REKLAMI GEÇ

DESKİ İÇİN 2017 ARITMA YILI OLACAK

15 Aralık 2016 Perşembe

 Dalaman Çayı yazılarımızın son konuğu Denizli Büyükşehir Belediyesine bağlı DESKİ (Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi) Müdürü Doç. Dr. Mahmut Güngör oldu.

Nehir üzerinde yaptığımız gezileri yazıya dökerken gördük ki, özellikle Dalaman’ın kirliliğinde aslolan yerleşim atıklarıyla tarımsal ilaçlamada kullanılan kimyasallar. Kimyasal atıklar konusunda lokal olarak yapılacak her şeyin marjinal kalacağı inancındayız. Bu konudaki temelli çözümlerin daha çok ülke Tarım Bakanlığının bütünsel olarak izleyeceği tarım politikalarınca belirleneceğini düşünüyoruz. Ayrıca bu yazı dizisinin başından beri Denizli Valiliğince yer yer engellemeye varan tutumlara tanık olunca, Bakanlık temsilcisi İl Müdürlüğü ile doğrudan görüşme imkanımızın olacağından kuşku duyduk. O nedenle tarımsal atıklar konusunda yönetim yetkilileri ile görüşmeye çalışmadık.

Ancak Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel Müdürü Mahmut Güngör’e ulaştığımızda tereddütsüz biçimde randevulaştık, gidip görüştük. Orada gördük ki, kurumsal olarak kendinize, çalışmalarınıza, yaptıklarınıza ne kadar inanıyorsanız, o kadar kendinize güvenli oluyorsunuz. Doğal olarak, basın ya da kamuoyu önüne çıkmak gerektiğinde bir takım resmi sıfatlar ya da sebepler ardına sığınarak gizlenme gereği duymuyorsunuz. Birçok kamu yöneticisinde gördüğümüz bu ‘geleneksel devlet memuru’ tutumu, yapılmayan pek çok işin, yerine getirilmeyen birçok görevin başka türlü göstergesi oluyor. Bu denklemin yanlış olmadığını düşünüyorum. Eğer gerçekten farklı olsaydı, onca duyarsızlığın yerini duyarlılık alır, sorumluluk duygu ya da bilinciyle hareket etmeye özen gösteren bir yönetici takımına tanık olurduk. Oysa öyle mi?

***

Mahmut Hoca biraz tez canlı, aceleci! Aynı anda birden fazla şeyi anlatma gayreti nedeniyle çoğu söyleneni çözerken, ses kaydından sadeleştirerek aktardık.

Ama belli ki yaptığı iş ona heyecan veriyor. Bir de sanırım su gibi daha hayati bir konunun sorumluluğunu üstlenmiş olması nedeniyle söylenen ve yapılanlarda dikkatli davranmaya özen gösteriyor. Sürdürdüğü idari görev alanı ile ilgili yetkin olduğu kuşku götürmez. Genel çerçevede sorunların farkında ve bunları sıraya koyup önemine göre çözüm üretilmesi gerektiği ile ilgili çalışmaları organize biçimde devam ettiriyor.

Saydığımız nedenlerle Mahmut Güngör Hoca ile görüşmemiz verimli geçti diyebiliriz. Tek sorun, Hocanın da söyleşide ifade ettiği gibi DESKİ’yi Dalaman Çayı’nda (ya da başka akarsularda) yerleşim atıksuları, kullanım suyu, içme suyu, bunların temizliği arıtması gibi konular ilgilendiriyor. Dışında kalan kirletici unsurlar sorumluluklarında değil. İlgili İl müdürlükleri dışında da sorumlusu yok zaten. O nedenle Hoca ile yaptığımız görüşme orta uzunlukta olsa da, giderek kendini tekrara dönüşen bölümlerinden ayırıp daha sade ve anlaşılır biçimde yayınlıyoruz.

***

Denizli Belediyesi Büyükşehir olduktan sonra DESKİ kuruldu ve kentin coğrafi sınırlarında DSİ (Devlet Su İşleri) kontrolü dışındaki su yönetimi tümüyle DESKİ’ye geçti. Yani yaklaşık 3 yıl önce kuruldunuz. Bu dönem içinde DESKİ nasıl bir su yönetimi izledi?

Bildiğiniz gibi DESKİ 30 Mart 2014 itibariyle kuruldu. Öncesinde Denizli merkezinin sınırlarıyla sorumlu su kanalizasyon idaresi vardı. Ama her ilçede ayrı belediye hizmeti vardı. Büyükşehir öncesi hizmetler çok parçalıydı. 2009’da büyükşehir olmadan önce Denizli’nin nüfusu 13 belde 10 köyün katılımıyla birden bire 320’den 500’ün üzerine çıktı. Şimdi 600 kusurlarda. Ben Gökpınar’da oturuyorum. Gökpınar’dan üniversite 5 Km. Dönüşte Gökpınar’a gitmek için Kınıklı’yı, Kayhan’ı, Bağbaşı’nı geçiyordum. Maalesef böyle bir sıkıntılı yapı vardı. Hatta hatırlarsınız o bölgeler ciddi taşkın kapasitesi olan dereler vardı bildiğiniz gibi. Belediyeye dahil olur olmaz hemen o dönem yağmur suyu hattı yaptık.

Bazen takılırdım arkadaşlara ya bu belediyeler yemeselerdi içmeselerdi bu 30 milyonluk yağmur suyu projesini kaç yılda yapabilirlerdi diye. Şunu demeye çalışıyorum, bütüncül yaklaşmak her zaman çok daha önemli. Tabi ben belediyeci olmadan önce bir akademisyenim, özellikle bilim dalı su olan, hidrolik ana bilim dalındayım. Dolayısıyla biraz böyle değerlendirseniz sevinirim. Ben de ona göre konuşurum. DESKİ’de formatımız bu, Belediyede de bakışımız buydu.

Büyükşehir olacağını Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması 2011 seçimlerinden önceydi sınırım. Burada Adalet parkında bir toplantı oldu. Orada söylemişti büyükşehir olacağımızı. O zaman açıkçası büyükşehirin bu formatına gönlüm oturmamıştı. Kuşkuluydum, “acaba bu format olmasa mı” diye. “Sadece Pamukkale’yi içine alsa herhalde yeter” diye düşünüyordum. Belli bir yarıçap konur, belirlenir diyordum.

Merkez ilçe büyüklükleri mi rahatsız ediyordu sizi?

Mülki sınırlar çok büyük olursa yönetilemez gibi düşünüyordum.  Fakat geldiğim noktada itiraf ediyorum ki çok önemli bir kararmış büyükşehir kararı. Ama bütün bunları belediyenin diğer birimlerini bilmem, su kanalı adına konuşuyorum. O kadar elzemmiş ki il sınırlarıyla yönetmek suyu! Çünkü mübalağasız 640 civarında depomuz var. Bu depoların yüzde 100’ü demeyeceğim ama çok büyük bir oranı temiz su depoları. Böyle elin kolun girecek çatlaklar, yarı beline kadar çamurlar vardı, klorlama hak getire, Bunları gördük. Şebeke perişan, çalışmıyor kireçlenmiş diyelim halk deyimiyle. Tamamen tıkanmış. Kanalizasyon suyu karışıyor. Her taraf böyle rezil rüsva durumdaydı.

Başlangıçta diğer Büyükşehirlerle istişareniz oldu mu? Onlar nasıl değerlendiriyordu?

Dünya su konseyinde aynı şeyler dile getirildi. Orada söyledim. Malatya’da 15 gün önce bir toplantı vardı Atık Su Yönetimi diye. Dedim ki mutlak surette, 81 ilde su ve kanalizasyon idaresi -bütüncül çözüm olsun diye diyorum- il sınırlarıyla yönetilmeli. Eski müsteşarlardan Bosna Hersek Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Sururi hoca var. Profesör Hasan Sururi Sarıkaya. O ‘Hocam gel bir alnından öpeyim’ dedi. Hayırdır hocam dedim. ‘Ben bunu yıllardır söylüyorum’ dedi. ‘Hatta biraz daha ileriye götüreyim, su ve kanalizasyon havza bazında yönetilmeli’ dedi.

Akarsuların doğrudan yerleşim atıklarıyla kirlenmesine karşı acil önlem paketiniz var mıydı?

Bu kesin, şart. Bunun en önemli örneği de Dalaman. Bugün büyükşehir olduk. İçme suyu ve atık su DESKİ’nin uhdesine girdi. Büyükşehir Belediyesine bağlı Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü adıyla. Şimdiye kadar Dalaman çayı kirletiliyor muydu? Evet. Şu an Denizli’nin yüzde 70’i Büyük Menderes havzasında. Bu ne demek? Menderes’in kenarlarına mı dizilmişiz, hayır! Yani su aktığında yağış yağdığında akar yönü Menderes çayı demek. Drenaj Havzası olarak yüzde 70 oranında Büyük Menderes Havzasındayız. Yüzde 25 gibi de Dalaman’dayız. Bu ne demek? Yağış yağdığında akan sular Dalaman’a gidiyor demek. Yağmur suları, her şey Dalaman’a akıyor demek. Yeraltına sızan sular hariç yüzeysel sular Dalaman’a gidiyor. Dolayısıyla Dalaman bu manada kirleniyordu. Biz ne yaptık, gelir gelmez derhal arıtmalar mastır planı yaptırmamız lazım dedik.

Önceliği hangi bölgelere verdiniz?

Lokasyonu net olan bölgelere mutlaka artıma tesisi yapmamız gerek dedik. Daha önce müracaatları olanları çıktık. Şu anda Bekilli arıtması yapılıyor. Çardak’ta arıtma yapılıyor. Çameli’de arıtma tesisi yapılıyor. Serinhisar arıtmasını devreye aldık, imalatı devam ediyor. Çivril’de arıtmayı devreye aldık. Bu arada bir hayli paket arıtmalar yapılıyor. 19 ilçenin genelinde paket arıtma vardı, 19’u da çalışmıyordu. Yani bir yere bir şeyi getirip koymak önemli değil. Bunun işletmesi de önemli. Dolayısıyla bunları ayağa kaldırdık. Arıtma tesisleri dışında, bir de doğal arıtma tesisleri var. Onlardan 14 tane var. Hiçbiri çalışmıyordu. Bir iki şöyle böyle kendi halinde idare edebilen vardı bunları ayağa kaldırıyoruz bir taraftan. Bir taraftan da lokal olarak İller Bankası ile birlikte belirlediğimiz Acıpayam gibi hem de arıtmalar mastır planı ile paralel götürdüğümüz alanı büyük ilçelerde öncelikle nereye, nerelerin katılımıyla hangi kapasiteyle arıtma tesisi yapılmalı, bunu ayarladık. Kale, Tavas ve Sarayköy arıtmalarının projelerini tamamladık. Bu anda Acıpayam arıtmayı ihale ettik. İşte arkasından Sarayköy, Kale, Tavas geliyor. Diğerlerine böyle bir taraftan projeler yapılıyor, bir taraftan da yeni arıtmalar mastır planı tamamlanıyor. Ağustos ayı içinde projeler başladı, bunların İller Bankası formatında zaman kaybetmemek için üniversiteden destek alarak bir de danışmanlığını üstlendik doğru işler yapalım diye. Böylece alanları belirledik, arıtma tesislerinin projeleri için de düğmeye bastık.

Büyük Menderes ve Dalaman için acil önleminiz oldu mu?

Bu anda Dalaman çok acil olduğu için, orada en önemli yerleşim yeri Acıpayam olduğu için Acıpayam arıtma tesisini ihale ettik. Bu tabi sadece ihale etmekle bitmiyor, arkadan izinleri aldık. Bu kadar acele ediyoruz. Alanlar İller Bankası teknik ekibiyle ve bizim ekiple birlikte belirleniyor. En düşük kot olacak. Mümkün mertebe daha çok nerelere alabilirim. Bu kapasite belirleniyor. Bunlarla ilgili olarak eğer DESKİ’ye ait değilse kamulaştırıyor, aitse oradan tahsislerini yapıyoruz. Kamulaştırmaları bile arkadan gelerek tamamlandı, o kadar hızlı davrandık. Mümkün mertebe hem pek çok yere hitap edecek, hem boşa su akmayacak. İlle de ayrı çözmem gerekiyorsa, paket arıtmaysa öyle hallolacak. Bunda da dediğim gibi izinler arkadan geldi. Acıpayam’da arıtmayı yapmak üzere yola çıktık.

Acıpayam gibi büyük bir ilçede şimdiye değin neden yapılmadı? Ya da DESKİ bu tür aciliyeti olan yerleri ne kadar ciddiye alıyor?

Şimdiye kadar niye yapılmadı? Yarın gözümüz açıldığında, Acıpayam ovasında Dalaman havzasında kalan kısma emir verdim, bundan sonra akmayacak, yok böyle bir şey! Doğru mu? Havzanın yapısı bu, dolayısıyla atıklar kirli atıklar oraya akıyordu. Şimdi başkanımız da öyle diyor, bu yıl bizim 2017 yılı arıtmalar yılı olacak. Master planı tamamladık, plan paralelinde derhal birinci olarak Acıpayam arıtmayı hallettik. Hatta ihale tarihine de söyleyebilirim, Kasım ayının 11’inde ihale etmişim Acıpayam arıtma tesisini. 8 milyon 733 bin 816 lira yaklaşık bedelli bir projeymiş. Dosya incelemeleri tamamlanmıştır. İhaleye 5 firma katılmış. Bunların itirazları olup olmadığı gibi süreleri var. Bunlara bakılıyor, kesinleşmiş ihale kararından sonra vatandaş davet edilip yer teslimi yapacağım. Yani böyle bir yapılanma içindeyiz. Dalaman adına. Dolayısıyla Büyükşehir Belediyesi ve DESKİ olarak bu manada asla ‘geri adım atalım, şunu edelim ya bana ne’; böyle bir şey olmadı.

DESKİ’nin suyun yeniden doğaya dönüşümüne kadar temizliği, kullanımı ve ihtiyaca göre temini gibi faktörleri esas alan bir yapı olması gerekmiyor mu?

DESKİ’nin iki önemli vazifesi var. Bir, insanlara içme suyunu kaliteli güvenilir, sürekli bir biçimde arz edecek. İki, insanların atık suyunu, kullanılmış suyunu doğaya zarar vermeden arıtıp doğaya zarar vermeden yine doğaya verecek. Biz ne yapıyoruz? Biliyorsunuz büyük arıtma tesisimiz var. Eskihisar’da, oradan 2.kalite sulama kalitesinde arıtıyoruz, DSİ kanalına veriyoruz. Diğerlerinde de hassasiyetlerine göre ileri ya da biyolojik arıtma, paket vs. gibi adım adım ihale ederek, en az sulama kriterinde olacak biçimde arıtıp doğaya veriyoruz.

Dalaman kirleniyor ve Acıpayam dışında pek çok kirletici var. Acıpayam arıtma tesisi önemli bir çözüm ayağı. Ancak sizce çözüm için yeterli olacak mı?

Evet, Dalaman kirleniyor mu kirleniyor. Kirlenmiyor desem yalan olur. Ben bilim adamıyım. Benim vazifem ne? İşte şimdi yaptığım gibi derhal ne yapmam lazımsa onu yapmak.  Siz de bilirsiniz ki master plan yapmadan ulu orta hadi şunu şuraya, bunu buraya koy denmemeli. Bence en büyük yanlış bu! Bir şeyi ölçmeden, biçmeden, incelemeden, doğru olanı yapmadan hemen karar vermek, öyle değil yaptığımız. Mastır planını tamamladık. Artı bir de çok önemli bir şey söyleyeyim: Bu anda Orman Su Bakanlığımızın Su Yönetimi Genel Müdürlüğü nezdinde hassas bölgeler, AB projesi çalışması 3 yıllık, yeni tamamlandı. Kapanış oturumuna ben de katıldım. Bununla bütün Türkiye’de arıtmayı nerede kısa dönemde, nerede orta düzeyde, nerede en uzun mesafede yapmak lazım, bunlar belirlendi. Master planımızı bunlarla ölçüştürdük, çakıştı, bizde onun öngörüleri gereği nereye öncelikle yapmamız gerekiyorsa oraya öncelik vererek, projeleri tamamladıkça ihaleye çıkıp yapıyoruz.

Daha açık sorayım, Acıpayam için düşünülen ve ihaleye çıkardığınız arıtma tesisi bölgenin sorunlarının yüzde kaçını çözer?

‘Dalaman’a lokasyon olarak 10 tane köyden atık su geliyor’ deme imkanım yok. Şu anda önümde öyle bir harita yok. Ama Acıpayam biliyorsunuz en büyük ikinci ilçemiz, dolayısıyla böyle bakıldığı zaman sadece Acıpayam değil yanında diğer ilçelerin de, mesela o tarafa akan Yassıhöyük, Yatağan’ın bu anda içme suyu ve kanalizasyonu inşa ediliyor, bitmek üzere. Onların arıtması bir taraftan yapılıyor. Yani sadece Acıpayam arıtma değil, etrafında diğer küçük arıtmalarda inşa ediliyor.

Serinhisar arıtması çalışıyor mu?

Kesinlikle. Arıtma tesisi inşa ediliyordu, biz geldiğimizde tamamladık. Çıkan eksikliklerini koyduk orta yere, onları firmaya, kimin uhdesinde ise yaptırdık. Değilse biz yaptık. Devreye aldık ama arıtma tesisinin olduğu yerin alt bölgelerinde yerleşim yerleri var. Bunlar diğerleriyle birlikte DSİ’nin drenaj kanalına akıyorlardı. Oralarda da mümkün olanları arıtma tesisine aldık.

Arıtma tesisi bize geçti diye 7 bin 700 metrelik DSİ’nin kanalının Yassıhöyük’e kadar olan bölümünün temizliğini biz yaptık. Serinhisar’dan başladık, makineyle çalışma yaptık, atıksu çıkışı kapalı yerden gitmesin diye. Tabi, büyük bir projeydi, DSİ o projeyi başlattı. Biliyorsunuz aşağıdan yukarıya temizlik yaptı. Kanalın kapasitesini genişletti projede olması gereken biçime taşıdı. Onlara biz de makina ile destek verdik. DSİ’nin çalışmaları esnasında kimi yerlerde sular birikerek aktı, tabi o dönemde de vatandaş bu kirleniyor vs. diye şikayet etti.

Gerçekten temiz bir Dalaman Çayını ne zaman göreceğiz sizce?

Size, bütün yerleşim yerlerinin atık sularını almadan yüzde yüz temizlendi deme imkanımız olmaz. Şimdi Serinhisar devreye girdi, Acıpayam devreye girecek, Yatağan daha küçük kapasiteli olduğu için, çevresindeki yerleşim yerleri de küçük olduğu için daha önce devreye girecek. Böylece dönem içinde biz Dalaman’ı atık su dahi aksa, bir damla bile kirlilik olmadan tertemiz hale getireceğiz.

Başlamak önemli ama ya süreklilik? Nüfus değişiyor, artıyor. Arıtmanı varsa bile kirliliğin başka unsurları ile toptan ortadan kalkması nasıl mümkün olacak? Çünkü burada atık cinsi tek değil. Tarımsal ilaçlamada kullanılan kimyasal atıklar Yapraklı Barajından beri birikerek geliyor, Acıpayam ovasında doruğa çıkıyor. Yanı sıra yapılan ölçümlerde de gördük ki, yoğun bir biyolojik kirlilik var. Bu hem işletmelerden, hem de evsel atıklardan kaynaklı gibi görünüyor. Yani farklı kirlilik parametrelerini de içeren topyekun bir temizlik organizasyonu mümkün mü ya da ne zaman gerçekleşir?

İnsanların bilinci çok önemli! Şimdi tutup siz derelere götürüp katı atık atarsanız, moloz dökerseniz, hurda malzeme atarsanız, onlar da kirletir. Doğru değil mi? Benim bütün söylemlerim atık su adına. Ben atık sudan sorumluyum. Dolayısıyla atıksu akmasın derelere diye arıtarak veriyorum. Biliyorsunuz, bizim bütün arıtma çıkışlarımız bir de Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından denetleniyor. Büyük atıksu arıtma tesisimizde online denetleniyor. Bütün bunlarda bu parametreleri sağlamak zorunda! 10 binin üstü olanlar online denetleniyor. Dolayısıyla bunları da yapmak durumundasın. Bir de nihayet ben buraya para harcamışım yani arıtma tesisi inşa edilmiş, gerisini işletmek bizim boynumuzun borcu. Dolayısıyla şunu söylüyorum, Dalaman çayı kirlilikten kurtulacak, atıksu kirliliğinden kurtulacak ama biyolojik atık var, tarımsal atıklar var, çöp gibi katı atık var. Bunlardan anlamam, benim bütün bu söylediklerim atıksu arıtması ile ilgili.

(Devam Edecek)

 

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı