REKLAMI GEÇ

“SUDAN KOYUN ATLATMA” MI “SUDAN KOYUN GEÇİRME” Mİ?

14 Ağustos 2016 Pazar

Denizli’nin Çal ilçesi Aşağıseyit Köyü’nde (mahallesinde) yüzyıllardır süren bir gelenek var. Her yıl Ağustos ayının son pazar günü gerçekleşen. Dânişmendli Türkmenlerden Sindel Oymağı’nın 17. YY. sonunda Aşağıseyit ve Yukarıseyit’e yerleşmesi ile başlayan, o günden bu yana süren bir gelenek. Bu bölgede 300 yıldan daha uzun süredir yapılan, çoban ve koyun’un dostluğunu simgeleyen, üzerine çeşitli rivayetler yazılan bir etkinlik. Aynı zamanda kırkım öncesi koyunu yıkama, hem yünün temiz olması hem de koyununu kışa temiz girmesini sağlayan.

velittin-kalinkara-4

Yüzyıllardır süren bu geleneğe doğru bir isim bulamamışız. Görsel basında yer alan haberlere, etkinlik afişlerine bakıyoruz farklı, bilimsel olduğunu düşündüğümüz makalelerde farklı, halkın dilinde farklı. Özüne baktığımızda bir koyun yıkama etkinliği, ancak zamanla yarışmaya-eğlenceye dönüşmüş hoş, izlenir bir etkinlik. Doğal olarak koyun önce suya atlayacak ve karşı kıyıya geçecek (rivayete göre üç gün tuz yedirilen koyunun Menderes Nehrinden su içmeden karşıya geçmesi gerekiyor), suya ilk atlayan da el koyun dediğimiz, çobanla bütünleşen, boyanmış, diğerlerinden farklı renkteki koyun olacak. Etkinliğe böyle bakıldığında afişlerde, bilimsel makalelerde, köşe yazılarında artık ortak bir isimde anlaşmak zorundayız. Zira koyun sudan atlamaz, suya atlar. Etkinliğin adı bazı bilimsel makalelerin başlığını süsleyen “sudan koyun atlatma” biçiminde olamaz. Doğru isim “sudan koyun geçirme”dir, UNESCO’da bu ismi onaylamıştır. Doğal olarak gerek bilimsel makalelerde, gerekse afişlerde ve yayınlarda bunun düzeltilmesi, şenlik öncesi hazırlanan pankart, afiş ve basılı materyalde de bu konuya özellikle dikkat edilmesi önem taşır.

velittin-kalinkara-3

UNESCO Somut Olmayan Kültür Mirasları kapsamına alınan “Sudan Koyun Geçirme Şenlikleri” bu yıl 27-28 Ağustos 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Ancak uzun yıllardır izlediğim, fotoğrafladığım, tanıtımına katkı sağladığım bu şenliklerin giderek tadı bozulmakta. Daha önceleri doğal ortamında sürülerin çoğunluğu sudan geçerken bugün az sayıda sürü suyu geçiyor. Yüzyıllardır süren bir etkinliğin katılımcı sayısı da dikkate alınarak yeniden organize edilmesi, olayın profesyonel bir anlayışla ele alınması gerekir.

velittin-kalinkara-2

Her şeyden önce bunun bir yarışma değil, insanları bir araya getiren toplum olma bilincine katkı sağlayan ve tarım toplumlarında hasat sonrası gerçekleştirilen bir eğlence olduğu unutulmamalıdır. Çobanla koyunun dostluğunu anlatan, çocuklarımıza hayvan sevgisini aşılayan önemli bir etkinliktir. Ancak şenlik doğallıktan giderek uzaklaşan bir yapıya bürünmektedir. Tel örgüleri ile, betonlaşması ile, hatta suda koyunların diğer tarafa geçmemesi için yerleştirilen renkli şeritleri ve Mehter Marşı ile ilginç bir ortam oluşmaktadır. Koyun buraya bir şerit çekmişler ötesine geçmeyeyim demez, Mehter Marşını duyunca atlama isteği yücelmez, zira koyun savaşa gitmiyor. Selçukludan bu yana süregelen mehterin amacı savaşlarda askerleri savaşa motive etmek, psikolojik olarak hazırlamaktır. Koyun bu kadar insanı bir arada görmemiştir ürker, hayatında Mehter Marşı duymamıştır, duyunca coşmaz, ne anlama geldiğini de idrak etmez. Mehterin ne zaman nevbet vuracağı geçmişte kanunlarla belirlenmişti. Bu kanunlar içinde sudan koyun geçirme şenlikleri bulunmamaktadır. Rakip çobanların ve ekiplerinin koyunu ürküten, atlamasını engelleyen ıslık sesleri ve canhıraş bağrışmaları da cabası.

velittin-kalinkara-1

Bu etkinliğin bir eğlence formatında olması gerektiği düşünülürse, çobanların kazanma isteği ile koyunları hırpalaması ve hatta sopalaması hayvan hakları açısından da kabul edilemez bir durumdur. Eğer bu uzun yıllar süren bir kültür ise bunun bir alt yapısı olmalı, bazı formatlara sahip olmalıdır. Ütülü gömlek ve kumaş pantolonla suya atlayan bir çoban, kravatı eksik. Çobanın giyimi nasıl olacak, üzerinde taşıyacağı aksesuarlar neler olacak. Bu aksesuarlarda politik, dini simgeler olacak mıdır? Bu yönüyle etkinliğin biraz daha nostaljik, gerçeğe yakın, eğlence dışına taşmayan, etik kuralların çiğnenmediği ve izin verilmediği bir formata oturması istenir.

velittin-kalinkara-5

İzleyici açısından bakıldığında bu yalnızca hoşça zaman geçirilen bir aktivitedir. Ancak bir yılını bugüne hazırlanmakla geçiren, el koyunu ile yatıp kalkan çoban ve ailesi için bunun anlamı çok farklıdır. Bu gelecek yarışa kadar anlatılacak, önemli bir psikolojik tatmin kaynağı, güdülenme olgusudur. Bu yönüyle hem çobanın hem de el koyun ve sürünün saygıyı, sessizliği hak ettiğini düşünüyorum. Suya atlamama özgürlüğü de dahil olmak üzere… Yüzyıllar süren bir etkinliği politikaya alet etmeden, eski doğallığına daha fazla yaklaşarak sürdürmek temel ilke olmalıdır.

Çal Belediyesi ve fotoğrafçı arkadaşlarımıza düşen de Aşağıseyit’te uygun bir yapı yoksa bir kahvehanenin “Sudan Koyun Geçirme” fotoğrafları ve ekipmanlarından oluşan bir müze veya kültür evine dönüştürülmesidir.

Not: Kahvehane tercihi sürekli açık olması, özel çalışana ihtiyaç duyulmaması, sohbet olanağı sağlaması ve kültürü canlı tutması nedeniyledir.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı