REKLAMI GEÇ

YAŞ OTUZ BEŞ

11 Aralık 2017 Pazartesi

Otuz beş yaşın olgunluğunu sürmesi gereken bahçenin, ağlamaktan gözünde yaş kalmamıştı. Kederden dağıttığı saçlarını öylece başının tam ortasında kuru bir dalla tutturuvermişti. Evlenmekten çoktan umudunu kesmiş, geçkince kızlar gibi salıvermişti kendini. Yıllarca yüzlerini gülümsettiği, ayvası narıyla çocuk gibi beslediği, gölgesinde dinlendirdiği, daralmış sokakların içinde nefes aldırdığı ailesi onu terk ediyor, bir başına bırakıyordu. Gül yapraklarına kan oturmuştu onunla birlikte üzülmekten. Köşedeki şimşir küçücük kalmış, suskun, yandaki evin bahçesinde kendisini yetiştiren büyük dedeyi hatırlıyordu. O ev yıkılırken onu da bu bahçeye evlatlık vermişlerdi. Çok yakışmıştı buraya da, hem çok sevmişti yerini. Bahçede her daim bir av köpeği olurdu, onunla oynarlardı, bayılırdı dallarına sürtünüp sırtlarını kaşımalarına.

Ayva ağacının hali içler acısıydı. Belki gitmezler diye düşünerek, ha bire ayva dökmeye devam ediyordu. Narı da dürtüyordu kendisine katılsın diye, ama garibimin kursağından lokma geçmiyordu ki nar versin.

Bahçe gerçek son baharını yaşıyordu. Düşündü bir an, otuz beş yıllık anıları da götürecekler miydi? Vermeyecekti onlara, çok kırgındı. Onları erik ağacının altına sakladığını hayal etti. Yok, olmazdı, herkes gidince nasıl olsa yıkıp dökecekler, tüm ağaçları sökeceklerdi. Anılar da o zaman kaçar giderdi. En güvenilir yer sarmaşık gülünün kökleriydi. Konuşurlarken duymuştu, babanın mezarına dikeceklerdi gülleri. Orası anıların hiç kaçamadığı en korunaklı yerdi. Tuttu bütün anıları gül ağacının köklerine sardı özenle, bir bir. Saatlerini aldı bu iş, bunca yıldır ne çok anı birikmişti. Sonunda tamamladı işini rahat bir nefes aldı, şöyle yaslanıverdi arkasına, kalan son işini de bitirip ölmeye yatan yaşlılar gibi.

Bir nefes daha aldı bu sefer daha derin. Kalbi sıkışıyordu, yardım isteyen gözlerle ağaçlara baktı, sonra balkona. Ağaçlar mecalsizdi kımıldayamıyorlardı, balkonda da artık kimse yoktu ona yardım edecek. Kediler bile gelmez olmuşlardı nice zamandır. Sessiz hıçkırıklara gömüldü, elini kalbine götürdü, ağaçlarıyla tek tek vedalaştı göz göze gelerek, bedeni kuvvetle sarsıldı, son kez verdiği nefesi bir daha alamadı.

Evi boşaltmaya geldiklerinde bahçeyi bulamadılar. Yalnızca bir deri bir kemik ağaçlar ve sarmaşık gülleri kalmıştı geriye, köklerine sarılmış anılardan haberleri yoktu, onları zamanla teker teker bulacaklardı bahçesiz binalarda yaşamaya başladıklarında.

Eşyaların bir kısmı yeni eve gitmeyecekti. Hurdacılar geldiler kalanları toplamak için. Kolay olsun diye balkondan aşağı atıyorlardı. Evin kızı, her eşya attıklarında bağırıyordu;

-Yavaş olun canı yanacak!
Babasını son yolculuğunda arabaya bindirirlerken de böyle bağırmıştı!

Çocukluğu o tenis raketine yapışmış, kurtar beni gönderme ne olursun der gibi bakıyordu.

Ders çalıştığı masa, liseli kızı geri çağırıyordu, ama kız artık büyümüştü, geriye dönemiyordu.

Mektupların içinde mahpus kalmış ismi kayıp arkadaşlar, yüzü silinmiş sevgililer zarfları sallıyorlardı dışarı çıkabilmek için, kulaklarını kapatıyordu kız.

Hatıra-lamak ne çok can yakıyordu!
Geçmişi, geleceğini çalıyordu.
Buna izin veremezdi.

Gözyaşlarını topladı içini çekerek, şöyle bir silkelendi ve artık canlarının yanmayacağını idrak ederek, evdeki bütün cenazeleri kendi elleriyle kaldırdı.

Bir tek babasının eski radyosunu aldı, içine bugünün alıcısını taktırdı.

Onu dinlerken babasını hüzünle değil, gülümseyerek hatırlıyor, çünkü hatırlayacak çok güzellik var yaşadığı.

İyi ki diyor, iyi ki…

GÜL KOKUSU
Babam vardı benim
gitti…
Baba diyecek kimsem
gitti…
Nereye bilmem!
Bir kokusunu bıraktı
güllerde asılı kalan.
Ne haber var yıllardır,
ne bir mektup yollanan.
Duyarım bazen ayak sesini,
içli bir şarkının
sözlerine saklanan,
o kadar….
Öyle işte,
dönüşsüz bir gidişte
nedir geriye kalan?
Yalnız gül kokusu..
Ben gidince,
o da yalan…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Göksel Altinisik   -  Bağlantı 11 Aralık 2017, 18:05

Aylinim guller koktukca hatıralamayı hatırlayacağız… iyi ki, iyi ki…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı