REKLAMI GEÇ

YAĞMUR YERİNE MEMUR YAĞSIN

1 Eylül 2014 Pazartesi

denizli-nin-turkuleri-ozan-karpuz-cal-ortakoy-h

Sevgili Denizlihaber.com okurları, bu haftaki türkümüz ve hikayesi Çal’ın Ortaköy Mahallesi’nden…

Bu öykünün aktarılmasına katkıda bulunan ve yöre kültürüne hizmet veren Hidayet Tuncer ağabeymize teşekkür ediyoruz.

Gerçek olaylardan yola çıkılarak yapılan anlatıma göre, yıl 1965, yer Çal’ın Ortaköy Mahallesi’dir.

Ortaköy halkının geçim kaynağı yalnızca “üzüm üreticiliği” dediğimiz bağcılık tarımına bağlıdır. Ne var ki, üreticinin durumu yıl yıldan kötüye gitmektedir, çünkü ürün para etmemektedir.

Bir de üstüne üstlük bağlarda görülen mantar hastalığı ortalığı kasıp kavurmakta, tüm bağlar kurumaktadır. Halk büyük bir geçim derdi sıkıntısına düşmüş, gençler evlenemez olmuş, artık “rençperlik” dediğimiz çiftçilik fakirliği ifade eder olmuştur.

İşte o yıllarda bu sıkıntıları yasayan ana-babalar, çocuklarını okullarda okutmak için varını yoğunu harcamaya başlamışlardır. Çocukları okuyup memur olacak ve devlet kapısında az da olsa ama devamlı bir maaş alacaklardır. Tüm umutları, özlemleri memurluk mesleğindedir.

Tabii, tüm bunları beldeye gelen öğretmenlerin yasam şartlarını gördükten sonra öğrenmişlerdir. Daha önceki yıllarda üzüm iyi para etmekte, çiftçinin geliri yüksek ama memurun geliri onlarınkinin yanında çok az kaldığı için, memurluğu ikinci sınıfta görmekteydiler.

Bu yüzden evliliklerde malı mülkü, yani bağı çok olan, iyi ürün kaldıran kişiler gözde ve el üstünde tutulurlardı. Kısaca, 1965’ten önceki yıllar “Çiftçi Yılı”, 1965’ten sonraki yıllarda “Memur Yılı” diye adlandırılır Ortaköy’de.

ic

Ortaköy, işte böyle bir okuma yarışına başladığı yıllardan sonraki dönemde bölgenin en çok okuyan insan sayısına ulaşmıştır. Şimdi 2000’li yıllardayız ve Ortaköy’de okuma yazma oranı yüzde 100’ü bulmuştur. Aynı zamanda ülkenin hemen her yerinde en yüksek makamından tutunda en düşük makamına kadar, çeşitli devlet dairelerinde, özel sektörde mutlaka karşınıza bir Ortaköylü çıkabilmektedir.

İşte tüm bunların başladığı 1965’li yıllara geri dönüyoruz şimdi. Beldede yasayan, belki okuması yazması bile olmayan, şu an adını bile anımsamadığım ama Duran Şakir’in eşi olduğunu bildiğim komşumuz sayılan bir kadın vardı. Benim de evlenmemiş yetişkin ablalarım vardı evde. Onların da kız arkadaşları vardı. Babam memur olduğu için sık, sık onlar bizim evde ablamlarla toplanırlar, örgü örerler veya babamın ablamlara aldığı tezgahlarda yolluk dokurlar sohbet ederlerdi. Ben o zamanlar 15 yaşındaydım ve lisede okuyordum. Beni küçük çocuk saydıkları için, benden çekinmezler ve aralarında her konuyu konuşurlardı.

Yine toplandıkları bir gün Duran Şakir’in eşi de gelmişti yanlarına. Sohbete öyle dalmışlardı ki benim orada olduğumu bile unutmuşlardı. Duran Şakir’in eşi bir ara kızlar size bir şey söyleyeceğim beni iyi dinleyin” dedi. Tüm kızlar işlerini bıraktı. Ortalığa bir sessizlik hakim oldu. Can kulağı ile dinlemeye koyuldular.

“Bakın kızlar, memurlara bir bakın. Çal’dan çörek (fırın ekmeği) alıp geliyorlar, ekmeği bıçakla kesiyorlar ve öyle yiyorlar. Hanginiz ekmeği bıçakla kesip yiyorsunuz. Yufkadan başka bir şey yemiyorsunuz. Oysa memurla evlenseniz ekmeği bıçakla kesip yiyeceksiniz. Ne bağ dibi çapalayacaksınız, ne toz toprakla boğuşacaksınız. Benim de kızlarım var. Hadi şimdi hep birlikte Allah’a dua edelim: ALLAH’IM NE OLUR GÖKTEN, YAĞMUR YERİNE MEMUR YAĞDIR.”

Tüm kızlar, hep birlikte “AMİN ağzına sağlık teyzeciğim” diyerek gülüşmüşlerdi. Ama içlerinden geçen de aslında bir memur bulabilmekti.

O, yıllar Ortaköy’ün delikanlıları köylerinden kız alamaz olmuşlar, kızlar da nereli olursa olsun, ne memuru olursa olsun, boynu kravatlı biriyle evlenir olmuşlardı.

O zamanlar köyün gençlerinden olan Kalaycı Mehmet diye anılan, Mehmet Kalaycı Çal’da ortaokulda okumakta, az buçuk da şairimsi bir yanı bulunmaktadır. İşte tüm yaşanan bu acıklı gülünç (trajikomik) hallerden etkilenmiş olmalı ki, şimdi okuyacağınız destansı şiiri yazmıştır.
Takunyası vişneden

Su getirir çeşmeden

Maşallahın var güzel

Ortaköy’de birsin sen
Gözü odun kömürü

Seni alan memurun

Kısa olsun ömrü
Ortaköy’de üzümler

Ne idi o güzeller

Memur diye beklerken

Buruştu dalda güller
Gözü odun kömürü

Seni alan memurun

Kısa olsun ömrü
Rençper sizden farklı mı

Hazır para tatlı mı

Rençperden de kaldınız

Sizi kime satmalı
Gözü odun kömürü

Seni alan memurun

Kısa olsun ömrü
Dul kocalar ne halde

Alsınlar birer tane

Yalvarın dul kocalara

Kalmadı başka çare
Gözü odun kömürü

Sizi alan rençperin

Uzun olsun ömrü
H. Hidayettin TUNCER

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı