REKLAMI GEÇ

Para kazanmasa da gülen yüzlerle mutlu

19 Ağustos 2014 Salı

iç-sayfaTekstil fabrikası sahibi ama bir yandan da doğup büyüdüğü, rızkını çıkardığı memleketine yararlı olabilmek için yatırımlar yapıyor, mekanlar açıyor. İlle de para kazanmak gibi bir çabanın içinde de değil. Önceliği hizmette kalite, güvenirlilik ve müşteri memnuniyeti. “Bunlar varsa gerisi gelir” diyen Aykut Gökşin, farklı bir patron portresi çiziyor.

Denizlililerin yıllarca alışveriş yaptığı Bayramyeri’ndeki Sebze Hali, sonraları gözden düştü. Birkaç tezgahın dışında manav kalmadı. Bir de küçük esnafların çalıştırdığı birkaç işyeri açıktı. İn cin top oynamaya ramak kalmışken, Aykut Gökşin kafasındaki projeyi gerçekleştirmek için buraya talip oldu. Adına da “Avlu Bazar” dedi.

Keşkek, patlıcan gömmesi, yaprak sarması gibi ev yemeklerini müşterilerin beğenisine sunan Gökşin ve ekibi, Denizli yemekleri kültürünü yaşatmanın çabasında. Özel tatlılar, organik meyvelerden hazırlanmış içecekler de mönünün diğer seçenekleri.

çok-iyi1Arada bir eşi Sevinç Gökşin’in hazırladığı yemeklerin de servis edildiği Avlu Bazar’da Aykut Gökşin ile geride kalan 2,5 yılı konuştuk. “Henüz harcadığım paranın 1 lirası cebime girmedi” diyen Gökşin, Avlu’ya hareket ve bereket getirmekten mutlu.

SEBZE HALİ’Nİ GÖRDÜK, ‘BU NE HAL’ DEDİK
Denizlililer  sizi tekstil sektöründen tanıyor. Ama siz başka bir sektöre daha yöneldiniz. Sebze Hali diye bilinen alanı restore ederek açık pazara dönüştürdünüz. Burada yöresel yemeklerle Denizli’yi yaşatıyorsunuz. Bu sektöre yatırım nereden aklınıza geldi?

Tekstil alanındaki faaliyetlerimizi sürdürürken, başka bir sektör arayışımızdan ortaya çıktı burası. Aslında arayışımız restorancılık değildi. Sebze-meyvede ihracata yönelik bir faaliyet için yola çıkmıştık. Açık bir alan görmüştük bu alanı.
Bir soğukhava deposu inşa ettik. Konu sebze meyve olunca, birçok boyutuyla düşündük. Şehrin iyi bir yerinde sebze meyveyle ilgili show room gibi bir sergileme vardı aklımızda. Sebze Hali şehrin merkezinde olunca, ayağımız buraya yöneldi. Geldiğimizde gördük ki, buranın sadece ismi kalmış. İki manav faaliyetini sürdürüyor, 8 tane de manav öbeği işlevsiz duruyordu. Bayramyeri ile İstasyon Caddesi’nin arasında bulunan bir yerin bu halde olduğunu görünce, zihnimize “bu ne hal?” diye bir soru düştü.

İşlevsiz, çöplük halinde duran bu yeri değerlendirme fikri o an çaktı kafamızda. Bir ticaret adamı olarak “aaa olmaz böyle bir şey, bunu değerlendirmek lazım” diyerek, işaret fişeğini ateşledik. Hemen “ne yapılabilir?” sorgulamasına geçtik. En sonunda şuna geldik: Büyük şehirlerde örneği olan; hem restoran, hem de et ve süt ürünlerinin iç içe olduğu bir konseptin uygulanabileceğinde karar kıldık.
çok-iyi9

Buranın avlu halinde olması, ayrı bir çekicilik katıyordu kafamızdaki projeyi gerçekleştirmek için. Konuyu Yüksek mimar arkadaşımız Nevrah Dağdeviren ile paylaştık, heyecanımıza o da ortak oldu. Denizli’yi eski havasıyla yaşatmak heyecanının üzerine “en iyisini yapmak” anlıyışını ekleyince ortaya güzel bir yapılanma çıktı. Burada bizi en mutlu eden şu: Atıl olan bir kaynağı hareketlendirmek keyifli ve iyi bir şey. Aradan 2,5 yıl geçti, yaşadığımız en temel mutluluk bu. Çok işlevsel, gerçekten bir ihtiyaç olduğu faaliyete geçtiğimizden sonraki dönemde net ortaya çıktı. Bu mutluluğumuz artıran bir yön.

Bayramyeri’nde alışveriş yapan hanımefendi, beyefendilerin alışveriş sonrası soluklanabileceği, oturup sohbet edebileceği, çevredeki esnafa şehir dışından gelen misafirlerin ağırlanabileceği bir yerin sıkıntısı varmış. Bunu da gördük ve bu ihtiyacı karşılıyoruz artık.

AKLI BAŞINDA TÜCCAR GİBİ DAVRANMADIK
Burası eski haliyle ürkütücüydü, dolayısıyla yatırım için riskleri de vardı. Bunu nasıl göze aldınız?

Bu avludan, bizim yapılanmamızdan önce belki 50 kişi ancak geçiyordu. Ama şimdi binlerce kişi desem abartı olmaz. Fakat doğru iş yaptığımız o kadar ortada ki, o risk denilen şeyleri ortadan kaldırdı. Bizim için risk neydi? Kötü uygulama. Çok şükür biz iyi olanları ekledik işimize.
çok-iyi8
Bu avlu belediyenin mülkiyetinde. Biz burayı kiralarken çok aklı başında bir tüccarın onaylamayacağı bir yöntemle kiraladık. Nedir o derseniz? Belediye bizi istediği an çıkarabilir, tebliğ tarihinden itibaren 2-3 ay içinde kulağımızdan tutup dışarıya bırakabilir. Kira sözleşmesi böyle buranın.

Ben, şuna inandım burada; iyi bir şey yapıyorsanız, doğru iş yapıyorsanız, sizi buradan çıkarma iradesi önünüze gelmez. Belediye kimdir? Bir kamu yetkilisidir. Kamuya uygun, doğru bir iş yapılıyorsa birçok şeyin aşılabileceğini düşünüyorum. Belediye yönetimine kim gelirse gelsin, bu kentte yaşayanların iyiyiliği, güzelliği için çalışır. Siz de bunu yapıyorsanız belediye neden üzsün?

DEĞERLİ OLAN GÜZELLİKLERİ YAKALAMAK
Avlu içinde bizden önce faaliyette olan arkadaşlarımız vardı. Bir kere onların tümü mutlu. Tümünün işleri yükseldi. Ayrıca çevre esnafları içinde böyle. Biz 2,5 yıldır ayakta tutan insanımızın alkışları. İlk gün başlayan o alkışlar hala kesilmedi.

 

çok-iyi7Bizim için maddi açıdan olan kısmına gelince. Dediğim gibi 2,5 yıl oldu bu avluya gireli ve yaptığımız yatırımın henüz 1 lirası geriye dönmedi. Ama bundan çok mutsuz değilim. Anlayış olarak yaptıklarımızı yarar sayıyoruz. İnsan için her şey ticarette attığını vurmak değildir. İnsan için değerli olan şey, hayata ilişkin güzellikleri yakalamaktır; adı para veya bir başka şeydir. O nedenle ticari keyifsizlik canımızı yakmıyor.

İNSANLARI MUTLU EDEBİLMEK ÖNEMLİ
Avluya mutluluk getirdiğiniz için doğabilecek mutsuzlukları da tolere etmiş oluyorsunuz…

Ben şöyle düşünüyorum: İnsanları mutlu etmek, hissetmek, onların bir parçası olmak az şey değil. İnsan para kazanmayı, başarılı olmayı vs… Bunları neden ister? Mutlu olmak için… Mutlu olmanın çeşitli yolları var. Bir tanesi de toplumun içinde olmak, etraftaki insanların gülümsemesini görebilmektir.

Amaç sadece para kazanmak değil, kazancı paylaşabilmek. Sizin çevre esnafıyla paylaştığınız da bu…
Evet, başınızı kaldırıp baktığınızda çevredekilerin gülümsediğini görebilmek insana iyi gelmelidir.

İNSANLAR AVLU BAZAR’A NEDEN GELİYOR?
Burada “Avlu Bazar” diye bir yer var. Adını duyuyorum ama bilgi sahibi değilim. Ben buraya neden gelmeliyim?

çok-iyi6Buraya şunun için misafir olmalısınız. Burada şöyle bir özen var. İnsan sağlığına uygun olmayan hiçbir şey size sunulmaz. Mutfaktaki ustaya söylediğimiz şudur: Her şeyin en iyisini isteyeceksin. Önüne gelen malzeme ola ki kötü, onu elinle itivereceksin bunu ben istemiyorum diye. Onun dışında buraya gelen müşteri bizim misafirimizdir, misafir de en üst düzeyde memnun edilmelidir. Bunu çok önemsiyoruz. Ucuza maletmeyi sağlayacak malzeme teminine yönelmek gibi bir düşüncemiz yok. Ve ortam çok güzel. Öğleyin bankalarda çalışan müşteri yoğun. Ama tüm güne baktığımızda herkes burada.

YÖRESEL YEMEKLER, NATUREL İÇECEKLER
Anlatımınıza göre Avlu Bazar’ı öne çıkaran yemekleri. Mutfağınızdan neler servis ediyorsunuz?

çok-iyi2Burası bir et yemekleri restoranı değil, bir ızgara restoranı değil. Bunlar da et yemekleri de var mönümüzde, hem de çok lezzetli. Ama asıl çıkış noktamız yöresel yemekler ve ev yemekleri. Bunların başında keşkek geliyor. Yaprak sarmamız var. Sarma kesinlikle el emeğiyle hazırlanıyor. Babadağlıların ifadesiyle balcan gömmesi adı. Ben her öğün yesem “hayır” demem. Kuru patlıcan dolmamız var.

Eşimin (Sevinç Gökşin) yemeklerini çok lezzetli bulurum. Evdeki mutfağımızdan da buraya aktarım oluyor. Ara ara evde yemekler yapıp burada tüketime sunduklarımız da var. Bunu sırf para adına yapmıyoruz. Yöresel tatları sunabilmek adına yapıyoruz.

Ayrıca yöresel tatlılarımız oluyor. Bunlardan birisi sütlaç. Pekmez ve süt karışımıyla yapılan çok özel bir tatlıdır. Mantımız kendi üretimimiz. Pizzanın hamuru farklıdır, çünkü kendimiz hazırlarız.

çok-iyi5İçeceklerimiz de çok özel. Hazır şişelenmiş, raf ömrü uzun olanlardan uzak durmaya çalışıyoruz. Vişne suyu doğal. Bal eriğinden bir içeceğimiz var. Nar suyumuz var. Hepsinin temel noktası insan sağlığına zarar vermemesi. Bir de sıradanlıktan çıkmak lazım. Farklılaşmak çağımızın en önemli ticari dinamiği.

İnsanlar içecek ve benzerlerinde eskiye oranla çok daha seçici. Sağlığının iyi olmasını istiyor. Ben de zaten insan sağlığının iyi olmasını özümsemiş, aksini reddeden bir anlayışla burada olunca, hesapsız kitapsız bir örtüşme ortaya çıkıyor.

Her şey naturel diyorsunuz…

Evet, evet öyle olmak zorunda.

ÇALIŞAN HAK FERAGITINDA BULUNSA DA KABUL ETMEM
Mutfakta kullanılan malzeme kaliteli olacak, çalışan hakkı olanı alacak” diyorsunuz. Peki, rakiplerinizle nasıl rekabet edeceksiniz?

Sosyal bir açıya da değinmek istiyorum. 2,5 yılda ticari açıdan keyif yok. Bunu bir ticaret insanı analiz etmelidir değil mi? Buna öz eleştiriyle başlıyoruz. Bu faaliyete yatkınlığımızın olmaması reddedilemez. Aşamadığımız bir başka güçlük personel konusu. Bu sektöre girdiğimizde şöyle bir gerçekle karşılaştık. Biz çalışma haklarına çok özen gösteririz. Çalışma arkadışımız bazı şeylere rıza gösteriyor olsa bile, onun hak alanına girenleri kabul etmeyiz. Bizimle çalışacak arkadaşımızın önce sigortasını yapar, sonra işe başlatırız. Kanuni ücretlerin dışında asla bir ücret teklif etmeyiz. Çalışma saatlerini biraz uzatmayı teklif etmeyiz. Hep zarar etsem bile bu kavramın dışına çıkmam. Satışlarımızda 1 liralık kayıt dışılık yok.

çok-iyi3Ama bakıyorsunuz sektörün üçte ikisi bu konularda zaaf içinde. Daha 10 gün önce ekibe dahil olması söz konusu olan bir arkadaşla iş görüşmesi yaptım. En son çalıştığı yerden söz ediyor. Sabah 09.00’da işbaşı, akşam 11.30’da iş bırakma. Ücret hafta 150 lira. Bu kanuni ücretlerin çok altında bir ödeme. Sektörde çoğunluk böyle ise bizim para kazanamamızdaki önemli etkenlerden birisi.

Kul hakkı diyoruz ya, burada “insanlar rızasıyla geliyor” denilemez. Rıza denilen şey özenle alınmalıdır. Çalışma şartlarını kabul eden kişinin hakiki rızasını, olurunu almış olmaktan söz edebilir misiniz? Edemezsiniz. Kişi, sizin sigortalı göstermediğiniz sürelerden dolayı geç emekliği oluyor. Bu yükün altından kalkabilir misiniz? Gönlünüz rahat eder mi? Çalışma arkadaşınızın omuzuna basarak para kazanmamalısınız.

DOĞRU İLKELERİ YERLEŞTİREREK KAZANMAK İSTİYORUM
İşadamının faaliyetlerini sürdürebilmesi, yeni işletmeler ekleyebilmesi için para kazanması gerekiyor. Ama sohbet boyunca söylediğiniz gibi burada para kazanmak yerine sosyal bir köprü olma anlamında işi sürdürdüğünüzü ifade ettiniz…

çok-iyi4Hemen şunu söylemeliyim. Ben, burada tüm doğru ilkeleri yerine getirerek para kazanmaya muvaffak olacağım. O umudumu hiç yitirmiyorum. Öyle olmalı. Ticarethane isen sürdürebilir kılabilmek için bunu gerçekleştirmeliyim. İhtiyacım olan şu: Daha çok farklılaşmak, iyileşmek.

“Müşteriye sunduğum üründen çalarak değil, doğru planlamayla para kazanacağım” diyorsunuz…
Aynen öyle, aynen öyle…

AMALI AZGINLARLA MÜCADELE ETMELİYİZ
“Aç gözlülükten uzak duralım” diyorsunuz, nasıl olacak bu?

İletişim kültürünü çok önemsiyorum ama iyi noktada olmadığımızı düşünüyorum. Politikanın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Politik olgulara dünya ölçeğinde bakmalıyız. Dış dünyada olup bitenleri iyi değerlendirirsek, içerideki tercihlerin daha sağlıklı olacağına inanıyorum.

Eskilerin bir tabiri vardır, gözü doymayanlar için kullanılır. Onlara “amalı azmış” denilir. Yöresel bir tabirdir bu. Amalı azmışlarla mücadeleye odaklanmamız gerekiyor. Yönetilen kitlenin birbirini hırpalaması inanılmaz yanlış. Mücadele doymayanlarla, amalı azmışlarla olsun. Elden geldiğince onlara tepki verilmelidir. Sessiz suskun olmak, dilsiz şeytan olmak gibi bir haldir. İnsan isek tepki vermeliyiz. Enerjimizi üretmeye, kötülerle mücadeleye harcamalıyız.

 

 

Yorumlar

Mustafa İncebel   -  Bağlantı 1 Eylül 2014, 13:03

Gerçekten tebrikler denizliye böyle girişimci ruhlu dürüst ahlaklı iş adamlarına ihtiyaç var.Helal olsun.

şahide gülser   -  Bağlantı 19 Ağustos 2014, 11:06

çok güzel bi yatırım tebrikler öncelikle.yıllar önce bayramyerinde gezerken hep şu soruyu sordum neden burada dinlenecek oturulabilecek yer yok diye.şimdi uzaktayım ama denizliye gelince mutlaka uğrıcam.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı