REKLAMI GEÇ

GEZİ’NİN SONUÇLARI YILLAR SONRA GÖRÜLECEK

28 Mayıs 2014 Çarşamba

seval-uysal-umit-sahin-gezi-haftanin-roportaji-h

Ümit Şahin, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin PM üyesi. Aynı zamanda Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde kıdemli uzman. Anlayacağınız sıkı bir teorisyen. Takdir edersiniz ki, kendini yeşil ve sosyalist niteleyen biriyle Gezi’nin yıl dönümünde Gezi olayları konuşulur. Bir yıldır cevaplarını aradığımız soruların yanıtlarını Ümit Şahin’e sordum. Bakın ne cevaplar verdi!

SEVAL UYSAL: Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’ni okur için birkaç cümle ile anlatır mısınız?

ÜMİT ŞAHİN: Yeşiller ve Sol Gelecek, Yeşiller Partisi ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin birleşmesinden oluşmuş, yaşanabilir ve adil bir dünya için mücadele eden özgürlükçü ve eşitlikçi, aynı zamanda ekolojiyi eksene alan bir parti. Mevcut partilerden ve siyasi anlayışlardan daha farklı bir paradigması olan, bir anlamda 21. Yüzyılın sol anlayışını iddia eden, aynı zamanda kökleri 80’lere uzanan yeşil hareketin devamıdır.

SEVAL UYSAL: HDP ile ilişkiniz?..

ÜMİT ŞAHİN: YSGP, HDP’nin bileşenlerinden bir tanesi. Bizim HDP ile ilişkimiz 2011 bloğundan beri var, dolayısıyla yeni bir durum değil.

ic-4

GEZİ EKOLOJİ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR

SEVAL UYSAL: Gezi neydi?

ÜMİT ŞAHİN: Gezi bir ekoloji ve demokrasi mücadelesiydi. Gezi ekoloji mücadelesi ve demokrasi mücadelesinin kesişmesiyle doğdu. Daha sonra bu hükümet karşıtı gösterilere dönüştü. Çünkü hükümet çok ağır ve çok sert bir şekilde bütün insan haklarını ayaklar altına alarak müdahale etti. Gezi’nin asıl çıkış noktası Birincisi: İstanbul’un en merkezi, en göz önündeki, en değerli yerinin, yeşil alanın betonlaştırma çabası idi. İkincisi: Tayyip Erdoğan’ın bunu kimseye sormadan yapmaya kalkmasıydı. Topçu kışlası projesi gökten zembille inmedi. Topçu kışlası projesi hükümetin inşaata dayalı büyüme anlayışının AVM ve TOKi çılgınlığının, kentsel dönüşüm rezaletinin şahikasını temsil eden bir örnekti. Tayyip Erdoğan “Gezi Parkı’nın yerine AVM kuracağız. Ne derseniz deyin ben onu oraya yapacağım” dedi. Bu “sizin hiçbir öneminiz yok” anlayışıdır. “Başbakan’a yuh çekersen tokadı yersin”in o zamanki versiyonu. Bunu söyledi ve yeşil katliamını ağaçları keserek gösterdi. İnsanlar zaten birikmiş olan bu kalkınmacı, çılgın büyümeci anlayışa karşı öfkelerini ve başbakanın bu demokrasiyi yok eden otoriter durumunu protesto ettiler ve sokaklara çıktılar. Bu bir şekilde kitleselleşti.

KÖYLÜLER HES’E, TERMİK SANTRALLERE, NÜKLEER SANTRALLARE DİRENİYOR

ic-5SEVAL UYSAL: Çıkış tamam, asıl mesele kitleselleşmesi değil mi, yurt çapına yayılması ve protestolar zincirine dönüşmesi? Bugün bir çok yerde HES nedeniyle direnen nineler, dedeler var. Bir çok ilde insanlar HES yaptırmamak için mücadele veriyor. Niye bunlar kitleselleşmiyor?

ÜMİT ŞAHİN: Çıkmayan bir şey kitleselleşemez. Ben de size şunu sorayım: Yıllardır devam eden bu HES mücadeleleri, termik santrallere karşı Gerze direnişi, Akkuyu’daki nükleer karşıtı hareket olmasa Gezi olur muydu? Hep tersten bakılıyor. Sanki bir yerler başarısız olmuş sonra Gezi’de işin içine başka faktörler girmiş ondan sonra kitleselleşmiş. Halbuki durum bunun tam tersi. Gerze’de insanlar termik santrale karşı 3 sene çadır kurup, dozerleri köye sokmayacak, gaz bombalarına karşı direnmemiş olsaydı Gezi olmazdı. Gerze’de halka sormadan, köylüye sormadan termik santral izni veriyor, Yuvarlak Çay’da da Yuvarlak Çay köylülerinin haberi olmadan HES şirketine ruhsat veriyor, aynı şey Topçu Kışlası’nda da oluyor. Aynı şeyin bir devamıdır ve direniş biçimi de aynıdır. Gerze’de de, Yuvarlak Çay’da, Gezi Parkı’nda da çadırlar kurup nöbet tutulmuş ve direniş başlamıştır. Aynı Şey Gerze’de de oldu, polis girdi, halka gaz bombaları attı ama orası Taksim olmadığı için birkaç bin kişi toplandı. Aynı şey Taksim Meydanı’nda olunca 2 milyon kişi toplandı. Sadece boyut farkı vardır. Medyanın ve Türkiye’nin merkezi olduğu için Türkiye’ye yayıldı.

ic-8

27 MAYIS’TAN 31 MAYIS’A KADAR OLAN SÜREYİ YOK SAYARSANIZ GEZİ DİRENİŞİNİ ANLAYAMAZSINIZ!

SEVAL UYSAL: Nasıl yayıldı?

ÜMİT ŞAHİN: Tabi ki Başbakanın tavizsiz tutumu, otoriterlik ve tek adamlık bunu herkesin gözüne sokarak dayatınca insanlar “Yeter artık!” dedi ve patladı. 31 Mayıs’tan önce “hükümet istifa” sloganı çıkmadı. Siz eğer 27’sinden 31 Mayıs’a kadar olan süreyi yok kabul ederseniz Gezi direnişini anlayamazsınız.

_________________________________________________

DOC

________________________________________________

SEVAL UYSAL: Demokrasi mücadelesiyle ilgili bölüm?

ÜMİT ŞAHİN: Demokrasi mücadelesi, ekoloji mücadelesine bağlıdır. Gezi’de de, diğer ekoloji mücadelelerinde de temel mesele, dayatma, katılım ve söz söyleme hakkının çiğnenmesidir. Katılım şartlarının ortadan kaldırılması, giderek manüpilasyona, insanları medya gücüyle kandırmaya yönlendirmeye dayalı otoriter rejim. Bunun en bariz uygulandığı alanlar çevre mücadelesinin ilgi alanlarıdır. 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, bunların hiç biri İstanbullulara sorulmadı, hepsi ciddi itirazla karşılaştı. O yüzden Topçu Kışlası’na karşı çıkmak demek, demokrasiyi sahiplemek demek. Hem Tayyip Erdoğan’ın tek adamlığına karşı çıkmak, hem de “bu iş böyle olmaz” demekti.

ic-7

SEVAL UYSAL: Taksim Dayanışma Sözcüsü Mücella Yapıcı’nın “Gezi’yi doğuran nedenler Gezi Parkı ve parktaki ağaçlardı ama bunun arka planında pek çok kenar mahalledeki kentsel dönüşümü göz ardı etmemek gerekiyor” demişti. Katılır mısınız?

ÜMİT ŞAHİN: Katılıyorum. Türkiye’nin bir çok yerindeki ekolojik HES ve termik santraller mücadelelerin Gezi’ye bir model oluşturması gibi, İstanbul ölçeğinde Ayazma’dan tutun da bütün o kentsel dönüşüm mücadeleleri de bunun oluşmasına nedendir kuşkusuz.

GEZİ’Yİ SEÇİMLE ÖLÇEMEZSİNİZ

SEVAL UYSAL: 2 milyon kişi Taksim’de toplandı, Türkiye genelinde resmi rakamlara göre 2.5 milyon sokaklara çıktı. Bu insanlar seçimlerde neredeydiler?

ÜMİT ŞAHİN: Bu bence şaşırtıcı değil! Bu insanlar seçimlerde nerdeydi derseniz, büyük bir kısmı AKP’ye oy vermeyenler arasındaydı. AKP’nin bir önceki seçimlere göre yüzde 7 oy kaybettiğini, bu oy oranının Gezi sürecinde daha fazla olduğunu, ancak Erdoğan’ın manipülasyonlarıyla kendi kitlesini yönlendirdiğini ve bunun bir kısmını geri aldığını biliyoruz. Ancak siz Gezi’nin başarısını veya başarısızlığını seçimlerdeki oy oranına bakarak tartarsanız yanlış yapmış olursunuz. Bu kadar büyük bir kitle hareketinin, hatta devrim denebilecek büyükte bir isyanın ölçüsü seçimler olamaz. Nelerin değiştiğine uzun vadede bakacağız ve ben çok şeylerin değiştiğini biliyorum.

ic-6

SEVAL UYSAL: Peki Gezi ruhu nerde?

ÜMİT ŞAHİN: 20. Yüzyılın en önemli devrimlerinden biri 68 devrimiydi. 68’de Paris ayağa kalktı. Avrupa’nın en büyük kalkışmasından, isyanlarından birini yaşadı. Birkaç ay geçtikten sonra De Gaule’ün partisi oylarını artırarak seçildi. Ama 68 dünyayı değiştirdi, çünkü yeni bir kuşak yarattı. Avrupa’da baskıcı kalkınmacı anlayışa, kutuplaşmaya karşı bir isyandı ve önemlisi muhafazakarlığa karşı bir kuşak isyanıydı. Yeni kuşak yepyeni bir anlayış doğurdu ve yıllar içinde yeni bir sol hareket ve yeşil hareket çıktı. Yeşil hareket doğrudan doğruya 68 kuşağının yarattığı bir harekettir. Daniel Cohn-Bendit Gezi sırasında çok heyecanlanarak demişti ki; “Bu iş 68’in aynısı” Daniel Cohn-Bendit böyle lafları laf olsun diye söylemez. Gezi’yi yaratan 80 sonrası doğmuş kuşaktı ve önümüzdeki yılların politikasını da o kuşak yaratacak. Biz bunun sonuçlarını daha yeni yeni yaşayacağız.

ic-3

GEZİ RESMEN DEVRİMDİR

SEVAL UYSAL: Gezi’nin lokal bir alanda kalmaması, sadece 80 kuşağıyla sınırlı olmaması ve Türkiye çapına yayılması da çok ilginç değil mi?

ÜMİT ŞAHİN: 68 benzetmesini sürdürürsek, aynı 1848 devrimlerindeki gibi 68’de de halka halka yayılmıştır. Zaten devrimlerin özelliği zincirleme devam etmeleridir. Türkiye ölçeğinde de İstanbul’da başladı ve daha sonra zincirleme her yere yayıldı. Oradaki dinamik, çıkış anındaki nedenlerden biraz bağımsızlaştı. Ekoloji ve demokrasi mücadelesi Türkiye’nin her yerindeki bütün diğer mağduriyetlerin ve baskı altındaki grupların, kitlelerin, kişilerin isyan duygularını tetikleyerek harekete geçirmesiyle yayıldı. İstanbul’da biz bambaşka duygularla isyan ettik, İzmir’deki Denizli’deki, Mersin’deki insan başka bir şey için isyan etti. O isyan, hem Topçu kışlası inadı, hem de insanların üzerine gaz bombaları yağdırma emri veren otoriter figür olması nedeniyle Tayyip Erdoğan’a karşı isyana dönüştü.

ic-2

SEVAL UYSAL: Gezi’nin sloganlarından biriydi. “Ay resmen Devrim!” Siz de Gezi’ye devrim diyenlerdensiniz, peki neye göre devrim?

ÜMİT ŞAHİN: Ben 68’i devrim kabul edenlerdenim, dolayısıyla buna da devrim diyorum. 68’i yenilgi kabul edenler buna da yenilgi diyebilir. Bence 68 toplumsal bir devrimdir, 1848’de Parlamenter demokrasinin yerleşmesine neden olmuş büyük bir devrimdir.

SEVAL UYSAL: Biz de bunu 10-20 yıl sonra geriye dönüp baktığımızda mı söyleyeceğiz?

ÜMİT ŞAHİN: Evet 10-20 yıl sonra Tayyip Erdoğan’ın çoktan silinmiş olduğunu tarihsel bir anomali olduğunu göreceğiz. Aksi halde bu toplumdan hiçbir umudumuzun kalmamış olması lazım.

ic-9

SEVAL UYSAL: Tayyip Erdoğan kitlesine hakim ve her zaman kendini ileriye doğru taşıyor?

ÜMİT ŞAHİN: Hala ileriye doğru taşıdığı şüpheli. Bunu cumhurbaşkanlığı seçiminde göreceğiz. İleriye mi taşıyor, geriye mi gidiyor görülecek. Oy kaybı yaşadığı kesin. Bu oy kaybı bence devam edecek. Tayyip Erdoğan’ın 2011’den sonra üçüncü döneminden itibaren yeni bir politika izlemeye başladığını düşünüyorum. O politikanın temelinde de başkanlık rejimi arayışının yattığını düşünüyorum. Başkan olamayacağını gördüğünü için böyle hırçınlaştı? yoksa hala başkan olma yolunu artırmak için böyle davranıyor bunun analizleri yapılabilir. Gezi’de de toplumu kutuplaştırmayı seçmesi, yangının üstüne körükle gitmesi tamamen yüzde 50.5’u aramasıdır. Toplumun yüzde 49.5’unu karşısına almayı bir kazanç olarak görüyor. İkiye böldüğü takdirde ve yüzde 50.5 yanına olduğu sürece cumhurbaşkanı olacak. Türkiye’nin bütünün cumhurbaşkanı olma şansını kaçırdığı için böyle yapıyor. Gezi, 17 Aralık ve Soma her kriz anında kutuplaşmayı artırmayı tercih ediyor.

ic-1

BU ÜLKEYİ TAYYİP ERDOĞAN’DAN KURTARMAK İÇİN ERDOĞAN’A HAYIR DEMELİ

SEVAL UYSAL: Cumhurbaşkanlığındaki tavrınız ne olacak?

ÜMİT ŞAHİN: Ona parti adına karar veremem çünkü henüz parti kararı yok. Ama kişisel görüşüm ne olursa olsun Tayyip Erdoğan’ı seçtirmemektir. Bu ülkeyi Tayyip Erdoğan’dan kurtarmak için açıkça Tayyip Erdoğan’a hayır demektir.

SEVAL UYSAL: Gezi’den sonra” Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dendi. Partinizde politika değişikliği oldu mu?

ÜMİT ŞAHİN: Çok zor bir soru sordunuz. Bu hareket her şeyden önce örgütsüzlerin hareketiydi. Gezi kitlesini bir partiye kanalize etme, bünyesinde toplamaya çalışmak başta doğru fikir değildi. Bunu hiçbir parti, hiçbir siyasi hareket başaramadı. Gezi bittikten sonra biz bunun değerlendirmesini yapıp politika haline getirdik mi? O konuda çok emin değilim. Bunun birkaç nedeni olabilir. Birincisi Gezi’yi hala sindiremedik ve anlamaya çalışıyoruz. Belki partinin yetersizliği var, belki seçim sürecine girmenin etkisi var. Ama bundan sonra bunu göz önüne almak gerekiyor. Gezi bir kuşak hareketiyse siyaseti o kuşağın diliyle, o kuşağın öncelikleri ve anlayışlarıyla yapmak gerekiyor. O kuşağın siyaset yapması için kanal açmak gerekiyor. Bizim partimiz de Gezi’den böyle bir sonuç çıkarmalı. Ben size burada şöyle bir parti olmalı dememeliyim o kuşak o siyasi hareketi yaratmalı.

 

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı