REKLAMI GEÇ

ZEYTİNİN KARA RÜYASI

6 Haziran 2017 Salı


“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.”

Zeytin için özel yasalar çıkarıyorlar…

Ülkenin kalkınması felan gibi süslü laflarla…

Zeytin ağacını yaşatmaya değil…

Ağaçlara ait olan doğal ortamların madencilere, sanayiye ve rantçılara açılabilmesi için…

Bu yasayı tek celsede geçirenler, zeytinin ve yağının en alasını sofralarından eksik etmeyenler…

Katman oluşturmuş karınlarını doygunluktan daha da şişirip kasım kasım kasılanlar…

Zeytinliklere yöneldi şimdi.

Binlerce yıldır bu toprakların has sahibi zeytinler kara rüyalar görüyor nicedir, kara zeytinler vermek yerine…

Yırca’da köklenemeyen ve katliamı yarım kalan zeytinler, artık yasayla sökülüp alanları madencilerin kutsal insaflarına bırakılacak.

Ülkemize yeni kaynak ve ekonomik girdisi yüksek sanayi sektörü kara bacalarını fütursuzca nefeslerimiz üzerinde tüttürebilecek…

Nazım yetmiş yaşında diktire koysun zeytin ağacını, torunların ve yaşamın döngüsü sürsün diye…

Halkına ve köylüsüne umut politikacılar, dağlarımızı, kıyılarımızı kıymaya, aklımızı, ruhumuzu anlaşılmaz seslerle dağlamaya devam ediyor.

Lakin hayat sonsuz ve bu sonsuzluğun verdiği korkunç kayıtsızlıkla hayatın sonunu hazırlayan adamların insafında doğayı, yeşili, umudu tüketiyoruz.

Yaşamak, yani ağır bastığında…

Sabah olunca içimizden kurtulan harflerin şiir olma olasılığı her gün daha da acımasız yok ediliyor…

Söz ağzımızda kırılıp zehrini içine akıtan bir akrep gibi yutkunarak ruhumuzu zehirliyoruz…

Öyle zeytinini yemek için de değil; on bin yıldır bu bölgede kültürler kurup insanlık doyurmuş zeytinin gölgesinde serinleyen nice sevdaların titreyen boşluğunu da havaya savurmak için…

Zamanın sonsuz koyaklarında rüzgârı gövdesinde uyutup rüzgârın şeklini alan direnç kalesi zeytin ağaçlarının…

Köklerini titretiyor insanlık…

Ucube, acımasız ve çıldırmış bir salyalı ağzın kanlı elleriyle…

Zeytininizi kıyıyorlar köylü bacım…

Gölgenizi köklüyorlar Ege’nin cıvıltısıyla gökyüzünü şenleyen özgür kuşlar…

Topraktan aldığı yaşamı insanlığa sunmaktan başka bir aklı olmayan eyy zeytin tanesinin yataklığı, eyy barışın evi ağaçlar; kıyacaklar sizi acımadan…

Kıyacaklar elbet ve bir gün gelecek madenlerin yenen bir şey olmadığını, cehennemin öldükten sonra yaşanmadığını anlayacak bu aklı kıt ağzı genişler…

Zeytinleri kıyın efendiler…

Bir zeytin ağacı kadar yaşamayı hak etmeyen bizler için kıyın acımasız…

Yaşamayı sevecek bir dünya da bırakmadılar insanlığa…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı