REKLAMI GEÇ

RAMAZANDA ÜÇ GÖREV

20 Haziran 2016 Pazartesi

denizli-ali-surucuoglu-ramazan-da-uc-gorev-h

Çağımızda, insanların gönül dünyaları sıkıntı içindedir. Her türlü günahın işlendiği, akla hayale gelmeyen zulümlerin yapıldığı, mazlumların ezildiği, haram ve helal anlayışının yerine maddeye eğilimin hakim olduğu bir zaman diliminde Ramazan ayına kavuşmak, büyük bir nimet ve bahtiyarlıktır.

Ramazan ayı, stres, bunalım ve daha nice sıkıntılara karşı bir esenlik ve şifa kapısıdır. Bu kapıdan samimiyetle giren, rahmet deryasının berrak suyundan içecek ve gönül dünyasını arındıracaktır.
Ramazan ayında oruç tutan mü’min, Allah’a karşı görevini yerine getirmiş olmanın iç huzurunu ve mutluluğunu yaşar.

Ramazan ayının rahmet ikliminde alınan solukla fert dirilecek ve hayat suyu ile toplum ihya olacaktır. Başlangıcı rahmet, ortası bağışlanma ve sonu cehennemden kurtuluş olan bu ayın, toplumda yaptığı tesiri, insanların itikat ve düşüncelerine kazandırdığı aksiyonu, hiçbir şey sağlayamaz. Bu sebepten Ramazan ayı, ümmet-i Muhammed’in hatta bütün insanlığın kurtuluşuna ve kendine gelmesine vesile olması açısından çok bereketli bir aydır. Kısaca bu ay:

1-Tefekkür ayı: Ramazan ayına kavuşan mü’min kendine gelmekte, varlık sebebini düşünmekte, Allah Teala ile olan irtibatını güçlendirmekte, ailesine akrabalarına, topluma ve bütün insanlığa olan sorumluluğunu hatırlamaktadır. Mü’min, Kur’an’ın indirilmeye başlandığı Ramazan ayında, derin ve engin bir tefekkürün içerisine girer.

2-Murakabe: Mü’min, bu ayda kendini gözetlemeli, gönül dünyasının derinliklerine uzanmalıdır. Allah’a olan samimiyetini, din yolundaki gayretini, insanlara karşı olan tevazuunu, ihlasını ve yardım severliğini enine boyuna düşünmelidir. Mü’min, devamlı Allah Teala’nın murakabesi altında olduğunu düşünmeli, ramazan ayında bu tefekkürünü daha da yoğunlaştırmalıdır.

3-Muhasebe: Mü’min “sorguya çekilmeden önce kendinizi sorguya çekiniz” hadisinde belirtilen sorgulama ile hayatını sürdürmelidir.

Ramazan ayını tefekkür, murakabe ve muhasebe ayı olarak değerlendiren ve buna göre hareket eden mü’minler hem kazançlı çıkacak hem de Ramazanın hakkını vereceklerdir. Unutulmamalıdır ki, buluğ çağından itibaren bize lütfedilen her Ramazan ayı, ömrümüzün en kıymetli anlarıdır. Yetmiş yıllık bir ömrü olan bir kimsenin, 15 yaşında ergenliğe ulaştığı düşünülürse, bu kimseye tayin edilen Ramazan ayının sayısı elli beştir. Her sene bu sayı azalarak devam etmektedir. Hiçbirimiz, ne kadar ömrümüzün ve geriye kaç adet Ramazan ayının kaldığını bilemiyoruz, ama devamlı eksildiğinden şüphemiz yoktur.

O halde, her Ramazanı bir başlangıç kabul ederek muhasebe, murakabe ve tefekkürümüzü yapmalıyız. Allah Teala, bizi kendisini sorgulayanlardan eylesin. Ramazan ayımızın hepimize güzellikler mutluluklar ve bereketler getirmesi dileklerimle…
Selam ve dua ile…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı