REKLAMI GEÇ

TÜRSAB İkinci Başkanı Firuz Bağlıkaya: PAMUKKALE’Yİ TÜRSAB’IN İŞLETMESİ YANLIŞTIR

13 Kasım 2015 Cuma

ic_kapak

Geçen hafta yazımızı bağladığımızda, bu hafta için halı sektörünün Denizli turizmi içindeki yerini ele alacağımızı duyurmuştuk. Şimdilik bunu erteliyoruz.

Nedeni basit: Birkaç hafta önce Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği’nin (DENTUROD) sonbahar buluşması adıyla düzenlediği akşam buluşmasına katıldık. Burada dernek Başkanı Gazi Murat Şen ve sektörün bilinen simaları ile sohbet ettik.

Son olarak hafta başında, yaklaşan TÜRSAB seçimlerinde uzatmalı Başkan Başaran Ulusoy’un karşısına aday olarak çıkan Birlik İkinci Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın sektör temsilcilerine verdiği yemekli aday tanıtım toplantısına katıldık.

Halı sektörünün turizm açısından değerlendirmesini içerecek olan görüşme ve yazımızı bu toplantılar nedenle gelecek haftalara erteledik. Çünkü bu toplantıların birkaç hafta sonra yazı değeri kalmayacaktı. Güncel toplantılardı ve hem esprisi, hem de aktörlerin rolü güncelliğini yitirdikten sonra bizim dizimizi pek doğrudan ilgilendirmeyecekti.

Örneğin, TÜRSAB İkinci Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın, manşetimize başlık olan “Pamukkale ve diğer örenyerlerinin TÜRSAB tarafından işletilmesini doğru bulmuyorum” ifadesi, seçim dönemine özgü çok önemli bulduğumuz bir değerlendirmeydi. Birkaç hafta geçip, seçim gerçekleştikten sonra bu yaklaşım değişir mi bilinmez ama şimdiden bir vaad gibi değerlendirilip kayda alınmalıydı.

Keza DENTUROD Başkanı Gazi Murat Şen, Turizm teşvik kanununun yetersizliğine vurgu yapmış, yetersiz teşvik sıkıntılarına değinmiş, ayrıca kayıt dışı çalışma ve hizmet kalitesi gibi konularda görüşlerini paylaşmıştı. Sezonun sona erdiği bu günlerde fazla gecikmeden o görüşleri ilgili kamuoyu ile sıcağı sıcağına paylaşmak gerekiyordu…

***

Önce DENTUROD akşam toplantısı sonrası yayınlanan haberimize yer verelim.  Göreceğiz, baştan itibaren yazdıklarımızda dile gelen sorunlardan çok farklı bir şey söylemiyor. Ek olarak kayıt dışı çalışmanın hem hizmet kalitesi, hem de denetim, pazarlama ve ulaşım alanlarında yol açtığı sıkıntılara değiniliyor.

Denizlihaber.com’da yayınlanan haberin bir bölümü şöyle:

“DENTUROD üyelerinin katılımı ile düzenlenen derneğin sonbahar değerlendirme toplantısına, derneğin dönem Başkanı Gazi Murat Şen ve yönetim kurulu üyeleri ev sahipliği yaptı.

Toplantı boyunca yapılan sohbetlerde 2015 yıl turizm sezonu değerlendirmesi yapılırken, 2016 yılı için beklentiler ve yeni projeler üzerinde duruldu.
Özellikle Pamukkale merkezli turizm akışı ile ilgili yapılan değerlendirmelerde, turistin doğrudan ulaşımı ve termal sağlık merkezi konuları ele alındı.

THY’nin doğrudan bölgesel uçuşlar konusundaki tutumunu değerlendiren dernek üyeleri, bu uçuşların gerçekleşmesi gerektiğini belirttiler. Turizm Teşvik Kanunu’nun yeterliğine de değinen DENTUROD üyeleri, kanunun ve teşvik sınırlamalarının yarattığı sıkıntıya dikkat çektiler.

Otel işletmecilerinin farklı güncel sorunlarının yanı sıra, Bakanlık belgesine sahip olmayan otel işletmeciliğinin yarattığı sıkıntıya da değinen DENTURO sonbahar etkinliği katılımcıları, sorunların çözümü için mesleki bir çatı örgütü kurulması gerektiğini belirttiler.

Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Dernek Dönem Başkanı Gazi Murat Şen, sektörün sıkıntılarının çeşitli olduğunu, bunların başlıca; tesisler, denetim, pazarlama, ulaşım, kayıt dışı çalışma ve hizmet kalitesi gibi konularda düğümlendiğini belirtti.

Özellikle ulaşım konusuna değinen Şen, “Denizli turizmi için olduğu kadar, bölge turizmi için de en önemli unsur THY doğrudan uçuşlarıdır. Rantabl bir bölgesel destinasyon alanı için olmazsa olmaz şartlardan biri budur. Ayrıca 1982 tarihli turizm teşvik kanunu güncellenmelidir. Zamanında çok önemli olan kanun, geçen zaman zarfında gerek başka kanunların kısıtlaması ve gerekse uygulamada yaşanan çok başlılık yüzünden etkisini yitirmiştir. Ülkemizde son yıllarda adeta turistik otel enflasyonu yaşanmaktadır. Bu hem teşvikleri kısıtlamakta hem de haksız rekabete yol açmaktadır. Yeni yatırımlar kontrol altına alınarak yatak enflasyonu engellenmelidir” dedi.

***

DENTUROD ve Başkanı Gazi Murat Şen ile başka görüşmelerimiz olacak. Özellikle “Denizlili turizm yatırımcısı yok” iddiasını ele alan, ‘neden yok’ sorusuna yanıt arayan bir görüşme yapmaya çalışacağız. İlerleyen haftalarda bu görüşmeyi sütunumuzda okuyabilirsiniz.

***

TÜRSAB İkinci Başkanı sıfatıyla Firuz Bağlıkaya’nın görüşlerine geri dönersek; üç argüman bizim için önemliydi. Birincisi, Pamukkale turizm alanının bir destinasyon olarak değerlendirilmesine karşın neden destinasyon özelliklerine sahip olamadığı, ikincisi, TÜRSAB’ın bir mesleki sivil kuruluş olarak örenyeri işletmelerini üstlenmiş olması, son olarak Pamukkale’nin Birlik nezdinde gerektiği değeri görüp görmediğiydi.

Bağlıkaya bu konuda görüşlerini sakınmadı. Açıkça yanıtladı. Bu yanıtların birer seçim yaıtırmı mı olduğu, yoksa gerçekten inançla söylenmiş fikirler mi olduğu zaman içinde ortaya çıkacak. Ne zaman? TÜRSAB seçimleri sonuçlanıp, adaylık iddiasının vadetme politikasına gerek kalmadığı zaman. Yani Aralık ayının ilk haftalarında.

O zaman gerçek testi yapmış olacağız. Biz şimdilik TÜRSAB İkinci Başkanı ve TÜRSAB Başkan Adayı sıfatıyla Firuz Bağlıkaya’nın ‘bağlayıcı’ bulduğumuz fikirlerine yer vererek o zamanı bekleyelim.

4

***

Firuz Bey, Pamukkale çok önemli bir turizm pazarı olmasına rağmen, gerçekten turistik bir destinasyon muamelesi görüyor mu sizce?

– Türkiye’de Kapadokya bölgesi haricinde gerçek destinasyon tanıtımı yapılmış başka bir bölge yoktur. Yani turistler Kapadokya’yı Kapadokya olarak bilirler. Buna rağmen birçoğu hala Kapadokya’nın Türkiye’de olduğunu bilmez. Destinasyon tanıtımının tarifi budur.

Pamukkale ile ilgili durum öyle değil. Pamukkale, diğer Türkiye turizm merkezleri gibi Türkiye toplam paketi içinde pazarlanmaya çalışılan bir ürün haline gelmiş vaziyette. Dolayısıyla topyekun bir değişiklikle Pamukkale’yi hareketlendirmek mümkün. Yani benim burada pazarlama hatasından başka gördüğüm hiçbir şey yok. Pamukkale ünik ve çok özel bir yerdir.

Ünik olduğu kesin ama yatırımların doğru ve zamanında yapıldığına inanıyor musunuz? Özellikle termal ve sağlık turizmi ile ilgili olarak.

– Sağlık ve termal turizmin etraflıca tartışılması gerekiyor. Koskoca bir yalan etrafında dönüyor her şey. Sağlık turizmini kim yapıyor? Sağlık turizmi acentesiyiz diyen varsa elini kaldırsın. Yok böyle bir şey. Sağlık turizmi dediğimiz şeyi hastaneler yapıyor. Hastaneler aracılar vasıtasıyla yurt dışından hasta getiriyor, teşvikleri ise gerçekten hasta getirmeyen acenteler alıyor. Biz bu işin ne olduğunu biliyoruz, o nedenle çok iyi düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı bu işe soyunuyor; içinde hasta var diye. Turizm Bakanlığı bunlar zaten turist diye kendine ait görmüş vaziyette. Acenteler desen hep birlikte üzerine atlıyorlar, “madem bu işte turizm var, işi bizim yapmamız lazım” diye. Hakikaten sil baştan bu işin düzenlenmesi lazım. Yalnız çok yanlış bir yoldayız. Bakın dünya ile rekabet edebileceğimiz en önemli alanlardan bir tanesi sağlık. Teknolojide, bilimde rekabet şansımız yok. Ama sağlıkta var. Çok önemli bir avantaj olmasına rağmen, bunu da birbirimizi itip kakarak berheva ediyoruz. Yani düzgün bir yönetmelik, düzgün bir yapıyla şu anda çok büyük gelirler elde edebileceğimiz bir şeyi çok çarpık yürütüyoruz, çok daha iyi düzenlenebilir. Yani sağlık turizmi bizde bir yaradır.

0

Sağlık Bakanlığı ve ilgili kuruluşlar kazanıyor, peki turizm işletmeleri ne kazanıyor?

– Turizm işletmeleri bir şey kazanmıyor. Hastaneler kazanıyor. Onların da sağlık turizmine hizmet verenleri kazanıyor. Ben kendim de hastaneye gittiğimde görüyorum, katlarda hep yabancılar geziyor. Kalp ameliyatından saç ekimine Avrupa’dan daha ucuz ameliyat ve tedaviler, bölgenin durumundan kaynaklı Irak, Suriye gibi ülkelerden hasta transferleri gibi. Yani Türkiye sağlık turizminden para tabi ki kazanıyor. Ama bu düzgün yapılıyor mu derseniz, hayır.

Bizi ilgilendiren kısmıyla daha çok termal sağlık, kaplıca turizmini sormak istiyoruz.

– Kaplıca turizmi bizim için çok daha önemli. Neden? Sağlık turizmi geçicidir. teknoloji nerede yenilenir, ucuzlar ve sağlık sektöründe kullanılırsa, sağlık oraya yönelir. Oysa kaplıca turizmi hiç bitmeyecek bir şey. Dolayısıyla asıl olan termal, estetik gibi alanlardır, o nedenle sürdürülebilir özelliktedir. Eğilinmesi gereken bu alandır, fırsatı ıskalamamak ve iyi dizayn etmek lazımdır.

Az önce TÜRSAB’ı pek çok açıdan eleştirdiniz. Kamusal tüzel kişiliğe sahip bir yapının bir şirket gibi yönetiliyor olmasına itiraz ettiğinizi, kurumun bir mesleki sivil toplum örgütü özelliklerine geri dönmesi gerektiğini vurguladınız. Dünya’daki eş örgütlerin fonksiyonlarına uygun bir yönetime kavuşması gerektiğinin altını çizdiniz ve “6500 civarındaki kocaman bir üye örgütünün mesleki sorunlarını çözmek için yasal ve sosyal çalışmalara katılması gerekiyor” dediniz. Yıllardır kanayan bir yaradır bu. Sadece TÜRSAB’a özgü de değil bu fırsatçı yönetim tarzı. Neden bu zemin kayması ortaya çıkıyor zaman içinde?

– TÜRSAB bütün enerjisi ve motivasyonunu ticari işlere yöneltmiş durumda. Yani bizim yönetim içinde bulunduğumuz dönemde de mücadelemiz buydu. Seyahat acenteleri Birliği’nin biraz mesleki işlere eğilmesi gerekiyor. Bakın TÜRSAB yurt dışında fuarlara gider, Turizm Bakanlığının 10 metre, 8 metrelik fuar alanlarında fuarı geçirir. Oysa bu kurumun oranın en büyük standına sahip olması lazım. Bütün seyahat acentelerine o standı ücretsiz kullandırıyor olması lazım, her türlü pazarlama aktivitesine destek olması lazım, destinasyonda onu iyi kılacak, öne çıkartacak çalışmalara para harcıyor olması lazımken, bambaşka işlere yatırımlar yapıp onlarla uğraşıyor.

2TÜRSAB’ın örenyeri işletmesinin sektöre yararı var mı?

– Hayır, kesinlikle değil. Bu konuda yanlış bir hesap yapıyorlar. Efendim, işte, beş seneden beri satılan müze-örenyeri biletlerinden şu kadar para kazanıyor diyorlar. Yani seyahat acentelerinin kazandığı komisyonları hesaplayıp bir rakam söylüyorlar. Bu doğru bir şey değil. Neden değil? Örenyeri işletme ihalesini hangi kurum alırsa alsın, bu ihalelerde zaten yönetmelik gereği indirim şartı var.

Pamukkale ihale sözleşmesi o dönemde neden açıklanmadı? Mesela bu ihale sözleşmesine ulaşmaya Bakanlık izin vermez, bilgi edinme çerçevesinde bilgi göndermez, neden?

– Benim bu konuyla ilgili bilgim gerçekten yok. O dönemde öncesindeki diğer ihalelerle ilgili bilgim var ama inanın Pamukkale ihalesi ile ilgili bir bilgim yok. O dönemde Pamukkale ihalesi herkesin dışında ve biraz da oldu-bitti ye getirilerek yapıldı.

Ören yeri yönetimlerini onaylıyor musunuz?

– TÜRSAB’ın örenyeri ve müze işletmesini neden doğru bulmadığımı söyleyeyim. Eğer seyahat acenteleri birliğinin sağlayacağı avantajlar herhangi bir ticari şirket veya kamu kurumu tarafından sağlanıyorsa, birliğin orada ticaret yapma gereği artık kalmaz, bir anlamı da kalmaz. Örenyeri-müze olayı da böyledir. Herhangi biri alsaydı işletmeyi, bu indirimler zaten yapılacaktı. Şartnamede var bu. İnsanları kandırmanın bir alemi yok. “Biz bunu almasaydık, seyahat acenteleri mağdur olacaktı, indirim hakkı kazanmayacaktı.” Yok böyle bir şey! Oradaki amaç, seyahat acenteleri birliğinin iç hacmini, merkezde dönen paranın miktarını çoğaltmaktır, başka hiçbir açıklama doğru değil. Biz de bu duruma karşıyız. Sonuç olarak ben TÜRSAB’ın ticaret yapmasına karşıyım.

TÜRSAB’ın işletmecilik yapması?

– TURSAB birliğin asli görevlerine dönmek zorundadır. Ticaret yapmış mıdır zamanında, evet yaptı efendim. Bizim görevde olduğumuz dönemde de yaptı mı, evet yaptı. Ama biz göreve gelirsek yapmayacağız. Neden, çünkü sakıncalarını gördük. Bütün yapının buna endekslendiğini gördük. Yani ‘Birlik’ olmanın gereği unutuldu. Ekonomik rantın geliri çok farklı. İnsanları cezbediyor. O miktarda paranın gücünü, devasa gücü kullanmak insanlara tatlı geliyor. En sonunda bir meslek birliğinin başında olmayla yetinmemeye başlıyorlar. Onun için koltuk bırakılmıyor. Yoksa “henüz yapacaklarım var” veya “yeni gelenler benden daha mı iyi” falan gibi gerekçeler çok geçerli sebep değil. Neye dayanarak bunu söylüyorsun? 6500 tane acentenin içinden 18 yıldır bir tane başka adam çıkamamış mı da sen bunları söylüyorsun? Siz gökten zembille mi indiniz, kimsiniz diye sormak lazım?

1

Firuz Bey içeride misafirlerinize dönmek istediğinizi biliyorum o nedenle son bir soruyla bitirelim. Birliğin ikinci başkanlığından, başkan adaylığına geçiş yaptınız. Sizin ifadenizle bu zaman dilimi henüz yüz günlük bir dönem. Peki bu kadar kısa zamanda başarı şansınız olacak mı? Yoksa mesela, şimdiki başkan Başaran Ulusoy’un karşısına çıkan başka adaylar var geçen seçim döneminden beri çalışan. Onlarla yarışta başarı şansınız ne?

Ben hep şunu söylerim. “Başaran Ulusoy’un karşısında, sokaktan geçen herhangi birini yarışa sokun, geçen dönem seçime katılan diğer adayın aldığı oyu alır.” Çünkü başka muhalif aday yoktu, o nedenle Ulusoy’u istemeyen herkes mecburen ona oy verdi. Dolayısıyla geçen seçimde verilen oyların dağılımı bu dönemde farklı olacaktır. Biz projelerimizle ve kurumsal bir programla yola çıktık, inşallah bunda da başarı sağlayacağız. Biz kimsenin koltuk değneği falan da olmayız. Koskoca şirketlerin sahipleriyiz. Koltukta büyümeye ihtiyacı olan insanlar değiliz. Geçmişimiz, meslek tecrübe, birikim ve deneyimimiz de ortada. Başarımıza gelince, o da kongrenin takdiri olacaktır. Kazanırsak ne ala, ama kazanamazsak, işimize gücümüze bakacağız. Bir daha da aday olacağımı sanmam. Kadrolu aday olacak insan değilim.

Sizin TÜRSAB başkanı seçilmenizin Denizli’ye yararı ne olacak?

Denizli’ye hiçbir zaman eşit davranılmadı. Her şeyden önce eşit davranacağız. Şu anda Pamukkale turizm bölgesi ile ilgili TÜRSAB’ın en önemli sorunu eşit davranılmıyor oluşu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı