REKLAMI GEÇ

Aile ve Evlilik terapilerinin Denizli’deki adresi

Aile ve Evlilik terapilerinin Denizli’deki adresi

İlişkileriniz konusunda sorun yaşadığınızda; kendi gücünüzün yetmediği durumlar vardır. Böyle durumlarda bir uzmanın yardımına başvurmaktan kesinlikle çekinmemelisiniz. Kimse size deli diyemez; çünkü siz sorunun farkındasınızdır ve mantıklı olarak çözüm yolu aramaktasınızdır. İşte burada Şükran Altuntaş, size yol gösterecek olan kişi.

/ DENİZLİHABER / 4 Mayıs 2013 Cumartesi, 14:55

İlişkiler toplumumuzun temelini oluşturuyor. İlişkileri sağlıklı bir toplum bence sağlam bir toplumdur. İnsan olarak her zaman her şeyi doğru yapamayız. Yanlışlarda bizim içindir. Ancak önemli olan yanlış yapmak değil, yaptığımız yanlışların farkına varıp bunları çözmenin yollarını aramaktır. İlişkilerimizde de aynı bu şekilde, evet herkesin ilişkisinde mutlaka yanlış giden bir şeyler vardır. Bu ilişki; ebeveyn ve çocuk, eşler arası, kardeşlerle, arkadaşlarla veya ailenin diğer fertleri ile olabilir. Bunları çözmek için kendi gücünüz yetmiyorsa mutlaka bir uzmandan yardım almalısınız demektir. Bende bu konuda size bir adres önereceğim; Aile ve Evlilik Terapileri Uzmanı Psikolojik Danışman Şükran Altuntaş. Şükran Hanım, bu işin eğitimini almış başarılı bir psikolojik danışman. Ve bilgi, birikim ve deneyimlerini; sizlerin sorunlarını çözmede yol göstermek için yeni bir danışmanlık merkezi açtı. Şükran Hanım randevulu olarak danışanlarına hizmet veriyor, iletişim bilgiler ise; Tel: 0 258 212 25 45, GSM: 0 532 362 41 20, email: sukran@sukranaltuntas.com

ic-2

Sizler için gittim ve Şükran Hanım’ı yerinde ziyaret ettim ve merak ettiklerimi sordum. Bütün ayrıntılar röportajımızda.
Banu Urgancı: Şükran Altuntaş kimdir? Bize kendinizden bahseder misiniz?
Şükran Altuntaş: 1968 yılında Denizli’de doğdum. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümünden mezun oldum. Çalışma yaşamına 1999 yılında Fahri Akçakoca Anaokulu’nda psikolojik danışman olarak başladım ve 2008-2012 yılları arasında ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Denizli İlköğretim Okulu’nda rehberlik ve psikolojik danışman olarak görev yaptım. Bu süreçte öğrenci, veli ve öğretmenlere yönelik bilgilendirici ve eğitici seminer, danışmanlık çalışmalarını yürüttüm. 2012 yılında Aile ve Evlilik Terapileri Derneği tarafından düzenlenen “Aile Çift Terapisi Eğitim Programı” ve “Supervizyonu” nu tamamladım

Banu Urgancı: Çocuklarla çalışırken neden aile ve çift terapisi?
Şükran Altuntaş: Çocuğu sahip olduğu ailesinden bağımsız düşünemeyiz. Aile ve çift terapisine başlamamdaki çıkış noktam; aile içinde yaşanan problemlerin çocukların gelişimlerindeki etkisini gözlemlemem sonucuydu. Çocuğu ile ilgili yaşadığı bir problemle karşınıza gelen aileler aslında kendi içlerinde yaşadıkları zorlanmalar konusunda sizden yardım ve destek beklemektedirler. İşte bu noktada ailelere etkin biçimde yardımcı olabilmek için yaptığım araştırmalar beni aile ve evlilik terapileri derneğine ulaştırdı. Orada Psikiyatrist Dr. Murat Dokur yönetiminde gerçekleştirilen ve 5 yıl devam eden 500 saatlik Aile ve Çift Terapisi Eğitim Programı ve süpervizyonunu tamamladım.

h

Banu Urgancı: Yaptığınız işi nasıl tanımlarsınız?
Şükran Altuntaş: Danışmanlık süreci içinde yapılan iş aslında teknik bir iştir. Seans içerisinde kişiler kendi gerçekliklerini paylaşmaya başladıklarında siz de bu akışa bir yerden dâhil olup, onların daralan ilişki aralıklarına, tıkanan ilişki kanallarına müdahale etmeye başlarsınız. Burada ilişkiye yapılan teknik bir müdahale, kişilerin yaşadıkları sıkıntının üstesinden gelmelerine yardımcı olur. Yani yaptığımız iş bir bakıma ilişkileri servise alma işidir.

Banu Urgancı: Aile ve çift terapisindeki amaç nedir?
Şükran Altuntaş: Kişiler anlaşılmamış olmanın sıkıntısı ve bu durumda nasıl davranacaklarını bilememenin çaresizliği içinde terapiye gelirler. Ailede bir kişinin bile bu duygular içinde olması tüm aile bireylerini olumsuz yönde etkileyebilir. Burada amaç ailenin girdiği bu sıkıntılı döngüden çıkmasını sağlayacak değişimleri oluşturarak, kişilerin ilişki içinde daha rahat, daha mutlu, daha huzurlu yaşamalarına yardımcı olmaktır.

Banu Urgancı: Peki bu süreç nasıl işliyor? Danışanlarınızla nasıl bir yol izliyorsunuz?
Şükran Altuntaş: Danışma süreci danışanlarımızla ilk karşılaşıp “merhaba” dediğimiz anda başlıyor. Kişiler çift olarak ya da tek tek seanslara katılabiliyorlar. Terapiye çift olarak başlandığında ilişkide çok daha rahat ve hızlı yol alınabiliyor. 50 dakika olan seans süresinde, kişilerin sıkıntı veren, duygu ve düşüncelerini paylaşmasına yardımcı olarak gerekli müdahalelerde bulunulur. Kişilerin ilişki içinde kendilerini yeniden iyi hissetmeye başladıkları, ilişkiden doyum sağladıkları noktada da süreç tamamlanır. Kısa terapi yaklaşımı doğrultusunda 8-10 seans süren bu süreç sonunda danışanlarımız, psikolojik desteğe ihtiyaç duydukları her konuda her zaman bize ulaşabilecekleri bilgisiyle bizden ayrılır.

ic-3
Banu Urgancı: Diğer eş sürece katılmadığında nasıl bir yol izliyorsunuz?
Şükran Altuntaş: Zaman zaman eşlerden biri sürece dahil olmak istemeyebilir. Kişi yaşanan problem durumunda kendini haklı görme durumunda olabilir. Suçlanacağı, eleştirileceği kaygısı ile sürece katılmak istemeyebilir. Ancak terapi sürecinde asla bir suçlu arama haklı – haksız belirleme söz konusu değildir. Bir diğer neden de kişilerin problem çözme yöntemlerindeki farklılık olabilir. Eş üçüncü bir kişinin aile içi ilişkilerine müdahale ve yardımının mümkün olmadığı düşüncesinde olabilir. Böyle bir durumda yardım talep eden eş ile çalışma yürütülür. Diğer eş asla zorlayıcı olmadan sürece davet edilir, katılmak istemez ise saygıyla karşılanır.
Banu Urgancı: Denizli’de en sık karşılaştığınız sorun nedir?
Şükran Altuntaş: Aslında sorunlar sadece Denizli’ye özgü yaşanan sıkıntılar değil. Her ilişkinin zaman zaman yaşayabileceği zorluklarla karşılaşıyoruz. En çok dile getirilen problemler; eşler arasında yaşanan iletişim problemleri, çatışma çözme yöntemlerindeki farklılıklar, güven sorunları, ilişkinin sıradanlaşması, çocuk yetiştirme tutumlarından kaynaklanan sıkıntılar olarak sıralanabilir. Bireyler bu genel tanımlarla terapiye gelirler.
Bizler biliyoruz ki her ilişki çok özel ve biricik. Kişilerin yaşadığı sıkıntılar da ilişkilere özel. Zaman zaman kişiler öyle yaşam hikayeleriyle karşınıza çıkıyor ki yukarıdaki tanımlarla başlayan sürecin arkasından tamamlanmamış işler, doyurulmamış psikolojik ihtiyaçlarla karşılaşabiliyorsunuz.

Banu Urgancı: Evlenmek üzere ya da flört aşamasındaki çiftlerimize önerileriniz var mı?
Şükran Altuntaş: Genellemeler yapmak, formüller sunmak bana çok gerçekçi gelmiyor. Çünkü herkesin ilişkisi çok özel. “şunu yapın, bunu yapmayın” tarzı söylemlerin işe yaramadığını görüyoruz. Artık kişiler bilgi çağında neyi yapıp yapmayacaklarını da çok iyi biliyorlar.
Ancak genel birkaç evrensel prensipten söz etmek gerekirse, biliyoruz ki ilişkiyi bir kalıba sokmaya çalışmak kişilere iyi gelmiyor. Yani “evlilikte şöyle davranmalı” “bana böyle davranmamalı” “bu böyle olmamalı çok yanlış değil mi?” gibi meli-malı tarzı söylemlerin ilişki içinde kullanılmasının çok talihsiz bir durum olduğunu düşünüyorum.
İlişki içindeki aralıkların korunmasına yönelik olarak da “Herkesin kendine ait bir bahçesi olsun ve herkes kendi bahçesini sulasın” denilebilir.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı