REKLAMI GEÇ

DÜNYA KÜLTÜRÜNÜ SAHİPLENME

27 Şubat 2016 Cumartesi

Dünya üzerindeki kültürleri korumak ve sahiplenmek önemlidir. Çünkü modern yaşamlar bu dünya mirası üzerinde kurulur. Kadim kültürleri ve kültürel kökenleri araştırmak ve anlamak önemlidir. Çünkü dünyamızın bugününü ve kim olduğumuzu daha iyi anlamış oluruz. Hemen her gün, karşılıklı anlama eksikliğinden de doğan kültürler-arası çatışmalara şahit oluyoruz. Bu çatışmaları önlemenin ya da azaltmanın bir çözüm yolu da, kültürler-arası değiş tokuş ve anlayışı büyütmek olsa gerek.

Küreselleşen dünya düzeni, tüm dünya ülkelerindeki kültür ve sanatın ortaklaşa sahiplenilmesini hızlandırmıştır. Çünkü amaç, ortak bir bilinç yaratılmasıydı.
Bu yüzyılda ileri ülkeler ve toplumlar, yalnızca sanayi ve teknoloji alanlarında değil, sanat ve kültür alanlarında da önemli atılımlar yapmaktadır. Kültürel gelişme kalkınmanın bir aracı olduğu kadar amacıdır da. Bu ülkeleri kültür alanında Türkiye’mizden ayıran başlıca özellik, kültür ve sanat üretmekle kalmayıp, tüm dünya ülkelerinin kültür ve sanatını da benimseyip sahiplenmeleridir. Bu sahiplenme hem devlet yönetimi düzeyinde, hem medya organlarında, hem de halkın günlük yaşantısında rahatlıkla gözlenebilir. Kendi yaşamımdan örnekler sunabilirim:

Yıl 1973 ve 1974 yaz ayları. İspanya’dayım. Yıllarca haberleştiğim İspanyol mektup arkadaşımın aile evinde İspanyol Ulusal Radyosu açık. Bir de ne duyayım? Özay Gönlüm tanıtılıyor. Nineye mektupları ile türküleri ile. Bir hafta geçiyor. Radyoda bir anons: Türkiye’nin Karadeniz yöresi folklorik müzik tanıtımı. Dans müziğiyle, türküleriyle, tanıtıcı açıklamalar eşliğinde. İleri ülkeler dünya kültür mirasına böyle sahip çıkıyor. Yurttaşlarına böyle tanıtıyor. Önce koltuklarım kabardı. Sonra… Aldı beni bir düşünme. Türk radyo ve televizyonlarında böyle tanıtıma pek rastlamadım.

Bir akşam, ABD’deki mastır yapmakta olduğum Iowa Teknik Üniversitesi yerleşiminde dolaşıyorum. İleride Amerikalı bir grup var. Türk folklor müziği ezgileri geliyor. Yanlarına gittim. Tam o sırada, harmandalı çalmaya başladı. Dansını bilmiyorlar, ellerini havaya kaldırarak dans etmeye çalışıyorlar. Türk folklor müziği kasetleri almışlar. Kendimi tanıttım. Harmandalı dansıyla hemşeriyim. İsterseniz nasıl oynayacağınızı gösterebilirim. Bildiğim kadarıyla oynadım. Bayıldılar. Onlara bu üniversitedeki Türk Folklor Kursu’ndan söz ettim ve bağlantı bilgisi sundum.

Bir yıl sonra, Chicago’daki Northwestern Üniversitesinde gece, aynı durumla karşılaştım. Ve yine Türk Folklor Müziği ve harmandalı zamanı. Onlara da aynı sunumu yaptım. Bir düzineden fazla yaşlıca Amerikalı. Amerikalılar da kültürümüzü öğrenmeye bayılıyordu. Ve paylaşmaya. Gidilen yabancı ülkede insanın kendi ülkesini ve kültürünü iyi temsil etmesi de kültür paylaşımını çoğaltıyor. Paylaşım kültürünü edinmek de yararlıdır kanımca. Paylaşım kültürü güçlü olan ülkelerin sanat ve kültürüne ilgi daha fazla oluyor. Bir kültür öğesinin sahiplenilmesi, onun önemsendiğini de gösterir. Ülkemiz ne yazık ki, dünya kültürünü sahiplenmede oldukça gerilerdedir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı