REKLAMI GEÇ

2 farklı yaşamdan 2 ayrı kadının kızlara ortak çağrısı

2 farklı yaşamdan 2 ayrı kadının kızlara ortak çağrısı

Biri 38 yıllık genelev patronu, bir diğeri 41 yaşında başarılı hukukçu, tam bir aktivist. Her ikisi de kız çocukları için kabul etti bu özel röportajın ortak konuğu olmayı. Biri yaptığı mesleği, bir diğeri ise onunla birlikte aynı satırlarda anılmayı sorun etmedi. Tek istekleri vardı; kız çocuklarının okumaları ve kendi ayakları üzerinde durmalarına bir nebze de olsa destek olabilmek.

Sedat Kurt / DENİZLİHABER / 8 Mart 2018 Perşembe, 09:25

Son güncel verilere göre, Türkiye’de devlet bakımı altında olan kız çocuklarının sayısı 13 bini aştı. Ülkemizde doğan her 10 kız çocuğundan 6’sı üniversiteye gidemiyor.

Özellikle kırsal bölgelerde kızların evlilik yaşı çocukluk çağına kadar düşüyor. Çocuk gelinlerin önüne geçmek adına son zamanlarda yetkili kurumların yoğun çabaları zaman zaman haber bültenlerine konuk oluyor.

Devletin üst düzey isimleri eğitim seferberliği başlattı.Türkiye eğitimde tabii ki bir Ortadoğu ülkesi değil ama cinsel istismarda ve kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkta veriler iç karartıcı boyutta.

İşte tüm bu nedenlerle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Denizlihaber.com’a yakışır bir farkındalık ortaya koymak istedik.

Kadının iki farklı yüzünü bir tek röportajda buluşturup, her iki kadının kendi söylemleri ve yaşam hikayeleriyle çok farklı bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajı vermek istedik.

Biliyorduk kolay değildi… Biri yıllardır dışlandığı, hor görüldüğü mesleğinin utancından, bir diğeri öyle bir hemcinsiyle aynı röportajda anılmanın yanlış anlaşılabileceğinden hiç söz etmediler…

Her ikisi de kocaman yürekleriyle küçük hemcinsleri için aynı satırlar içinde durmanın, durabilmenin mümkün olduğunu gösterip, bize böylesine özel bir röportajın altına imza atma şansı verdiler.

Bu nedenle hem bir gazeteci olarak şahsım adına hem de Denizlihaber.com adına teşekkür ediyorum bu iki kadına.

İşte 2 ayrı vesikaya sahip 2 kadının ortak çağrısını duyurmak adına bir hayat kadını ile başarılı bir hukukçuyu, aktivisti aynı satırlarda buluşturduğumuz röportajımız;

BİR DOKUN BİN AH İŞİT!

İlk duraktayım. Denizli Genelevi…
Denizli Genelevi’nde röportaj yapmak için, Denizli Valiliği üzerinden yasal izin sürecini gerçekleştirdik. Valilerin doğal başkanı olduğu Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonu tarafından başvurumuz kabul gördü. Bunun üzerine soluğu Denizli Genelevi’nde aldım.

Denizli Genelevi’nde 8 evden ancak 5’i işliyor. 3 ev kamu kurumlarına ait olan borçları yüzünden kapatılmış ancak yerine yeni işletmelerin açılmasına da izin verilmemiş. Oysaki genelevler fuhuşla mücadele konusunda tam bir iyi huylu virüs gibi. Hayat kadınlığı yaparak geçimini sağlama rızası içinde olan kadınların belge altına alındığı, sürekli olarak sağlık kontrolünden geçirildiği, güvenlikli, seksin devlet kontrolünde tutulduğu özel bölgeler.


ONA “KOCA KADER” DİYORLAR
O 5 işletmeden birinin patroniçesi olan Kader takma isimli kadın oluşturdu röportajımızın bir ayağını. Farklı bir pazarlık şartıyla hem de!. “Yetkililerden bir talebimiz var kardeşim!. Tabii ki kız çocukları için böyle bir röportajı seve seve veririm ama siz de söz verin sorunlarımızı dile getireceksiniz” diyerek. Gerçek ismi bizde saklı. 70 yaşındaki Kader, hayat evi çalışanlarının deyimiyle “Koca Kader”,  Denizli Genelevi’nin en tecrübelisi. 22 yaşında hayat kadını olarak girdiği, tabiri caizse o alemde tam 38 yıldır patroniçelik yapıyor.

İŞTE O BİN AH!..
Madem öyle ilk olarak beklentilerini dile getirelim…
En büyük sorunu, yüksek kira bedeli ve kapatılan 3 işletmenin maliyetlerinin de kalan işletmecilere yüklenmesi. Diğer 3 ev açılsın istiyor. Açılsın ki üzerindeki yüklerin bir kısmı hafiflesin. 2 bin 700 lira kira ücreti ödediğini, genelevin genel masrafları için her ay 2 bin 100 lira aidat verdiğini dile getiren Koca Kader, elektriği, suyu, sigortası, vergisi ve çalıştırılan işçilerin maaşlarıyla birlikte giderlerinin astronomik boyuta çıktığını söylüyor. “O 3 ev açılsın ki biz de bari aidat ve kira ücretlerinin rahatlamasıyla nefes alalım” diyen Koca Kader, bunun yanı sıra da genelevin kapatılacağına dair söylentiler yüzünden diken üzerinde yaşadıklarını dile getiriyor.

SÖZE GİRİYORLAR
Koca Kader ile ulu orta yaptığımız söyleşiye kulak kabartan hayat evi çalışanları tam bu noktada söze giriyorlar “Biz ne olacağız? Türkiye’de genelevleri kapatılırsa bize erken emeklilik hakkı verirler mi?” diyor bir hayat kadını, diğeri destekliyor ve “Merdiven altına mı inelim. Yıllardır yasal olarak çalışmışlığımızın karşılığı, madem bu tarz işletmeler istenmiyorsa devletin de desteğiyle emeklilik süreci mi yaşayalım?” diye ekliyor.

KONU TACİZE GELİNCE…
Fuhuşun içine düşmüş, düşürülmüş kadınların tacizin yanı sıra şiddet gördüklerini hatırlatan Koca Kader ve çalışanları, konuyu çocuk tacizine getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuk tacizine yönelik tedbirler alınacağı açıklamasını duyduklarını dile getirip teşekkür ediyorlar Cumhurbaşkanı’na. Biri hatta çıkışta koluma yapışıp kulağıma fısıldıyor; “Ben de çocukken tecavüze uğradım. Nası bir şey olduğunu bilirim. O yüzden ben de teşekkür etmek isterim Cumhurbaşkanı’mıza” Belli ki yerel ve veya ulusal gazeteci ayrımı yok onlarda. Gazeteciyse bir şekilde seslerini direk Cumhurbaşkanına bizzat ulaştırabileceğim düşüncesiyle yaklaşıyorlar… Başım üstüne, kaleme alıyorum…

3 KURUM VE ÇALIŞANLARINDAN DA MEMNUNUZ
Koca Kader, konuya el koyuyor. “Bu arada” diyor ve “Biz gerçekten Denizli Büyükşehir Belediyesi, İl Sağlık Müdürlüğü ve Denizli Emniyet Müdürlüğü’nden gerçekten memnunuz. Bize ellerinden geldiğince yardımcı oluyor ve insan gibi muamele ediyorlar. Onlara da teşekkür etmezsek ayıp olur. Ama sorunlar işte. Bu sorunlar çözülsün de istiyoruz” sözleriyle yineliyor beklentilerini.

22 YAŞINDA KOCASI SATMIŞ
Aslen Afyonlu olan Koca Kader’e yaşam öyküsünü soruyorum. “22 yaşındaydım” diye söze başlıyor. “Kocamın kurbanı oldum. Kocam sattı beni geneleve” diyor Koca Kader. Söke Genelevi ile başlayıp ardından, İzmir, Bursa ve Denizli’de süren ve ilk yılları anlatılamayacak kadar acı geçen 48 yılı birkaç kelimeyle anlatıyor. Defalarca kurtulmaya çalıştığını, en son bir umut evlenerek terk ettiği hayat kadınlığına, bu kez kocasının kumar borcu karşılığı kaçırılmak istenince tekrar geri döndüğünü söylüyor.

1967’NİN 4. AYIYDI
“Hafızam iyidir benim” diye yanıt veriyor Koca Kader, “Denizli’ye ne zaman geldiniz peki?” soruma. “1967’nin 4. Ayı’ydı” diye ekliyor. Birkaç yıl sonra artık patroniçeliğe geçtiğini belirten Koca Kader, kentin eski genelevinde 11 ayrı işletmecinin ve 100 yakın çalışanın olduğunu söylüyor. Yeni yerle birlikte sayının azaldığını söylüyor ve neticesinde öyle ya da böyle içinde oldukları bu hayatta herkes gibi ekmeklerinin peşinde olduklarının da altını çiziyor.

OKUSUNLAR!
45 yaşında bir çocuğu ve 4 torunu olduğunu dile getiren Kader, en azından onların normal hayatları olmasından dolayı mutlu. Torunlarının arasında kızların da olduğunu belirtiyor ve “Kız çocuklarımız okusunlar!” diyor. “İnsan olsunlar, topluma girsinler” sözleriyle aslında hem nasihat veren Koca Kader bir taraftan da “Biz kendi aramızda sıkıntılı değiliz. Ama hariçten bir yere girdiğimiz zaman kabul görmüyoruz. Dışlıyorlar” diyerek “ah” çekiyor. Kız çocuklarının mücadeleci, hakkını arayan birer fert olmalarını istediğini dile getiren Kader, aile olmanın öneminin altını çiziyor, “okusunlar, aile olsunlar, sıcacık yuvalarında çoluk çocuğun arasına karışsınlar. Tüm kız çocukları için en çok bunu istiyorum” diye konuştu.

O ÖRNEK BİR AKTİVİST!

ZAMANIN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ KADIN VE ÇOCUKLAR İÇİN HARCIYOR
Ve Jülide Keleş Yarışan… O, röportajımızın ikinci konuğu. 41 yaşındaki başarılı avukat, şu an 7 ayrı sivil toplum ve mesleki hareketin içinde önemli görevlerde. 2 çocuk annesi Yarışan, hayatının büyük bölümü kadın ve çocuk haklarına adamış durumda. Kadının toplumdaki güçsüzlüğü, çocuğun ailenin parçası olarak görünmesi ve bunların yarattığı sorunların doğurduğu şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu, toplumun bir bireyi olarak da şiddetin bir parçası olduğunu düşünüyor. Sivil toplum hareketlerinin içinde olmanın bu nedenle bir toplumsal görev olduğunu savunuyor.

ON PARMAĞINDA ON MARİFET
Öğretmen baba, hemşire annenin kızı olan Yarışan, Dokuz Eylül Hukuk mezunu. 20 yıldır avukatlık yapıyor. Bir süredir mesleki bileziklerine bir de arabuluculuğu ekledi. Üniversite yıllarından biri sıkı bir aktivist. Denizli Soroptimist Derneği Dönem Başkanı, Koruyucu Aile Derneği Hukuk Komisyonu Başkanı, Girişimci Kadınları Destekleme Derneği Saymanı, Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı gönüllüsü. Denizli Barosu’nun kadın ve çocuk hakları konusundaki çalışmalarına katılıyor, eğitimci olarak da görev yapıyor. Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı-ÇAÇAV’ın üyesi. Çocuğa Yönelik Ticari Cinsel Sömürü İle Mücadele Ağı-ÇTCS üyesi. Çok sayıda benzer sivil toplum hareketlerine destek veriyor. Zamanının önemli bir kısmını bu alanlardaki çalışmalara adıyor.

DENİZLİ’DE HAREKETİN ÖNCÜLERİNDEN
Kadına şiddet, çocuk istismarı ile mücadele, kızların okumalarına yönelik etkinliklerde hep ön sıralarda olan Avukat Yarışan, tüm bu toplumsal mücadelesinin temelinde insan hakkı temelinin yattığını belirtiyor. İnsan hakları ve güç dengeleri konusunda mücadele verdiğinin altını çizen Yarışan, çalışmalarının zaman içinde dezavantajlı gruplardan olan kadın ve çocuk ekseninde yoğunlaştığını dile getiriyor.

HEPİMİZ O ŞİDDETİN BİR PARÇASIYIZ!
Kadının bilinçlenmesi, kadın ve çocuk hakları bilincinin tüm toplumca kabul görmesi için çalışmalarda yer aldığını aktaran Yarışan, “Genellikle yalnızca ailenin bir parçası gibi kadın ve çocuk olmak. Yani sıradan objeler gibi. Dolayısıyla aile içi yaşanılan şiddet, istismar ailenin sorunu gibi görünüyor. Oysa ki yanlış, bu yani aile içi şiddet toplumsal bir sorun. Ve ben de o toplumun bir parçası olarak o şiddetin de bir parçasıyım. O halde mücadelede de yer almalıyım. Bu benim gönülle hareketim filan değil, toplumsal görevim” diye özetliyor toplumsal sorumluluklarını.

BEDEN İŞÇİLİĞİNE BELKİ AMA KÖLELİĞİNE ASLA!.
Aynı röportajın diğer kadın yüzü Koca Kader ve hayat kadınlığı üzerine de görüşlerini ifade eden Jülide Ateş Yarışan, “Eğer yaşamlarını yasaların onlara tanıdığı çerçevede bilerek ve tercih ederek yaşıyorlarsa ben bu duruma karşı değilim. Ama şu net ki zorla, baskı altında ve köle olarak kullanılarak çalıştırılıyor, zorlanıyor, özgürlüklerinden alıkonuluyorlarsa, alternatifleri yoksa, çaresizlik hissediyorlarsa kesinlikle karşısındayım” diye konuşuyor.

HİÇBİRİ YALNIZ DEĞİL BUNU BİLSİNLER
Hiçbir kadının rızası olmadan ve 22 yaşının altındaki hiçbir kimsenin rızası olsa bile seks işçisi olarak çalışamayacağını, bunun yasal bir suç olduğunu da belirten Yarışan, “Özgürlüğü kısıtlanan, baskı gören, tacize uğrayan, şiddetle karşılaşan, sömürülen kadın ve çocuklar artık yalnız, çaresiz değil. Bu alanda sivil toplum hareketlerinin sayısı her geçen gün artıyor. Çalacakları birçok kapı var. Onları bilmeleri gerekir. Onlara destek için çaba sarf eden, emek harcayan kurumlar var” diyor. Yarışan Alo 183’ün 7 Gün 24 saat hizmet verdiğini ve Denizli Barosu’nun da kadına ve çocuğa şiddet ve istismar konusunda destek ekipleri içerdiğinin altını çiziyor.

KIZ ÇOCUKLARINA ORTAK ÇAĞRI
O da Koca Kader gibi okumanın önemine vurgu yapıyor gençlere yönelik çağrısında. Kendilerini değerli bulsunlar, o değerin farkında olsunlar istiyor. İnsan olarak herkesin eşit olduğunun ve çok sayıda hakka sahip olduğunu fark etsinler istiyor. Diyor ki Yarışan; “Gelecek hayallerinin başrolüne kendilerini oturtsunlar. Kendilerini hiçbir zaman suçsuz ve yalnız hissetmesinler. Artık kadınlar dayanışma içinde ve çalabilecekleri çok kapı var…”Röportajı Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlayarak bitiriyor Yarışan.

—–DENİZLİ GENELEVİ HAKKINDA——

HERŞEY YASAL VE KONTROL ALTINDA
Genelev çalıştıracakları “Hayat Evi” adı altında vergi mükellefi var. Her çalıştırdığı kadına en az asgari ücret ödemek ve sigorta primini, stopajını ödemek zorunda. Her bir çalışan kadının devlet tarafından verilen vesikaları mevcut; “Umumi Kadınlara Mahsus Muayene Cüzdanları”. Sayfalar dolusu mühür, imza filan. Haftada iki gün sağlık kontrolünden geçiriliyorlar. Bunun yanı sıra aylık 6 aylık ve yıllık daha kapsamlı hale dönüşen yasal sağlık kontrollerinden de geçmek durumundalar. Hayat evi işçileri geçmişe oranla daha bilinçli oldukları için korunuyorlar.

DENİZLİ 5 EVDE 20 CİVARINDA KADIN ÇALIŞIYOR
Türkiye’deki 12 genel evinden biri olan Denizli Genelevi, yaklaşık 20 kadar kadının, bir o kadar da erkek işçinin (temizlik, güvenlik, getir götür hizmetleri için) çalıştığı toplam 5 ayrı işletmeye sahip. Denizli Emniyet Müdürlüğü, Denizli Sağlık Müdürlüğü ve Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin kontrolleriyle çalışıyor.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı