REKLAMI GEÇ

Taş binalar bu kentin belleğidir

26 Ekim 2015 Pazartesi

selcuk-milar-ic

Tarihi hiçbir değeri olmadığı ve depreme dayanıksız gerekçesiyle yıkılarak yerine müze yapılmak istenen taş binalar kurtuldu. 20 ay süren hukuk mücadelesi sonunda mahkeme; taş binaların Selçuk Milar tarafından yapıldığını, Cumhuriyet dönemi özgün izlerini taşıdığını ve ll. Milli mimarlık akımı olarak adlandırıldığını tescilledi. 

Aslında bu durum malumun ilanıydı.

Anlatmaya çalışalım:

2012 yılının yaz aylarında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Babadağlı ünlü işadamı Ahmet Nazif Zorlu’nun Denizli’ye müze yaptıracağını müjdeledi. Zorlu’nun adı yaptıracağı müzeye verilecekti. 2O Eylül 2012’de söz icraata döküldü. Ahmet Zorlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Bakanı Ertuğrul Günay arasında bir protokol imzalandı.

muze-protokol-ic

Protokole göre iki müze vardı. Biri Pamukkale’de, diğeri merkezde. Biri arkeoloji, diğeri ise kent müzesi olacaktı.

Turizm Bakanı Günay’ın İmza protokolü sırasında yaptığı o konuşma: “Sayın Zorlu soyadına rağmen beni hiç zorlamadı. Denizli merkezde 10 bin metre kare kapalı alanı olan bir müze, Pamukkale’deki Hierapolis’e de 5 bin metrekarelik kapalı alanı olan başka bir müze yapıp Türkiye’nin kültürüne armağan etmeyi kabul etti”

Vali Abdülkadir Demir’de protokolün ardından GM Dergi’ye verdiği röportajda protokole ilişkin şu açıklamayı yapmıştı:
“20 Eylül 2012 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay ve Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Nazif Zorlu’nun katılımlarıyla ilimizin değerli kazı alanlarından biri olan Laodikya’da gerçekleştirdiğimiz ve Bakanlığımız ile Zorlu Holding A.Ş. arasında imzalanan protokole göre, 10.000 metrekarelik alanda yapılacak olan İl müzesinin ve yine Pamukkale’de yapılacak olan 5000 metre karelik ikinci müzenin de Zorlu Holding A.Ş.’nin sponsorluk marifetiyle yapılması öngörülmüş olup, müzelerin tamamlanmasıyla ilimiz hem arkeolojik hem de etnografik eserlerin teşhir edilebileceği sergi ve konferans salonları, laboratuvarla birlikte çağdaş normlara uygun depoları bulunan iki yeni modern müzeye kavuşmuş olacak.”

Selem-Reklam

Vali böyle söylese de, öyle olmadı!

Protokolde sözü geçen iki müze, bire indi. Pamukkale’deki arkeoloji müzesinden vazgeçildi, kent merkezinde tek bir müzede karar kılındı. Bu karar kim tarafından, nasıl verildi soruları ise bugüne kadar cevapsız kaldı!

Müze projesinin mimarı Kayhan Çakanel. Bu ismi Pamukkale kuzey giriş kapılarından hatırlayacaksınız. Efekta Mimarlık’ın kurucusu ve sahibi. Denizlili. Toplam inşaat alanı 14 bin metrekare olarak belirlenen projede, 10 bin müze ve sergi alanına, kafe ve Teknoloji Müzesi alanına bin, giriş avlusu bin ve teras-açık sergi alanı için de 2 bin metrekare alan ayrıldı. Kent müzesi ortada yoktu, tüm planlama arkeoloji müzesi üzerineydi. Üstelik müze için seçilen yer Vilayetin yanındaki taş atölyelerin bulunduğu alanı kapsıyordu. Projeye göre taş atölyeler yıkılacak, yerine yeni bir müze yapılacaktı.

kayhan-cakanel-ic

Mimar: Alternatifli proje hazırladık

Haber, Deha20 Gazetesi’nde Seval Uysal imzasıyla yayınlandığında şehir olup bitenden habersizdi. Ortalık ayağa kalktı. Mimarlar Odası Koruma Kurulu’na başvurdu. PAÜ Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek’in başkanlığını yaptığı Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu taş yapılarla ilgili “Korumaya gerek yoktur” kararı verdi. Mimarlar Odası tam iki ay sonra 31 Ocak 2014’te yıkımı önleyebilmek için, yürütmenin durdurulması istemiyle Denizli İdare mahkemesine dava açtı. Dava süreci devam ederken, Mimar Kayhan Çakanal Zorlu Müzesi Proje müellifi sıfatıyla Deha20 Gazetesi’ne şu açıklamayı yaptı: “Müze projesini alternatifli hazırladık. Buna, yerin durumu, kot farkı nedeniyle ihtiyaç duyduk. İşveren alternatif projeler istedi. 15 bin metre kareyi kot farkı bulunan bir yere yerleştirmek için bunu yaptık. Alternatiflerden birinde taş atölyeler korunuyor, diğerinde yıkılıyor. Şu anda projeler bakanlıkta, kararı bakanlık verecek. Bizi aşan bir durum var. Bu kararı ben vermek istemem, bu kararı almış bir mimar olarak tarihe geçmek istemem. Ancak bu binaların ne kadar sağlıklı olduğunu da tartışmaya açmak lazım. Bu binalar depreme dayanıksız.”

Çakanel özetle şunu söylüyordu:

Bir: Binalar depreme dayanıksız.

İki: alternatif olması için iki proje birden hazırladık.

protokol-toreni-ic

Zorlu: “Bana müze yap” dediler

Bu da gösteriyordu ki; Zorlu da, Mimar Çakanel de ya taş atölyeler konusunda ya bilgi sahibi değildiler ya da umursamıyorlardı. Nitekim Ahmet Nazif Zorlu ile yapılan çeşitli temaslar bunu doğruladı. Kendisini telefonla arayan işadamına: “Ben atölyelerin durumunu bilmem. Bana ‘müze yap’ dediler, ben de yapacağım” ifadelerini kullanmış ve konuya ne kadar uzak olduğunu göstermişti.

Peki Zorlu’ya “Müze yap” diyen ve müze yerini gösteren kim?

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci!

Bunu Zeybekci’nin kendisinden, 28 Mart 2014 yerel seçim kampanyası sırasında Kaleiçi’nde bir açılış sırasında yaptığı konuşmadan öğreniyoruz. Şöyle söylüyor: “Biz ısrarla Denizli Müzesi’nin şehrin en göbeğinde olmasını istiyoruz.”

Ve ekliyor:

“Maalesef bizim bu hayallerimizi anlamayanlar hala başka şeylerin derdinde, başka popülizm derdinde. Tarihle alakası olmayan, tarihle alıp vereceği hiçbir şeyi olmayan, hiçbir değeri olmayan bazı şeyleri maalesef Denizli’nin önüne perde olarak koymaya kalkıyorlar. Müze ile ilgili önemli mesafeler kat ettik, belki bu yıl bitmeden inşaatına başlarız.”

O inşaat başlamadı.

Mahkeme bilirkişi heyeti atadı. Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bozkurt Ersoy, Uzman Hasan Uçar, Dokuz Eylül Üniversitesi Restorasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mine Tanaç Zeren’in yer aldığı bilirkişi heyeti 24 Haziran 2014’te taş atölyelerde inceleme yaptı. Heyetin raporu beklenirken Mimarlar Odası ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de taş atölyelerin yıkılmaması için harekete geçti. Mimarlar Odası’nda eski belediye başkanlarının katıldığı bir toplantı düzenlenerek yol haritası çizildi. Çeşitli görüşler öne çıktı. Kimileri Mimarlar Odası’nın alternatif bir proje hazırlamasını ve Zorlu ile direkt görüşülmesini, kimileri de konunun Vali Abdülkadir Demir’e aktarılmasının yeterli olacağını öne sürdü.

Birkaç gün sonra da aralarında AKP’ye yakın işadamlarının da bulunduğu bir grup Vali Demir’i ziyaret etti. Ancak bu ziyaret her iki tarafı da memnun etmedi. Ziyaretçiler Vali’nin üzerinde baskı olduğunu, konunun onu aştığını anladılar. Kulislerde ise Valinin daha önce de işadamlarına çeşitli vesilelerle taş atölyelerin yıkılmasını istemediğini ancak bu konuda karar verecek kişinin kendi olmadığını söylediği konuşuluyordu. Vali, burnunun dibindeki taş binaların balicilerin mekanı haline gelmesini açıklamakta zorlanıyordu.

Zorlu’ya gelince; ne taş atölyelerin yerini, ne de değerini biliyordu. Onun için mesele kendinden isteneni yapmış olmasından ibaretti.

tas-atolye-eylem-ic

Bilirkişi değiştirildi, görüş değişmedi

Yaz sonunda bilirkişi heyeti raporunu tamamlayarak mahkemeye sundu. Heyet taş yapıların korunması doğrultusunda görüş bildirince mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak miralar cephesindeki sevinç dalgası uzun sürmedi. Kültür Bakanlığı karara itiraz ederek yeni bir bilirkişi heyeti istedi. İkinci bilirkişi heyeti Nisan 2015’te taş binalarda incelemelerde bulundu ve 6 ay sonra bir rapor daha kaleme alındı.

Peki ne yazdılar dersiniz?

Birinci heyetin aynısını..

“Taş yapılar Cumhuriyet döneminin özgün mimarisini yansıtmaktadır. Kültür varlığı olarak korunmalıdır!”
Mimarların yargı mücadelesi tam tamına 20 ay sürmüş, İki kez keşif, beş kez yürütmeyi durdurma kararı verilmişti ama sonunda;

Kültürel akıl galip gelmişti!

tas-bina-ic

Vali merkeze alınmak istedi

Vali’ye ne oldu dersiniz?

Hiç beklenmeyen bir şey yaptı. Üç yıldır görev yaptığı ve her fırsatta çok sevdiğini söylediği Denizli’yi arkasında bırakarak merkeze alınmak için İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. 11 Eylül 2014’te de merkeze alındı. Vali Demir’in bu davranışı kentte şok etkisi yarattı ama o “bir gerekçesi yok” diyerek açıklama yapmadan kentten ayrılıp gitti. Kimileri bu davranışı “paralel” operasyonuna bağladı. Kimileri de Vali’nin üzerindeki baskılara dayanamayıp merkeze çekildiğini ileri sürdü.

Bütün bunlar olurken;

Taş atölyeler kaderine terk edildi. Vilayetin burnunun dibindeki binalar balicilerin ve tinercilerin yuvası haline geldi, kapıları yakıldı, pencereleri kırıldı, içi pislikten geçilmez oldu. Mimarlar Odası ve Endüstri Meslek Lisesi mezunları kamuoyunun dikkatini çekmek için birçok kez bir araya geldi.

10 Aralık 2013’te Taş Atölyeme dokunma eylemi

22 Ocak 2014’te Taş Atölyeler için forum

9 Nisan 2015’te Taş Atölyeleri süpürme eylemi yapıldı.

Bu arada;

Mimarlar Odası ile Vilayet arasında 11.06. 2009 tarihinde imzalanan “Yeni Hükümet Konağı ve Meydan Projesi Protokolü unutuldu gitti. Üstelik “Mevcut hükümet konağı ve Endüstri Meslek Lisesi’ndeki taş binalar mutlaka korunacaktır” ifadesine rağmen.

Peki, Vilayetin taraf olduğu ve altında Vali Yavuz Erkmen’in imzasının bulunduğu bu protokol nasıl yok sayılmıştı?

Bu soru hala cevapsız!

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı