REKLAMI GEÇ

Prof. Dr. Meder özel eğitim sektörü ve Türkiye’deki geleceğini anlattı

21 Eylül 2017 Perşembe

Eğitim Türkiye’nin en tartışılan konusudur uzun yıllardır. Özelikle son dönemlerde sistem üzerinde yapılan birbiri ardına köklü değişiklikler, birbiriyle çelişen düzenlemeler, eğitim konusunu gündemin ilk sıralarında tutmaya yetiyor.

Son yıllarda özel eğitim kurumlarında yaşanan ciddi artışlar, eğitimi önemli bir sektör haline getirdi. Birkaç yıllık sistem değişikliğinin getirdiği, dershanelerin kapatılmasının tetiklediği özel okul sayısı hızla arttı, ülke genelinde özel okul sayısı 10 binin üzerine çıktı.

Eğitimin devletin birincil görevi olduğunu düşünenler karşı çıkmaya devam etse de, dershanelerin kapatılması ve özel okullarda öğrenim gören öğrencilere devlet desteğinin sağlanması, eğitimi ciddi bir sektör haline getirdi.

10 binin üzerinde okul, binlerce çalışan ve yön verdiği 20 milyar liranın üzerindeki kaynak, artık eğitimin de ülkenin lokomotif sektörleri arasında yerini almasını sağladı.

Türkiye’de özel eğitim önümüzdeki süreçte de artmaya devam edecek. Eğer hükümet politikasında bir değişiklik olmazsa, 10 binlerle ifade edilen bu sayının hızla katlanması muhtemel.

Özel eğitimciliği, sektör olarak özel eğitimi ve özel okulların potansiyelini, Denizli’nin önemli eğitimcilerinden, PEV Okulları Kurucu Temsilcisi Prof. Dr. Mehmet Meder ile kahve sohbeti tadında konuştuk.

Prof. Dr. Mehmet Meder, PEV özelinde özel eğitime bakış açısını anlattı, sektörün bugününü ve geleceğini özetledi.

“MEHMET MEDER KOLAY YETİŞMEDİ”

Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım. Mehmet Meder kimdir? Mehmet Meder kendisini eğitim camiasında nasıl görüyor?

Mehmet Meder Denizli’nin Tavas ilçesinde yetişmiş, Tavas’ın yetiştirdiği evlatlardan biri. Meder kolay yetişmedi işin doğrusu. Eğitim hayatı hep zorluklarla geçti, Tavas, Denizli, Kütahya ve en son eğitimini İstanbul’da yaptı. Yüksek lisansını ve doktorasını yine İstanbul’da yaptı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yaklaşık 9 yıl öğretim üyeliği yaptı ve son olarak kendi memleketine gelip, çalışmaya başladı. Mehmet Meder aynı zamanda sosyoloji, yani toplum bilimiyle ilgilenen bir adam. Dolayısıyla toplumun gidişatını, içinde bulunduğu durumları, kurumların durumlarını genel anlamda ele alan, araştıran ve değerlendiren bir insan. Bu çerçevede baktığınızda eğitim bu kurumların içinde en önemli yerlerden birini teşkil ediyor. Yaklaşık 30 yıldan bu yana eğitim camiasının içindeyim. Pamukkale Üniversitesi’ne geldikten sonra da Hasan Kazdağlı hocamla birlikte göreve başladım. Pamukkale Eğitim Vakfı’ndaki göreve başlamam Hasan Kazdağlı hocamla oldu. Eğitimin ne olduğunu çok iyi bilen, toplumu tanıyan, insan ilişkilerini bilen ve bu ilişkilerin nereye gidebileceğini az çok tahmin edebilen bir bilim adamı olarak da bu işin içinde olan bir adam Mehmet Meder.

“MÜTEVAZİ OLAMAM. PEV’İN YÜKSELİŞİ MEDER İLE BAŞLADI”

Mehmet Meder akademik kimliği Denizli tarafından bilinen bir isim. Meder’in bir de PEV ile yan yana anılan bir ismi var. Mehmet Meder ile PEV’in sürecini anlatır mısınız?

Aslında Pamukkale Eğitim Vakfı çok zor bir süreçten geçiyordu. Öyle ki neredeyse kapanma noktasına gelmişti. Ancak, Hasan Kazdağlı sayesinde PEV bir noktada kurtarıldı. PEV’in şu anda sahibi olduğu arazinin çözümü bile Hasan Hoca tarafından büyük zorluklarla, büyük emek harcanarak yapıldı. Yaklaşık 15-20 kişinin olduğu tapu sorunu güçlükle çözüldü. O tarihten itibaren Mehmet Meder bu işin içine girmeye başladı. Meder’in burada kurucu temsilcisi olarak bayrağı yukarı taşıma süreci yaklaşık 5 yıllık geçmişe sahip. Daha önce bu eğitim kurumunda çalışan kurucu temsilcisi arkadaşlarımız da büyük emek verdi, ellerinden gelen gayreti gösterdiler ama PEV’in asıl yükselişi, bunda mütevazi olamayacağım, kimse kusura bakmasın, son 5 yıldan itibaren gerçekleşti. Özellikle vakfımızın yöneticileri, yönetim kurulu üyelerinin Meder’e olan desteği, PEV Koleji’nin zirveye taşınmasına neden oldu. Bu süreç içinde Mehmet Meder PEV ile birlikte anılmaya başlandı. Gerçekten şuna inanıyoruz. Biz artık Pamukkale Eğitim Vakfı olarak Denizli’de eğitimi çok iyi bir şekilde yapıyoruz, Denizli’de eğitimin en iyi temsilcisi olarak da kendimizi görüyoruz.

“EĞİTİME BAKIŞ AÇIMIZ İNSAN MERKEZLİ”
PEV’in eğitime bakış açısı nedir?

PEV’in eğitime bakış açısı insan merkezli. PEV hiçbir zaman ne öğrenciyi, ne veliyi para kaynağı olarak görmedi. Öğrenci bu ülkeye, bu topluma, özellikle Denizlimize değerler katabilme potansiyeline sahip insan olarak görüldü. Atatürk ilkelerine bağlı, Cumhuriyetimizi emanet edebileceğimiz gençleri yetiştirmek temel hedefimizdir. Bu çerçevede, bu paradikmayla yola çıkınca, insana değer vermenin, öğrenciye değer vermenin en önemli şey olduğunu kabul ettik ve bununla ilgili ne gerekiyorsa onu yapmaya başladık. Asla harcanan parayı ölçmedik, eğitime verilen katkı ve değer ne onu ölçtük.

“ATATÜRKÇÜ NESİL YETİŞTİRMEK ÖNCELİĞİMİZDİR”

Birçok özel okul var ve sayı hızla artıyor. PEV nasıl bir özel okuldur?

Özellikle 2-3 yıldan bu yana özel okul sayıları hızla artmaya başladı. Tüm arkadaşlar kendilerince güzel şeyler yapmanın gayreti içindeler, böyle inanıyorum. PEV Koleji’ni diğerlerinden ayıran en önemli özellik vakıf okulu olmamız. Vakıf okulu olduğumuz için de bizim maddi bir kaygımızın olmayışıdır. Tamam, her şey parayla dönüyor ama şu kadar yatırım yaptık, şu kadar para kazanalım, karşılığını alalım gibi bir anlayış asla bizde yok. Yatırım yapan arkadaşlara saygı duyuyorum. Özellikle eğitim alanında yapılan yatırım zordur. Haklı olarak da bir beklentileri olacak. Biz vakıf olarak böyle bir beklenti içinde değiliz. Eldeki imkanları öğrenciler için en iyi şekilde nasıl değerlendirebiliriz? Bunun Denizli’ye, Türkiye’ye, insanlığa katkısı ne olabilir temel mantığıyla hareket ettiğimiz için PEV’i diğerlerinden ayıran en önemli özellik de bu diye düşünüyorum.

“DEVLET EĞİTİMDE YETERSİZ KALDIĞINI KABUL EDİYOR”

Eğitim artık son dönemlerde ciddi bir sektör haline geldi, ticari yapının önemli taşlarından biri. Türkiye’de özel okul, devlet okulu ayrımının yapıldığı dönemden geçiyoruz. 6-7 yıl öncesinde 2 bin seviyelerinde olan özel okul sayısı 10 binin üzerine çıktı. Sizce bu sayının hızla artmasının nedeni nedir?

Eğitim politikaları son derece önemli. Türkiye’de son 10 yılda eğitim politikalarında çok önemli değişiklikler yapıldı. Bunların olumlu yönleri de var, olumsuz yönleri de. Biz bunları toplum olarak tartışmak zorundayız. Özel eğitime doğru bir sirkülasyonun yavaş yavaş oluşmaya başladığını görüyoruz. Birincisi devletin yaptığı yatırımlar yetersiz. Devlet bir okul açıyor, sınıfı 40-50 öğrenciyi dolduruyor ve oradan verim bekliyorsunuz. Bu eşyanın tabiatına aykırı. Bugün batı ülkelerinde, gelişmiş ülkelerde baktığımız zaman sınıftaki öğrenci sayılarının standartları belli. Devlet, maalesef bu fiziksel imkanları sağlayamıyor. İkincisi devlet mecburen yeni okullar açıyor, yetersiz kalıyor fakat buralarda öğretmen istihdam etmek zorunda. Yaptığı öğretmen istihdamının kalitesi nedir? Öğretmenin yeterliliği nedir? Öğretmenin tecrübesi nedir? Öğrencilere neler verebiliyor? bu konularda maalesef milli eğitim yeterli düzeyde gerekeni yapamıyor. Tabiat hiçbir alanda boşluğu kabil etmez. Peki gerekeni kim yapıyor, boşluğu kim dolduruyor? Özel sektör dolduruyor. Sonuçta böyle bir boşluk olunca, özel sektör eğitim sektörüne el atmaya başladı. Son 5-10 yıldan bu yana özellikle ortaöğretimdeki oklu sayısının arttığını görüyoruz. Bunun maddi boyutu var, devlet kendi yetersizliğini de gördüğü için teşvikler vermeye başladı. Özel okulda okuyan çocuklara, ailenin maddi durumlarına da bakarak teşvikler açıyor. Gidişat, özel okulculuk devlet tarafından teşvik edilir hale geldi, devlet yetersiz kalıyor, yetemiyor, vatandaşın çocuğuna daha iyi hizmet nasıl verilebilir kaygısıyla hareket ediliyor.

“DEVLET OKULLARI İHTİYACI KARŞILAYAMIYOR”

Ortada ters bir orantı var. Son 10 yılda özel okullar arttı ve ciddi bir öğrenci potansiyeline sahip. Devlet de bu sürede okul yapmaya da devam etti. Ancak yine de devlet okullarının sınıflarında azalma olmuyor. Bunun nedeni nedir?

Avrupa ortalaması, dünya ortalamasına baktığımızda Türkiye’de genç nüfusun varlığını sürdürdüğünü görüyoruz. Genç nüfus bakımından oldukça fazlayız. Devletin, hayırseverlerin yaptığı okul Denizli için söylüyorum mesela 1000 kişinin ihtiyacını karşılıyor ama bu yeterli değil. Bir de son dönemlerde diğer ülkelerden gelen göçler, iller arasındaki göçler göz önüne alındığında yapılan okulların maalesef yeterli olmadığını görüyoruz. Devlet yakında tam gün eğitime geçmek istiyor. Tam gün eğitime geçildiğinde de aynı sıkıntılar yaşanacak, fiziki eksikliklerle karşı karşıya kalınacak. Bu da ülkede süreci özel okullara doğru akmasını sağlıyor.

“ÖZEL OKULLAR DEVLET OKULLARINI BALTALAMIYOR, DESTEKLİYOR”

Özel okullar devlet okullarını baltalıyor mu? Özellikle de öğretmen konusunda. Çünkü özel okullar bu konuda ince eleyip sık dokuyor, araştırıyor ve en iyi öğretmeni seçiyor.

Ben olayı böyle görmüyorum. Benim izlenimlerim devlet okullarında çok fedakar öğretmenlerin olduğu yönünde. Varını yoğunu öğrencisi için harcayan öğretmenler var. Özel sektörün devletten öğretmen alması ancak emekli olduktan sonra. Görevdeyken istifa edip özel sektörü gelen öğretmen çok nadir. Özel okullara baştan itibaren ben devlette olmayacağım, özel okulda olacağım diyen arkadaşlar öğretmen kaynağını karşılıyor. Bu açıdan bakacak olursak, özel okullar devlet okullarına darbe vurmuyor. Bazı okular var ki, bizim misyonumuz da öyledir, devlet okullarına nasıl destek verebiliriz diye bakıyoruz. Devlet okullarındaki öğretmenlere yönelik seminerler düzenliyoruz, dışarıdaki okullara eğitimsel anlamda nasıl destek olabiliriz diye bakıyoruz. Bence, ikisi birlikte nasıl yürümesi gerektiğini yavaş yavaş öğrendi, emekli olan öğretmen hangi özel okula gidebilirim diye bakıyor, özel okullar da emekliliğe yaklaşan öğretmenleri takibe alıyor ve kadrosuna katmaya çalışıyor. Yolculuğumuz bu şekilde devam ediyor.

“TERCİHİNİZİ EĞİTİM-ÖĞRETİM BAŞARISINA GÖRE YAPIN”

Öğrenciler ve veliler özel okul tercihlerini nasıl yapmalılar? Belirleyici unsurlar nasıl olmalı?

Aslında bu öyle muğlak ifadeyi beraberinde getiriyor ki, her okulun ortaya koyduğu vizyonu var, söylemi var, hepsi çok güzel. Hangi okula giderseniz gidin, öğrenciler için ortaya koydukları değerlerin hepsinin altına imzamızı atarız. Ama pratikte durum her okulda böyle gerçekleşmiyor. Öncelikle veliler tercihlerini yaparken, fiziksel koşullardan ziyade eğitim öğretim kalitesine bakmaları gerekiyor. Benim temel düşüncem bu yönde. Yıllardan beri eğitim-öğretimin içerisindeyim. Hiçbir zaman için fiziksel koşullar eğitim anlamında çok önemli şeyler kazandırmıyor. Havuzunuz vardır çocuk çok iyi yüzme öğreniyordur, at binmek için alanınız vardır, çocuk at binmeyi öğreniyordur. Ama Türkiye gerçekleri farklı. Türkiye gerçeğinde eğitmiini çok iyi almamış olan çocuğun ayakta durma yansı çok zor. Sonuçta hepimiz memuruz, işçiyiz, dar gelirliyiz. Bütün umudumuz çocuklarımız. Onların iyi bir geleceğe sahip olmasını istiyoruz. Bunu yaparken de çok iyi eğitim alması gerekiyor. Sonuçta iyi eğitimin verildiği kurumların çok iyi araştırılarak kararın verilmesi gerekiyor. Velileri tavsiyem, yan unsurları bir kenara bırakıp, çok iyi eğitim veren kurumları seçmeleri.

“BÜYÜK YATIRIMCILAR SEKTÖRE GİRİYORSA, UCUNDA BİR ŞEY GÖRMÜŞLERDİR”

Özel okul kavramı gündeme girmeye başladığı andan itibaren hızlı yükselen çok ciddi bir sektör haline geldi. Türkiye’deki diğer sektörlere baktığınızda, ticari yapı olarak eğitim nerede?

Eğitim sektörünün son dönemlerdeki gelişmeler, devletin verdiği desteklerden sonra artık çok önemli bir yere sahip diye düşünüyorum. Parasal anlamda da çok ciddi bir pay oluşmaya başladı. Bunu şuradan çok rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Bugün Türkiye’nin en önde gelen holdingleri, büyük yatırımcıları artık eğitim sektörüne girmeye başladı. Bu insanlar eğitim sektörüne babasının hayrına girmez. Mutlaka ucunda bir şey görmüşlerdir, mutlaka kar görmüşlerdir, paranın döngüsünü, kar oranlarını görmüşlerdir. Sonuçta ciddi rakamlara ulaşan bir sektörden bahsediyoruz. Bu sürecin devam edeceğini düşünüyorum. Kar marjları değişebilir ama özel sektördeki eğitimin pasal anlamda, ekonomik anlamla değerinin daima yükselen bir sektör olarak kalacağını düşünüyorum.

“EĞİTİMDEKİ BÜYÜK RAKAMLAR NORMAL”

Türkiye’de özel eğitim sektörünün yön verdiği kaynağın 20 milyar lira seviyesinde olduğundan söz ediliyor. Bu mantıklı bir rakam mı?

Özel sektörün mali olarak potansiyelinin 20 milyar lira seviyesinde olması normal. Baktığımızda zincir okullar dediğimiz kurumlar var. Bunların açtıkları üniversiteler var. Dolayısıyla yapılan yatırımlar çok ciddi, bunları göz önüne aldığımızda bu rakamları telaffuz etmemiz normal.

“POTANSİYEL ARTAR, KAR MARJLARI DÜŞER”

Bu durum sektörü kaldırır mı?

Bu haliyle sektörü kaldırabileceğini sanmıyorum. Zaman içinde bu payın daha da artacağını düşünüyorum. Yalnız kar marjlarının ne olacağının üzerinde ciddi bir soru işareti var. Bunu kendimiz için söylemiyorum. Çünkü bizim kar etmek gibi bir amacımız yok, hiçbir zaman da olmayacak. Bir kurumun ticari işletme olarak kara geçebilmek için yapabilecekleri sınırlı durumlar vardır. Bunlardan biri de personel giderlerini kısmak. Bunu nasıl yapacaksınız? Az öğretmen istihdam ederek, düşük ücretli öğretmenler çalıştırarak kısarsınız, idarede, temizlikte çalışanları azaltarak kar marjlarını yükseltip, ayakta durabilirsiniz. Değişkenler elbetteki olacaktır, ama sektör her zaman ayakta kalacaktır.

“EĞİTİM BİR SİYASET İŞİ. YARIN NE OLACAĞI BİLİNMEZ”

Sektörün bu hale gelmesinin en önemli nedeni devlet politikası. Dershanelerin kaldırılması süreci var, ardından özel okullar devreye girdi, teşviklerle aile buraya yönlendirildi. Görünen o ki sistem değişmeyecek gibi görünüyor ama sizin görüşünüz nedir? Bir gün çıkıp eğitim devletin asli görevidir, başkalarına bırakılamaz denir mi?

Denebilir. Nihayetinde bu bir siyaset. Siyasette özellikle de Türkiye’deyseniz ne olacağını tahmin edemiyorsunuz. Bugün AK Parti döneminde yaklaşık 14 yılda milli eğitimde 3-4 çok radikal, köklü değişiklikler yapıldığın gördük. Bazıları da birbirleriyle ters düşen radikal değişikliklerdi. Sonuçta yarın gelecek olan bir iktidar bunu farklı bir formata çekebilir, bu devletin görevidir diyebilir. Ancak, gün her şeyin devlet eliyle götürüldüğü gün değil. Dünya değişti, Türkiye değişti, anlayışlar değişti. Gelen hangi iktidar olursa olsun, ben eğitimde özel sektörü bir kenara bırakabilecek cesareti gösterebileceğine inanmıyorum.

“FETÖ’NÜN YARATTIĞI TRAVMA ATLATILAMADI”

Söylememizde yarar var. 15 Temmuz darbesi bize çok şey gösterdi. FETÖ’nün eğitimde açtığı yaralar hala sarılmış değil. Çok ciddi boşluklar oluştu, çok ciddi travmalar yaşandı. Sonuçta bu yaraların sarılması gerekiyor, eğitimle ilgili karar alıcı mekanizmaların, eğitimi yönlendiren mekanizmaların tüm bu yaşananları göz önüne alarak yeni politikalar üretmesi gerekiyor. Ancak bunlar yapıldığı takdirde eğitim sektöründe düzelmeler yaşanabilir.

“EĞİTİM YAN SEKTÖRLERİYLE CİDDİ BİR ALAN”

Eğitimin bir de yan sektörleri var. Bütün olarak ele alındığında sektörü nasıl görüyorsunuz?

Çocukların eğitimi sektörün yalnızca bir boyutu. Eğitim alanında yapılan yatırım, beraberinde bu ülkeye ciddi yatırımdır. Sadece PEV Koleji’nde 120 kişi çalışıyor, aş, ekmek kazanıyor. Etkilediği insanlar ile 400 insan PEV ile ayakta duruyor. Tüm Türkiye’deki eğitim sistemine bu şekilde yaklaşırsanız, etkilediğinin yalnızca öğrenciler olmadığını, yan sektörlerin de ciddi anlamda desteklendiğini de görürsünüz. Yemek yapılmayan okul yok, yemek sektörünün en önemli müşterilerinden biri okullardır, kıyafet sektörü için okullar ciddi bir kaynaktır, servis sektörü de böyledir. Çevresel etmenlere baktığınızda o kadar çok insan çalışıyor ve ekonomiye katkı sağlıyor. Devletin verdiği teşvik sadece okuyan öğrencilere değil, aynı zamanda etkileşim halinde olan ticari hareketliliğe de katkı sağlıyor.

“ÖZEL OKULLARIN EĞİTİMDEKİ YERİ YÜKSELECEK”

Uzun vadede özel ve devlet okulu kıyaslamasını nasıl yaparsınız. Özel okulların eğitimdeki yeri daha da artacak mı?

Eğer mevcut iktidar AK Parti eğitimdeki bu politikasını sürdürürse, özel sektörün eğitim alanındaki yerinin yükseleceğini düşünüyorum. Ama nihayetinde eğitim planlaması siyasi iktidara ait. Bu iktidar, ya da başka bir iktidar gelir de farklı bir bakış açısıyla yeni bir format açarsa bu seviyelerde kalır diye düşünüyorum. Bu tamamen hükümet politikalarıyla doğru orantılı bir yüzdelik dilimdir. Ama rakamsal bir veri ortaya koymak şu aşamada çok zor.

“ÖĞRENCİYİ HAYATA HAZIRLIYORUZ”

Öğrenciyi sınava hazırlamanın dışında hayata hazırlamak gibi bir misyonunuz da var. Sizi devlet okullarından ayıran en önemli özelliklerden biri de bu. PEV’in bu alandaki başarısı da ortada. Bu unsur eğitimin ne kadarlık bölümünü kapsıyor?

Bu okulun sahip olduğu imkanlarla ilgili. Vizyonunuz yüksek olabilir ama imkanlarınız kısıtlıysa bu alanlarda çok adım atamazsınız. Devlet okullarında bu konuda çok büyük vizyonu olan arkadaşlar var ama imkanları olmadığı, önünü açan biri olmadığı, idareciye gittiğinde ‘aman onunla mı uğraşacağım’ dediği için pek çok şey yapılamıyor.

Bizim temel şanslarımızdan biri, kar amacı gütmediğimiz, tüm yatırımı çocuklarımıza yaptığımız için hedefimiz gerçekten çok büyük. Çocuğu hem dünya vatandaşı nasıl yapabiliriz, özellikle bu ülkeye çok iyi katkı koyabilir, ülkemize, milletimize yararlı insanlar olarak yetiştirebiliriz, bizim temel kaygımızdır. Elimizdeki tüm imkanları da bunun için kullanıyoruz. Çok ciddi başarılara da imza attık. Özellikle yurt dışı bağlantılar konusunda Denizli’de parmakla gösterilir hale geldik. Gerek ABD ve Avrupa’daki yarışmalarda elde ettiğimiz başarılar, gerek ERASMUS olarak adlandırılan öğrenci ve öğretmen değişimi alanındaki çalışmalarla Denizli’de örnek gösterilir hale geldik. Türkiye’nin kalbur üstü okullar olarak adlandırılan Robert Kolej gibi okullarda ciddi bağlantılarımız devam ediyor. Her yıl ortaklaşa projelere imza atıyoruz, eğitimler gerçekleştiriyoruz. Sınav başarısı olarak ele aldığımızda çocuklarımız muhteşem sonuçlara imza attılar. Çocuklarımıza gösterdikleri çabadan, velilerimize bize olan güvenleri için teşekkür ediyoruz. Eğitim gönül işidir. Ne kadar para verirseniz verin, içinizde sevgi ve fedakarlık yoksa çocuğa bunu aktaramazsınız.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı
 

İletişim

Tel : 444 1974

Web: http://www.aquacitydenizli.com.tr/

Sinpaş AquaCity Denizli Tanıtım Ofisi

İzmir Asfaltı Üzeri 5. km

Adnan Menderes Bulvarı No: 185

(Eski EGS Park) Denizli