REKLAMI GEÇ

FELSEFE YAZILARI III

29 Mart 2017 Çarşamba

“Ancak dingin bir ruh mutlu olur. Bunun içinse bilgelik gerekir” der Demokritos.

Maddeci “Atomculuk” görüşünün piri…

-Olayların oluşu tesadüflerle açıklanamaz. Varlıklar birtakım yasalara uyarak zorunlu olarak meydana gelir.

-Duyularımız bize asla gerçeği göstermez. Gerçek duyularımızın ötesindedir. Duylar ancak algılarımızı yansıtırlar.

-Söz eylemin gölgesidir ancak ölürsen eğer, ruh atomlardan yapıldığından, tümüyle toz olursun.

***
Anaksagoras ise “Herşeyi yapan, düzenleyen, yıkan öncesiz, sonrasız bir akıl”dan söz eder. Çağımızın ‘üst akıl’ına benziyor mu? Hatta evrenin amacını o belirliyor.

Bilinen anlamda bir madde de değil. ‘Sonsuz küçük tohumlar’ı kullanıyor olabilir!

‘Nous’ fikri, Anaksagoras’ın tanrı kavramına kapı açıyor sanki.

***
Diğer yandan, kesinlemeler ve net savlardan uzak kuşkucu filozoflar var. ‘Safsatacı’ da deniyor bunlara… Ancak ‘Sofistler’in ünleri daha yerleşik.

Protagoras, Georgios en ünlüleri. Kalabalıklar!

-Hakikati bulmanın imkanı yok. Zahmet etmeyin, her şeye kuşkuyla bakın. Zevk veren şeylerle, müzikle, şiirle uğraşın, laf üretin…

-Gerçek bilinemez. Sen neye inanıyorsan senin gerçeğin odur. Önemli olan karşındakini inandırmaktır. Gelsin mantık oyunları, gelsin felsefe düzenbazlıkları (gelsin siyasi düzenbazlıklar!)

***
Yani özetle kuşkuculuk; bilinemezcilik, yararcılık, uygulayıcılık gibi günümüzde de bir hayli etkin. Düşüncelerin ağababaları bu sofistler. Günümüzün ‘safistleri’ de hala etkisindeler.

***
SOKRATES
“Evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu, kötü çıkarsa filozof olursunuz” demiş Sokrates.

Sokrat çok ciddi bir adam. Belki de dehasını karısına borçludur.

İnsan eksenli bir felefeye ‘yöntem’ fikrini getirmiş. Fırsat buldukça, soruyla karşısındakini düşünmeye yönlendirirmiş. Diyalog metoduyla muhatabının zihnini arındırır ya da “resetler”, yeniden kendi fikirlerini yerleştirirmiş.

Fakat özünde çok mütevazidir. “Benim farkım, bilmediğimi biliyor oluşum” sözü onundur.

-Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez!

-Cahil insan kendinin bile düşmanı iken başkasına dost olması nasıl beklenir?

-Bir şeyi gerçekten bilmek onu anlamakla mümkündür.

-Erdemsiz insanlar yemek için yaşarlar, erdemli insanlar ise yaşamak için yerler.

-Yaşamanın amacı erdemdir. Erdem ise herkese karşı iyi olma ve iyilik yapmaktır.

-Tek kesinlik Erdem bilgisindedir. Erdem öğrenilir, kişiler bilmedikleri için kötüdürler.

-Bir şeyi en iyi anlayabilmenin yolu onu en iyi şekilde anlatabilmeye çalışmaktır.

-Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır!

Gençleri yoldan çıkartıyor diyerek baldıran zehri ile idam edilmeden önce yanındaki öğrencisine “Krito, Askulapyus’a bir horoz borcum var, lütfen öde” diyecek kadar erdemli olan Sokrat meşhur savunmasında da, “Sözlerimin doğruluğunu kanıtlamak üzere yalanlanamaz bir tanık çıkartıyorum ortaya; Yoksulluğum” der…

***
Erdem fukarası günümüz insanına duyurulur. Erdem’e dönüşmemiş biçim-ritüel-ahlak düşkünlerine hatırlatılır.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı