SANAT YOKSA BÜYÜK İCAT DA YOK

Her hafta yeni bir konu ile kültür sohbetlerini gerçekleştiren Halikarnas Kültür Sohbetleri programının bu haftaki konuğu Ressam Yılmaz Kahraman oldu. Yusuf Urem’in sunuculuğu yaptığı programda sanattaki geri kalınmışlık ve Denizli’deki sanat konuşuldu. 

BÜYÜK İCATLARIN BAŞI SANAT
Sanatın ileriye taşınması için uygun ortamın yaratılması gerektiğini gerektiğini vurgulayan Kahraman, “Sanat olmazsa, hayattaki estetik gelişimden uzak kalırsınız. Eğitim için de soyutsal bir kavram anlamını vermiyorsanız icatlar yapamazsınız. İddia ediyorum, yaratıcı boyutta teknoloji yaratmak istiyorsanız soyut düşünceyi, felsefeyi, soyut sanatıöğrenmek zorundasınız. Sanatı her zaman eğitimden uzak tutuyoruz. Eğitimin içerisine katmıyoruz. Düşünce olarak perspektif kuran insanlar üretmiyoruz. Bu nedenle toplumsal olarak sanattan uzak kalırız” dedi.

SANAT TOPLUM İÇERİSİNDE NASIL YAYGINLAŞIR?
Sanatın yaygınlaşması için sanat merkezlerinin oluşturulması gerektiğini belirten Kahraman, “Her bölgeye küçük dahi olsa bir sanat merkezi yapılmalı ki insanlarımız sanatla tanışsın, sanatı kendileri icra edebilsin. Yoksa siyasi örgütler veya diğerleri zaten açılış, sergi gibi yerlere gidebiliyorlar. Sanat etkinliklerine her zaman aynı insanlar gelebiliyorlar. Bir arkadaşımızın sergisini açtık. Gelenlerin çoğu akraba ve dostlarıydı. Yani bir avuç sanatsever ordaydı. Gene aynı insanlar veya oradaki sanatsever kitleyi oluşturan insanlar. Sevindik, Dokuzkavaklar, Karşıyaka, Bahçelievler’den insanlar yine orada yoktular” diye konuştu.

Haberin DevamıReklam

Sivil toplum kuruluşlarının örgütlenerek sanatın gelişmesine adına taleplerde bulunması gerektiğini dile getiren Kahraman, siyasi partilerden aday adayı olan kişilerin sanat ve kültür konusunda ne vaat ettiklerine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

MANEVİYAT PARANIN ALTINDA KALDI
Tarihi yapı karşısında olumsuz tabloların oluştuğuna işaret eden Kahraman, “Türkiye’ye bakarsak, Osmanlı ve Selçuklu zamanını içeren mimari yapıtlar 3,5 şehirde parmakla sayılabilecek kadar tarihi evlere indirgendi. Ne kültürel bütünlüğümüze ne alt yapımıza ne de günlük yaşamın insancıl boyutuna uymayan yapısal bir gelişme oluştu. Artık kendi karakterlerini kaybetmiş bir kent karşınızda. Bu yapılaşmanın oluşması da faydacı bir anlayış. Faydacı anlayıştan kastım ise şöyle; kişiler anılarını kaybetmemek için evlerini kaybetmek istemez. Ancak bunun karşısında yüksek bir rakam verildiğinde durum değişiyor. Para karşılığı çoğu yapıları kaybetmiş durumdayız” dedi.

Daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteyen okuyucularımız burayı tıklayabilir…