REKLAMI GEÇ

Laodikeia’da Bir Gün II

1 Ekim 2013 Salı

denizli-laodikeia-incil-kilise-celal-simsek-h

Laodikeia Kazı Başkanı Prof.Dr.Celal Şimşek’le yaptığımız söyleşinin ikinci bölümüne başlarken, yakın zamanda, Denizli coğrafyası kıyılarında yer alan bir antik kentte geçtiği anlatılan olaya yer vermek istiyorum. Gerçek mi, değil mi bilmem ama gerçek olması ihtimali, pek çok antik kent girişinde uygulanan prosedüre oldukça uygun.

Çok ünlü antik kentin 30 yıldır kazı sponsorluğunu yürüten, kent adına uluslararası vakıflar kurup sponsorlar bulan, müzesini düzenleyen ve ek müze binalarının yapım finansmanını üstlenen işadamı, yurtdışından gelen birkaç misafiri için kentte bir gezi turu düzenler. Helikopteri ile getirdiği misafirlerine kenti gezdirmek için giriş yapar ve bir süre sonra antik kentten ayrılır.
Ertesi günü kentin müze müdürlüğünü yapan giriş çıkışlar sorumlusu, malum işadamının sekreterine ulaşır ve kente 70 TL borçları olduğunu bildirir. Giriş- çıkışlar ücretlidir ve bu ücreti onlar adına kendinin ödediğini, kendisine 70 TL havale etmelerini ister.
Sonrası… çok önemli değil.

1

Aşağıda devamını okuyacağınız söyleşi içinde Laodikeia Kazı Başkanı Celal Hoca, “Düğün fotoğrafı çektirmek isteyenlerden ücret almıyoruz” demişti. Muhtemelen okul öğrencileri için düzenlenen turlardan da almıyorlar. Milli Eğitim ve Belediye işbirliği ile bu tür bir proje geliştirdiklerini açıklamıştı söyleşi arasında. “Çocukların tarih bilincini şimdiden edinmeleri, onlara gelecekteki kentsel koruma bilincinin şimdiden verilmesi çok önemli” demişti.
Umarız Laodikeia ekibindeki bu amatör heyecan gelecekte de sürer. Çünkü ünlenen pek çok ören yerinde bizzat kazı sorumlularının da hak vereceğine inandığım bürokratikleşme, giderek aristokratikleşme, zamanla toplumsal faydacılığı göz ardı eden bir uygulamalar dizisine dönüşebiliyor. Bu ise onları toplumsal sorumluluktan koparıp, salt epistemolojist bir yaklaşımın dar sınırları içine hapsedebiliyor. Ya da her şeyi metalaştıran ticari bir zihniyetin açgözlü yaklaşımına!
Hoca’nın öğrencileri bir proje içinde gezdirip, düğün fotoğrafı çektirmek isteyenleri ücretsiz davet etmesi önemli geliyor bana. Yukarıdaki örneğe, bu öneme vurgu yapmak için değindim.

11
Laodikeia üzerine Prof. Dr. Celal Şimşek ile yaptığımız söyleşiye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

LAODİKEİA BİLİM İNSANI YETİŞTİRİYOR

Y.Tok: Bilimsel çalışmalar nasıl gidiyor Hocam?

C.Şimşek: Laodikeia’da iki tane doktora tezi hazırlandı, iki tane yardımcı doçenti var. Bunlardan birisi Tripolis’i kazıyor (Yard.Doç.Dr.Bahadır Duman.) Bu ikisi şimdi Doçentlik için müracaat edecekler. Halen hazırlanmakta olan dört tane daha doktora tezi çalışması devam ediyor.

Y.Tok: Yakın zamanda haber olmuştu, kentin geçmişini tarihsel olarak bilinenden çok geriye götüren keşiflerden söz edilmişti.

C.Şimşek: Biz dedik ki, doğanın ortasındaki böyle güzel bir alanın bir geçmişi olması lazım dedik. Kentin her yerine radar taraması yaptık. Asopos tepesi denilen yere kafayı taktık. Burada bir sondaj yaptık ve kentin geçmişini orada bulduk.
Antik kaynaklardaki bilgiler diyor ki, bu kent, Seleukoslar kralı 2. Antiokhos tarafından eşi Laodikeia adına kurulduğunda burada kutsal bir yerleşme vardı. Strabon ve Plinius böyle diyor. Bu yerleşmenin bir adı Diospolis’ti ama önceki adı Rhoas’tı. Rhoas etimolojik olarak Anadolu adı. Buradaki çalışmalarımız ve batı prehistorik metropoldeki çalışmalarımız, bize buranın geçmişinin günümüzden 7500 yıl önceye dayandığını ortaya koydu. Yani bu kentler tipik olarak Anadolu yerleşimleri. Eğer kronolojiye bakacak olursak ilk adı Rhoas, Anadolu adı. Sonraki adı 3000 yıl önce Diospolis, sonra Helenistik dönemde Laodikeia. Laodikeia kentin üçüncü adı. Bunu burada tespit ettik ve kenti artık daha iyi tanımaya başladık. Dikkat edin, ancak onuncu yılda tanımaya başladığımızı söylüyorum. Şimdi kentin dördüncü yüzyıldaki durumunu daha iyi biliyoruz. Yani Hristiyanlık için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Özellikle İmparator Büyük Konstantin’in zamanında annesiyle birlikte hacı olmak üzere ilk kez Kudüs’e gitmeleri, Anadolu’daki en eski yedi kilise unvanının verilmesi ve bu kiliselerden birinin de Laodikeia’da olmasını daha iyi anlıyoruz.

7

LAODİKEİA KİLİSESİNİN KARARLARI İNCİL’DE YER ALIYOR

Biz bir yandan öyle şanslıyız ki, bir yerde kazı yapıyoruz, tesadüfen Laodikeia kilisesini buluyoruz. Bu kilise o kadar önemli ki, MS 360 yıllarında Laodikeia Konsülü yapılan kiliseyi kazıyoruz. Bu Konsülde alınan kararların çoğu, bugünkü İncil’de yer alan ayetlerin tespit edildiği kararlardır. Kent bu yönüyle çok kutsal. MS 4.yüzyıldan 7.yüzyıl başına kadar kentin yaşam kültürünü öğrendik.

12

LAODİKEİA’DAN KALEİÇİ’NE

Y.Tok: Kentin terk edilişi oldukça dramatik diye biliniyor.

C.Şimşek: Esasen kent MS 494 yılı depreminde bitiyor. Kasabaya dönüşüyor. Ondan sonra da, İmparator Fokas zamanında 610 yılındaki bir depremle kent bu günkü Kaleiçi’ne, Hisarköy’e ve yukarıdaki yamaçlara taşınıyor. Bundaki en büyük etken, şehre gelen suyolları bozuluyor ve özellikle de ovanın ortasındaki Batı Anadolu kentlerinin hemen hemen hepsi taşınıyor. Colossae şimdiki Honaz’ın olduğu yere taşınıyor, adı Khonai oluyor. Ardından gelen Sasani ve Arap akınları ile bu bölgeler yağmalanıyor. Ama Tripolis ve Hierapolis dağ eteğine yaslandıkları için biraz daha dayanıyorlar. Buraların Türkleşme tarihi 1206’dır. O zamana kadar yerleşimler oralarda devam ediyor. Hatta öyle ki, Tripolis’te kent bir günde üç kere el değiştiriyor.

3

KARYA FİRİGYA LİDYA KÜLTÜRLER BEŞİĞİ

Y.Tok: Bilgi edinmek için soruyorum, Karia kültürü, coğrafya Lycus vadisinden Frig topraklarına doğru evrildikçe nasıl bir değişim gösteriyor antik dönemde? Özellikle inanç kültürlerinin vadi kent yerleşmelerinde yaşadığı yoğunluğunu kısmen de olsa açıklayabilir mi acaba?

C.Şimşek: En önemlisi, sizin belirttiğiniz gibi inanç kültleri değişiyor, çünkü halklar da değişiyor. Karya halklarının bir ucu iç batı Anadolu’nun sınırı olan Karcı dağına dayanır. Frigya toprakları ise buradan başlar. Kar ve Frig dilleri henüz çözülmemiş. Karların geçmişine baktığımızda yerli lokal kavimler ve üçüncü binden, Tunç çağından itibaren bu kavimlerin çeşitli medeniyetler oluşturduğu görülüyor. Mesela Girit medeniyetini Karya’dan 3. ve 2.binde giden halklar oluşturuyor. Ve günümüzden 2600 yıl önce buradan ve Girit’ten giden insanlar Kıt’a Yunanistan’ına çıkıyorlar. Oradaki sanat ve kültürü oluşturuyorlar. Bu yayılıma dikkat çekmek istiyorum, o çağlardaki yayılımı ele alıyorsak Anadolu’dan başlamamız gerekiyor.

9

Anadolu halkları birbirine benzese de coğrafyalardaki tapınımlar çok değişik. Her iki bölge halkları da çobanlık, çiftçilik yapıyorlar, tarım ve ticaret yapıyorlar. Ama tapınımlarda, mesela Karlarda özellikle demir çağından itibaren Zeus baş tanrı olarak ortaya çıkıyor. Dikkat edin baba kültü ön planda. Yani ataerkil bir kült var. Ama Frig bölgesinde anaerkil bir kült var. Anadolu’nun gerçek kültü olan Kibele, anatanrıça kültü var. Frig açıkhava kült alanlarında bunu görebilirsiniz. Laodikeia kazı çalışmalarında Kibele’nin sevgilisi Attis’le ilgili(biliyorsunuz Attis sonra çıldırıyor ve hayalarını kesiyor) bir çok kabartma, heykel, materyal ve yazıtlar bulduk. Ama bu kültün en önemli merkezi Hierapolis. Hadım edilmiş Gallus diye adlandırılan Kibele rahipleri çalışırdı Plutonion’da. Bir başka örnek, Karya bölgesindeki Labris adıyla bilinen çift yüzlü balta simgesi. Bu baltayı Karya’da Zeus taşırken, Frig bölgesinde oğlu Apollon taşırdı. Leto kültü bu bölgede çok egemen. İki çocuğu var, Artemis ve Apollon, Kibele kültü gibi. Mesela Beyağaç’ta, dağdaki törenler tipik bir Hitit Anadolu törenleridir. Açık hava kült alanları törenleridir bunlar. Hititler de çok yaygındır. Oradaki yatır 20 metrenin üstündedir biliyorsunuz, etrafını üç kere dolanır ve götürdüğünüz kurbanı kesip orada yersiniz, kesmeyenlerle de paylaşırsınız.

10

HIZLI KAZI HIZLI RESTORASYON DEĞİLDİR

Y.Tok: Laodikeia yaklaşık 11 yıldan beri kazılıyor. Bunun sanırım hemen hemen yarısı da 12 aylık kazılar şeklinde geçti. Halen kazı, restorasyon, konservasyon ve diğer çalışmalar eş zamanlı olarak sürüyor. Laodikeia’yı erken zamanda ayağa kaldıran da bu yöntem oldu galiba. Her kazı için bu mümkün olmuyor.

C.Şimşek: Evet, ekonomi, iklim, mali olanaklar süreklilik için burada çok önemli. Ayrıca şunu ekleyelim, biraz önce söylediğim arkeolog, restoratör ve mimarların yanında, Laodikeia’da çalışan akademisyenler de önemli. Sadece burada 12 akademisyen çalışıyor. PAÜ’nün bünyesinde 6 ayrı kazı var ve sadece Laodikeia’da Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden 12 akademisyen çalışıyor. Bu rakamlar da önemli.

 

____________________________________________________

Camlik_denizlihaber

____________________________________________________

Y.Tok: Ben soruya devam etmek istiyorum, 2013 yılına gelindiğinde, yıllar önce önünüze koyduğunuz hedeflere ne kadar yaklaştınız ya da ulaştınız?

C.Şimşek: Ben bir şeyi düzeltmek istiyorum Yaşar Bey, hızlı kazı, hızlı restorasyon değildir. Bu aynılaştırma her zaman hata demektir. Bunu ‘zamana yayılan’ olarak düzeltelim. Burada yapılan çalışma, aslında normal bir kazıda 5-6 yıla tekabül eder. Bir hoca, üniversiteye bağlı olarak maksimum üç ay çalışabilir. Bunu dörtle çarpın, benim bir yıllık kazı sezonu, orada dört yıla tekabül eder.

13

Y.Tok: 12 aya nasıl çıkarabildiniz?

C.Şimşek: Biz ne yaptık, bir sistem oluşturduk. Kazı bölgesine yakın olmamızdan kaynaklanan bir sistem bu. Çok iyi hatırlıyorum, ben ilk kazıya başladığımda Laodikeia’nın kazısı için biçtiğim zaman birimi bin yıldı. Sonra 2008 yılından itibaren 12 ay kazınca ve Belediye finans kaynağını üstlenince altı yüz yıl demeye başladım. Geçen gün çocuklara şunu söyledim, Türkiye’de 5-7 km.lik bir alanın çizilmiş ve ulusal koda bağlı bir ölçeklendirmesi şu anda elimizde. Sadece bu iş için iki eleman tahsis edilmiş durumda. Siz bana “hoca merkezi hamamın 1/5 ölçekli bir çizimini istiyorum” dediğinizde ben size hemen çıkartıp verebilirim. Geçen gün yine arkadaşlarımızdan Gökhan’a dedim ki, “bakar mısın ne kadar kazmışız?” 11.yılda sadece yüzde üçünü kazmış ve ayağa kaldırmışız. Bu düzeltmeyi şimdi yapabiliriz, 11 yılda yüzde üç ise, yüz yılda yüzde otuzunu kazabiliriz.

1000 YILDAN 400 YILA

Y.Tok: Hocam bu kez de yaklaşık 400 yıla düşürdünüz.

C.Şimşek: Hadi biraz geniş tutup 500 yıl diyelim. Ama tek şartı, aynı performansta devam etmesi. Yoksa önümüze çıkan engeller de az değil. İstimlak meselesi gibi…

Y.Tok: Yıllar önce Bülent Hoca(Prof.Dr.Bülent Topuz) ile geldiğimizde, o size latife olsun diye “Kenan Hocayı Aphrodisias’a teslim ettik, sizi de buradan ayırmayız artık” demişti. Hatırlıyorsunuz umarım.

C.Şimşek: Bu işin şakası tabi. Ama siz bir yere emek verdikten sonra öldüğünüzde nerede yattığınız önemli değil. Önemli olan halk, insanlar, yönetim sizi buna layık bulursa, önemli olan bu.
Ben dün Aphrodisias’ta çok gururlandım. Kenan Hoca koca bir ömür harcadı orada. Aphrodisias onun sevgilisiydi. Şimdi sevgilisinin bağrında yatıyor. Öbür dünyada biz belki bir tek soruya cevap veremeyeceğiz. Çocuklarımıza ve eşimize ayırdığımız zaman çok az. İnanın, benim haftada yedi günüm burayla geçiyor. Eve gittiğimde de bitmiyor. Akşam yemeğini yer yemez çalışma odama çıkıp yayın çalışmalarıyla uğraşıyorum. Çünkü bilim dünyası bizden bu çalışmaların verilerini istiyor. Ben keyfi olarak yılda bir- iki yayın yapsam yeter diyemem. Bilime borcum var ve benden borcumu ödememi bekliyor. Buna zorunlusunuz. Kısaca gelecekte kimin nereye layık olduğunu biz tayin edemeyiz, biz çalışırız bunun değerlendirmesini gelecek kuşaklar yapar. İçeride kapıda bir notum vardır astığım, “gelecekte, geçmişte yaptığımız güzel işlerle anılacağız.”

2

2013 KAZILARI

Y.Tok: Hocam şimdi günümüze gelelim isterseniz. 2013 kazıları nasıl geçti? Nasıl planladınız nasıl gelişti, neler elde ettiniz, neler bulguladınız, verimli miydi? Siz yıl boyu kazıdasınız o nedenle sezon değil, tüm yıl kazıları nasıl geçti diye soruyorum.

C.Şimşek: 2013 yılı kazılarında hedeflerimiz neydi? Belki önce bu soruyu cevaplamak gerekiyor.
Biz 2013 yılında öncelikle kuzey kutsal agoranın batı portiğinde yıkılmış olan altı sütunu ayağa kaldırmak istiyorduk, onları kaldırdık. Sonra agoranın güney batı kısmında bir tepe vardır. Biz burayı önceleri normal bir tepe sanıyorduk. Meğerse buraya portik sütunları yıkılmış, batıdan doğuya doğru esen rüzgarlarla yerin 7 metre altında kalmış. Bu nedenle bizim yer radarı görmemiş.

5

Y.Tok: Yer radarı kaç metreye kadar tespit yapıyor?

C.Şimşek: Yani 4-5 metrede yer radarı alıyor. Ama daha derin metrelerde pek verim alamıyor.
Bu bölgede iki buçuk ayda üç tane sondaj yaptık. Zaten şu anda devam eden tek kazı alanımız da orası. Sonra Stadion caddesinde yüz metre kadar bir bölüm kazmıştık, esasen orada restorasyon yaptık. Artık şimdi Suriye caddesinden dönüp Denizli’ye doğru stadyum caddesinde yürüyebilirsiniz.
Sonra, yıllardır ertelediğimiz bir yer vardı. İmparator Caracalla çeşmesi.

6

Y.Tok: Suriye caddesinden Stadyum caddesine dönen köşedeki çeşme mi bu?

C.Şimşek: Evet o çeşme. 1962-63 yıllarına Kanada Quebec Üniversitesi adına bazı arkeologlar kazı yapıp toprağını oraya yığmışlar, molozları oraya atmışlar, blokları yığmışlar, dağınıklık oluşmuş. O benim hep içimdeydi. Bu sene ilk kez çeşmede düzenlemeler yaptım, yanındaki dükkanları restore ettim ve onun yanına da blokların hepsini tasnif ettim. Şimdi güzel oldu.
Gelecek yıl ümit ederim programlarımız tutar, stadyum caddesine girecek ve stadyuma kadar yürüyeceğiz. Öyle bir planım var. İnsanlara kentin ana akslarını göstermemiz lazım.

14

LAODİKEİA KİLİSESİ TAMAMLANACAK
Laodikeia Kilisesi’ndeki çalışmalar yoğun olarak devam ediyor. Burası için projeler hazırlandı ve kuruldan geçti. Şimdi de GEKA’ya bir proje hazırladık belediye üzerinden, umuyorum yakın bir tarihte sonuçlanacak. GEKA’dan çıkmasını beklediğimiz bu projenin iki-üçayağı var. Birincisi üst örtü. Basit bir örtü olacak. Mesela Efes yamaç evlerdeki örtüyü düşünün. Orada çelik konstrüksiyon evlerin ve mimarinin güzelliğini kapatıyor. Bizde ise yapının ve duvarlarının güzelliğini önplana çıkaran bir sistem olacak. Polikarbondan, sıcak ve soğuk geçirgenliği olmayan bir maddeden olacak. Yüksekliği 11 metre örtünün. Gerçekte kilisenin yüksekliği 21 metre. Ama yanında tapınak var ve tapınağı boğmamalıyız.
İkinci etabı yürüme bantları. Cam üstünde yürünecek. Üçüncü etabı ise bakanlık levhalarının değişimi olacak. Hepsini değiştireceğiz. Aynı levhaları İngilizce Türkçe yapacağız, ama köşesinde QR kod olacak. Bu kodu akıllı mobil cihazlarınıza yükleyecek ve yapı ile ilgili temel bilgileri okuyacaksınız. Ayrıca hangi dilde okumak istiyorsanız o dilde göreceksiniz.

Y.Tok: Siz çok şanslısınız Laodikeia’da. Bugün gelmeden önce internet haberlerinde okudum, Priene antik kentinin hemen yanına F tipi bir hapishane yapılıyormuş.

C.Şimşek: O haberi görmedim. Biz gazetelere ancak akşam saatlerinde bakabiliyoruz. Zaten düzenli takip etmeye zamanımız da olmuyor.

4

BAKANLIK İZNİ İLE KUTSAL AYİNLER

Y.Tok: Hocam biraz da Laodikeia’da turizm hareketini konuşalım. Son yıllarda antik kenti gezenler çoğalıyor. Denizli’deki yıllık ortalama turizm potansiyelinin Laodikeia payı nedir?

C.Şimşek: Kentteki turizmi konuşacak olursak, Benim buradaki ziyaretçilerim orta yaşın üzerindedir. Bunlar ortalamanın yüzde seksenini oluşturur ve çoğunluk hacı olmak için gelirler. Hareketlilik bu ay(Eylül) ortalarından itibaren başlar. Bu yaş grubu çok sıcak aylarda gezemezler. O nedenle bu aydan sonra turizm canlanır Laodikeia’da, Aralık ayı ortasına, Chrismas zamanına kadar devam eder. Ardından Şubat ortalarında başlar ve Nisan sonuna kadar bu yoğunluk sürer. Yani bizim turistlerimiz daha çok dinsel tören için gelenlerden oluşur ve neredeyse yüzde yetmişi bu amaçla gelir. Kalanı diğer gruplardan oluşur.

8

Y.Tok: Yerli-yabancı ayrımı nasıl?

C.Şimşek: Gelenlerin yüzde sekseni yabancıdır ve onlarda ifade ettiğim gibi dinsel ritüel amacıyla gelir. Hemen hemen burada günde 7-8 defa ayin olur. Bununla ilgili olarak Valilikten sürekli izin faksları gelir.

Y.Tok: Bu ayinler izne mi bağlı?

C.Şimşek: Burası Anadolu’daki yedi kiliseden biri olduğu için Bakanlar Kurulu kararıdır. O nedenle Valilikten izin alarak ayin yapıyorlar. O izinler de bize faksla bildirilir. Bugün bile şu saatte 3-4 faks geldi.
(Devam edecek.)

Yorumlar

Mesut Ozulke   -  Bağlantı 12 Kasım 2013, 21:57

sevgili Celal Hocam, Öncelikle sizin gibi,hayatını bilime ve tarihe adamış değerli hocalarımız olduğu için ne kadar övünsek azdır.Bu ülke sizin gibi değerlerin kıymetini çok iyi bilmesi gerekir.Hocam inşallah Laodikya’dan sonra Honaz’a (Colossae) sizi bekliyoruz.yüreğinize ve ellerinize sağlık.saygılar…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı