Yağar Yağmur
22 Eylül 2014 Pazartesi
Merhabalar yöre kültürüne gönül vermiş türkü bakışlı güzel insanlar. Bu hafta sizler için Tavas yöresine ait 17. Yüzyıla dayanan bir zeybeğimizi araştırdık. Bu araştırmada bizlere yardımcı olan Muhammet Kahraman hocamıza teşekkürü bir borç bilirim.
Döneminde çok sevilen mert güreşlerde bileği bükülmeyen avcılıkta yetenekli Hayışoğlu adında bir genç yaşar. Her genç gibi yüreğinde bir sevda yatar ama ne var ki bu sevda biraz farklıdır diğerlerine göre… Osmanlı’nın o dönemlerinde Anadolu’nun birçok yerleşiminde azınlık Rumlar yaşar. İşte Hayışoğlu’nun sevdası da Rum toprak zengininin kızıdır. Kız da gizliden iç geçirir Hayışoğlu’na… Ama ne var ki Hayışoğlu’na asıl vurgun olan güzelliğiyle nam salmış olan Halime’dir.
Hayışoğlu, Celali ayaklanması sırasında görev alarak Konya’ya gitmiştir. Burada Rum kızının hasretine dayanamayıp Tavas’a gelen Hayışoğlu, kızı kaçırıverir.
Bunun üzerine kızın babası zaptiyelere haber verir. İki kardeşini de yanına alan Hayışoğlu’nun peşine düşen zaptiyeler onu kıstırır. Büyük bir çatışma yaşanır. Hava kararmaya başlayınca durumdan faydalanan Hayışoğlu ve kardeşleri Sarıabat’ın doğusundaki Asar Dağı’na kaçarlar.
Bu olay köyde duyulduktan sonra sevdasını yüreğine gömen Halime üzüntüyle köyden çıkar ve o günden sonra kimse onu göremez. Bu hikayeyi halk ağızdan ağıza anlatırken günümüze gösterişli ihtişamı ile güzel bir zeybek olarak gelmiştir.
İşte o zeybeğin sözleri…
Yağar yağmur yer yaş olur ıslanır
Uçakla kuşlar bidenem sarhoş olur
Bade içen bir hoş olur
Ah gidi baygın ben olaydım
Kokulacak gülün yar olaydım
Yağar yağmur kirsesine
Avrupa’da dökmüş ensesine
Ben bilirim yar sesine
Ah gidi baygın ben olaydım
Kokulacak gülün yar olaydım
Efeler diyarı Tavas’tan sevgilerle…
Yorumlar
Bu sevdalı gençlerimize Allah Rahmet eylesin. Aşk ve sevda; dili, dini, mezhebi ve ırkı tanımaz. O çok yüce bir duygudur.
Bu öykü Sarabat’da değil Nikfer’de geçmiş olması gerekir.o zamanki adı Nikofer dir. Şu anda Kayışlıoglu sülalesi bulunmaktadır.Asar dağı da oradadır.
“uçakla kuşlar…” mı? uçak kelimesinin geçmişinin 60 – 70 yıl olduğu düşünülürse (daha önce teyyare) türkünün metninde ciddi hatalar var.