REKLAMI GEÇ

VİLAYET KONAĞI YIKILACAK MI, YIKILMAYACAK MI?

23 Ocak 2013 Çarşamba

İnternet’teki bir haber sitesinde, “DENİZLİ’DE TARİHİ ESERLER BİRER BİRER YIKILIYOR” başlıklı bir haber yayınlandı.  Haber şöyle;

“…..Denizli kamuoyunda aylarca tartışılan Denizli Hükümet Konağı ve dev meydan projesi çerçevesinde yıkılan Kız Meslek Lisesi’nden sonra, şu anda kullanılan Denizli Hükümet Konağı’nın da yıkılacağı öğrenildi.

İddialara göre İstanbul’da hazırlanan müze projesi çerçevesinde mevcut yerinden yıkılacak olan Denizli Valiliği tarihi binasının yıkılarak aynı tip olmak şartı ile projede farklı bir yerde yer alacağı öğrenildi. Yıkılacak binanın, koruma altında olduğu için rekonstrüksiyon beyan edilerek yıkımı gerçekleştirilecek ve yeni bina istenilen yere yapılacak.

Boşaltılmasının ardından yıkımı gerçekleştirilecek olan şu anki Hükümet Konağı için çalışmalar İstanbul’dan yürütülüyor. Denizlili iş adamı Ahmet Nazif Zorlu tarafından imzalanan protokol ile Denizli Merkez’de yapılması beklenen müzenin ise yıkılacak Valilik binası yerine yapılacak bu çalışma olacağı iddia ediliyor.”

7 Ocak 2013 günü (http://metrosfer.com) adlı haber sitesinde Hakan Atila imzası ile yayınlanan bu haber üzerine, okuyucularımıza, olası bir yıkım uygulamasından önce, KENT BELLEĞİ’ni uyarmak amacıyla, binanın yapılış öyküsünü anlatmak istedim.

DENİZLİ VİLAYET KONAĞI’NIN YAPILIŞI
Efendim, 1941 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Denizli’ye gelir ve o zamanki adı İsmet İnönü Lisesi olan, halk arasında Koca Mektep denilen, şimdiki Denizli Lisesi’ni ziyaret eder. O yıllarda Denizli Lisesi, Bölge Okulu niteliğindedir. Çevre il ve ilçelerde lise olmadığı için, ortaokulu bitirip de eğitimine devam etmek isteyenlerin adresi Koca Mektep’dir.

Sınıfları dolaşırken, Denizli dışından gelen öğrencilerin çokluğu, İnönü’nün ilgisini çeker ve nerede barındıklarını sorar. Şehirde bir öğrenci yurdu olmadığını öğrenince de, yanındaki ilgililerden, öğrencilerin barınma sorununa çare bulmalarını ister. Doğal olarak, bu rica, bir emir niteliğindedir.

Dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Denizli İl Başkanı, Hulusi Oral’dır. Cumhurbaşkanı’ndan yurt yapılması talimatını alan Hulusi Oral, hemen kolları sıvar. Alelacele bir bina, yurt için hazırlanır. Geçici bir yurt binasıdır bu. Esas binanın, daha önce tabakhane olarak kullanılan, tabakhane taşındığı için boş duran, Gazi İlk Mektebi karşısındaki arsada yapılmasına karar verilir. İnşaatın yapımını Cumhuriyet Halk Partisi üstlenecek, gerekli para halktan toplanacaktır. Yardımların yetmediği yerde devlet devreye girecek ve bina inşaatı tamamlanacaktır.

19 Eylül 1942 tarihli Denizli gazetesi’ndeki Talebe Yurdu haberi.

 

ÖĞRENCİ YURDU PROJESİ HAZIRLANIYOR
Ankara’da, mimar Sabri Oran tarafından çizilen projeler Eylül ayı sonunda Denizli’ye ulaşır ve Valilik ile Belediye Reisliği’nin onayına sunulur. 250 erkek ve 50 kız öğrenci olmak üzere, bünyesinde 300 öğrenciyi barındıracak olan binanın projesi ( L ) harfi şeklinde olup, geniş bölümü erkeklere, dar bölümü kızlara ait yatakhanelerden oluşmaktadır.

27 Eylül 1942 tarihli Denizli gazetesi, planların geldiğini duyuruyor.

 

YURT BİNASI’NIN TEMELİ ATILIYOR
Özellikle, dokumacı esnafının birliği olan Dokumacılar Kooperatifi’nin üyelerinden topladığı para ve diğer hayırseverlerin katkısı ile, malzemeler alınır ve 24 Temmuz 1943 günü Cumhuriyet Halk Partisi Talebe Yurdu’nun temeli atılır. 24 Temmuz günü, Lozan Anlaşması’nın imzalanmasının 20. yıldönümü olduğu için, özellikle seçilmiştir.

20 Aralık 1942 günü ilk ihale ilanları verilir.

29 Temmuz 1943 günkü gazete temel atma töreninin yapıldığını haber veriyor.

 

Temel atma töreninde Cumhuriyet Halk Partisi Denizli İl Başkanı Hulusi Oral ile Sıtkı Ertuğrul isimli bir öğrenci konuşma yaparlar.

Hulusi Oral, konuşmasında, o dönemin milliyetçi duygularını öne çıkararak, yapılacak yurdun, eğitim alanındaki ve toplum yaşantısındaki önemini anlatır. Hulusi Oral’ın konuşması şöyledir;

“Türk tarihine yeni bir yön veren Lozan Anlaşması’nın yirminci yıldönümünde o günü yaratan yüce Milli Şef’in bir eserini daha huzur ve sükun içinde Denizlimizde kuruyoruz. O da, adlarına bu gün temelini atacağımız Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Talebe Yurdu’dur.

Kişileri ve toplumları yöneten ilimdir. Kişiye ve topluma verilecek bilgi, ulusal tarihini içeren ve Türk ırkını anlatan bilgi olmalıdır. Anne kucağından alınıp okula gönderilen yavrularımız, devletin şefkatli kollarına verilmiş demektir ve onların gelişmesi tesadüfe bırakılamaz. Çocuklarımız, Türk olduklarını, yüksek bir tarihe sahip olduklarını ve kendilerini önemli görevlerin beklediğini bilerek büyümelidirler. Bu şekilde yetişen kişilerden oluşan devletin temeli, ancak bilgileri milliyet duygusuna, vatan sevgisine, ırk esasına ve nihayet milli bir tarih çerçevesine dayanmış vatandaşlardan kurulduğu zaman bir siyasi güç olabilir. Milli bilgilere ve beraberliğe koşan, milli ülküsüne doğru hızla yol alan ve büyük tarihi etrafında toplanmaya mecbur olan ve Milli Şef’inden işaret alan Türk Milleti, öğrenci yurlarını bu amaçla kurmaya başlamıştır. Bu yurtlar, vatanımızın geleceğini her zaman elinde tutacak gençlerin sıhhi, ahlaki, sosyal ve terbiye durumlarını korurken birbirlerine omuz omuza yaklaşmayı, birbirlerini sevmeyi, sonuçta tek ülkü etrafında yetişmeyi temin edecek ve 150 yılda ulaşılmak istenen amaca 50 yılda ulaşmayı sağlayacaktır. Artık rahatlıkla övünebiliriz ki, çocuklarımız köyünden kentinden ayrılınca, devletin şefkatli kollarında, en kıymetli eğitimcilerin gözetiminde ve büyük Türk Milleti’nin kefaleti altındadır.

Yurtlar, anne ve babaların itimat edecekleri ve güvenecekleri yerler olacaktır. Yurtlar, çocuklarımıza, gençlerimize milliyet duyguları, vatan sevgisi, inanç ve iman verecektir. Yurtlar, geleceğe ümitle bakan gözlere teminat olacaktır. İşte bu yurtlar, devrimci Türkiye’nin asırlarını ruhlarda hissettirecektir.

İşte, yakında, bitişikteki arsada Kız Enstitüsü’nün de temelini atacağız. Bu yurt binası, o okulda okuyacak genç kızlarımızın, gelecekteki anne adaylarının yuvası olacaktır. Bu yurt binası, yine şu aşağıdaki arsada temeli atılacak Erkek Sanat Enstitüsü’nde okuyacak altın bilezikli gençlerin de yurdu yuvası olacaktır. Bu yurt binası, belki, yarın daha yüksek derecede kurulacak başka kültür kuruluşlarının da gençlerini sinesinde barındıracaktır.

Şurası muhakkaktır ki, Türk gücü, sanatı, ziraati, ticareti, siyaseti hızla ilerlerken bu yurtlar en büyük rolü oynayacaklardır. Bu yurtlar, gençliğimize birlik, vatanseverlik ve Türklük anlayışını aşılayacak toplu iman kaynakları olacaktır. Türk’ün tarihi, bu yurtlardan çıkacak aslanlar, kartallar ve denizcilerle kurtulacaktır.

İşte her sözü bir hedef belirleyen Yüce Milli Şefimiz ve değişmez genel başkanımız İsmet İnönü, Denizli’ye en büyük iltifatı yaptılar. Bizlere çok kıymetli bir görev verdiler.

Bu eserler hep sizin vatanseverliğinizin birer örneğidir. Yurt yapılmasında görevlendirilen partiniz, sizlere dayanarak ve kıymetli Hükümet Başkanı’nın yardımlarına güvenerek hızla ileri atıldı.

Bu yurt binasının yapılması için maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen tüm vatandaşlarımıza teşekkürü bir borç bilirim. Şu üzerine temelini attığımız yurt binasının arsasını bağışlayan tabakhane esnafına şükranlarımı sunarım.

Bu arada, bu yurdun kurulmasında en büyük desteği Denizlili dokumacı esnafı verdi. Bu vatansever sanatkar insanlar, mütevazi tezgahlarında ekmeklerini fakirane temin ederken zengin kalpleriyle yüzbinlerce liralarını bağışladılar. Her türlü yardımlarını esirgemeyen aydınlarımıza ve tüccarlarımıza ve esnaflarımıza teşekkür ederken, bilhassa bu dokumacı arkadaşlarıma saygı ve sevgilerimi huzurunuzda sunar kendilerini ayrıca selamlarım.

Şimdi temelini atacağımız bu öğrenci yurdunun, Türk’ün tarihi sınırları içindeki her Türk’e yuva olacak diğer yurtların başlangıcı olmasını dilerken, atılan temelin Denizlimize hayırlı olmasını ve böyle birçok kültür eserlerini getirmesini ve bilhassa sinesinde faziletli Türk çocukları, ahlaklı Türk toplumu, milliyetçi ve devletçi imana sahip Türk yavrularını yetiştirmeyi başarmasını dilerim. Var olsun Türklük.”

Hulusi Oral’ın konuşmasından, yapımına başlanan yurt binasının üzerindeki arsada Kız Enstitüsü, aşağısındaki arsada da Erkek Sanat Enstitüsü binalarının yapılacağı anlaşılmaktadır.

Öğrenciler adına konuşma yapan Sıtkı Ertuğrul da konuşmasında, yapılacak yurt binasının gençler açısından önemine değinir ve özetle şunları söyler;

“Bugün, Cumhuriyet Halk Partisi’nin en büyük eserlerinden birini teşkil edecek olan mukaddes bir binanın temelini atmak için toplanmış bulunuyoruz. Bu bina yarının Türkiye’sini yükseltecek olan genç ve zinde çocukları çatısı altında büyütecek bir yuva olacaktır.

Parti’nin öğrencisinden istediği tek şey var. Çalışmak ve hiçbir şeye bakmadan olanca gücüyle çalışmak. Yarın Türkiye’yi yönetecek olan gençlere bilgi kazandırmak, onları dürüst karakterli, sağlam ve gürbüz insanlar olarak geleceğe hazırlamak zaten bütün milletimizin birinci isteği değil midir?

Hem şehrimize bir güzellik verecek, hem de öğrencilere bir sığınak görevi görecek olan bu yurt binasını inşa etmek işini üstlenen büyüklerimi takdirle anar, hepinizi saygı ile selamlarım.”

Her iki konuşmacının vurguladığı ana konulardan birincisi, bu yurt binasının Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir eseri olduğu, ikincisi de bu eserin başkalarına örnek olacağıdır. Hulusi Oral’ın konuşmasında, Cumhuriyet Halk Partisi ile Devlet’in nasıl özdeşleştirildiğini rahatlıkla okuyabiliyoruz. Bu durum, elbette, tek partili rejimin önemli özelliğidir.

Yurt binası inşaatına başlanılan 1942 yılı, İkinci Dünya Savaşı’nın en hararetli günlerinin yaşandığı dönemdir. Bu dönem, ülkemizde milliyetçilik duygularının en üst düzeye çıktığı ve “Türküz, Türkçüyüz ve Türkçü kalacağız” özdeyişinin sahibi Şükrü Saracoğlu’nun Başbakanlığı dönemidir.

15 Mayıs 1943. İnşaat yakında başlıyor.

28 Eylül 1945. Yurt binası’nın çatısı tamamlanıyor

 

İNŞAAT DEVAM EDEMİYOR
Üç yıldır devam eden Yurt inşaatının bitirilememesi ve yavaş yürümesi, halkta, bu girişime olan ilgiyi azaltır. İlgi azalınca, gelen bağışların miktarı da azalır.

1946 yılına gelindiğinde, yurt binası inşaatı bir kısır döngünün içine girer. Binanın inşaatına devam edilemediği için bağışlar gelmemekte, bağışlar gelmeyince inşaata devam edilememektedir. Bu arada, Denizli Gazetesi, “Talebe Yurdu Binası Satılıyor mu ?” diye bir haber yayınlar. Bu haberde, bina inşaatının dokumacı esnafı tarafından verilen 500 bin liralık yardım ile yapıldığı, şimdi ise binanın satılmak istendiği, bunun doğru bir yöntem olmadığı vurgulanır.

12 Eylül 1946 tarihli Denizli Gazetesi.

 

Haber, yöneticiler üzerinde büyük etki yapar ve bir cevap metni hazırlanarak, yayınlanmak üzere, gazeteye gönderilir.

Gazete haberine cevap olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Yurt İnşaat Komisyonu Başkanı Fevzi Müftüler tarafından yapılan açıklama özetle şöyledir;

“1941 yılında, yeni yurt binası inşaatı yapılıncaya kadar, geçici olarak, bir mekanda faaliyet gösteren öğrenci yurdunda 225 öğrenci kalmaktadır. Bu yurt için, son 5 yıl içerisinde, Parti bütçesinden toplam 78 bin 136 lira harcanmıştır. Ancak geçen yıl bu binanın bir bölümü, bina sahipleri tarafından yıktırılmıştır. Aslında, binası olmadan açılan Erkek Sanat Enstitüsü de bu binada öğretim vermekte idi.  Hem yurtta kalan öğrencilerin giderleri, hem de Sanat Okulu’nda ders gören 70-80 arasındaki öğrencinin giderleri, zamanla, Parti tarafından karşılanamayacak derecede yükselmiştir. Bu nedenle, öğrenci yurdunun kapatılmasına karar verilmiştir.

Yapılmakta olan yurt binası inşaatının, işin başında yapılan hesaplamalarda, 300-350 bin lira arası bir maliyetle bitirileceği belirtilmişti. Ancak ortamın zorluk ve darlıkları, malzeme fiyatlarının anormal yükselişi sonucu, bina inşaatının bugünkü maliyeti 366 bin lirayı bulmuştur.

Talebe yurdu için alınan bağışların toplamı 444 bin liradır. Bunun 232 bin lirası dokumacı esnafı tarafından, 40 bin lirası Parti genel merkezimiz tarafından verilmiş, kalan kısım ise ilçelerde kurulan yardım komitelerinin topladıkları paradır.

Yurt binasının bitirilmesi için şu anda 400 bin lira civarında bir paraya daha ihtiyaç duyulmaktadır. Bu paranın sağlanması zor görüldüğünden, yapılmakta olan yurt binası inşaatının Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilerek kısa zamanda bitirilmesinin sağlanmasına karar verilmiştir. Bu gerçekleştiği takdirde, gençlerimiz için gerekli yurt binası kısa zamanda tamamlanabilecektir. Bilindiği gibi, halkın yardımları ile yapımına başlanıp bitirilemeyen Lise binası da aynı yöntem uygulanarak bitirilebilmiş idi.”

Anlaşıldığı kadarı ile, Yurt Yaptırma Komisyonu, dönemin zorlukları içinde, işin içinden çıkamamış, başlanan işin tamamlanmasını, binayı Milli Eğitim Bakanlığı’na devretmekte bulmuştur.

21 Eylül 1946 tarihli Denizli Gazetesi’nde yayınlanan Açıklama.

BİNA, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA DEVREDİLİYOR
Milli Eğitim Bakanlığı konuyu inceler ve binayı, ilk amacına uygun kullanılmak üzere, maliyet bedeli üzerinden devralır. İlk amacına uygun olması, binanın öğrenci yurdu olarak kullanılmasıdır. Binanın bitirilebilmesi için 500 bin liralık bir ödenek ayrılır ve inşaata tekrar başlanır.

2 Aralık 1949 tarihli gazetede verilen müjdeli haber.

 

YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Bu arada seçim dönemi başlar. Kuruluşunun üzerinden henüz 4 yıl geçmiş olan Demokrat Parti, seçim meydanlarında büyük kalabalıklar toplamaktadır. Demokrat Parti’nin hızla büyümesi, iktidar yöneticilerinde tedirginlik yaratır ve bu telaş içinde yurt binasının yapım işleri aksar.

14 Mayıs 1950 günü seçim yapılır. Demokrat Parti iktidar olur. İki partinin aldıkları oy oranları arasında fazla fark yoktur, ama, seçim sisteminden dolayı, Demokrat Parti aldığı %53 oyla 415 milletvekili çıkarır. Cumhuriyet Halk Partisi ise aldığı %39 oyla ancak 69 milletvekili çıkarabilir. Bağımsızlar  %5 oy alıp 2 milletvekili çıkarırken, Millet Partisi aldığı %3 oy karşılığında 1 milletvekili ile temsil edilir. Yılların Milli Şefi İsmet İnönü, Cuymhurbaşkanlığı’nı Celal Bayar’a devreder.

3 Eylül 1950 günü yapılan Belediye seçimleri sonucunda, Turan Bahadır,  Denizli Belediye Başkanlığı görevini Hüsnü Örnek’den devralır. Demokratlar, yerel seçimlerde de başarı kazanmışlardır.

 

ÖĞRENCİ YURDU, VİLAYET KONAĞI OLUYOR
Yönetime gelen yeni isimler, yarım kalan işleri tamamlamakla işe koyulurlar. Şehrin göbeğindeki Öğrenci Yurdu inşaatının bitirilmesi işi de Denizli için önemli bir konudur.  Ancak ne var ki, öğrenci yurdu dendi mi, akla Cumhuriyet Halk Partisi gelmektedir. Bu nedenle iki sene boyunca inşaata el atılmaz.

Şimdiki Merkez Bankası’nın üzerindeki Cumhuriyet Parkı’nın bulunduğu yerde, o yıllarda, 1884 yılında yapılan Hükümet Konağı vardır. Bu bina, günün ihtiyaçlarına cevap veremez durumdadır. Sonuçta, yurt inşaatının bitirilip Vilayet Konağı yapılmasına, Valilik yeni binaya taşındıktan sonra da eski Hükümet Konağı binasının öğrenci yurdu olarak kullanılmasına karar verilir.

5 Temmuz 1952 tarihli gazete öneriyi halka duyuruyor.

Kent yönetiminin aldığı bu karar, Denizli gazetesi aracılığı ile, vatandaşların bir isteği, bir önerisi gibi duyurulur. Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bu öneriyi kabul ederler. Bina inşaatının bitirilmesi için, 1949 yılında ayrılan, ancak kullanılmayan 500 bin liralık ödenek de mevcuttur. Bu durum Maliye Bakanlığı’na hatırlatılarak ödeneğin yenilenmesi sağlanır.

Yurt binasının Vilayet Konağı haline getirileceği, Vali yardımcısı Selahattin Alağ tarafından bir genelge ile Valiliğe bağlı daire müdürlüklerine duyurulur. Genelge şöyledir;

“Tamamlanmamış bulunan öğrenci yurdu binasının, eksik kısımlarının tamamlanmasıyla, Hükümet Konağı olarak kullanılacağı Maliye Bakanlığı’na bildirilmiştir. Adı geçen bina, Hükümet Konağı’na elverişli bir duruma getirilecek ve devlet daireleri bu binaya yerleştirilecektir. Yapılacak bina içi düzenlemesine esas olmak üzere, her dairenin oda ihtiyacını acele bildirmesi rica olunur.”

11 Temmuz 1952 tarihli Denizli gazetesi beklenen haberi veriyor.

 

Maliye Bakanlığı’ndan sağlanan 500 bin lira ödeneğin ilk 100 bin lirası gelir ve harcanır. 400 bin liranın daha gelmesiyle inşaatın tamamlanması sağlanır.

28 Nisan 1953 tarihli gazete binanın bitirileceğini yazıyor.

 

1953 yılında, bina tamamlanır ve görkemli bir tören yapılarak hizmete alınır.

Valiliğe bağlı tüm daire müdürlükleri aynı bina çatısı altına alındığından, hizmette bütünlük sağlandığı söylenerek, yapılan girişim takdir edilir.

Yan yana inşa edilen Vilayet Konağı ve Kız Meslek Lisesi binalarının 1960 yılındaki konumu. Vilayet Konağı’nın arkasındaki iki katlı bina, Jandarma Alay Komutanlığı binası olarak yapılıp, 1980’li yıllardan sonra Devlet Su İşleri Şube Şefliği olarak kullanılan binadır.
Vilayet Konağı’nın altındaki yapılar, Erkek Sanat Enstitüsü binalarıdır.

 

Zaman içinde, kentimiz geliştikçe, Vilayet Konağı’nda bulunan devlet dairelerinin yükü hayli büyüdü ve bina bu yükü taşıyamaz hale geldi. Başta adliye bölümü olmak üzere tüm devlet daireleri kendilerine uygun buldukları mekanlara taşındılar. Şimdi, bu binada sadece Vali ve yardımcıları kalıyor.

1884 yılında yapılan Denizli’nin ilk Hükümet Konağı.
Bu bina 1970’li yıllarda yıkıldı.

1942 yılında yurt binası olarak yapımına başlanan,
1953’de Vilayet Konağı olarak tamamlanan binanın 1973 görünümü.

Denizli Vilayet Konağı en yeni binası.

 

VİLAYET KONAĞI YIKILACAK MI, YIKILMAYACAK MI?
Şimdi gelelim, yazımızın başlığındaki soruya. Yapımına 1942 yılında Öğrenci Yurdu olarak başlanıp, 1953’de Vilayet Konağı olarak hizmete açılan ve 60 yıl bu görevi yerine getiren bina, en yeni Vilayet Konağı devreye girince ne olacak?

Hani, üç beş Denizlili bir araya gelip, kent hakkında konuşurken derler ya, “Keşke, Ulu Cami yıkılmasaydı, keşke Memleket Hastanesi yıkılmasaydı, keşke ilk Hükümet Konağı yıkılmasaydı, keşke İncilipınar’daki eski havuz parkın bir köşesinde korunsaydı, keşke Kız Meslek Lisesi yıkılmasaydı, keşke eski Vali Evi yıkılmasaydı, keşke Kurşunluoğlu Konağı yanmasaydı……” Bu keşke’ler konusunda, birkaç olumlu girişim dışında, Denizli iyi bir sınav veremedi ne yazık ki.

Yıkılacak mı, yıkılmayacak mı, yıkılıp yeniden mi yapılacak?” bilmiyorum. İşin o yanını, elbette, kentimizi yönetenler biliyorlar. Ancak, ben şunu biliyorum ki, bir kent, belleği ile yaşar. Kentin belleği, sokaklarında, yapılarında, geleneklerinde, havasında, suyunda, yeşilinde, mavisinde, yaşayan insanların anılarında saklıdır. Anılar, nesilden nesile aktarılarak Kent Belleği diri tutulur. Belleği silinen kent, “ölü kent” olur.

Denizli, “YAŞAYAN KENT” olmayı hak ediyor.

Yorumlar

alper   -  Bağlantı 17 Ocak 2015, 17:13

1884 yılında yapılan vali konağının güzelliğine bakın, bir de şimdiki taş yığınına. gerçekten nasıl ruhsuz kimliksiz bir toplum haline geldiğimizi en güzel binalar anlatıyorlar….

hülya   -  Bağlantı 15 Nisan 2013, 10:10

emeğinize sağlık.Denizli nin eski halini çok özlüyorum.şehir merkezi karmaşa merkezine dönmüş.çocukluğumun sakin mahallelerini şimdi çok arıyorum.

Hidayet GÜNER   -  Bağlantı 19 Şubat 2013, 12:47

Sayın Hüsamettin Bey Denizli’nin geçmişini bizlere gün ışığı gibi süzülerek hafızamısın diplerini sulayan yazılarınız ve resimleriniz için teşekkürler.Yıkılmasaydı,yakılmasaydı gibi keşkelerin olmadığı günleri görebilseydik ne güzel olurdu.

Rıza İncecik   -  Bağlantı 11 Şubat 2013, 13:47

Ben Ankara’da yaşayan bir Denizliliyim. yazılarınız bu gazetede ilk okuduğum yer ve hatta bu gazeteyi okuma sebebim oldu diyebilirim. Çocukluğu Musa mahallesinde geçen biri olarak yılda bir defa geldiğimde bile şehri tanıyamaz hale geliyorum. İnanın bazı yerler kafamda çocukluğumdaki gibi kalsın diye görmek istemiyorum.Belki sadece 60 yıllık olabilir ancak Hükümet Konağı bir simgedir.Onu da yıkmak yazıktır.Denizli bu kadar mı ranta paraya teslim oldu.yazık gerçekten.Pamukkale’den başka ne simge kaldı ki?

Tunç AY   -  Bağlantı 8 Şubat 2013, 09:05

1953’de Vilayet Konağı olarak hizmete açılan ve 60 yıl hizmet vermiş. Şimdi de en son teknolojiyle donatılmış (Kendi elektiriğini üretecek)yeni bir bina yapılmış. 60 yıllık binanın tarihi değerinden bahsediliyor. Bence yanlış bir düşünce. Son teknolojiyle yeni müze yapılsa daha iyi olmaz mı? Biraz mantıklı olalım. Hem Avrupa’ya özeniyoruz. Hem de 60 yıllık binada takılı kalıyoruz. Avrupa’daki müzelere gidip görmenizi tavsiye ediyorum. Uzay istasyonu gibi son teknolojilerle donatılmış müzeleri bir görün. İnsanların tepesine yıkılacağına, teknolojik bir müze yapılması daha akıl karıdır.

Denizli   -  Bağlantı 1 Şubat 2013, 17:35

Hüsamettin bey elinize kolunuza sağlık abi güzel bir yazı olmuş.

Yalnız benim anlamadığım bir şey var hemen üstteki resimdede göründüğü gibi
T.C. DENİZLİ HÜKÜMET KONAĞI yazıyor benim anlamadığım bu binaya ne kadar para harcandığını bilmiyorum ama baya büyük bir miktar olsa gerek 🙂 sanırım harfler çok pahalı TÜRKİYE CUMHURİYETİ yazmak bu kadarmı zor anlamıyorum.

Haklıya haklı   -  Bağlantı 24 Ocak 2013, 14:27

Tebrik ediyorum.Amsterdamda 1500-1600 lü yıllarda yapılan binalar hala konut, ofis, kafe vs. olarak kullanılıyor, o semtlerde yeni yapılacak binaların dahi eski mimarinin aynısı olması zorunluluğu var.Kent güzelliği tarihi binalarıyla eş anlamlıdır bütün dünyada..Roma, Londra, Paris, Petersburg, Viyana vs.yi bırakın Avrupanın kasabaları bile tarihi binalarıyla seyrettiriyor kendini.Eskiyi, tarihi yıktık Denizlide, bari yeni kamu-özel sektör binalarını düz duvar düz cam anlayışıyla değil bir mimari estetik kaygıyla inşa edelim..

mustafa   -  Bağlantı 24 Ocak 2013, 14:16

müze bu binanın içinde olsa daha güzel ve anlamlı olmaz mıydı

mustafa   -  Bağlantı 24 Ocak 2013, 14:11

eski değerlerine bizim kadar küfür eden. tarihi eserlerini bizim kadar talan eden başka büyük millet yoktur.
sanki sömürü altındayız, kasıtlı olarak belleğimiz siliniyor.

Yılmaz Kaplan   -  Bağlantı 23 Ocak 2013, 22:35

”Ancak, ben şunu biliyorum ki, bir kent, belleği ile yaşar. Kentin belleği, sokaklarında, yapılarında, geleneklerinde, havasında, suyunda, yeşilinde, mavisinde, yaşayan insanların anılarında saklıdır. Anılar, nesilden nesile aktarılarak Kent Belleği diri tutulur. Belleği silinen kent, “ölü kent” olur.”
Evet Sayın Ataman,bu sözler doğru sizde,bende belleği silinen ölü bir kentte yaşıyoruz.Ben 45 yıldır bu şehirde yaşıyorum.Çocukluğumun kayalık ve Çaybaşı mahallelerini olduğu gibi koruyabilseydik.Ama koruyamadık.Yazınızda bahsettiğiniz yapılar da arada imha edildi.45 yıldır,seküler ve liberal anlayışa sahip mahalli idare yönetimleri bu neticeyi sağladı.Arazi rantının önünü açan anlayış bu şehrin yakın tarih dokusunu imha etti.Hala aynı anlayış devam ediyor.Şehrin ailelerinin yaşadığı iç mahallelerde habire apart ruhsatları veriliyor.Yaşasın rant,rant,rant.Devamedin beyler.

FİKRET KOCAMAN   -  Bağlantı 23 Ocak 2013, 16:10

TEBRİKLER HÜSAMETTİN BEY,ŞİMDİKİ GENÇLERİMİZE ÇOK GÜZEL HATIRALAR SUNUYORSUNUZ,ELLERİNİZE SAĞLIK.

hilmi   -  Bağlantı 23 Ocak 2013, 13:43

sayın hüsamettin bey süper bir yazı…emeğinize, yüreğinize sağlık… ben özellikle bu 1884te yapılan ve 1970te yıkılan binaya çok ama çok üzüldüm…1970te hangi zihniyetle bu güzelim konak yıkılmıştır anlamak çok ama çok zor…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı