REKLAMI GEÇ

Bostancı Dede’nin kerameti

15 Haziran 2016 Çarşamba

denizli-ibrahim-afatoglu-bostanci-dede-kerameti-h

Bostancı Dede’nin 13-14. asırlarda yaşadığı rivayet edilmektedir. Türbesi, Tavas – Bahçe Köy Mezarlığı içerisindedir. Asıl adının Şemseddin olduğu söylenmektedir.

Rivayetlere göre; Adından da anlaşılacağı üzere Bostancı Dede, çiftçilikle uğraşır, geçimini bostan satarak sağlarmış. Büyük ve küçük olmak üzere iki eşi varmış. Büyük eşi sürekli Bostancı Dede’den küçük eşini daha çok itibar ettiği konusunda şikâyet edermiş. Birgün eşleri ile beraber tarlasına bostan ekmiş, hemen ertesi günü de eve misafir gelmiş. Evde misafire ikram edebilecekleri bir şey yokmuş. Büyük eşine “Hanım bostana git. İki kavun getir. Misafirlere ikram edelim” demiş.

Eşi, “Sen şaşırdın mı muhterem? Dün ektik. Bugün bostan mı olur?” demiş ve gitmemiş. Bostancı Dede, bu sefer küçük eşine “Hanım bostana git. İki kavun getir. Misafirlere ikram edelim” demiş. Küçük eşi torbayı sırtına geçirmiş. Bostana gitmiş. Üç kavun getirmiş ve misafire ikram etmişler. Bostancı Dede de küçük eşine neden daha çok itibar ettiğini kerametiyle göstermiştir. Şimdi Bahçeköy’de insanlar ne zaman tarlaya bir şeyler ekecek olsalar “Allah’ım Bostancı Dede bereketi ver” diye dua etmektedirler.

denizli-ibrahim-afatoglu-bostanci-dede-kerameti-1

Aydın – Denizli Bölgesi’nin en meşhur eşkıyalarından birisi olduğu rivayet edilmektedir. Kötülüklerle mücadele ettiği, yoksulun, mazlumun, haklının yanında yer aldığı için yöre insanları ona “kötülerin kesicisi, karaları kesici” anlamında “karakesici” adını koymuşlardır. Zamanla kendisi gibi, zalimlerden mazlumların öcünü almak isteyen kişilerin de yanına katılması ile eşkıya gurubu kurmuştur. Dağlarda yaşamıştır. Çevresinde yaşayanlar bir haksızlık olduğu zaman Karakesici’nin yanına gelirler, o da ezilenin hakkını ezenden alır, ona geri verirmiş.

Ege Denizi’nde korsanlık da yapan Karakesici, eşkıyalık döneminde çok canlar yakmış, daha sonra Allah’tan günahlarının arınması için nasıl hareket edeceğini, ne yapması gerektiğini sormak, Allah yoluna girmek için Hacı Bektaş-ı Velî ile görüşmek üzere o zamanki adı ile Sulucakarahöyük’e gitmiştir.

Aydın-Denizli elinden geldiğini, adının Karakesici olduğunu, Hoca Ahmet Yesevi soyundan, Avşar boyundan olduğunu, eşkıyalık yaptığını, dedesinin, babasının da Ege Denizi’nde korsanlık yaptığını, kötülere karşı savaştığını, halkı koruduğunu, yoksulun ve güçsüzün öcünü aldığını, tam 99 kişi öldürdüğünü anlatarak artık tövbe ettiğini, bir daha adam öldürmeyeceğini, eşkıyalığı ve dağları bıraktığını bildirmiştir.

Bunun üzerine Hacı Bektaş-ı Velî, “ Yedi yol kavşağında bir bostan kur. Bu köseviyi (Ateş karıştırmaya yarayan bir ucu yanmış odun parçası) bostana dik. Gelene gidene iyilik et. Ne zaman yaptığın sevaplar günahlarından fazla gelirse bu kösevi yeşerecektir. Bu kösevi yeşerdiği zaman bilki senin de günahların af olacak” demiştir.

Karakesici, Bahçeköy’de bostan ekmiş, gözedeki suyu bostana taşımış, kösevisini de bostanın bir kenarına dikmiştir. Hem bostanı hem de köseviyi sulamayı ihmal etmemiştir. Yoldan geçenlere bostan yediriyor, iyilik yapıyormuş. Yıllar geçmesine rağmen kösevi hala yeşermemiş. Günün birinde işinin çok acele olduğunu söyleyen ve Bostancı Baba’nın bostanından yemeyen, halinden de iyi birisi olmadığı anlaşılan kişiyi “99 oldu, senide öldüreyim yüz olsun” diyerek öldürmüştür.

Bostancı Baba, bir de bakmış ki kösevi diktiği yerde yeşermiş, dal, yaprak vermiştir. Bu sevinçle köseviyi yerinden sökmüş ve tekrar Hacı Bektaş-ı Velî’ye gitmiştir. Hacı Bektaş-ı Velî “Gönül erenlerden olasın, gittiğin yol Ali yolu ola. Sen artık erenlerden birisin sende bu yolun göstericisisin. Bu köseviyi atıyorum, bunu ara bul, gittiğin yere mekânı kur, hak yardımcın ola” diyerek dua etmiştir.

Bostancı Baba tekrar Denizli’ye, bostanının olduğu yere gelerek mekânını kurmuş. Dergâhını açmıştır. Hacı Bektaş yolunda halka hizmet etmiştir. Burada kökleşmiş, dal budak salmıştır. Bostanının olduğu yere köylülerle beraber birlikte olmuşlar. Aş kaynatmışlar. Yoksullara yemek dağıtmışlar. Bostancı Baba’nın dergâhı o civarda uğrak yeri olmuştur.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı