REKLAMI GEÇ

Demirkan: Üniversiteye huzur gelecek

Demirkan: Üniversiteye huzur gelecek

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Adayı Prof. Dr. Ahmet Fahir Demirkan, seçim sloganını “Üniversiteye huzur gelecek” olarak belirledi.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 26 Aralık 2014 Cuma, 09:08

PAÜ’de rektörlük seçimi öncesinde adaylarla yaptığımız röportajlara Prof. Dr. Ahmet Fahir Demirkan ile devam ediyoruz. Demirkan’ın görev süresi neredeyse PAÜ ile aynı. 20 yıldır PAÜ’de görev yapan Demirkan, Tıp Fakültesi Patoloji Bölümü’nde çalışan Prof. Dr. Neşe Çallı Demirkan ile 1996’da evlendi. Artık kendisini bir Denizlili sayıyor.

PAÜ için ne yapacağı sorulduğunda söze “üniversiteye huzur gelecek sözüyle başlayan Prof. Demirkan, bunu aynı zamanda seçim sloganı olarak kullanıyor.

PAÜ’nün sıralamadaki yerini, bundan sonraki hedefin ne olması gerektiğini, öğrencilerin barınma problemlerini, bilimsel çalışmaları değerlendiren Prof. Dr. Demirkan, üniversite ile Denizli’yi barıştırmayı da vaad etti.

PROF. DR. AHMET FAHİR DEMİRKAN KİMDİR?
ic-9Pamukkale Üniversitesi’nde rektörlük seçimi süreci başladı, sizde adaylardan birisiniz. Sohbetimize sizin biyografinizle başlayalım. Kimdir Ahmet Fahir Demirkan?

1966 Ankara doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okudum. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Kliniği’nde ihtisasımı yaptım. 1994 yılında Denizli’ye geldim. 1996 yılında Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Pataoloji Anabilim Dalı’nda görev yapan eşimle tanışıp evlendik. Eşimden dolayı ben de bir Denizlili oldum artık.

Pamukkale Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım. Yardımcı doçent, doçent ve profesörlük kadrolarını aldım. 2007 yılından itibaren Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başhekim yardımcılığı, başhekimlik, döner sermaye işletme müdürlüğü, sürekli eğitim merkez müdürlüğü, üniversite yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundum. 2011 yılında üniversite yönetim kurulu üyeliği dışındaki görevleri bıraktım. Bu süre içerisinde el cerrahisi uzmanlığını da aldım. İki yan dal uzmanlığım bulunuyor.

REKTÖR OLARAK HİZMET ETMEK İSTİYOR
“Üniversitenin birçok kademelerinde görev yaptım. Sıra rektör olarak Pamukkale Üniversitesi’ni yönetmeye geldi mi” diyorsunuz?

Bulunduğum idari görevlerde oldukça tecrübe edindim. Üniversitenin sorunlarını öğrendim, bunların çözümlerini biliyorum Rektör olarak hizmet edip, sorunları çözmek ve üniversiteyi daha ileri noktalara taşımak için aday olmaya karar verdim.

ic-8

“2. KAMPÜS ŞART”
Geriye dönüp baktığımızda, Pamukkale Üniversitesi’nin 22 yıllık bir süreci geride bıraktığını görüyoruz. Sizin de göreve başlama sürecine bakıldığında, üniversitenin neredeyse tüm geçmişini biliyorsunuz. Şunu sormak istiyorum; sizin gözünüzle Pamukkale Üniversitesi nereden başladı, şimdi nerede?

Öncelikle bu aşamaya getiren tüm rektörlerimize ve idari görevlilerimize teşekkürü bir borç bilirim. Ben glediğimde üniversitede sadece Eğitim Fakültesi eski binası, yeni yapılan bir rektörlük binası, bir de “uçak yerleşkesi” dediğimiz yerde bir yapılanma vardı. Hastane binamız, Doktorlar Caddesi’nde 6 katkı bir yapıydı.

Hasan Kazdağlı hocamızın döneminde üniversite hastanesi şekillenmeye başladı. Poliklinik binamız, kalp merkezimiz, yataklı servisimiz yapıldı. Projelerin bir kısmını tamamlamak bir sonraki rektör Necdet Ardıç’a nasip oldu. 13 katlı plaza hastanemiz tamamlandı. Onunla birlikte bu dönemde tamamlanan diğer fakülte binalarıyla yapılaşma büyük ölçüde tamamlanmış oldu.

Aynı şekilde yeni rektörümüz Hüseyin Bağcı döneminde de tamamlanan binalara ek olarak Psikiyatri Hastanesi devreye girdi. Teknoloji Fakültesi yapıldı. Spor Kompleksi’ni bitirmek de Hüseyin Bağcı’ya nasip oldu.

Anlatımlarınıza bakıldığında fiziki ölçüde yapılaşma büyük ölçüde tamamlanmış görünüyor…

Evet, büyük ölçüde tamamlandı. Bundan sonra ikinci kampüs alanı ve yeni fakültelere binalar yapılması lazım. Açılan İlahiyat, Turizm, İletişim fakültelerine bina gerekiyor.

ic-7

“ÜNİVERSİTEYİ YAŞAM ALANI HALİNE GETİRMEK GEREKİYOR”
“Mevcut kampüs alanı tamam, oraya yeni bina yapılması mümkün görünmüyor mu” diyorsunuz?

Artık Kınıklı’daki kampüs yetersiz kalıyor. Burada yapılacak düzenlemeler artık yaşam alanlarına dönük olabilir. Çünkü 40 bini aşkın öğrencimiz var. Bunlar etraftaki kafelerde vakit geçirmek zorunda kalıyor. Kampüs hayatı yaşamıyorlar maalesef. Öğrencilerin kampüste yaşamasını hedefliyorum. Atandığımda kampüste öğrencilerin vakit geçirebileceği büyük bir kafeterya, yine öğretim üyelerinin yemek yiyebileceği, çay-kahve içebileceği alanlar yapmak lazım. İhtiyaç duyulan mekanları yaparak hızlı bir şekilde üniversiteyi yaşam alanı haline getirmek gerekiyor.

Söz buraya gelmişken öğrencilerin barınma sorununu da konuşalım o zaman… Yurtlar, üniversite yönetiminin yapabileceği bir şey değil ama ortada da bir sıkıntı var. Çözüm için yapmayı planladığınız bir çalışma var mı?

Bu YURT-KUR’un faaliyet alanına giriyor ama görüşerek, Pamukkale Üniversitesi’nin öğrenci barınma sorununu çözecek yeni yurtlar yapılmasını hedeflerim arasına yerleştirdim.

İLÇELERDEKİ YÜKSEKOKULLAR
Üniversitenin ilçelerde açılmış yüksekokulları var, yenilerinin açılması için de gelen talepler var. İlçe yönetimleri bunu istiyor, ancak öğrencilerin barınmadan sosyal ihtiyaçlarına kadar birçok sıkıntı yaşanıyor. Siz bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?

İlçelerde yüksekokullar var. Talep gelen ilçelerden açılmayan çok fazla kalmadı. Üniversite öğretim üyesi bazında ve üniversite imkanları bakımından cevap verebileceğimizi düşünmüyorum. Ama mevcut olanlar devam edecek. Çeşitli sorunlar var ama bunların çözümü için yerel yönetim ve ilçe halkının destek olması lazım. Çünkü devletin bize kaynağı sınırlı.

ic-6

Net cevap alabilmek için bir kere daha sorayım. Mevcutların dışında ilçelerde yeni yüksekokullar açılmasını onaylıyor musunuz ya da açılanlar yeter mi diyorsunuz?

Şöyle: Koşulları görmeden bu konuda kesin bir cevap verilemez. Amaç sağlıklı bir şekilde gelişmektir. Eğitim veremeyeceğimiz bir yere okul açmak bence sağlıklı olmaz. Kendi tecrübemden yola çıkarak anlatayım. Bizim Tıp Fakültesi öğrencilerimiz, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyordu. 1997 yılında bize gönderdiğinde olanaksızlıklardan dolayı eğitimde sorunlar yaşamıştık. O dönemde bu kadar slayt makineleri yok, kadavra yok. Eğitim kitaplardan gösterilerek yapılan anlatımla gerçekleşiyordu. Yani tüm koşullar sağlanmadan, mevcut yüksekokullar özümsenmeden şu an itibariyle yeni okul açılmasının uygun olmadığını söyleyebilirim.

Elbette, koşullar değişir, ilçelerde altyapı oluşur, o ayrı bir şey. Fakat öğrenciler ilçelerde sosyal yaşam anlamında sıkıntı yaşıyor. Hayat sadece derse girip çıkmaktan ibaret değil. Sosyal ihtiyaçları karşılayacak donatıları da karşılamak gerekiyor. Hocaların gidip gelmesi ayrı problem. O açıdan bakıyorum olaya…

Tabii o problemleri yaşıyoruz akademisyenler olarak. Bu yükseköğrenim politikası sonucudur. Daha çok öğrenciye yükseköğrenim vermek amaçlanıyor. Dolayısıyla bir anda karar alınabilecek bir şey değil. Benzer sorunlar Türkiye genelinde var. Çözümü için Türkiye’nin gerçeklerine uygun politikalar geliştirmek gerekiyor. Bir çırpıda kapatmak olmaz.

ic-1

SLOGANI ÜNİVERSİTEYE HUZUR GELECEK
İsterseniz yavaş yavaş gündemdeki rektörlük seçimine geçelim. Diyelim ki burada yeterli oyu aldınız, isminiz YÖK’e, YÖK’ten de Cumhurbaşkanlığına bildirildi ve atandınız. Ne değişecek Pamukkale Üniversitesi’nde?

Bir kere Pamukkale Üniversitesi’ne şeffaflık gelecek. Bu şu demek; alınan tüm kararlar üniversite öğretim üyeleri ve idari personelle paylaşılacak. Özlük hakları geciktirilmeyecek. Şu anda kadroya atanmayı bekleyen oldukça fazla sayıda araştırma görevlisi var. Bunların kadrolarını alması sağlanacak. Özellikle temel sloganımı “Üniversiteye huzur gelecek” şeklinde belirledim.

“Üniversiteye huzur gelecek” dediniz. Pamukkale Üniversitesi’nde huzur yok mu?

Yönetim biçiminin yarattığı bir huzursuzluk tabiki söz konusu oluyor. Sonuçta belirli bir kesimin yönetimde olması huzursuzluk yarattı. Aynı şekilde özlük haklarındaki gecikmeler, verilen kararlar huzursuzluk kaynağı. Bu anlamda huzurlu bir üniversite vaad ediyorum. Kavganın olmadığı, barışın egemen olduğu bir üniversite…

YÖNETİCİLER EĞİLİM YOKLAMASIYLA BELİRLENECEK
Yönetim kademelerinde siz nasıl bir dağılım yapacaksınız. Farklı görüşlerden temsilcileri yönetime katarak, fakülte yönetimlerine getirerek mi bunu sağlayacaksınız?

Yönetim modelim eğilim yoklaması yapmak. Fakültelerde tercih edilen isimleri belirleyip yönetime getirmek. Daha önceki yöneticilerle çalışmama gibi bir prensibim yok. İlkeler bazında yapılacak bir hizmettir. O ilkeleri paylaşan herkese yolumuz açıktır.

Benim yönetim anlayışında demokratik bir sistem var. Bundan şunu kastediyorum. Fakülte yönetimleri, anabilim dalları, bölümlerin aldığı kararlar benim için önemli. Bunlar gözardı edilmeyecek. O kararları alanlar, görev yaptıkları fakülteyi en iyi bilenlerdir. Dolayısıyla o kararlar uygulanacak. Ben rektörlüğü koordinatörlük gibi görüyorum. İlkeleri koyan bir rolü olacak rektörün. Rektörün her işe karışmaması gerekiyor.

“SİYASİ SÖYLEM DIŞINDA KISITLAMA OLMAMALI”
Yıllar bazında baktığımızda öğretim üyelerinin basınla diyaloglarında kısıtlamaların giderek arttığını görüyoruz ya da biz öyle algılıyoruz. Bu konuda bir sıkıntı var mıdır?

Öğretim üyelerinin basınla diyaloğu serbest olmalı. Kendi alanında yetkin ve bilgi sahibi insanlardır öğretim üyeleri. Onların siyasi söylemler dışında bilgilerini paylaşmasında bir sınırlama söz konusu olamaz. Siyaset yapmadığı sürece üniversite yönetimini de eleştirebilir. Bu YÖK Kanunu’nun izin verdiği ölçüde, nezaket kuralları ölçüsünde yapılmalı. Topluma liderlik etmesi gereken kesim, kendi haklarını da korumalı ve sahip çıkmalı.

ic-5

ÜNİVERSİTE DENİZLİ İLE BARIŞIK DEĞİL
Buradan bir başka konuya geçmek istiyorum. Pamukkale Üniversitesi, Denizli ile bütünleşti mi?

Üniversite, Denizli ile bütünleşme sürecindeydi. Başhekimlik yaptığım dönemde Denizlili işadamlarını ziyaret ediyor, onların desteklerini alıyorduk. Önemli miktarda bağışlar alındı. O bağışlarla üniversite hastanesini tamamlama imkanımız oldu. Aynı şekilde tiyatro sahnesi yapıldı. Sayın hasan Kasapoğlu’nun ismi verildi oraya. Fakat daha sonra bu süreçte bir kopukluk oldu gördüğüm kadarıyla. Şu anda Denizli’nin üniversiteyle barışık olduğunu söyleyemeyeceğim. Ben atandığım takdirde üniversite ile Denizli’yi barıştıracağım. Çünkü biz Denizli için varız. Denizli’nin de üniversiteye ihtiyacı var. Hep birlikte el ele güzel bir Denizli yaratacağımıza inanıyorum.

“KASAPOĞLU’NA YAPILAN DENİZLİ-ÜNİVERSİTE İLİŞKİSİNİ BOZDU”
Denizli insanı ile üniversitenin kopmasında, kültür merkezini yaptıran Hasan Kasapoğlu ile yaşananlar bir etken midir?

Şöyle… Hasan Bey üniversitemize büyük katkı sağlamış hayırseverlerimizdendir. Kendisi hastanemize katkı koyduğu gibi tiyatro sahnesini yaptırdı. Bu anlamda katkıları unutulamaz. Yönetimler devamlılık esastır. Katkısından dolayı oraya Sayın Hasan Kasapoğlu’nun ismi verilmişti. O ismin takılmasında yönetim değişikliğinin ardından bazı sorunlar yaşandı. Üniversite ile Denizli insanının ilişkilerinin bozulmasındaki etkenlerden birisidir. Sonuçta bir yönetim sözüdür. Sonrasında gelen yönetim de aynı şekilde uyması gerekir. Ben atandığım takdirde, bu yönetim döneminde verilen sözler benim de sözümdür.

ic-3

“BİLİMSEL ARAŞTIRMALARA ÖNEM VERİLECEK”
Binalar bazında fiziki altyapısını büyük ölçüde tamamladığı ifade edilen Pamukkale Üniversitesi, bu paralelliği üniversitenin bilimsel sıralamalardaki yerinde görebiliyor muyuz? Son yayınlanan bir liste var ve Pamukkale Üniversitesi 48. sırada. Birlikte kurulan üniversitelere bakıyoruz, bazıları daha önlerde. Bu durumun nereden kaynaklanıyor?

Araştırma konusu önemli. Türkiye’deki üniversitelerin genel yapısına bakmak lazım. Üniversitelerin çoğu hizmet üretme ve öğrenci yetiştirmeyi hedef almış. Bazı üniversiteler de lisans ve doktora ağırlıklı çalışmak. Bizim üniversiteyi de üst sıralara çıkarmak için araştırmaya önem vermemiz gerekiyor bundan sonraki dönemde.

Araştırmaya önem verirkenkaynaklar önemli. Bunun için Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) olanakları adil ve şeffaf bir şekilde dağıtılması gerekiyor. BAP için döner sermayeden bir kesinti uygulanıyor. Orada sadece araştırma amaçlı kullanılan bir para var. Araştırma yapan her bölümdeki arkadaş desteklenmeli. Araştırma yapma, yayın çıkarma teşvik edilmeli.

Aynı şekilde TÜBİTAK projeleri var. Onları üniversitenin alması gerekiyor. AB, KOSGEB ve değişik kuruluşlardan gelen proje ve destekler söz konusu. Bunları üniversite aktif bir şekilde kullanmalı. 22 yılı geride bırakan Pamukkale Üniversitesi’nin yetişmiş eleman sayısı çevre üniversitelere göre oldukça iyi. Bir proje istenildiğinde ona cevap verebilecek öğretim üyemiz bulunuyor. Böylece o projelerle üniversitenin adı duyulmaya başlayacak. Sonuçta araştırma ve yayın sayısındaki sıramız yükselecek, kente de hizmet sağlanacak. Bunlar hiç yapılmıyor değil, fakat yetersiz.

ic-4

YURT DIŞINDA PAÜ OFİSLERİ AÇACAK
Ben bunu sağlamak için üniversite bünyesinde bir Ar-Ge merkezi oluşturmayı düşünüyorum. Proje nasıl yazılır, proje nasıl alınır onlara katkı konulacak. Bu desteği verecek personelin çeviri yapabilmesinin imkanları artırılacak.

Benim hedefim Avrupa ülkelerinden öğrenci getirebilmek. Ayrıca üniversitemizden İlgiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerdeki üniversitelere göndermek, onların bilgi ve tücrübelerini artırmak. Oradan da öğrenci ve öğretim üyesi alarak Pamukkale Üniversitesi’ni uluslararası düzeye taşımak. Benim hedefim Türkiye değil.

Nasıl Amerikan üniversieleri Türkiye’de tanıtım ofisleri varsa, Pamukkale Üniversitesi’nin de Avrupa’dan Asya’ya birçok ülkede ofisler açacak, tanıtımlar yapacak. Bize de talep var. Bireysel tercihler şeklinde öğrenci geliyor ama bu sayıyı artırmak lazım. Ayrıca hastanemizi de uluslararası boyuta taşımamız gerekiyor.

“PAÜ’DE TEKSTİL, SAĞLIK VE ARKEOLOJİ ÖNE ÇIKMALI”
Söz buraya gelmişken o noktadan devam edelim. Çok fakülte mi ya da belli alanlara odaklanarak üniversiteyi o alanda yetkin kılmak mı? Bunu şunun için soruyorum. Karahayıt’ta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nin temeli yakında atılacak. Ayrıca arkeoloji anlamında Denizli zengin bir il. Dolayısıyla Pamukkale Üniversitesi, pek ala bu iki alana odaklanabilir. Çok fakülte mi ya da belli alanlara odaklanmak mı sorusundan kastım bu.

ic-2

Tüm dünyada da böyledir. Üniversieler bazı branşlar sayesinde tanınır. Bizde de hedef öyle olmalı. Diğer branşları ihmal etme anlamında söylemiyorum ama Denizli bir tekstil bölgesi. Bir tekstil ürününün öne çıkması için akademik personel ve laboratuvar desteği gereklidir.

Arkeolojide belediyenin desteği unutulamaz. Laodikya kazı alanında güzel şeyler yapılıyor. Arkeolojinin ön plana çıkarılması gerekiyor. Ben çıtayı daha da yükseltmek gerektiğini düşünüyorum. Hedef Pamukkale Üniversitesi’nin aktif katılımıyla bir müze açmak olmalı. Bu şehir merkezinde olur, Laodikya bölgesinde olur. Bölge turizminin aktive olması bakımından bu önemli. Pamukkale, Hierapolis, Laodikya ve diğer yerlerle bu bölgeye bir Antalya, bir Efes kadar turist çekebilmemiz lazım.

Termal su kaynakları çok önemli. Fizik tedavi hastanesi projesi uzun dönemdir vardı. Aktive edilmesi arzulanan bir şey. Çünkü bizim bu alanda bir eksikliğimiz var. Sıcak su kaynağının değerlendirilmesinde Almanya’da, bazı Avrupa ülkelerinde çok büyük merkezler var. İnsanlar tedavi olmaya gidiyor. Bizim buraya yurt dışından kür amaçlı hasta gelmesini sağlamamız gerekiyor. Çok önemli ve gecikmiş bir proje.

Yorumlar

Bakış Açısı   -  Bağlantı 27 Aralık 2014, 10:55

Hocamıza başarılar. Bir takım SÖZDE ileri gelen denizliler Üniversiteden elini çekmediği sürece Pamukkale Üniversitesi alt sınıf bir üniversite olmaya devam edecektir. Denizlilerin üniversitesi olmaktan çıkarılmalıdır.

ender turan   -  Bağlantı 26 Aralık 2014, 21:28

Hep kampüs projeleri ve akademisyenlerin çalışmaları konuşuluyor. Nitelikli memur yok. Mevcut memurlara da hiç bir konuda eğitim verilmiyor. Uzman çavuş ve güvenlikçiler yönetici yapılıyor. Yeni rektorde göreve baslar başlamaz memurlarla ugraşiyor…

haydar   -  Bağlantı 26 Aralık 2014, 15:26

herkes pembe tablo çiziyor, üniversite kaynakları doğru kullanılıyor mu mesela kamuoyu bunu merak ediyor, bide diğer adaylar konuşmak istemiyormu, istiyorsa neden konuşturulmuyor adil olmak lazım

taner caner   -  Bağlantı 26 Aralık 2014, 11:17

denizli hakettiğini alacak diyen siyasilerimiz; tmsf nin elindeki egs parkı simpaşa satacaklarına paü ye ikinci kampüs yeri olarak verselerdi kötümü olurdu?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı