın Üsküdar’ı çoktan geçtiği’ bir zamanda verdi. Kocaçukur işletmesini taşeron olarak almaya razıydı. Yanlış duymadınız! Taşeron olarak!

İşte şimdi medya pazarlamacısının veya tasarımcısının, metin yazıcısının, resim seçicisinin… matah olarak tüm basına allayıp pullayıp servis ettikleri Kocaçukur’a kadar böyle düşüldü!

Kocaçukur’a gelince:

Pamukkale Belediyesinin ne imarında, ne planlamasında rolü yok. Çünkü Kocaçukur yapılırken Pamukkale ilçesinin kurulmasına henüz 8-10 yıl vardı. Hatırlayalım o günlerde “Muğla kayrak taşı mı, Denizli traverteni mi kullanmalı” tartışmaları Üniversite, turizmciler ve mimarları birbirine düşürmüştü. Yıl 2005-2006 falan olmalı. Yani bu günkü peyzaj o günlerden kalma. Belediyenin zerre katkısı yok. Hiç mi Pamukkale’ye gitmiyoruz? Pamukkale giriş ücretleri fahiş hale geldiği için, insanların Bayramda-tatilde Kocaçukur’la avunduğuna hiç mi tanık değiliz?

BAŞ YİYEN AMA İHYA EDEN PAMUKKALE

O günlerde biralarımızı alır, herhangi bir köşeye çekilir, keyifle travertenleri, ortadaki gölü, bir de güneşin o suda oynaşarak yansıyan ışıklarını seyre dalardık. Birkaç saat yeter artardı. Fazla kalmaya, sık gelmeye ne zaman ne de imkan yoktu zaten. Böyle bir Kocaçukur’u geride bırakalı 1-2 yıl oluyor. Şimdi ne değişti Başkan?

Pamukkale hem baş yiyen, hem başları ihya eden tanrısal bir bağış. Kentin son on beş yılı bu tür örneklerle dolu. İçine girer mutlu olursun, dokunursun elin yanar. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin şimdilik dokunmakla mutlu oluyor gibi görünüyor. Ama ben bunun sadece zoraki gülümseme gibi bir şey olduğuna çok fazla şüpheliyim. Bir seçim yatırımı olarak ferah biçimde karşıladığı kuşkulu. Çünkü insan belleği her ne kadar nisyanla malûl görünse de, iyileşmek gibi bir mucizeyi de göstermek kabiliyetine sahip. Yani ben yaptım, ben oldurdum yansıtmaları herkesin yutacağı bir şey değil.

Yapılan halka hizmet etmek mi dersen, işte o hiç değil!

Son Not: Pamukkale üzerine burada yazdıklarımız işin tüm boyutlarını kavramamızı sağlamaz. Ancak merkez camisinin çimenlik alanındaki palmiyeler arasına ısrarla astığı çirkin pankartlarla yetinmesini salık vereceğimiz Başkan Gürlesin’in, örenyerinin kaybedilmesindeki rolünü tescil eder.

Yorumlar

ali çalışkan   -  Bağlantı 14 Eylül 2018, 09:12

pamukkale kleopatra havuzunun olduğu yerdeki büfe ve kafelere bir küçük şişe suyu 6tl ye bir teneke meyve suyunu 15tl bir şişe sodayı 8tl 2top dondurmayı 9tl satılmasına izin veren zihniyette olan başkan istemiyoruz..

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı
 

Hava Durumu

PamukkaleSıcaklık (°C)Durum
En
Düşük
En
Yüksek
29 Mart 2024 Cuma 11 25Parçalı Bulutlu
30 Mart 2024 Cumartesi 12 28Az Bulutlu
31 Mart 2024 Pazar 14 29Parçalı Bulutlu
1 Nisan 2024 Pazartesi 14 30Az Bulutlu
2 Nisan 2024 Salı 15 31Açık