REKLAMI GEÇ

“Küba’da zenginler ve inşaat neden yok?”

23 Eylül 2016 Cuma

Türkiye’nin Küba Büyükelçisi Hasan Servet Öktem, Hürriyet gazetesinden Çınar Oskay ve Sebati Karakurt’a söylüyor:

“Olağanüstü bir potansiyel var. Sağlık, eğitim gayet iyi. Buradaki bir liseyi inceleyin, pırıl pırıl bir sistem… Tıkır tıkır işliyor. Güvenlik sorunu yok… Müzik, spor ve diplomaside çok başarılılar. Ekvador’da volkan patlıyor, ertesi gün yardım uçağı kalkıyor.”

Büyükelçi Öktem bu övgü dolu sözlerden sonra devam ediyor:

“Ama komünist rejimle ekonomi yürümüyor. Zenginlerden korkuyorlar. Mesela yakındaki Dominik Cumhuriyeti’ne gidin, her yer inşaat. Burada tek bir inşaat göremezsiniz. 5 yıldızlı otel ihtiyacı var.”

Bay büyükelçi hakkında söylenecek her şeyi size havale ediyorum.
***
Bunun yerine birkaç yıl önce tanıdığım Kübalı bir heykel sanatçısından ve onu ziyarete gelen Küba Büyükelçisinden söz etmek istiyorum. Belki neden inşaatları olmadığı, zenginleri neden barındırmadıkları hakkında dolaylı bir fikir verebilir.
Kömürcüoğlu Taş Heykel Kolonisinin ikinci yılı. Kuruluşundan beri ben de aktif olarak etkinlik içindeyim.
O yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 10 sanatçı ile başladı koloni. Türkiyeli biri ressam üç sanatçının yanı sıra ABD’den üç, Çin, Japonya, Küba ve Sırbistan’dan birer sanatçı katıldı bu güzel sanat buluşmasına. İçlerindeki tek ressam Yaşar Çallı onları tuvale aktardı, sonra her yanından emek akan o tablonun adını “Taş Kurtları” koydu.
***
3
Ben bu etkinlikten değil ama etkinlikte yer alan Kübalı sanatçı ile sanatçıyı ziyarete gelen Küba’nın Ankara Büyükelçisinden söz etmek istiyorum. Yine de etkinliği kısaca tanıyalım:
Kömürcüoğlu Mermer adına Nihat Kömürcüoğlu tarafından ilk olarak 2011 yılında başlatılan Taş Heykel Kolonisi, uluslararası standartta bir sanat buluşması. Bu yıl 6. kez sanatçılara kapısını açmaya hazırlanıyor. İlk beş yıl içinde hatırı sayılır taş eser koleksiyonu oluştu. Umarız günü gelir bu eserler müze formatında halka açık bir sergi salonunda görücüye çıkar, koloni de daha uzun yıllar bir gelenek olarak sanatçı buluşmasına sadece bu bölgenin değil, Türkiye’nin sayılı uluslararası taş heykel etkinliği olarak ev sahipliğine devam eder.
***
O yıl Küba’nın önemli taş yontu ustalarından JoseRamon Villa Soberon, Koloni sanatçısı olarak bir ay Denizli’de kaldı. Heykelini yonttu, sonra onu burada bırakıp ülkesine döndü.
Sanatçı aslında bir değil iki heykel yonttu. Bu heykel(ler)in bir hikayesi var. Uzatmadan özetleyelim.

Her taş heykel yontucunun karabasanı, taştaki damarların çatlağa dönüşmesidir. Ya da taşın dış yüzeyinde görülmeyen ama ilerleyen yontu safhalarında çıkan derin çatlakların, yapıtın gövdesine de estetiğine de zarar vermesidir.
Şimdi tam hatırlamıyorum ama galiba Jose’nin o ilk beyaz mermer bloğunda öyle bir çatlak vardı, yontu ilerledikçe, 3.5 metre uzunluğundaki dev blok üst bölümden garip bir biçimde parçalara ayrıldı. Oysa bir aylık koloninin 20 günü gitmiş, geriye 10 gün kalmış, belki daha az.
Jose çok üzüldü bu duruma. Bir iki gün şaşkın dolaştı ortalıkta. Bu arada yeni bir mermer blok geldi, yeniden çalışmaya başladı. O çalışma bir tür imece çalışması oldu. 30 günlük işi 10 güne sığdırmak için çoğunlukla diğer sanatçılar kendi zamanlarından bölüp ona ayırdılar.

Fotoğrafta gördüğünüz üç sanatçı çalışması işte o heykel üzerindeki imece çalışmadır.

1
***
Uzatmayalım. Koloni tamamlandı, heykeller de!
O yıl Koloniyi pek çok yabancı misyon temsilcisi ziyaret etti. ABD ve Küba büyükelçileri, Çin İstanbul Başkonsolosu, Japonya Ankara Büyükelçiliği Kültür ve Basın Bölümü Başkanı… gibi!

Diğerlerini geçelim, içlerinde en fazla ilgimi çeken Küba büyükelçisi olmuştu. Eşi ile birlikte koloniye geldiler, iki gün kaldılar, sanatçıları Jose Villa Soberon’a verdikleri değeri gösterdiler ve Pamukkale dahil Denizli’de gezip görebilecekleri ne varsa görüp gittiler.
Yanlarında ABD Büyükelçisi gibi ne koruma ordusu vardı, ne de özel şoförleri. Eşiyle birlikte baş başa çıkageldi. Ertesi günü Pamukkale’yi, travertenleri gezdi, fotoğraf çektirdi. Şoförü kendisiydi. Sonra geldiği gibi aynı mütevazilikte aracına atladı, eşi ile baş başa Ankara’nın yolunu tuttu.
***
2
Bu heykellerin her ikisi de şu anda sergileniyor. Birisi Denizli Valiliği karşısında, Gazi İlkokulunun yanında, parkın önündeki geniş kaldırımda sergilenen heykeller arasında. Formatı uzun bir kütle ve ucu narçiçeği gibi açılmış üç yaprak. Gövdenin üzerinde boydan boya aynı formatın oyması yer alıyor. Sade, alçak bir kaide üzerine yerleştirilmiş olarak sergileniyor. Koyu gri, bulut beyazı yumuşak desenli bir mermerden yontuldu.
Kırılan ilk çalışma ise sonradan koloni kurucu sanatçısı Edward Fleming tarafından restore edildi. Bu yıl Pamukkale Üniversitesinde sergileniyor. Gıda Meslek Yüksekokulu ve yemekhane olarak kullanılan, Eğitim Fakültesi karşısındaki binanın yanına inşa edilmiş açık hava anfi bölümü orkestra-sahne düzlüğünde, başka koloni heykelleriyle birlikte ziyaretçilerini bekliyor.
***
4
Evet Küba’da inşaat olmayabilir. Hatta beş yıldızlı oteller de eksik olabilir.
İnşaat manyağına dönmüş bir ülkenin Büyükelçisinin gözüyle Küba’yı değerlendirmek eksik oluversin.
Hafta sonunda önemli bir sanatçıyı yitirdi bu ülke. Halktan onbinlerce insan uğurladı sonsuzluğa.

O gün ziyanı yok, koruma ordusuyla birlikte bile olsa, ona son yolculuğunda değerbilirlik göstermek hangi bürokrat veya erk mensubunun aklına geldi?
Küba Büyükelçisi zihniyeti, oradaki komünizmin ‘olmayacak zenginlerine’ kafa yormak yerine neden sanatçısına sahiplenmek gibi bir erdem göstermedi?
Bir tek Küba kaldı, bari ona zenginlerinizi, inşaatlarınızı ve saygısız zihniyetinizi sokup kirletmeyin bay büyükelçi!

http://www.birgun.net/haber-detay/turk-buyukelci-olayi-anlamamis-kuba-da-her-sey-cok-iyi-ama-zenginlerin-olmamasi-cok-kotu-128176.html

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı