REKLAMI GEÇ

Suyun belleği hayatın tarihidir

13 Eylül 2014 Cumartesi

denizli-olmeye-yatan-nahir-menderes-cindere-vadisi-h

Dünyanın neresinde olursanız olun, hangi tarihsel uğraktan geçerseniz geçin, nerede, hangi coğrafyada yaşarsanız yaşayın, suyun olmadığı yerde bereket, onun olmadığı yerde hayat yoktur. Geriye dönüp baktığımızda pek çok tarihsel savaşın subaşlarında, nehir yollarında ya da deniz kıyılarında vuku bulduğunu görürüz. Çünkü su hayatın kaynağıdır ve ona ulaşan, onu koruyup çoğaltmasını bilenler her zaman varlıklarını sürdürme konusunda diğerlerinden daha başarılı olmuşlardır.

Büyük Menderes nehrinin yukarı havzası böyle bir yaşam uygarlığın örneklerine sayısız kere ev sahipliği yapmış bir bölge. Çok çeşitli toplumsal örgütlenmeler bölgede yerleşim düzeni kurmuş. Zaman zaman bölgesel krallıklar(Arzawa’lar), zaman zaman da çağının en gelişmiş kent yerleşmeleri(Beycesultan, Laodikeia, ApemeiaKibotos, Hierapolis vb.)’ne ev sahipliği yapmış. Bazıları onyıllar, bazıları yüzyıllar ve bazıları da binyılları bulan zaman dilimlerinde hükümranlıklarını sürdürmüşler.

Pek çok ülke, kent ve yerleşim alanı kurulmuş suyolunda. Ama tümü de zaman çarkının dişlilerince günü geldiğinde öğütülüp yok edilmiş. Geriye değişmeden kalan tek şey, su ve suyolu olmuş.
Bu gün hala aynı güzergahta 548 Km.lik uzun yolculuğunu her gün kat etmeye devam eden Büyük Menderes nehri, görkemli zamanlarının verimliliğinden hayli uzak olsa da, üzerinde yaşayan insan topluluklarına bereket dağıtmayı sürdürüyor. Onların yaşamlarını idame etmek için ürettikleri her şeye can suyu olmaya devam ediyor.

6

ÇAL, TARİH, KÜLTÜR
Son dönem gezilerimizin üzerinde devam ettiği Çal yöresi, bu tarihsel geçmişin izlerine en çok rastlanan toprakların sahibi. Daha Afyon Dinar bölgesinden başlayarak kesintisiz biçimde süregelmiş olan bu uygarlıklar zinciri, tarihin çeşitli dönemlerinde, farklı idari sistemlerle yönetilmiş olsa da bazı bölgelerde giderek yoğunlaşan ve çeşitlenen örnekler sergiliyor.

Çal yöresinde, yerleşim çeşitliliğinin yanı sıra yoğuntarihsel mekanlara tanık olunuyor. Çok bilinen ancak günümüzde pek fazla mimari kalıntısı kalmayan Dionysopolis antik kenti Ortaköy sınırları içinde. Batı Anadolu inanç kültürlerinin başka örnekleri bulunmayan çok önemli iki kefaret ve pişmanlık merkezinden birisi, Bahadınlar köyü sınırlarında, Büyük Menderes nehri yatağına bakan(bugünkü Adıgüzel barajı) konik bir tepe üzerindeki ApollonLairbenos tapım alanı.İsabey, Mahmutgazi, Aşağıseyit, Develler yerleşmelerinde sayısız antik mimarinin kalıntıları gündelik yaşam içinde hem kullanılıyor, hem korunuyor. Çal mesireliği Kumral girişinin iki yanındaki söveleri sütun altlığı olarak kullanılmış antik mermer parçalar süslemekte. Roma ve Bizans, Selçuklu dönemlerinin sanat tarihi eserleri, köprüler, camiler, anıtsal dikitler, yazıtlar ve insan yapısı mağaralar her adımda karşınıza çıkıyor.

Tüm bu uygarlık kalıntıları Büyük Menderes nehrinin, aşağı havzanın sınırlarında Büyüksu ile yani Ege Denizi ile buluştuğu deltaya kadar kesintisiz olarak devam ediyor.

BARAJLAR VADİSİ
Çal ve Bekilli’den geçip Güney-Cindere vadisini aşarak antik Tripolis kenti(bugünkü Yenicekent kasabası) kıyılarına ulaşan Büyük Menderes, burada Tosunlar kasabası sınırları içinde Lykos vadisinden gelen Çürüksu çayı ile birleşerek aşağı havzaya doğru yolculuğuna devam eder. Çal-Yenicekent arası yaklaşık 60 km.lik bir güzergah. Bu güzergah ırmağın belki de en engebeli, yer yer ulaşımı en zor bölümünü oluşturur. Dolayısıyla suyun akış hızı özellikle barajlardan sonra daha hızlıdır. Yukarı ve aşağı havza coğrafyalarının kesiştiği noktaya kadar bu düzensizlik devam eder. Sonrasında Sarayköy ovasından itibaren sakin biçimde denize doğru yol alır.

EN TEMİZ SU CİNDERE’DE
Çal’dan sonraki bölge, büyük bölümü Güney ilçe sınırları dahilinde kalan Cindere vadisi. Bölgede halen inşatı devam eden Adıgüzel-2 barajı ile birlikte Cinderevadisi bağlantılı üç tane baraj var. Adıgüzel-1 ile Cindere baraj dolguları arasındaki mesafe 7 Km. Vadinin yukarı havzadan aşağı havzaya uzanan mesafesi Adıgüzel-1 barajından sonra Yenicekent sulama kanal kapaklarının bulunduğu noktaya kadar yaklaşık olarak toplam 10-12 Km. varsayılabilir.

Menderes’in bu uzun yolculuğundaki suyun temizlendiği tek bölge burası gibi görünüyor. En azından benim geziler boyunca gördüğüm, edindiğim izlenim bu. Adıgüzel’e gelen su burada çökeliyor. Banaz ve Bekilli yönünden gelen kaynaklarla derelerden katılan suyun taşıdığı her şey burada kalıyor. Sonra vadiye kısmen temizlenmiş olarak inen su, Çürüksu kavşağına kadar bu özelliğini koruyor.

5

ENERJİ DEPOSU YENİCEKENT
Toparlamak gerekirse;
Zaman zaman tekrara düşen anlatımlarımıza rağmen yazmakta ısrar ettiğimiz bu bilgiler, bölge topoğrafyasını, özelliklerini, iklimini, suyun kullanım biçimlerini kavramaya yönelik olarak kabul edilmeli. Bunun nedeni ise daha sonraki yazmalarımızda sıkça göreceğimiz gibi, Cindere vadisinin sona erdiği Yenicekenet-Tripolis sınırı civarındaki rant yatırımlarına elverişli coğrafi özellikler. Sarayköy ovasının başlangıcını oluşturan bu noktalar zengin termal kaynaklara sahip. Termalin, ırmak suyunun ve ova verimliliğinin buluştuğu bu bölge doğal olarak hem kamu kurumlarının eliyle örgütlenecek devlet yatırımları, hem de özel sektörün enerji, turizm, seracılık, doğaltaş vb. türünden yatırımlar alanı olarak tam bir cazibe merkezi. Nitekim Denizli Valiliği, bakanlık temsilcisi kurumlar ve Büyükşehir Belediyesi bu toprakların zenginliğine dönük projelere çoktan başladılar. Cindere barajı kapaklarının hemen önünden başlayan 2 km.lik bir su tüneli tamamlandı. Termal enerji yatırımlarına yönelik projeler için ihale hazırlıkları yapıldığı zaman zaman basına yansıyor. Çeşitli ulusal ve uluslararası enerji kurumları gözünü bu bölgenin termal, rüzgar ve güneş enerjisi olanaklarına dikmiş durumda. Seracılık son on yılda kısmen de olsa deneysel bir adım attı. Kentin bölgesel turizm aksı, yıllardır yazıp çizdiğimiz gibi bu bölgeye doğru Hierapolis-Karahayıt üzerinden gelerek kayma gösterme eğiliminde.

4

Son zamanlarda gerek yerel, gerekse ulusal basında çıkan çeşitli haberler bu görüşü doğruluyor. Beraberinde spekülatif fiyat pazarlıkları ve büyük ölçekli arsa kapatma dedikoduları her ne kadar kanıtlanmıyorsa da, gerçeklik boyutuna ilişkin emareler söz konusu haberlerin satır aralarında ve etkili-yetkili bürokratların demeçlerinde belirebiliyor.

___________________________________________________

Bahar_imaj_450x150

___________________________________________________

YENİCEKENT RANT ALANI MI?
Dolayısıyla; Büyük Menderes nehrinin yukarıdan beri özetlediğimiz Çal-Yenicekent bölümü üzerindeki rant paylaşımı tamamlanmış değil. Yatırımlar halen devam etmekte ya da projelendirme aşamasında. Özellikle aşağı havza bağlantısında yoğunlaşan bu süreç, daha yukarılara, Cindere-Adıgüzel-Bekilli kanyonlarına doğru kısmen tamamlanmış görünüyor. Geçen hafta kaleme aldığımız Bekilli kanyonlarındaki HES’ler bundan sonra kolayca yer değiştirmeyeceğine ve aynı coğrafi dilim üzerinde farklı yatırımlar için arazi kalmadığına göre, bundan sonraki süreç daha da aşağılara kayacak, belki uzun vadede yukarıya doğru yeni bir yapılanma içine girecek. Ama o güne kadar Büyük Menderes üzerindeki değişim ve bu değişimin sonuçları gün gün derinleşerek devam edecek. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü adı geçen bölgelere ilişkin ne sorumluluğu olan Büyükşehir, ne Çevre İl Müdürlüğü ve ne de Orman Su İşleri bakanlık temsilcilerinin korumaya dönük ciddi, yatırım amaçlı elle tutulur projeleri yok. Lokalize alanlar için üretilen projelerin kamuoyunda etki yaratmasına dönük pazarlama taktiğini aşmayan girişimlerse söz konusu makro projelerin ayağı olabilme umudu vermiyor.

1

DENİZLİ’NİN NAPA VADİSİ
Aslına bakarsanız, Denizli’nin en verimli toprakları burada. İklimi, rüzgarı, güneşi ve toprak kalitesiyle Güney ilçe sınırları içinde kalan bölgede, çeşitli sebeplerle sıkça tekrarlandığı gibi Türkiye’nin en iyi şaraplık üzümleri yetişiyor. Bir zamanlar Fransız bir önoloğun deyişiyle Türkiye’nin Toscana, Napa ya da Bordo’su. En gelişmiş ulusal şarap firmalarının buralarda yıllar önce arazi alımları yapıp kendi bağlarını yetiştirdikleri sır değil. Aynı yörede 60 yılı aşkın zamandır faaliyet gösteren Pamukkale Şarapları, hem bölge bağcılığının gelişmesinde, hem kaliteli şaraplık üzüm yetiştirilmesinde öncülük yapan kurumlarımızdan.

2

CİNDERE QUO VADİS?
İşte bu bölge topraklarındaki iklimsel değişiklik ilgimizi çekiyor. 7 km.lik bir vadiye üç baraj. Bu su yoğunluğu iklimi, nemi, rüzgarı nasıl etkiliyor, toprak verimliliğine yararı-zararı ne olabilir? Yıllardır en güzel üzümlerin yetiştiği bu topraklar zamanla nasıl bir evrimsel değişikliğe maruz kalacak?

Spekülatif olacak ama Güney Şelalesinin çökmesinde, vadideki barajlarla birlikte artan nem oranının etkisi 3nedir? Gözler, Cindereköyleri ile Güney ilçe yerleşmesi iklim değişikliğinden nasıl etkilendiler? Önceki dönem vadi doğal yapısından eser kalmadı. Tüm vadi adeta yaz boz tahtası kirliliğinde bir görüntü sergiliyor. Bu değişimin nehir ve insan yaşamı üzerindeki orta vadeli sonuçları neler olacak? En yeşil, en temiz, en bakir kalmış alan birkaç yılda talan edildi demek yanlış olmayacak. Merak ediyoruz, Cindere nereye gidiyor?

***

Bu hafta, önümüzdeki dönem Büyük Menderes gezilerinin nerelerde yoğunlaşacağına ilişkin bir yol haritası çizdik. İklimini, toprak verimliliğini, kültürel ve doğal değerlerini önemsediğimiz bu güzergahta bir-iki haftalık gezilerimiz ve gezi yazılarımızla daha somut ve elle tutulur metinler kaleme alacağımızı umuyorum.

Yorumlar

İBRAHİM YILDIZ   -  Bağlantı 15 Eylül 2014, 14:37

ELİNE SAĞLIK..YAZILARINI İLGİYLE OKUYORUM.KUT’LARIM SİZİ…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı