REKLAMI GEÇ

SOPHİA’NIN AŞKI

9 Şubat 2018 Cuma

Hava ılık, hava da aşk kokusu var mı bilmem ama henüz yağmur kokusu yok. Aylardan şubat ve on dört şubatta aşk yağacak beklentisi çok ve fakat ufukta yağmur da yok… Oysaki adet olduğu üzere, 14 Şubat aşk haftasına giriyoruz ve benim bir şeyler yazmam lazım. Elimde mendil önümde zerdaçallı, zencefilli çayım, atlatamadım gitti şu mereti, tecrit halindeyim. Sanırım her beş haneden üçü burun çekmekle, hapşırmakla meşgul. 14 Şubat’ı gribe kurban mı veriyoruz yoksa?..

Aşka dönersek;
Freud, “Aşk yok, libido var” demiş.

Camus: ‘akıllı, aptal demeden herkese bulaşan bir hastalıktır’ demiş aşk için. Grip gibi mi acaba? Aşkın kar soğuğu görmesi lazım kırılması için, yoksa gribin miydi o?

Gördüğünüz gibi aşkı bile yazamıyorum. Bir yerde okumuştum “koku “aşkın afrodizyakıymış. Türlerin devamı kokuya bağlıymış. Seçici kadın, erkeğini kokusuyla seçerken türünün devamı için en sağlıklı olanını seçermiş. İnsan cinsinin dünyaya düştüğü andan beri bu böyleymiş. E dünya grip, burunlar koku almıyor, alsa bile parfümler geçit vermiyor organik, saf kokuya! Acaba bir alarm mı var insan soyuna? Sağlıklı seçimler olmayacak mı? Ya da hiç seçim olmayacak mı?

Dönersek filozofların aşka dair sözlerine;
Schopenhauer: “Aşk türün hayatta kalması, soyunun devam etmesi ihtiyacından başka bir şey değildir” diyor.

Bingo!
Türün devamı… İşte konuyu buradan ele alabilirim. Türün devamı için iki sağlıklı cinsin birleşmesi gerekiyor ama ‘biyoterörizm’ denen de bir şey var. Yani çiftleşme var ama sağlıklı yumurta ya da sperm yok. Bir şeyler ters gidiyor. Kısırlık var salgın gibi. Neden acaba?

Romantizm, tutku öldüğü için mi?
Hani kırmızı kalp, gül, tek taş, testosteron, libido yetmiyor olabilir mi?
Yoksa kadınların kariyer derdinden raf ömrü tükendiği için mi?
Ya da dar kot pantolonlar, havasız naylon taytlar, spermleri öldürdüğü için mi?
Ya da ya da küresel çeteler, gizli eller(!) yediğimiz içtiğimiz şeylerin içine fazla GDO kattığı için mi?
Üff ne sıkıcıyım, aşka da bunu kattım ya yazıklar olsun bana. Ama aşklarda GDO’lu artık, hani verim artsın diye ona da katkı konulmuş olamaz mı? Serotonin, endorfin neyin artsın diye çikolata tavsiye edilmez mi kadınlara afrodizyak cinsinden? Ee çikolata katkılı endorfinlere de GDO karıştı.

Aşkı da hasta ettik. Filmlerde ki veremli Nalan’la kan kusturduğu Ferit aşkı bile sağlam, doğuştan fabrika ayarlı aşklardandı. İki kişilik yaşanıyordu. Fakir oğlan, zengin kız olmak aşılmaz denizlerin, delinmez dağların 20. yüzyıl ve Yeşilçam’ın versiyonuydu. Kanlı mendil hem tutkunun hem temiz aşkın simgesiydi. Şimdi aşkların arasında bilumum sanal ağ, sosyal medya var. Selfie sayesinde ne fetişlikler yapılıyor ama aşk adına tık yok! Tıklayan çok da… Artık kadınlar aşılanıyor. Tüp bebek kuyrukları artıyor.

Aklımdayken sorayım, grip aşısı oldunuz mu? Aşılar tartışılıyor. Bir tarihte Sağlık Bakanı Osman Durmuş domuz gribinin yalan olduğunu söylemişti, aşılarının da… Sonra koltuğundan oldu garibim. Hoş, Cumhurbaşkanımız da aşı olmadı sonra… Radyasyonlu çayı içip, inkar eden bir bakanımız vardı adı Cahit Aral, onu hatırladım birden. Sahi o da koltuğundan olmuş muydu? O çayı içtiği için şilt falan almış olabilir mi Dünya Sağlık Örgütü’nden? (WHO) O kafayla AIDS’e de kafa attık. “Atın ölümü arpadan olsun” şeklindeydi. Ne erkek ama! AIDS çok korktu eminim.

Aşıyı düşünmek lazım. Özellikle çocuklarımız söz konusu olduğunda… Bebecik daha gözlerini açar açmaz gelişmiş ülkelerde artık yasaklanan bazı aşılarla muhatap oluyor, bir yığın mikrop tazecik bedenlere enjekte ediliyor, ölmüyorlarsa kısır kalma ihtimalleri yüksek oluyor. Gelişme süresince iğneler vücutlarından hiç eksik olmuyor. (hedef üreme potansiyeli olan genç insan) Zaten antibiyotikler vücutlarından hiç çıkmıyor. İki öksürene antibiyotik dayatılıyor, beş yüzlük, binlik! Dünyada sıralamada en çok leblebi gibi antibiyotik tüketen ülkeler arasında üst sıradayız. Küresel devler aşılar için küresel ittifak kurup kısırlık aşılarıyla üremeyi hedef alıyorlar(mış)!

Hedef sperm ve yumurta üretimini durdurmak!!!(MIŞ)
Aşk dijital alemlere, yumurta ve sperm de aşılara kurban!
İnsanlığın raf ömrü biti(rili)yor mu yoksa?
Robot Sofia aşık olur mu, hisleri var mı şimdi mesele bu!
Bu türün devamı için Schopenhauer mi haklı çıkar, libidoyu savunan Freud mu?
Ya Camus? Akıllı, aptal demeden herkes aşk hastası olur demiş. Ya robotlar?
Aşık olurlar mı bilmem ama en azından grip olmazlar…
Bir de yağmur yağarsa… Tavsiyem zencefilli şemsiye… iyi gelir…
Beni bu havalar mahvetti, bir de okuduğum Soner Yalçın’ın ‘Saklı Seçilmişler.” kitabı…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı