REKLAMI GEÇ

Aklı futbolda kaldı

Aklı futbolda kaldı

Tam 22 yıl futbol oynayan, ardından sakatlık sonucu futbolu bırakan İsmail Yılmaz, geriye dönüp baktığında,‘keşke olsaydı ’ dediği tek konunun profesyonel futbolculuk olduğunu söyledi.

/ DENİZLİHABER / 18 Nisan 2007 Çarşamba, 00:00

İşte sizlere, “Ben bir sanat aşığıyım” diyerek sanata olan ilgisini, Galatasaray’la olan transfer hikâyesini, ilk aşkını ve daha birçok konuyu açık yüreklikle bizlerle paylaşan İsmail Yılmaz’< ?xml:namespace prefix = st1 ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:smarttags" />la DENİZLİHABER’in yaptığı o keyifli söyleşi;

DENİZLİHABER: İşadamı İsmail Yılmaz’ı daha yakından tanımak için bize geçmişinizden bahseder misiniz?

İ.YILMAZ: “Evet memnuniyetle. 1962 yılında Babadağ’ın Yeniköy kasabasında dünyaya geldim. Çocukluğumdan bahsetmek gerekirse; hiperaktif, dolayısıyla çok yaramaz bir çocuktum. Hemen hemen her gün birileriyle kavga ederdim. Tabii kavga ettiğim çocukların aileleri de beni babamlara şikâyet edince, sopayı bir de ben yerdim. Bu hiperaktifliğimin de verdiği etkiyle daha henüz ilkokula bile başlamamışken simit satmaya giderdim. Galiba herkes beni şirin bulduğundan simitlerimi alırdı. Sepetimde simit kaldığında ise babam gelir kalanları alırdı. Ayrıca o yıllarda evimizin altında dokuma tezgâhlarımız vardı. Babamla birlikte çalışırdım ve öylece hem dokumacılığı hem de ticareti öğrenmeye başlamıştım. Daha sonra da okul hayatım başladı. Fakat yaramazlıklarım okul yıllarında da devam etmişti. Ancak çok sevdiğim iki öğretmenim benim hayatımdaki ince çizgiyi çizmemde büyük pay sahibi oldular. Öğretmenlerimden Halil Şahin’den matematiği, dolayısıyla hesap yapmayı, diğer öğretmenim İsmet Ekren’den de sosyal konulara duyarlı olmayı ve sanatı öğrendim. Özellikle İsmet öğretmenim, bizim müzik ve tiyatro başta olmak üzere sanatın her dalını ve sporu sevmemizi sağladı. Dördüncü ve beşinci sınıflarda, tüm piyeslerde başrol oynuyordum. Bunlar da beni sosyal bir insan olmaya yöneltti. Disiplinli bir altyapıyla birlikte aldığım sosyal yönü ağırlıklı eğitimin, benim kişiliğim üzerinde çok büyük etkisi oldu Tabii bu gördüklerim ileride gerek işimde gerekse aile düzenimde çok faydalı oldu. Kısacası böyle güzel, yaramazlıklarla dolu ve sürekli geçen bir çocukluk yaşadım”

DENİZLİHABER:İş dünyasıyla tanışıklığınız nasıl oldu?

İ.YILMAZ: “Babam beni ortaokuldan sonra okutmak istemedi. ‘Benim bir muhasebeciye ihtiyacım var, şimdiye dek el elinde kaldım, senin muhasebe eğitimi almanı istiyorum’ dedi. Eskiden bu işlerin okulu yoktu, bir muhasebecinin yanında çekirdekten yetişiyordunuz. Bu şekilde iş hayatına atılmış oldum. O zaman, aynı zamanda muhasebeci olan sevgili Mesut Oral babamın ortaklarından biriydi. Ondan bu işin altyapısını öğrendim. 1979 yılında babam beni Denizli’ye gönderdi. Burada 6 ay kadar tek başıma kalarak muhasebe eğitimi aldım. 1980’de ailem de Denizli’ye taşındı. Sonra askerlik girdi araya. Döndüğümde, yakın akrabalarımızla beraber Yılmazlar Tekstil diye bir aile şirketi kurduk. Ticarette Turgut Özal sayesinde ufkum açıldı ve böylece ticarete olan ilgim yoğunlaştı”

DENİZLİHABER: İş yaşantınızın yanı sıra oldukça renkli bir yaşamınız olduğunu biliyoruz. Öncelikle biraz özel yaşamınızdan bahsedebilir miyiz? Eşinizden ve çocuklarınızdan…

İ.YILMAZ: “Tabi ki… İlk ve son aşkım olan eşimden bahsedeyim önce. Daha henüz 15 yaşlarındayken görmüştüm eşimi ve bir anda aşık oldum. Tabii o zamanlar daha ilkokula beşinci sınıfa gidiyordu. Sonraları konuşmaya başladık. Allah nasip etti ve ben askerden geldikten sonra evlendik. 21 yıllık güzel bir evliliğimiz var. Birbirimizi hala ilk günkü gibi severiz. Üç çocuğumuz var. En büyükleri olan oğlum, Sabancı Üniversitesi’nde okuyor. Büyük kızım lisede, küçük kızımsa henüz anaokulunda”

DENİZLİHABER: Bir de sizin futbolcuk geçmişiniz olduğunu biliyoruz. Futbolculuk yaşantınız nasıl başladı?

İ.YILMAZ: “Benim için futbol, doğuştan gelen o aktifliğin meyvelerinden biri galiba. Dolayısıyla futbolu ve futbol oymayı çok seviyordum ve ortaokulda futbola başladım. Futbola olan hevesim ve ruhum müthişti. Çok hızlıydım. 100 metreyi 11 saniyenin altında koşardım. Tabii bu performansımı korumak ve arttırmak için her sabah yaylada koşardım. O dönem Babadağspor’un lisanslı futbolcusu oldum. Benim iyi oyunum kısa zamanda keşfedildi ve Galatasaray genç takımından teklif geldi. Ama babam, “Ne yapacaksın topçu olup da” diyerek göndermedi. O zamanlar futbolcular şimdiki gibi paralar kazanmıyordu. Ama şimdi babam, “O kadar para vereceklerini bilsem seni topçu yapardım” diyor. İki yıl Babadağspor’da, bir yıl Denizli Amatör’de oynadım. Ondan sonra, Kartalspor, Bakırlı, Çiçek Tekstilspor derken 22 senelik bir futbol hayatım oldu. Bir de futbolculuk yaşantımda herkesle çok iyi geçinirdim. Diyaloglarım çok iyiydi. Hatta bazı hakemler beni ofsaytta olduğum zaman ‘İsmail ofsayda giriyorsun, çık’ diye maç sırasında sessizce uyarırlardı. Fakat çok hızlı olmamdan dolayı çok fazla sakatlık geçirdim. Yaşadığım bu sakatlıklar en sonunda futbol yaşantımın sona ermesine sebep oldu diyebilirim”

DENİZLİHABER: Geçmişe dönüp baktığınızda keşke dediğiniz olaylar oldu mu?

İ.YILMAZ: “Evet oldu. Ama sadece futbolda oldu. Dediğin gibi geriye dönüp baktığımda pişmanlık duyduğum, keşke dediğim tek şey profesyonel futbolcu olamamamdır. Eğer o dönem Galatasaray’da futbolculuğa başlasaydım belki şu an bir teknik direktör olabilirdim. İşte bunun dışında hayatımda keşke dediğim hiçbir şey olmadı. Hayatım oldukça keyifli”

DENİZLİHABER: Sohbetimizin başında sanata karşı olan ilginizden bahsetmiştiniz…

İ.YILMAZ: “Evet… Dediğim gibi okul yıllarımda öğretmenimden aldığım o eğitim bende sanata karşı büyük bir ilgi uyandırmıştı. Dolayısıyla halen daha sanata olan ilgim, merakım ve uğraşım çoktur. Yani şöyle diyebiliriz; ben bir sanat aşığıyım. Çünkü sanat, bizlerin gelişmemizde çok etkin bir rol oynamaktadır. Geçmişe dönüp baktığımızda, çıkan bir savaş sonrası ilk önce sanat evleri kurtarıldı. Doğrusunu söylemek gerekirse, Avrupalılar sanata ve sanatçıya çok önem veriyorlar. Benim de hedefim, ülkem için ve Denizli için Avrupalıların sanat anlayışına ve uğraşına ulaşabilmek”

DENİZLİHABER: Peki, sanatsal bir çalışmanız var mı?

İ.YILMAZ: “Şu an en büyük merakım olan fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Bu konuda uzman kişilerden eğitim alıyorum. Çünkü fotoğraf sanatçılığı, hakikaten diğer sanat gruplarından çok daha farklı bir sanat dalı. Fotoğraf çekerken hayata herkesin baktığın açıdan değil daha farklı bir açıdan bakıyorsunuz. Bundan dolayı fotoğrafçılık konusunda kendimi geliştirmek istiyorum”

DENİZLİHABER: Son olarak, yakın çevrenizden sizin çok iyi türkü söylediğinizi duyuyoruz. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

İ.YILMAZ: “Eh işte…İyi bir müzik dinleyicisiyim yani müzik iyi bir müzik kulağına sahibim. Ama kendimi çok iyi şarkı yorumlayan biri olarak görmüyorum. Şarkı söylüyorum ama arada bir arkadaş ortamlarında. O da keyiflenmek ve neşelenmek için”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı