REKLAMI GEÇ

“MENDERES GÖZDEN VE GÖNÜLDEN IRAK”

27 Eylül 2014 Cumartesi

menderes

Yukarı Menderes havzası gezi yazılarımızın son röportajına geçmeden önce kısa bir açıklama yapalım.
Önümüzdeki haftalarda Çürüksu(Lycus) vadisi ve Menderes bağlantılı suyollarında yeni bir gezi etabına başlayacağız. Ancak bölge gezileri öncesinde genel bir değerlendirme ile yukarı havzanın Mayıs ayının ikinci haftası itibariyle kaleme aldığımız yazı ve notların genel bir değerlendirmesini yapacağız. Bu değerlendirmeyi, dizimizin doğal danışmanı diyebileceğim Prof.Dr. Mustafa Duran’la birlikte konuşacağız. Şimdiye kadar tanık olduğumuz, yazdığımız her şeyi onun bilimsel yaklaşımı ve işlek anlatımı ile toparlayacağız.
Sonrasında Çürüksu nehri üzerindeki suyun kirlilik sorunu, bağlantılı suyolları, tarihsel geçmişi ve vadideki eski göl oluşumu üzerine Prof.Dr. Celal Şimşek hocanın görüşlerine başvuracağız. İlk yazılarımızda bize fikir veren Yard.Doç.Dr. Mustafa Büyükolancı’nın “Acıgöl’den Çürüksu’ya bağlantı var mıydı?” sorusuna yanıt arayacağız.
Zaman zaman duyduğumuz kirlilikten kaynaklanan sağlık şikayetlerini sağlıkçılarla yapacağımız görüşmelerde değerlendireceğiz.
Çürüksu’ya bağlanan farklı su kaynaklarının izini sürecek, mevcut kapasiteleri hakkında bilgi toplayacağız. Olanak bulursak Çevre İl Müdürlüğü ilgililerine, yapacağımız genel değerlendirme sonuçları ve Çürüksu’nun durumunu soracağız.
Tüm bunları ve günümüzdeki gelişmeleri toparlayan birkaç haftalık gezilerimize başlamadan önce, son röportajımıza geçelim.

 

1
GECİKMİŞ BİR RÖPORTAJ

Bu görüşmenin yayın sıralaması biraz gecikti diyebiliriz. Bekilli Belediyesi önceki dönem İl Genel Meclisi üyesi, Başkan yardımcısı ve bölgenin medya mensubu olarak tanıdığımız Mahmut Divarcı ile röportaj niyetimiz yeni değil. Aslında o yöreye gidişlerimizin üzerinden birkaç hafta geçti. O nedenle gecikmeli yayınladığımızı söyleyebiliriz. Ne var ki, Bekilli Festivali, bağbozumu, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışması gibi mevsimin sıkışık bir dönemindeyiz. Dolayısıyla ya Divarcı’nın zamanı olmadı, ya da bizim. Nitekim bu görüşme yazısı, iki haftaya yayılan gezi ve röportajı kapsıyor. Dolayısıyla gecikmiş olmasının sebepleri, gecikmeden doğacak kısmi ilgiyi telafi eder umudundayım.

*  *  *
2Çal’dan Güney ilçesine inen, Cindere’yi gönlümüzce geze(meye)n yolculuğumuzun ilk günüydü. Apollon Lairbenos’u tavaf etmiş, ilçe topraklarının her yerini gezmiştik. Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan’ın görevlendirdiği rehber arkadaşımız Ahmet’ten ayrıldığımızda saat henüz erken sayılırdı. Epeydir ertelediğimiz Divarcı görüşmesi için zamanı değerlendirebilirdik.
Mahmut Divarcı’ya haber verip kısa sürede Bekilli’ye vardım. Yarım saate varmadan Hükümet Konağı’nın zemin katındaki bürosunda çaylarımızı yudumluyorduk.

3

Zaman yine daralmıştı. Oysa birlikte nehir çevresini gezelim istemiştim. Gezi faslını erteleyip hemen söyleşmeye giriştik.

Yaşar Tok: Apollon Lairbenos’tan geliyorum. Bu sene orada yazılı bir taşı kırmışlar.
Mahmut Divarcı: Bakımsız, ne olacak. Bekçisi yok. Biz gidiyoruz oraya bundan dört ay önce gittim, sen de kimsin niye geldin diyen yok. Bekçi dediğin sorar soruşturur, doğru mu? Girdik biz içeri sırtımızda birer tüfek, içeri gezdik, dolaştık sonra bekçi geldi.
Y.Tok: Orada ne avlıyorsunuz?
M.Divarcı: Avlanma değil. Yamaçlarda keklik avladık, yukarı çıktık. Bakımsız ilgisiz insanlar. Medele(Yeşiloba) tarafında mağaralar vardır gördün mü, Bahadınlar’ın karşısındaki yamaçlarda? Bir zaman biz oralara girdik çıktık. İnsanlar da yaşamış oralarda.
Y.Tok: Orada herhangi bir işaret, iz, mağara resimleri falan var mı?
M.Divarcı: Yok. Sadece kaldıkları belli oluyor insanların orada. Ateş yakılmış. Biz o mağaralarda gezdik dolaştık.
Y.Tok: Sen şu Bekilli vadisini bir özetleyiver bize. Yıllardır habercileri topluyorsun, haberleri topluyorsun, epey medya faaliyeti gösteriyorsun.

4“BEKİLLİ KANYONLARI PİSLİK DOLDU”
M.Divarcı: Bu vadiye meyve suyu fabrikası yapıldı, Hançalar’dan bu tarafa pislik doldu. Daha önce yoktu bu. Evsel atıklar vardı. O da belli bir bölgeye atılıyordu. Ancak büyük yağmurlar yağarsa sel halinde indiriyordu. O pisliği indiriyordu Menderes’e vadiden. Şimdi evsel atıklardan çok sıvı atıklar var. Bir de meyve suyu atıkları var. En son gazeteci arkadaşlar geldiğinde Harçalar köprüsüne

___________________________________________________

Bahar_imaj_450x150

___________________________________________________

 götürmüştüm. Bembeyaz berrak su, bir de Bekilli tarafında Akkent köprüsüne getirdik, simsiyah su. Bu kirlilik nereden ileri geliyor, siz tespitini yapın dedik. Kirliliğin nedeni belli. Fabrikanın açılmasıyla o kirlilik ortaya çıkmaya başladı. Bundan 10-12 yıl önce, tekrar böyle bir kirlilik oluştu. O dönem valiliğe bildirdim. Kaymakam buraya geldi, inceleme yaptılar. Arıtma tesislerinin yapılacağına dair söz vermişti. Faaliyete geçireceğiz, bu kirlilik bir daha olmayacak dediler bize 2002 veya 2003 yıllarında. Sonra arıtma tesisi yapıldı, tekrar beni de götürdüler oraya arıtma tesise, bundan sonra Menderes’te kirlilik görmeyeceğiz dediler. Ama hala görüyoruz çünkü belli aralıklarla biriken pisliği atıyorlar. Saldıklarında bir sirke kokusu, asit kokusu, insanın genzini yakan bir koku, Menderes kenarına yanaşamazsın. O zaman halk bana telefon açıyor. Çoğu arazi sahibi tanır beni. Balıklar ölüyor. Ben kirlilik kaynağını bir de belediyelerin foseptik atıklarını nehre bırakmalarında buluyorum. Oysa bizim Bekilli’nin foseptik atıkları Menderese gitmiyor.

5BEKİLLİ ATIKLARI MENDERES’E GİTMİYOR
Y.Tok: Nereye gidiyor?
M.Divarcı: Bizim belli bir bölgede kalıyor o. Yeraltına iniyor belli bir bölgede. Yutuyor toprak ama Menderese girmiyor karışmıyor. Bağlantımız yok. Ama diğer yerleşmeler oraya iniyor.
Y.Tok: Akkent’in orada atıksu tesisi varmış.
M.Divarcı: Ama çalışmıyor. Gidin bakın çalışmıyor ki, çalışsa olur.
Y.Tok: Kirliliğin kaynağı tamam da, sizin çiftçinin kullandığı kimyasallar da kirlik nedeni.
M.Divarcı: Tabi tabi o da var. Artık çiftçiler de kimyasal kullanıyor. Her birimiz zehir kullanıyoruz. İlçe Tarım Müdürlüğü yazıyor işte ‘bugün şu ilacı atın’ atıyoruz onun atıkları da gidiyor oraya. Diyelim Bekilli’de bağla ilgili bir hastalık olayı var. Tarım İl Müdürlüğü ilan ediyor, bu hafta süresince şu ilacı kullanın diye. Bir de bizde aşırı kullanım var.
Y.Tok: Çivril’de belli yerlerde variller yerleştirmişler. Zirai ilaç kutularını oraya atıyorlar.
M.Divarcı: Bizde o yok. Bizde özellikle en çok ilaç kullanımı bağcılıkta olur. Ancak bu bölgede yok. İlçe tarım öyle bir uygulama başlatmadı.

6TARIM ATIKLARI ZEHİRLİ
Y.Tok: Hangi ilaçları kullanıyorsunuz?
M.Divarcı: Daha çok böcek ilacı. Sülfatlar var. Çoğunlukla zehir cinsi böcek ilaçları kullanıyoruz.
Y.Tok: Çal’dan sonra kirliliğin nedeni az buçuk belli. Zaten bu su Bekilli’ye pek yaramıyor. Sizin kaynak suyu da nehre karışıyor.
M.Divarcı: HES tesislerinden sonra birleşiyor. Kirli su ile temiz su. 2004-2009 arası İl Genel Meclisi üyesiydim ben. 2009-2014 arasında belediye meclis üyesi ve belediye başkan yardımcısıyım. O dönemden biliyorum.
Y.Tok: Peki vadide kurulan işletmelerin başlıcaları HES’ler galiba. Belediyenin hiç ruhsat, izin gibi bir yetkisi olmuyor mu?
M.Divarcı: Yok. Hiçbir yetkisi yok. Doğrudan DSİ ve Enerji Bakanlığı ile ilgili. Su kullanma iznini Devlet Su İşleri(DSİ) veriyor. Diğer ruhsatları da Enerji Bakanlığı veriyor.
Y.Tok: Vadinin sonuna kadar yani havuza kadar kaç km?

7KENDİ SUYUMUZU KULLANAMIYORUZ
M.Divarcı: 7-8 km. Bu arada üç tane HES var. Bir de belediyenin var dört.
Y.Tok: Peki bunun yasal ölçüsü ne? Yani bir HES kaç km alanda faaliyet gösterebilir? İki işletme arasından yasal bir mesafe olması gerekmiyor mu?
M.Divarcı: Bunun ölçüsü yok artık. Statüsü bir şeyi yok. Suyun döküldüğü alandan itibaren o suyu alıp yeni bir HES kurabilirsin. Boşta akan suyun belli bir rakımda uçması, o enerjiyi vermesi önemli. Bizim buralarda 3 km’de verilebilir, 600 metreden 5 metre uçurabilirsin suyu. Bizim su tesisimiz var. 550 metrede 16 metre rakım veriyor.
Y.Tok: Size faydası yok bu suyun da, doğaya yararı-zararı ne kullanımın?
M.Divarcı: En son bizim santralden aşağıya indiğimde gördüm. Suyun yer altına girip Karapınar’da yerüstüne çıktığı bir regülatörümüz var. O arada su yok. Orada aslında DSİ ile HES arasında yapılan protokolde 1.5-2 metreküp su
8
bırakılması gerekir nehir yatağına. Doğanın ölmemesi, canlıların ölmemesi için. O suyun da bizim regülatörün toplama havzasını doldurması gerekir. Ama buna uymuyorlar. O havuzda su yok. Bizim Mankır kısık dediğimiz yerden şimdi biz yürüyerek de geçiyoruz. Eksiden orayı geçemezdin. O vadiye geçmek imkansızdı.

NEHİR YATAĞINA SU BIRAKILMIYOR
Y.Tok: Suyu tünele aldıkları için mi?
M.Divarcı: Tünele aldıkları için o havzada su bitti. Yeşil örtü de bitti orda. Biz indik oraya. Orda patikalar vardır, yürüyüş yollarımız, eski. Oralardan geçtik, su yok şimdi. Vadi ölmüş. Bunu ben geçen gün Kaymakam’a anlattım. Açın Vali veya DSİ ile bir görüşün dedim. Çünkü oraya 1.5 veya 2 metreküp su bırakılması gerekiyor. Suyun hepsini alıyor. Bizim regülatörde boş. Bizim suyumuz, regülatörden kanala bastığımız bin litrelik su şu anda yok. Suyumuz da o yüzden az geliyor. İlçenin içme suyu bu. Bekilli’nin ihtiyacı kadar su veremiyoruz. DESKİ’nin bunlarla ilgilenmesi gerekir.
Y.Tok: Geçen zaman içinde belediye, valilik, özel idare veya ilgili su işleri, orman işleri gibi bakanlıklarla yazışmalarınız oldu mu?
M.Divarcı: İlk HES yapılırken yazışmamız oldu. İnşaat yapılırken. Belediye santralinden sonraki ilk HES var, o zaman onun yazışmalarını yaptık. Hatta bizim protokolümüz de var DSİ ile. Regülatör yapılırken protokol yaptık. 1.5-2

9

metreküp su verilmesi gerekiyor. Toplama havzasına gelmesi gerekiyor. Bizim orda binlik borularımız var tesise kadar. Bunun yazışmaları yapıldı. İkincisi yer altında dinamit patlattılar tüneli açarken. Su havzasına zarar veriyorlar, gerekli önlemi alın diye tekrar DSİ’ye yazı yazdık. En küçük bir sarsıntı kaynağı yok edebilir. Kaçırabilir kaynağı. Bize bir zararı yok dediler. Epey yazışma yaptık ama. Ben açık söylüyorum. Gelip buraya bakan yok. Ne DSİ’den, ne Valilikten, ne Çevre veya Orman Bakanlığından, gelip burada ne oluyor diyen yok. Yani Bekilli gözden ırak ya gönülden de ırak olmuş. İlgilenen yok. Balıklar öldü. Mücadele verdik. En son Çevre Müdürlüğü’nün verdiği rapor var, organik atıklardan balık ölmez diye. Balıklar nasıl öldü o zaman? Tabi üç-dört gün sonra alırsan numuneyi orda pislik kalmaz.

“NASIL ÖLÜYOR BİZİM BALIKLAR”
Benim aklım ermiyor. Balık ölüyor, nehirde kirlilik yok. O zaman nasıl öldü bizim balıklar?
Vali Yazıcıoğlu zamanında rafting Türkiye şampiyonası yapıldı burada, Karapınar’da. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden raftingciler geldi. Ve tehlike sınıfı büyük olan bir yer. Menderes’te o zaman kirlilik yoktu. Tertemizdi bizim suyumuz ve de debisi yüksekti. Buraya antrenmana geldiler Rize’den Manavgat’tan. Bizim o parkur çok güzeldi. O zaman kirlilik yoktu. Karapınar bizim mesirelik alanımızdı. 2001’de mesirelik alan yapıldı. O kirlilik yoktu. Şimdi kirlendi. Karapınar’dan çıkan su belediyenin uhdesindeydi şimdi DESKİ’ye geçti.
Büyükşehir ne yapıyor ben onu anlamıyorum. 10-12 yıldır Bekilli’ye yeten, arazilere dahi yeten su şimdi Bekilli’ye yetmiyor. Sulama yapamıyoruz. Benim 4-5 dekar elma bahçem kuruyor sulama yapılamadığı için. Neymiş, su yetmiyormuş. Bilmiyoruz ki ne yaptıklarını. Bizim 10 yıldır şehre ve arazilere yeten su yetmiyor. Şehre su yetmiyor o nedenle arazilere veremiyoruz diyorlar.
Biz iki su görevlisi üç kişiyle idare ettiğimiz yeri, Büyükşehir 26 kişiyle idare edemiyor. Suyu akıtamıyorlar. Sorun çok. Hele Menderes üzerinde sorun daha çok.
Y.Tok: Ne olacak bu işin sonu?
10

M.Divarcı: En kısa zamanda Enerji Bakanlığı mı, Valilik mi, Çevre Müdürlüğü mü yapar, Menderesin kirliliği ve temizlenmesi ile ilgili acil proje yapılması gerekir.

ACİL DAĞITIM PLANI YAPILMALI
Y.Tok: Suyun dağıtımı konusu?
M.Divarcı: Dağıtım konusunda acil plan yapılmalı. Dinar’dan başlamalı, Söke’ye kadar. Şimdi biz yıllardır şey kurmuşuz. Yukarı Menderes Havzası Çevre Birliği, koruma birliği, Menderes havzası bilmem ne birliği, üç mü dört mü birlik vardı. Yukarı Menderes havzası katı atık bilmem ne birliği de kapandı. Çal, Bekilli, Baklan ve Çivril, dört ilçe belediyesinin ve 20 kadar da kapanan belediyelerden oluşan bir birlik vardı. Amaç Menderes havzasındaki pislikleri, katı atıkları bir yere toplamaktı ama hepsi dağıldı büyükşehir olunca. Her şey Büyükşehir’e geçti, şimdi ne olacağı belli değil. O nedenle acil önlem alınmalı.
Y.Tok: Yani büyükşehir olmak bu işin aciliyetini artırdı mı?
M.Divarcı: Aciliyetini artırdı, artık ilçe belediyeleri karışamıyor. Kanalizasyon Büyükşehir’e ait. Her şey Büyükşehir’e bağlı, Büyükşehir’in iznine tabi, Büyükşehir’in oluruna tabi. Onsuz bir şey üretmiyorsun artık.
Y.Tok: Büyükşehir’in atadığı elemanlar zaten burada eskiden çalışanlar değil mi?

113 KİŞİ GİTTİ 26 KİŞİ GELDİ
M.Divarcı: Değil. Bizden 2 memur geçti. Diğerleri hepsi yeni alındı. Hepsi yeni olarak alınan çalışanlar. Kadrolaşma dediğimiz olay. Adam bu işten anlıyor mu anlamıyor mu diye soran yok. Yani ben üzülüyorum. Bekilli’de çevre konusuna yıllarımı verdim, ben üzülüyorum Menderes’e. Nehir bitiyor. Bizim insanımız meyve sebze üretiyor. Akkent, Hançalar altından bizim Bekilli santraline kadar meyve sebze üretiliyor. Suyla sulanıyor. Sulaması da Menderes’le yapılıyor. Üzülüyorum. Geçen gün Çakırlar’dan ıspanak aldım. Menderes’ten mi suladınız diye sordum, evet abi dedi. Biz onu yiyoruz.
Y.Tok: Nehrin Akkent’ten sonraki bu bölgesinden sulanan mamulün zarar içerdiğini mi düşünüyorsun?
M.Divarcı: Elbette düşünüyorum, mutlaka var. Mutlaka o sudan geçen atıklar var. Asittir zehirdir mutlaka var. Yok diyemezsin. Haberlerde gördüm, Edirne’de doktorun birisi “Ergene’den sulanan mahsuller kanserojen içerebilir” dediği için açığa alındı. Menderes’ten ya da Çürüksu’dan sulanan aynı sebze-meyve bizde de var. Banaz çayından gelen suyu görmüşsündür simsiyah. Orada sulama yapılıyor Hasköy altında.
Y.Tok: Banaz sizinkinden temiz. Ama Güllü Bahçeye zararı oluyordur.
M.Divarcı: Bu sorun bir tek Bekilli’de değil zaten, Banaz’da da, Söke tarafında da var. 12 yıldır ben bunun mücadelesini veriyorum, uğraşıyorum.
Y.Tok: Balık ölümlerini sadece balık ölümleri olarak görüyoruz. Aslında, bir sürü su canlısı ölüyor.

12KATI ATIKLARI BÜYÜKŞEHİR ACİLEN ÇÖZMELİ
M.Divarcı: Balık yüzeyde görünen, oradaki ağaçları görmüşsündür, kenarlar simsiyahtır. Bekilli’de bazı köylerimizde bizim arıtma tesisi var. Elektrikli. Çoğaşlı da var, Gömce de var. Ama hepsi de masraflı olduğu için çalışmıyor. Ben il genel meclisinde iken tüm köylerimize kanalizasyon yaptık. İki veya üç köyümüzde kanalizasyon yok. O zaman için bizim projemiz dinlendirme havuzları şeklinde olacaktı. Ama hiç birinde yok. Hepsi boşa akıyor şu anda. Kutlubey’e gittin mi? Dönüşte aşağıya bak. Tarlalar göldür. Deşdemir’in kanalizasyonu oraya geliyor. Bunun hala mücadelesini veriyorum. Havuz yapılacaktı, yapın diyorum. İl genel meclisi yapmadı bunu siz yapın diyorum belediyeye. Adamlar burada bana dilekçe yazdırdılar biz arazilerimize giremiyoruz diye. Kaymakamlığa. Hakikaten de doğru. Gittik baktık arazilerine giremiyorlar. Kanalizasyonun ağzını vermişler tarlaya. Salmışlar adamın tarlasına, aynı olay Gömce, Çoğaşlı da var. Doygunluk oluyor almıyor suyu. Ben bununla uğraşıyorum. Menderes’i halledemedik ama köylerin kanalizasyonunu haledelim diyoruz. O mevkide adam arazisine giremiyorsa bataklık gibi, yazıktır. Valilik ilgisiz bu olaya, mülki idare ilgisiz. Çevre birlikleri kapandı hepsi Büyükşehir’e geçti. Denizli Büyükşehir Belediyesi yeni kuruldu ama Menderes’le ilgili nasıl bir proje üretecek bilmiyoruz. Başkan’a önerge verdirdim kanalizasyon olayı ile ilgili.
Y.Tok: Buna karşı çıkması gereken Orman ve Su işleri, DSİ…
M.Divarcı: Valiliğin öncü olması gerekir öncelikle buna. Kimse bir şey demiyor şu anda. Yalan yok. Herkes duyarsız. Boşvermişlik var. Menderes ölüyor insanların umurunda değil…

*  *  *
13Mahmut Divarcı’nın söylediklerine eklenecek pek bir şey yok. Çevreyi iyi tanıyan, konuya hakim, ilgili ve yıllardır mücadele etmiş birisi olarak gözlem, çalışma ve yargılarına değer veriyoruz. Umarız aynı ilgiyi yetkili kamu görevlileri de gösterir ve giderek çoğalan bu itiraz seslerine kulak tıkamazlar.
Görüşmemizin eksik kalan yanını, birlikte çevre gezisi yapmayı sonraki haftaya bıraktık. Nehir kenarına indik, sulanamayan arazileri gezdik, belediye tarafından 60 yıl önce kurulan ilk elektrik santralini ziyaret ettik. Konu aynıydı, röportajımızda söylediklerini teyit eden izlenimlerle döndük.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı