REKLAMI GEÇ

MEDYA KİRLİLİĞİ

19 Haziran 2016 Pazar

Medya tanımı
Her türlü bilgiyi kişilere ve topluma aktaran, eğlence, bilgi ve eğitim gibi üç temel sorumluluğa sahip görsel, işitsel ve hem görsel, hem işitsel araçların tümüne medya denmektedir (Mumsema.Org). Medyanedir.Com’a göre de insanlar günlük yaşamlarında sürekli iletişim kurarlar. Çağdaş dünyadaki yaşam türü, bireyleri iletişimin teknik araçlarına daha çok bağımlı kılmaktadır. Çünkü haberleri, düşünceleri, duyguları bildirir. Medya; görsel sanatları, müziği, tiyatroyu, baleyi, tüm insan davranışlarını kapsar. Bilgiyi yayar, eğitir, eğlendirir ya da bilgiye yönelik davranışlardır. Bunun sayesinde insanlar görerek, duyarak, okuyarak edindikleri bilgileri çevresindekilere de yansıtırlar. Bir kısmı olumlu, bir kısmı olumsuz tepkiler gösterirler. O medya aracına gösterdikleri güven oranında tutum ve tavırları da değişiklik gösterebilir. Seçilen bilgileri belleklerinde saklayıp daha sonra bunlara başvurabilirler.

Görsel kanallar, yazılı araçlardan daha etkilidir. İnsanların çoğu televizyon karşısında haftada en az 15 saat oturuyorsa, yazılı basın için günde 15 dakika bile oturmuyor. Görsel medya daha çok sayıda alıcı veya hedef kitleye iletilir. Gazetelerin yerini televizyon alırken, yerel haberler için gazeteler en önemli kanal görevini üstlenmişlerdir.

Medya Sorunlar Yumağı mı?

Yayın ortamlarının her yeri sardığı çağdayız. Özellikle ileri ülkelerde, gözünüze her gün yüzlerce afiş çarpar. Dikkatinizi dağıtıp, aklınızı çelerler. Özgün insan kimliğini tehdit eden ve insanı pısırık ve sürüye uyan pasif tüketiciler haline getiren bir çağdayız. İnsanın algı bağımsızlığı da giderek daralıyor. Avrupa’dayken neler yapışıp kalmazdı ki beynime: kamburu çıkmış bıyıklı ve entarili folk şarkıcısı, ellerinde parmak yerine sustalı bıçaklar olan film kahramanı ve daha neler, neler.

Yaşam, medya kuruluş ve unsurlarının bombardıman alanı olmakta. Sokakta karşılaştığımız medya kirliliği, ülkemizde henüz o denli yaygın değil. Ama evlerimizin vazgeçilmezi olan televizyon, bu kirliliği iştahla sunuyor. Yetişkin insanın, özellikle de kadının neredeyse bir ticaret nesnesi haline düşürüldüğü evlenme programları var. Evlerde yapılan yemek beğendirme programları, nimete hakaret boyutlarına varabiliyor. Toplumsal sevgi, saygı, anlayış, incelik, hoşgörü, ve dayanışma hedef alınıyor. Hepsi de Batı kaynaklı formatlardan oluşan yarışmalar, insanlarımıza ve gençlerimize, yıkıcı anlayışlar aşılıyor: Kazanmak için her şeyin mübah olduğu, bir doğru gibi sunuluyor. Dayanışma yerine rekabet, rekabet yerine düşmanlık dayatılıyor. Eşler birbirini yarış atı yaparken, rakip kazanmasın diye dualar edilebiliyor. Hayır dua, yerini beddua’ya bırakıyor. Birlikte hareket etme yerine gruplaşma, takım ruhu yerine bireysellik öne çıkarılıyor.

Örnekleri sıralamayı sürdürebiliriz. Ama TV yarışmalarının yozlaştırıcı etkileri saymakla bitmez. Gerçekten nitelikli olanları bir yana, Türk televizyon kanallarındaki çoğu TV dizisi de gerilim dolu ucuz melodramdan ibaret. Bu yapılarıyla, ahlak yozlaşmasına ve şiddeti körükleyip, şiddet toplumu haline gelmemize katkıda bulunuyorlar. Bir ulus olarak; ulusal şuurla yaşama, toplumsal barış ve sağlam değerlerimiz tehlikede. Algı operasyonlarının etkili ayağı medya, halkımızda kafa bulanıklığı yaratıyor. Bu gidişle sanırım hiç birimiz, bu yozlaştırıcı etkilerden uzun süre tümüyle korunamayacağız. Yine de; bu yazımın sunduğu gibi, dahası çok daha güçlü uyarılar olmalı.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı