REKLAMI GEÇ

YETKİMİZİ HALK YARARINA KULLANIYORUZ

27 Mart 2018 Salı

Makina Mühendisleri Odası Denizli Şube Yönetim Kurulu Başkanı Harun Kemal Öztürk söyleşisi kaldığı yerden devam ediyor.

ODANIN SORUNLARI NELER?
Sorunlarımıza gelirsek, Oda ve üyelerinizin sorunları neler? Önce bunu saptayalım isterseniz.
Bizim temel bir sorunumuz var. Bu sadece bizim değil, TMMOB’ye bağlı tüm mühendislik alanlarının temel bir sorunu. Bizim arkadaşlarımız proje çizdiğinde o projeleri denetliyoruz. Burası çok önemli. Neden? İki sebeple denetliyoruz: birincisi şekilsel olarak projelerin aynı formatta yapılması için. Yani benim burada istediğim standart Hakkari, Edirne ya da Ankara’da aynı olmalı. Herkes baktığında aynısını görmeli. Standardizasyon çok önemli bir konu. Hem işi kolaylaştırıyor, hem hatayı önlüyor. Kamuda denetim yapan bir arkadaşımız da aynı şeyi göreceği için bir yanlışlık olduğunda onu hemen belirleyebilir. O yüzden şekilsel olarak projelerin aynı standartta olması gerekir.

İkincisi, proje çizim ve hesaplamalarında her zaman hata yapılabilir. Bunu telafi etmenin yolu başka biz göz tarafından denetlenmesidir. Biz diyoruz ki bunu yapalım. Açık ve bariz hataların görülebilmesi için kontrol çok önemli. Zaten detaylı incelemeye mevzuat izin vermiyor ancak açık ve görülebilir olanlar en azından önlenmiş olur.

BİZ YETKİYİ HALK YARARINA KULLANIYORUZ
Proje denetimleri yönetmeliklere uygun ve yeterli yapılıyor mu?
Şu anda bir imar yönetmeliği çıktı ve kontrol yapmasan da olur diyor. Götür belediyeye göster, başka kontrol yaptırmak zorunda değilsin. Bu maddeye bakarak meslektaşlarımız da “biz projemizi odaya kontrol ettirme zorunda değiliz” diyorlar. Biz de “hayır zorundasınız” diyoruz. Çünkü TMMOB Yasası, Anayasa ve yönetmeliklerimizde yaptırmanız hususunda hükümler barındırıyor. Biz bu üç yasal mevzuattan aldığımız yetkiyle bu projeleri denetleyeceğiz diyoruz. Bunu halk yararına, kamu yararına denetleyeceğiz diyoruz. Mesleğimiz ve meslektaşlarımızın geleceği denetleyeceğiz. En son Danıştay bir karar verdi. İzmir’de bir üyemizin açtığı davaya karşı Danıştay 12 Dairesi, Anayasanın 135. Maddesi, 6235 sayılı TMMOB Yasası, MMO’nun çıkardığı yönetmelik ve İmar yasasını ayrıntılı biçimde değerlendirdikten sonra diyor ki, “halk yararına olduğu için mutlaka odaya götürmeli ve denetimden geçirmeli” diyor.

SORUNLAR CEZA VERİLEREK ÇÖZÜLMEZ
Bu işin oda yönetmeliklerinde yaptırımı yok mu?
Bunu Türkiye’de yapan iki-üç şubeden biriydik. Şube olarak birkaç arkadaşımıza ceza verdik. Sonra dedik ki diğer şubelerle ortak bir hareket alanı bulalım, genel kurulumuzda konuşalım, sonra başkanlar toplantımızda dile getirelim. Nisan ayından başlayarak bu konuyu tekrar çok ciddi olarak ele alacağız. BU denetim üyemizin lehine olan bir şey, aynı zamanda üyeyle ilişkilerimizi düzenleyecek bir şey. Geçmiş dönemlerde bunu yapmamış olmamızın nedeni, yaptırım imkanımızın yeterli olmayışı. Bizim bir tane yaptırımımız var. O da onur kurulumuzun kademeli olarak bir hafta, bir ay, altı ay ve bir yıl meslekten men cezası. Biz bunu yapmayı çok mu istiyoruz. Hukuken yapmak zorundaysak, ayrıca etik olarak bu iş halkın menfaatineyse yapmaktan kaçınamayız. Başka çaremiz yok diye düşünüyorum. Böyle bir uygulama üye ile aramızda çelişki yaratabilir. Ama biz ceza ile çözmek istemiyoruz, o nedenle önümüzdeki dönem yapılacak toplantılarla bu konuyu gündeme getirecek ve işi ciddi tutacağız.

ASANSÖR KONTROLÜNÜ EN DOĞRU BİZ YAPARIZ
Son yıllarda yasa değişikliği tasarıları ortaya çıkıp yönetmelik değiştikten sonra Denizli’de belediyelerle asansör protokolleriniz giderek azaldı. Bir-iki belediye dışında protokolünüz kalmadı diye biliyorum. Protokol yapılmamasının olası sonuçları hem oda hem de halk sağlığı açısından olası sonuçları neler olabilir?
Detaylı incelerseniz, Türkiye’de asansör kontrolünü ilk başlatan bizim Şubedir. Asansör yönetmeliğinin çıkmasında etkili olan oda ve şube de biziz. Belediyelerle sürdürdüğümüz ikili ilişkilerle daha yönetmelik çıkmadan önce asansör kontrol protokolü yapmaya başladık, yönetmeliğin çıkışında da etkili olduk. Bizim için önemli olan birinci nokta, kontrolün yapılması. Ama biz doğru yapacağımızı düşünüyoruz. Çünkü bu konuda uzun yıllara dayanan bir tecrübemiz var. Akredite olmuş, binlerce asansörün kontrolünü yapmış. Ne var ki bu belediyenin tasarrufunda olan bir konu. Onların seçimi bu. Bu tercihlerin sonuçlarını onlar da biz de göreceğiz. Başlangıçta kayıp gibi görülebilir ama maddi bir kayıp saymıyoruz. Çünkü bizim yaptığımız denetimlerin geliri teknik personelimizin ancak giderlerini karşılıyordu. Başa baş rakamlar yani. Bunun sebebi şu, bir arkadaşımızın asansörü kontrol etme süresi var. İstatistikleri var. Yıllardır bunu yapıyorlar. Doğru ve güvenilir bir kontrol için bir teknik görevli, bir günde maksimum beş asansörü kontrol edebilir. Bu sayı altı olamaz. Buna sistemde izin vermiyoruz. Zaten öbür türlüsünde –argo olacak ama- işin cılkı çıkar.

BİZ ZARARINA DA OLSA ÇALIŞIRIZ
Geliriniz yoksa neden bunca çaba?
Biz bunu çok tartıştık. Yapalım mı, yapmayalım mı? Hatta bazı durumlarda bu sayı 3.5, 4’e geliyordu. O nedenle kendimize bu soruyu da sorduk. Ama biz makina mühendisleri odası olarak şu sebeple bunu yapmalıyız; birincisi bu bir toplumsal sorumluluk. Zararına da olsa yapalım. İkincisi, biz oda olarak topluma kendimizi de göstermek, anlatmak ve tanıtmak istiyoruz. Çocuklarımız mesleğe heveslensin, insanlarımız bu “bu oda düzgün şeyler yapıyor” diye düşünsün. Çünkü bu ülkeye güvenilir kurumlar lazım. Çocukların örnek alabileceği rol modeller lazım. Bu düşünceyle bu işten kaçınmamalıyız dedik.

TMMOB’NİN YARINI NE OLACAK
TMMOB’nin genel sorunlarına gelirsek, konuştuğumuz konular da dahil olmak üzere pek çok sorun sıralanabilir. Çünkü yönetmeliklerdeki değişikliklerden en çok etkilenen TMMOB ve odalar oluyor. Bunlar da onun sorunu. Ama burada konuşulması gereken aslında birliğin yarını ne olacak konusu.
Evet, TMMOB’nin yarını ne olacak? Bir kere şunu unutmayalım. TMMOB Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuş bir kurum değil. Biraz önce söylediğim gibi 6235 sayılı Türk Mühendis Mimarlar Birliği Yasası ile kuruldu. Bir kurum eğer yasayla düzenlenmişse, onunla ilgili değişiklikler ancak yeni bir yasa çıkarmakla mümkün. İkinci olarak, TMMOB yasasını açarsanız, görev, yetki ve sorumluluklarının Anayasanın 135. Maddesiyle aynı sözcüklerle sıralandığını görürsünüz. Yani yasası Anayasanın 135. Maddesine göre düzenlenmiş bir kurum. O nedenle TMMOB yasasını tek başına değiştiremezsiniz. Ancak Anayasa ile değiştirmeniz lazım. Önce Anayasa değişmeden yasada değişim zor. Eğer Anayasadaki hükme aykırı bir yasal değişiklik yaparsanız bu iş Anayasa Mahkemesine gider. Nasıl gider, Meclisten belirli sayıda milletvekilinin başvurusu ile olabilir, ana muhalefet partisinin başvurusu ile olabilir ya da biz kendimiz iç hukuk silsilesini takip ederek götürebiliriz.

YASAL DEĞİŞİKLİK İHTİYACI YOK
Başka bir açıdan bakalım gelişmelere. Böyle bir yasal değişiklik ihtiyacı var mı?
Ben ihtiyaç bulunduğunu düşünmüyorum. Anayasa ve yasanın bize verdiği görev ve sorumluluklarda olumsuz bir durum yok. Toplum yararı gözetilmiş, meslek yararı gözetilmiş, meslektaşlar arasındaki ilişkiler gözetilip düzenlenmiş, meslek etiğini koruyan tedbirler getirilmiş. Siz bunları ortadan kaldırırsanız ne olur? Şöyle bakalım. Bir makina mühendisi mezun olduktan sonra diyor ki ben mesleği şu alanda icra edeceğim, şu projeleri çizeceğim. Biz bu konuda önce yeterlilik ve yetkinlik kursları açıyoruz, sertifikalar veriyor ve yetkilendiriyoruz. Önce arkadaşımız kendi alanında yetkili hale geliyor. Sonra biz onun diplomasını alıyoruz, evet bu arkadaşımız yapabilir diyoruz, proje önümüze geldiğinde o kişi mi diye bakıyoruz, tümünü kendi verilerimizle kontrol ettikten sonra onay veriyoruz. Siz bu aşamada Makina Mühendisleri Odasını devreden çıkardığınız zaman, Belediye önüne gelen projeyi hangi verilerle denetleyecek? Projeyi imzalayan mühendis mi, herhangi biri mi imzalamış? Nasıl anlayacak, bilemeyecek, bu bir. Diyelim mühendis imzaladı. Peki bu alanda yetkili midir? Bunu da bilemeyecek belediye. Bu durum aslında başlı başına sorun. Durumu kontrol altına alacak başka bir mekanizma yok ortada. Mevcut tek mekanizma var olan meslek odaları.

HANİ DEVLET KÜÇÜLÜYORDU?
Devlet bu boşluğu bir mekanizma ile dolduramaz mı?
Devlet böyle bir mekanizma kurabilir elbette. Ama hani biz devleti küçültüyorduk? O yüzden KİT’leri satıp özelleştirmiyor muyuz? Bu durumda odaları devreden çıkarmak neye yarıyor? Burada bir kamu tüzel kişiliği var. Devlet bunlara maaş ödemiyor, yer kirası ödemiyor, hiçbir masrafını üstlenmiyor, mekanizma kendi kendine çalışıyor ve devlet adına yapıyor bunları. Bir kambur değil, kolaylaştırıcı iş yapılıyor. Bu durumdayken deniyor ki, bu odaları kapatacağız, yerine bunları yapacak bir organizasyon kuracağız. Bu kendi içinde çelişkili bir durum. Hazır işleyen bir şey var, sana yük değil, düzgün bir çalışma sistemine sahip.

Denetleyebilirsin! Yasayı okuyun, odalar denetim dışı değil. Diğer kamu kurumlarını nasıl denetliyorsa, gelip odaları da denetleyebilir ve denetliyor. Zaten bizde çok sıkı bir denetim var. Hem iç denetim, TMMOB’nin kendi denetimi, hem de devletin denetimi var. Denetlesin zaten. Kamu yararı dışındaki faaliyetler bu sayede ortaya çıkabilir.

HERKES KENDİ ODASINI KURARSA NE OLUR?
TMMOB tasarısı gündeme geldi, son olarak odaların şubeler düzeyinde bölünerek yeniden yapılandırılması konuşuluyor. Bu bölünmenin yararı ne olur? Siz Denizli Şubesi olarak bağımsız bir oda mı olacaksınız? Biraz karikatür olacak ama kendi bünyenizde makina üretip satmadığınıza göre bölgelere ayrılmak için farklı teknolojiler kullanan bölgeler olmalı. Böyle midir durum?

Bu durum sıkıntılı. Sadece meslek odaları olarak bakmamak lazım. Sanayi ve ticaret odalarını da işin içine katarsak, Denizli’de beş tane sanayi odası, yedi tane makina mühendisleri, 12 tane ihracatçılar odası olsa ne olur? TMMOB çatı örgütü gibi bir iki tane daha olsa ne olur? Neyi getirir?

Önce kargaşayı getirir. Diyelim biz bir proje standardı oluşturduk, bu kez diğeri başka bir standart, öbürü daha başka ölçütlerle standart getirir. O zaman bir konuda önünüze yedi sekiz tane farklı standarda sahip proje gelir.
Diğer sakıncası, başta ideolojik olmak üzere muhtelif siyasal ve sosyal sebeplere dayanan bölünmelere dönüşme olasılığı. Herkesin kendi odasını kurduğunu düşünün! Böyle param parça, birbiriyle kavgalı gürültülü bir alana dönüşür, karışıklık yaratır. Yelpazede farklı farklı oluşumlar ortaya çıkar ve giderek iş ideolojik kavgalara dönüşür. Mesleki alan dışında alanlar açılmaya başlar. Böyle bir karışıklığa hiç kimsenin yol açmaması gerekir.

STANDART OLMAZSA OLMAZDIR
Bu durumda hükümetin amaçlarından biri ‘böl parçala yönet’ gibi klasik bir taktik mi? TMMOB ortadan kalkmaz ama tabela örgütüne dönüşür. Odalar ve şubeler de ilgili bakanlıklara bağlanır. Böyle olunca kamu yararına dönük tüzel kişiliğin sağladığı özerk yapı, bağımsız karar verme niteliği ne hale gelir?
Biraz önce de söyledim, ben onu anlatmaya çalışıyorum aslında. Odaların varlık gerekçesi nedir? Neden odalar var? Çerçevesini az önce çizdik, önce standart oluşturmak için var. Mesela herkes projesine bir ve aynı standarda göre çizsin. Aynı emniyet katsayılarını kullansın. Ben proje çizdiğimde asansörde emniyet katsayısını üç alıyorum. Herkes farklı ölçüler kullanırsa ne olur?

Özerkliğinizle ilgili değil mi bu sorunlar? Siz standart belirlemek için bilimsel bağımsızlığınızı kullanamazsanız standart nasıl oluşacak?
Devlet kendisi de bunu söylüyor, özerk olmamızı isteyen devlet. O nedenle odaları kuruyor. Bu yapılar diyor, öyle organizasyonlara dönüşmeli ki, devlete yük olmamalı, verimli çalışmalı. Sonra bunu devletin içine alırsanız, devletin şikayet ettiği verimsiz çalışan kurumlar gibi olur. Devlet Üniversiteler için de aynı şeyleri istiyor. Her üniversite kendi kurallarını kendi belirleyen kurumlar haline gelsin istiyor. Çünkü böyle olursa daha verimli çalışır. Mesela Denizli’deki üniversite ile Ardahan, Van, Edirne veya İzmir’deki üniversiteyi aynı planlamayla çalıştıramazsınız. Burada tekstil var, Ardahan’da hayvancılık ve tarım var, berikinde sanayi var… Neye göre tek bir model yaratacaksınız? Bu bile tartışılıyorken siz odaları devlete bağlarsanız buradan yararlı ve verimli bir şey çıkmaz. Olur mu, olur tabi. Ama nasıl olur? Odaları kapatsanız ne olur? Sonuçlarını iyi hesaplamak lazım. Odalarda bir sıkıntı varsa onlarla oturup konuşarak, kendilerine çeki düzen vermelerini sağlayacak yapılar, organizasyonlar, yöntemler bulunarak giderilebilir.

Siz odaların önünü açacağım diyerek onları ayırırsanız, bu sadece TMMOB, TTB (Türk Tabipler Birliği) ile sınırlı kalmaz. Sanayi ve ticaret odalarına kadar uzanır iş. Ve sonuç hiç sağlıklı olmaz diye düşünüyorum.

BÖLÜNME KİMLERİN İŞİNE YARAR?
Birkaç cümleyle son tartışmaya da değinebilir miyiz? TTB’nin adındaki Türk tanımının kaldırılması meselesi. Bu tartışma üzerine ne düşünüyorsunuz?
Bence gereksiz bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Ben TMMOB’nin başında Türk olmasından hiçbir şekilde rahatsızlık duyulmaması gerektiğini düşünüyorum. Kaldırılması kimin işine yarar bunu düşünmek lazım. TOBB’nin (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) başında da aynı tanım var. Veya eczacılar odasının başında da var. Yani bu aslında ülkenin tüm vatandaşlarını kapsayıcı bir tanımlama. Bu tanımı kaldırdığınız anda ne olacağını iyi düşünmeliyiz.
***
İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Prof. Dr. Şevket Murat Şenel’den daha fazla konuşmuşuz Harun Hocayla. Her ikisi de en uzun konuşan dizi konuklarımız oldu. İyi de oldu. Hem bilim insanı disiplinine uygun derinlikli analizleri, hem de sıcak ve samimi anlatımları bizi sürükledi. Bir de açık ve net yanıtlar vermiş olmaları, ele aldığımız konuları okur nezdinde anlatabilme imkanı sundu. Okurumuzu sıkmamak ve anlatılanları sindirmek için bu şube başkanlarımızla konuştuklarımızı ikişer günlük yayınlara dönüştürdük. Her ikisine de teşekkür ediyorum.

Yarın: Elektrik Mühendisleri Odası ne istiyor?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı