REKLAMI GEÇ

TİCARETTE DÜRÜST OLMAK

TİCARETTE DÜRÜST OLMAK

İnsan dünyaya meyyal bir fıtrat ile yaratılmıştır. Bu fıtratı gereği dünyayı mamur hale getirmekte, kendi geçimliklerini temin etmek için gayret etmekte, neslinin nafakası için çırpınmakta hatta biraz daha ötesini düşünerek istikbalini hiç değilse elden ayaktan düşünce hayatını devam ettirmeye yardımcı olacak bir varlık, bir birikim için uğraşmaktadır. Bu fıtratın en makul ve meşru neticesidir. Makul ve meşru olmayan neticesi de mi var fıtratın? Elbette…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 24 Temmuz 2014 Perşembe, 10:27

denizli-mehmet-yigin-ticarette-durustluk-ramazan-yazisi-h

İnsan dünyaya meyyal bir fıtrat ile yaratılmıştır. Bu fıtratı gereği dünyayı mamur hale getirmekte, kendi geçimliklerini temin etmek için gayret etmekte, neslinin nafakası için çırpınmakta hatta biraz daha ötesini düşünerek istikbalini hiç değilse elden ayaktan düşünce hayatını devam ettirmeye yardımcı olacak bir varlık, bir birikim için uğraşmaktadır. Bu fıtratın en makul ve meşru neticesidir. Makul ve meşru olmayan neticesi de mi var fıtratın? Elbette var şöyle ki: Dünyayı ebedi kalınacak yer gibi algılayıp bütün mesaisini, gayretini dünyaya sarfedip ahireti unutmak fıtrata terstir.

Kur’an bu hususu şöyle dile getirip ölçüyü tutturmamıza yardımcı oluyor.
Öyleyse, Allah’ın sana verdiklerinden yararlanarak yalnızca âhiret yurdunda (iyi bir yer tutmanın) yolunu ara; bu arada, pek tabii, bu dünyadaki nasibini de unutma; ve Allah nasıl sana iyilikte bulunduysa, sen de (başkalarına) öyle iyilikte bulun; ve sakın yeryüzünde bozgunculuk, karışıklık çıkarmaya çalışma: çünkü, şüphesiz, Allah bozguncuları sevmez!” (Kasas 77)

Ayetteki öğüt, Allah’a ve peygamberine iman ederek aydınlanmış müminlerin öğüdüdür. Dünyadan nasibin unutulmaması iki şekilde anlaşılabilir:
a) Asıl amaç âhiret yurdunu kazanmaktır, ancak dünya nimetlerinden de meşru şekilde yararlanmak gerekir.
b) Bağlama daha uygun olan açıklama ise şöyledir: Dünya hayatı, ebedî âlemdeki hayata göre çok kısadır; kul bunu unutup dünya ebedî imiş gibi kendini ona vermemeli, dünyasını âhireti için değerlendirmelidir.

Asıl amacın ahiret olmasına karşılık; ahretin de dünyada kazanıldığı ve kazanabilmek için de hayatın devam etmesi hem de sağlıkla devam etmesi gerektiği hepimizin malumu.

Dolayısıyla dünyayı silip atmak, yok varsaymak, dünyayı ve içindeki geçimlikleri kınamak mümkün değildir.
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”Tevbe 24

Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır. Kehf 46

Bu ayetler gibi Kur’anın dünya ve dünya malını yeren bazı ayetleri olmakla birlikte, ancak mal ile yapılan ibadetleri de unutmamak lazımdır.
Mesela Zekat İslamın beş temel esasından biri olup farzdır. Mal ile yerine getirilen bir ibadet olduğu için bu farzı malı olan ifa edebilirken ve sevabına nail olurken malı olmayan bu ibadeti ifa edemeyecek ve sevabından da mahrum kalacak demektir.

Mal edinmenin çok değişik yolları var elbette. İslam dini çalışmayı ,el emeği ile dünyayı kazanmayı,helal ve meşru dairede ticaret yapmayı teşvik etmektedir.

Efendimizin dilinden iki teşvik örneği
“Hiçbir kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir. Allah’ın Peygamberi olan Davut aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi” buyurmuştur. (Buhâri, Büyu, 15/2109)

“Sizden herhangi birinizin ipini alıp da dağdan arkasına bir bağ odun yüklenerek getirip satması, her hangi bir kişiden istemekten çok daha iyidir. (Kim bilir?) O da ya verir (minnetine girersin), yahut vermez (zilletini çekersin)”. (Buhâri, Büyu, 15/2113)

Kur’anda ticaret,ticaretin keyfiyeti,kazanılan varlığın haram veya helal olmasının sonuçlarıyla ilgili pek çok ayeti kerime var.

Birkaç örnek:
a)Ticarette meşruiyeti,karşılıklı rızaya dayalı ve helal yolların tercihi ile ilgili örnek; ‘‘Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı meşru yollar kullanarak değil, karşılıklı anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile yiyiniz.’’ (Nisa, 4/29);

b)Haram helal anlayışının önemi ve teşbihte hata yapılmamasına örnek; “Allah, alışverişi helal, ribayı haram kıldı.” (Bakara, 2/275)

c) Ölçüde tartıda adil olma dürüst olmaya örnek ; ‘‘Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.’’ (Rahman, 55/8-9)

d)Ölçüde ve tartıda hile yapmamak ,şayet yapılırsa neticesinin azap olduğuna örnek;

84- Medyen’e de kardeşleri Şu’ayb’ı gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Ölçeği de, teraziyi de eksik tutmayın. Ben sizi hayır (bolluk) içinde görüyorum. Bununla beraber yine de sizi kuşatacak bir günün azabından korkuyorum.”

85- “Ey kavmim! Ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirin. Halkın malına densizlik etmeyin ve yeryüzünde fesatçılık yaparak fenalık etmeyin.” (Hud, 11/84, 85)
Ölçü ve tartıda hile yapmak, insanları aldatmak, büyük vebal olduğu gibi aynı zamanda ahlâk yönünden de çok çirkin bir davranıştır.

Cenab-ı Hak Kur’anı Kerimde hem hilenin nasıl yapıldığını, hem de böyle hilekarların kınandığını şöyle dile getiriyor.
1- Eksik ölçüp tartanların vay haline!
2- Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.
3- Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar. (Mutaffifin, 83/1-3)

Ticarette hile yapmak ve insanları aldatmanın yeni bir şekli memleketimizde maalesef çok yaygınlaştı. Bu bahsedeceğim konu sadece insanları aldatmakla kalmayan aynı zamanda devleti vergi kaybına uğratan bil vesile bütün Türkiye’yi aldatmayı ve bütün milletin hukukunu gasp etmeyi netice veren bir aldatma şekli.

Alış Veriş Merkezlerinin ve marketlerin çoğunda ürün fiatları 1.99, 3.99,14.99,… şeklinde fiyatlandırılmaktadır. Ancak kasaya ödeme yaparken 3.99 etiket fiatlı bir bisküvi için 4 Tl alınıyor,14.99 etiket fiatlı bir paket çay için 15 TL alınıyor.

Bir kuruşu istediğiniz zaman tedavülde yok diye vermedikleri gibi hakarete maruz kalıyor kınanıyorsunuz. İstemeseniz bu günlük, haftalık, aylık bazda korkunç yekünler teşkil ediyor ve insanların aldatılmasının, hakkının yenmesinin dışında devletin dolandırılmasına alet olmuş oluyorsunuz.

İşin dini boyutu, yalan, hile, aldatma vs çok önemli olmakla birlikte yetkililerin buna acilen önlem alması gerekiyor. Yetkililerin önlem alması için de bizim duyarlı olmamız ve tepki göstermemiz de gerekiyor.

Ben birkaç markette bu rahatsızlığımı dile getirince;
1 kuruşun tedavülde olmadığını
1 kuruşa mı kaldın al sana beş kuruş tarzında hakaretamiz ve alaylı ifadeleri kullananları
Rekabet edebilmek için bunu yapmak zorunda olduğunu

Bizden bir kuruşu almakla beraber yerine göre başka bir müşteriye iki kuruş verdiğini ifade eden esnaflara rastladım.

Bu ve benzer savunmalar asla makul değil ve kul hakkını mazur gösterecek ve vebalden kurtaracak savunmalar değildir. Kesinlikle ifade ediyorum ki etikete 3.99 TL yazıp 4 TL alan bir esnaf haram yemektedir. İnsanları aldatmaktadır. Ticaretine hile karıştırmaktadır. Yukarıdaki ilahi tehditlerin muhatabıdır.
Avrupa’dan ithal bir anlayış ve fiyatlandırma taktiğidir bu. İnsan beyni küsüratla uğraşmadığı için 3.99 u 4(dört) olarak değil 3(üç) olarak algılar.oysa aradaki sadece bir kuruştur.Avrupalı bu ticari ve psikolojik taktiği kullanırken hiç kimsenin bir sentine veya feniğine tenezzül etmez,o etse de müşteri buna meydan vermez.3.99 euro yazdıysa etikete o fiyatı alır dört euro almaz. Bunun için de 100(yüz) euro’yu bozar.
Meselenin iki çözümü var bence.

Birincisi bir kuruşun tedavülde bulunmasını sağlamak bu tamamen yetkililerin bulacağı bir çözüm. Mevcut piyasada madeni paranın en küçüğü beş kuruş olup bir kuruş yok bunun da sorumlusu yetkililerdir.

İkincisi esnaf fiyatları tedavüldeki en küçük madeni para olan beş kuruş ve katları ile etiketlendirme yapacak. Yani 3.99 TL yerine ya doğruda 4 TL diyecek ya da 3.85 diyecek ki ürünü sattıktan sonra üstünü verebilsin.Bunu her esnaf rahatlıkla yapabilir böylece de kul hakkına girmekten,insanları aldatmaktan, ticaretine hile ve haram karıştırmaktan kurtulmuş olur.

Denizli’de içki satmayacak kadar haram hassasiyeti olan pek çok market var.Bu hassasiyetleri takdire şayan.Fakat aynı marketler bahsettiğim basit önlemi almak yerine çok büyük günahlara giriyorlar maalesef.

Az da olsa bahsettiğim hassasiyeti gösterip küsüratlandırmayı beş ve katları üzerinden yapan marketler de var ve ben şahsen ihtiyaçlarımı karşılama hususunda onları tercih ediyorum.
Bahsettiğim ve bana göre dünyadaki kazancı az ahirette sebep olacağı zararı çok olan bu uygulamaya mağlup olan yerlerden ihtiyacımı karşılamak zorunda kalırsam; kesinlikle nakit ödemiyorum kredi kartı ile ihtiyacımı görüyorum.

Böylece ahmak yerine konmaktan, aldatılmaktan kurtulduğumu düşünüp teselli oluyorum çünkü alışveriş kredi kartı ile olunca küsüratları olduğu gibi yansıtmak, olduğu gibi ödemek mümkün oluyor.

Şayet kredi kartı yanımda olmaz ya da aldığım miktar kart çektirmeyi gerektirmeyecek bir miktar ise bir kuruşumu ver diyorum. Kasiyerler genelde şaşırıyorlar ve YOK diyorlar. Ben de hakkımı helal etmeden çıkıyorum.

Aslında bu da günahı çok ahir zaman insanın günahından kurtulması için Allahın verdiği bir lütuf mudur acaba diye de düşünmüyor değilim.
Biriken bu kuruşlarımı ahrette isteyeceğim ve bu da belki bazı ufak tefek günahlarımdan kurtulmamı sağlayacak.
Nasıl olacak bu demeyin Kıyamet gününde hak sahibi ile borçlu karşı karşıya gelince borçlunun sevabından alınıp alacaklıya verilir. Borçlunun alınacak sevabı kalmazsa alacaklının günahı alınıp borçluya yükletilir.

Küsüratları kazanç gibi gören esnafların kapısında benim gibi çok alacaklı olacak demektir.

Bu yazımı okuyan esnaf kardeşlerimin enaniyetine ve dünyevi menfaatlarına yenik düşmemelerini ve konuyu ciddi olarak yeniden değerlendirmelerini, Alınabilecek çok basit bir önlemi (ki yukarıda önerdim) almadıkları için ahrette kayba uğramamalarını diliyorum hepsine saygılar sunuyorum

Yorumlar

aynalı yaşar   -  Bağlantı 25 Temmuz 2014, 03:37

Hocam yazınız çok güzel,tebrik ederim. 0,99 satış taktiğini ilk yapanlar yahudiler(70 li yıllarda İstanbulda şahidim) dediğiniz gibi 3,99 zihinde 3 lira uyandırıyor ama gerçekte 4 lira. Bunu taklit eden müslüman kesim kesinlikle parayı kendisi almıyor kasiyerine aldırıyor ve hesap gününde ‘ben kasiyerime 3,99 lira yerine 4 lira al demedim diyecek ve haklı çıkacak. O yüzden gariban kasiyere haram etmeyelim avrupa örneği gibi 1 kuruşu isteyelim al 5 kuruş diyene BEN HAK ETMEĞİM PARAYI ALMAM diyelim vesselam

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı