REKLAMI GEÇ

“MERKEZ SAĞ’IN YOKLUĞUNU ÇEKİYORUZ”

“MERKEZ SAĞ’IN YOKLUĞUNU ÇEKİYORUZ”

Türkiye’deki en büyük sorunu, parlamentoda merkez sağın temsil edilmeyişi olarak gösteren DP İl Başkanı Bakırsoy, “Mecliste dört ideoloji partisi var. Vatandaşın derdiyle, yaşadığı geçim sıkıntısı ile sadece Demokrat Parti ilgileniyor” dedi.

/ DENİZLİHABER / 2 Haziran 2010 Çarşamba, 19:58

Demokrat Parti’nin Denizli İl Başkanı Zafer Bakırsoy, denizlihaber.com editörü Selami Aydın’ın sorularını yanıtladı. Ekonomi D Gazetesi için yapılan bu özel söyleşide, partisinin geleceğine yönelik hedefleri sıralayan Bakırsoy, il başkanlığı sürecindeki pek çok gelişmeye de ışık tuttu.

Türkiye’de merkez sağ anlayışının Anavatan ve Doğru Yol partileri ile meclis dışında kaldığını söyleyen Bakırsoy, parlamentodaki dört partinin de ideolojik siyaset yaptığını savundu. 2002 seçimlerinde vatandaşın Demokrat Parti’yi meclis dışında bırakarak aslında kendi kendisini cezalandırdığını savunan Bakırsoy, “Mevcut partiler vatandaşın aşıyla işiyle ilgilenmiyor” dedi. Parti içi muhalefet için “şahsi ihtiraslarıyla siyasi iktidar peşinde koşuyorlar” ifadesini kullanan İl Başkanı Bakırsoy, Türkiye’nin en başarılı teşkilatı olduklarını söyledi.

İşte o söyleşi:

15 Mayıs’taki olağanüstü büyük kongre sürecine nasıl gelindi?
Demokrat Parti ile Anavatan Partisi arasındaki birleşme, Yargıtay’ın verdiği kararla iptal edildi. Birleşmede usul hatası yapıldığı ortaya kondu. 11 Haziran’daki Genel İdare Kurulu toplantısında birleşme kongresinde yapılan hatalar ve Yargıtay kararı görüşüldü. Bu toplantıda 15 Mayıs’taki kongrenin kararı alındı. Bazı GİK üyelerinin istek ve tahrikleriyle de 15 Mayıs’taki büyük kongreye genel başkanlık seçimi maddesi de ilave edildi.

Denizli bu kongrede partinin etkin makamlarında görev alabilecek mi?
Denizli adına görev alabilecek, ulusal düzeyde siyaset yapan önemli kişiler var. Denizli teşkilatı büyük kongre sürecinde etkin bir rol üstlenecektir. Demokrat Parti GİK üyesi Zekeriya Er, partinin Anavatan kanadından GİK üyesi Beyhan Aslan, Yüksek Haysiyet Divani üyeleri Denizli eski milletvekili Mehmet Gözlükaya ve milletvekili adaylarımızdan İsmail Ağar etkili isimlerdir. Ayrıca eski GİK üyesi Denizli eski belediye başkanı Ali Aygören de mevcut. Yeni kongre sürecinde genel merkezde yönetici olma düşüncesinde olan kişiler varmıdır şimdilik bilmiyorum. Ama Denizli görev alırsa da bu şaşırtıcı olmamalı.

Denizli teşkilatında bir uyuşmazlık sorunu var mı?
Denizli teşkilatında Anavatan Partililer ile Demokrat Partililer arasında bir uyuşmazlık sorunu yok. Anavatan Partililerin kendi içinde bir uyuşmazlık sorunu var. GİK üyemiz Beyhan Aslan, Anavatan Partisi’nde uzun süre il başkanlığı milletvekilliği, meclis grup başkanlığı yapmış önemli bir siyasetçidir. Partide iyi tanınır ve iç yapısını da çok iyi bilir. Partide yeni yöneticiler ile geçmişten bu güne Anavatan Partisine hizmet vermiş kadroların harmanlandığı, bir yönetim belirleme gerçekleştirdi.
Demokrat Parti ‘nin kendi içinde bir uyumsuzluk sorunu yok. Bugün il yönetimi bütün ilçeleriyle, belediye başkanlarıyla, geçmişte il başkanlığı yapmış partide akil adam pozisyonuna gelmiş partinin büyükleriyle uyum içinde çalışmayı sürdürüyor. Ama siyasetin doğasında bu var, bir iktidar varsa muhalefette olacaktır.

Partide hep bir karışıklık olduğu hissi kamuoyunda hakim. Parti içi muhalefetin sesi çok mu çıkıyor?
Hayır kesinlikle. Yani bazı insanların sesi çok çıkıyor değil. Bu arkadaşlara da biz saygı duyuyoruz. Onlar şahsi ihtiraslarıyla siyasi iktidar peşinde koştukları için bugünkü mevcut Demokrat Parti teşkilatlarındaki idareye karşı siyasi hayatlarını devam edebilmek için muhalefet yapıyorlar. Onlara da saygı duyuyoruz. Yapacaklardır tabii ki.

Ak Parti’nin ‘merkez sağ’ı temsil ettiği söylenebilir mi?
Siyasi partiler ihtilaçtan doğar. Eğer o siyasi partinin ilkelerine, değerlerine, inançlarına olan ihtiyaç devam ediyorsa millet onu başarılı kılar. Oylarıyla, desteğiyle. Bugün Demokrat Parti’nin temsil ettiği; daha önce Anavatan Partisi, DYP, Adalet Partisi’nin temsil ettiği merkez sağ siyaset anlayışına, yani değerler üzerinden siyaset yapmaya, 70 milyonu bir bütün olarak gören bu siyaset anlayışına her zaman kinden fazla ihtilaç var. Dolayısıyla 2002 seçimlerinden önceki dönemde o günkü ANAP yöneticileri ile DP yöneticilerinin girdiği anlamsız kavga neticesinden de halk iki siyaset kurumunu cezalandırdı. DYP ve Anavatan’ı barajın altına itti.

Sonra millet merkez sağ siyaset anlayışı dışındaki bütün siyaset anlayışlarını da denedi. Refah Partisi’ni denedi, Demokratik Sol Parti’yi denedi, Milliyetçi Hareket Partisi’ni denedi. Yeni diye Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de denedi ve memnun olmadığını bize ifade ediyor. Gittiğimiz her yerde diyor ki; “Bu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin alternatifi yok”… Adalet ve Kalkınma Partisi merkez sağ siyaseti temsil etmiyor. Merkez sağın tek temsilcisi Demokrat Parti’dir.

Çünkü AKP’ye oy veren seçmen, toplumun her kesimi, bu günkü ekonomik performansından mağdur olan kitliler. Sekiz yıllık performansından; siyasi manadaki performansından memnun olmayan milyonlar var Türkiye’de. Ve yine AKP’nin sosyal performansından ülkeyi kötü yönetmesinden, sosyal manada başlayan deformasyondan rahatsız olanlar da var. Bu insanlar AKP’ye oy vermek istemiyor. Ama kendi inançlarına saygılı olmayan CHP’ye de oy vermeyi düşünmüyor. MHP’yi ülkeyi yönetmekte yeterli bir kadro olarak algılamıyor. Bizi de ulusal medyadan gerekli desteği alamadığımız için ve bugün parlamentoda olamadığımız için; yeteri kadar göremiyor. Ve ondan dolayı “alternatif yok” deyip çıkıyor. Oysa 2002 seçimlerinde bizi cezalandıran millet farkında olmadan kendisini cezalandırdı. Bizim bıraktığımız Türkiye bugünün Türkiye’sinden çok daha iyiydi. İnsanların karnı toktu, sırtı pekti. Geleceğe dönük hayalleri vardı.

Bugün köylü bugün çiftçi DYP’nin Demokrat Parti’nin iktidar olduğu dönemleri arar hale gelmiştir. Sanayici, esnaf çok zor günler yaşamaktadır. Bu sıkıntının en büyük sebebi de özellikle Denizli’de çok iyi görülüyor. Ben Demokrat Parti’ye olan ihtiyacın millet tarafından görüldüğünü gayet yakından tespit ediyorum.

Halkın karşısına hangi vaat ve düşüncelerle çıkıyorsunuz?
Tabanda siyaset yapan bir adamım. Gittiğim her yerde bana diyorlar ki: “Bir şey yapın. Bizim size oy vermemizi sağlayacak bir şey yapın. Biz sizi cezalandırdık fakat kendimizi de cezalandırmışız. Sizden sonra bütün siyaset anlayışlarını değerlendirdik. Fakat memnun değiliz. Yenisini aramaya devam etmek istemiyoruz. Artık devlet yönetme kabiliyeti olan, değerler üzerinden siyaset yapmayan bir anlayışa destek olmak istiyoruz. Gidin kendinizi revize edin”. Bizde bunun hazırlıklarını yapmaktayız. Bu Kasım ayında yapacağımız olağan kongremiz Demokrat Parti‘nin iktidara gelişinin göstergesi olacağı kongredir. Bugün Demokrat Parti genel merkezinde Arge’de yepyeni söylemlerle halkın, çağın ihtiyaçlarına cevap verecek, Türkiye’yi içinde bulunduğu coğrafyada yeniden lider konuma getirecek bugünkü gibi sünepe, silik bir devlet olma vasfından çıkaracak güçlü, hedefimiz olan büyük Türkiye’yi yaratmak adına ciddi bir takım çalışmalarımız var. Kasımla birlikte milletin teveccühünü kazanacak yeni siyaset terminolojileri, siyaset propaganda teknikleriyle hedeflerimizle milletimizin karşısına geleceğiz.

Merkez sağ siyaset kültürüne ülkenin ihtiyacı var. Bu kültür kendiliğinden oluşmuş bir kültür değildir. Bu Anadolu’nun, bu ülkenin toprağının kültürüdür. Bu ülkenin insanının kültürüdür. Merkez sağ siyaset anlayışı hem dini inançlara saygı duyar bir o kadar da milli değerlere saygı duyar. Milletin devletle, devletin milletle bir meselesi yoktur. Bunu en iyi anlayan merkez sağ dediğimiz siyaset kültürüdür.

O yüzden bugün bizim olmadığımız parlamentoda dört tane ideoloji partisi var. Söyleme ihtiyacını hissediyorum. Bir tarafta dini siyasallaştıran AKP, öbür tarafta Atatürk değerlerini siyasallaştıran CHP. Öbür tarafta Türk milliyetçiliğini siyasetine malzeme yapan MHP. Ve yine ayrılıkçı bir milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliğini siyasetine malzeme yapan BDP.

Bunun içinde değerler üzerinden siyaset yapan dört partinin gündeminde, milletin aşı yok, milletin işi yok. Milletin hayalleri, milletin geleceği yok. Tüm bunları karşılayacak olan merkez sağ maalesef parlamentoda yok. Bugün Ankara’dake in büyük sıkıntı, Türkiye’nin en büyük sıkıntısı merkez sağ kültürünün parlamentoda olmamasıdır.

Olağan büyük kongreden sonra partiye akın akın insanların geleceğini düşünüyor musunuz?
Bu parti Ege partisidir. Demokrat Parti ‘nin kalbi Ege’de atar. Demokrat Parti’nin ruhu Ege’dedir. Çünkü bizim şehit başvekilimiz Adnan Menderes, Aydınlıdır. Merkez sağ siyasetin lideri eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel Ispartalıdır. Tansu Çiller, Muğlalıdır. Dolayısıyla biz bu bölgenin insanıyla, siyasetiyle özdeşleşmiş bir kültüre sahibiz. Onlarla aynı şeyi düşünüyoruz. Onlarla aynı şeyi hissederiz. Geçmiş genel başkanlarımız da öyledir, Ege insanı da onu öyle algılamıştır.
Denizli’de defalarca DYP, DP ANAP, birinci parti olmuştur. Demokrat Parti onların siyasetini anlayabilecek siyasetçilerle yeniden donandığı takdirde birinci parti olması çok da zor bir şey değildir.

Yerel seçimlerde üye sayısı kadar oy alamadınız. Aday tercihiniz doğru muydu?
Seçimin iktidar partisi AKP’ydi. Onun karşısında parlamentoda temsil edilen ana muhalefet CHP’ydi. Merkez sağa oy verme kültürüne sahip olan seçmen, CHP’ye oy veremeyen seçmen AKP’ye oy verdi. Oraya veremese de MHP’ye verdi. AKP’yi cezalandırmayı düşünen seçmen kitlesi CHP’yi en güçlü parti olarak gördü. Bizim seçimi kazanabileceğimize hiç inanamadılar. Bu aşamada bizim de gerekli genel merkez desteğini alamamız bunda faktördür.

Yani siyasetin realitesi var. Siyaset iki şeye göre yapılır. Önce paranız olacak sonra da ekibiniz olacak. Bunlardan biri noksansa sıkıntı yaşarsınız. Genel merkezden bir kuruş yardım alamadan o seçimleri çıkardık biz. Ona rağmen bana göre geçmişteki performansımızla mukayese ettiğimizde asla başarılı olmadık. Ama günün şartlarını değerlendirdiğimizde Demokrat Parti’nin diğer illerde aldığı sonuçlara bakıldığında Denizli teşkilatının aldığı sonuç Türkiye birinciliğidir. Demokrat Parti içerisinde en başarılı il Denizli’dir. İnsanlar bizim seçim kazanacağımıza hiç inanmadığı için oyumuz boşa gitmesin anlayışı hâkim oldu. Bu nedenle ortaya bu sonuç çıktı. Adayımız elinden geldiği kadar iyi niyetli gayretli bir çalışma içinde oldu.

Merkez İlçe Başkanınızın seçimden kısa süre önce istifa ederek MHP’den Belediye Başkan adayı olması seçmenin kafasını karıştırdı mı?

Ümit Bahtiyar’ın MHP adayı olması kafaları karıştırdı. Tabiî ki seçmenin kafası karıştırdı. Ama onu bütün arkadaşlarımız, bütün yönetici arkadaşlarımız biliyor. Orada Demokrat Parti’ye büyük bir ihanet vardır.

Sizin kişisel hedefiniz nedir?
Ben siyasette kişisel bir hedef koymadım. Bu partinin evladıyım. Bu partinin içerisinde doğdum ve kişisel hedeflerle siyaset yapmak, hem bulunduğunuz kuruma hem de o hedefleri gerçekleştirmeye yönelik bir fayda sağlamaz. Bu güne kadar partim bana ne zaman görev verdiyse onu yerine getirdim. Partimden hiç ayrılmadım. Bu gün de partimin en zor döneminde il başkanı görevindeyim. Şahsi hedefim yok. Ama benim varsa başarım, varsa samimi gayretim taban tarafından iyi algılanıp takdir görürse partim bana bir başka yerde görev verirse görevden kaçmam, görev vermezse de partimize sadakatle sahip çıkmaya devam ederim. Denizli halkının bu devlet yönetme kabiliyetinin hat safhada olduğu merkez sağ siyaset kültürünün gerçek sahibi olan Demokrat Parti’yi iyi takip etmelerini istiyorum. Olağan kongre ile birlikte milletin bizi görmesini ve Türkiye’nin normalleşmesini sağlayacak her türlü projelerle milletimizle buluşacağız.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı