REKLAMI GEÇ

Öyle işte…

12 Haziran 2016 Pazar

Öyle geniş bir zamanın rahatta uyuyan askerleriyiz ki
Ne acı daraltıyor taşlaşmış kalplerimizi
Ne de sevinç kanatlarını çırpıyor dallarımızda
Eksilen şeyler tarif ediyor bizi…

Aynalar karşısındakini göstermez mi.
Çocuklar anasını ve babasını.
Hayvanlar sokakları…
Neyle yüzleşirsek aslında her şey bizi göstermez mi diğerinde…
Her şey kanlı bir kurulukla bizi yansıtır…

Öyle bir zamanın dolaysız ve koşulsuz dişlileri
Neyi işlerseniz ruhunuza
Onu üflersiniz
Nasıl görünüyorsanız karşıdan ve bin renklere gömülmüş karalığınız,
Çürüyen dişinizin ağrısını görürüz biz…

Öyle dolanbaçlı yollarla anlatmayın şarlatanlığınızı
Direk görürüz biz…
Gecenin ve tanrının ruhu çöreklendiğinde ilerlemiş bir saat,
Etinizde çarpan o büyük kan dolaşımı
Sizi irkiltir ve o derin acıyı duyar mısınız bilemem?
Ama biz duyarız aynalarınızdan fışkıran ağrılı resmi.

Öyle işte…
Ama öyle uzun bir zamanın kıyısında yelken açan gemileriniz
Karaya da oturur elbet şimdi tarlasını süremeyen çiftçinin
Kaburgalarında yeni ülkeler fethetmekle meşgul
Meşgul efendim bi gün son kaburgasından aşağı süzülünce anlayacak,
O uzun ve acıtkan şeyin bi yerine girmesini…

Öyle işte üzülmeyin…
Biz herkesin yerine de amentüsünü okuruz ve yeni mezarlar kazarız
Yeni ve gittikçe çoğalan ölülerimizi toprağa sunmak için
Gittikçe uzayan faturalarla kuyruğuna uçurtma yaparız bedenlerimizin
Yaparız efendim…

Yeter ki sağ olsun dünyanın ilk beşyüz firmasına sığan
Yeter ki daha çok okula adını soğuk harflerle kazıdığımız büyüklerimiz
Eksilen bir şey var sürekli çoğalırken her şey
Çoğaldıkça eşyalarımız ve ağzımıza tünemiş kocaman laflar
Ve renkli giysileriyle karanlık oyunlar oynayan
Öyle işte
Öyle
Aynaların karşısındaki sefaletinizi bütün dünya görüyor…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı