REKLAMI GEÇ

EYLÜLÜ KİM GETİRDİ?

2 Eylül 2017 Cumartesi

Bu sabah onlarca kırlangıç kanatlarının altına iyot kokusu doldurup başımın üstünden döktüler. Denizin laciverdini ve köpüğün beyazını tüylerine nakşetmiş kuşlar tatlı bir vedaya gelmişlerdi besbelli. Eylülü kuyruklarına takmış getirmiş, kucağıma bırakıvermişlerdi işte. Ne hiperaktif kuşlar dedim kendi kendime, durdukları yerde duramıyorlar.

Nereye gidiyorlardı şimdi?
Belki küçük kurşunla boynu burulan bir çocuğun cehennem kaçağı memleketine. Belki de savaştan kaçarken, minik bir balık gibi karaya vuran üzüm gözlü çocuğun barut kokulu şehrine. Belki Tanrı adına, Tanrı’yı yok eden zihniyetin cübbesini savurduğu illere. Bir ihtimal parayı mihrap edinmiş, içinde insan olmayan elbiselerin fink attığı çöllere. Kendi salkımı yerken, halka talkını veren kralların, padişahların kan kokan topraklarına da olabilir.

Baktım uzun uzun kuşların gözlerine ve dedim ki;
“Eylülü bıraktınız ya bana, yerine alın barışı takın kanatlarınıza, boş gitmeyin gözünüzü seveyim. Siz çok gezersiniz, her gittiğiniz yere serpin tutam tutam barışı. Çocuklar içlerine çeksinler, ciğerleri bayram etsin.”
“Bakın” dedim güvercinler uzaklara gidemiyor. Herkes kendi evinde besleyip aslında tutsak ediyor. Ağzındaki zeytin dalı kuruyup gidiyor. Götürmek gerek uzaklara, yakınlara, Tanrı’nın bile unuttuğu yerlere. Güvercinleri alıyorum bu görevden, evet buna cüret ediyorum. Bu görevi size veriyorum. Barışın dağıtımını siz yapın ama sakın tek bir yeri bile atlamayın.
Gittiğiniz memleketlerde, taa tepedekileri bulun, barışı oralara ekerken, onlardaki ihtirası, bencilliği, acımasızlığı, sahtekârlığı, toplayın ve üstünden geçtiğiniz ilk denize atın boğulsunlar. Çünkü barış onların yanında büyüyemez. Ektiğiniz yerde yine çürür gider. Bir nevi mıntıka temizliği yapın yani.”

Bana dönüp dedi ki ” Peki sen kimsin bize bu görevi yükleyecek?”

“Ben savaştan yorgun, barışa vurgun bir insan emeklisiyim…”

EMEKLİ

Kurşun dökülmüş gökyüzünde
nazar çıktısı bulutum,
sorgusuz infaz edilmiş.
Kalleş-nikof ucunda
gül kokusuyum,
ölü çocuk yanağına sürülmüş.
Kan damlasıyım asker mektubunda,
katilince görülmüş.
Tanrıya adanmamış kurban,
bayram sabahı
duasız, namazsız boynu vurulmuş.
Din çıkışı atılan iki tek,
kayıp anahtar deliği,
akıldan soyunmuş bulmaya deliliği
barışa vurgun,
savaştan yorgun,
insan emeklisiyim…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı