REKLAMI GEÇ

EN ÖNEMLİ İŞİMİZ

EN ÖNEMLİ İŞİMİZ

Bir zamanlar bir kralın aklına şöyle bir düşünce geldi: “Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı, kimi dinlemem gerektiğini ve yapmam gereken en önemli işin ne olduğunu bilseydim, giriştiğim her işi mutlaka başarırdım.” Krallığın dört yanında bu sorulara tutarlı cevaplar arandı; ancak, Kral’ı tatmin edecek düzeyde bir cevap bulunamadı. Sonunda hiç kimsenin ayağına gitmeyen ve sadece halktan kişiler ona başvurduğunda onlara yol gösteren bir bilgeden…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 20 Haziran 2017 Salı, 09:46

Bir zamanlar bir kralın aklına şöyle bir düşünce geldi:

“Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı, kimi dinlemem gerektiğini ve yapmam gereken en önemli işin ne olduğunu bilseydim, giriştiğim her işi mutlaka başarırdım.”

Krallığın dört yanında bu sorulara tutarlı cevaplar arandı; ancak, Kral’ı tatmin edecek düzeyde bir cevap bulunamadı.

Sonunda hiç kimsenin ayağına gitmeyen ve sadece halktan kişiler ona başvurduğunda onlara yol gösteren bir bilgeden bahsedildi Kral’a.

Kral halktan biri gibi giyindi ve kulübeye yaklaşınca da korumalarını uzaklaştırdı. Bilgenin de o sırada bahçede küçük çiçekler ekmek için yerleri kazmakla meşgul olduğunu gördü ve ona sorularını yöneltti.

“Bir iş için en doğru zamanı, bu iş için en önemli kişi veya kişileri ve kendimi vermem gereken en önemli işi bana söyler misiniz?

Bilge büyük bir özenle Kralı dinledi; ancak, bir yanıt vermedi. Yapmakta olduğu işe geri döndü.

“Yoruldunuz, dedi Kral bilgeye, küreği verin de biraz ben çalışayım, siz dinlenin.”

“Sağ olun,” diyerek küreği Kral’a verdi bilge adam ve yere oturup dinlenmeye başladı.

Kral sorularını yineledi; ancak, birkaç saat geçmesine rağmen bir türlü sorularına yanıt alamadı. Sonunda dayanamayarak sordu.

“Ey bilge kişi! Sorularıma yanıt alamayacaksam gideyim, zira akşam oldu, dönmem gerekir.”

Bilge kişi gözlerini uzaklara dikti.

“Bak, bir adam koşarak buraya geliyor, dedi. Bakalım kimmiş, ne istiyormuş?”

Adamın karnına bastırdığı ellerinin altından kan sızıyordu. Kral’ın yanına gelince inledi ve düşüp bayıldı. Kral ve bilge kişi hemen onun giysilerini çıkardılar. Karnında büyük bir yara vardı. Kral yarayı elinden geldiğince yıkadı, mendiliyle ve bilge kişinin havlusuyla sardı, kanı durdurdu. Adam bir süre sonra kendisine gelince içecek bir şey istedi. Kral kuyudan su getirip verdi. Kral ile birlikte o akşam bilge adamın kulübesinde uyudular.

Sabah olunca adam kendine geldi ve Kral’a, “Beni bağışlayın,” dedi.

“Sizi tanımıyorum, üstelik bağışlanacak bir şey yapmadınız ki, diye cevap verdi Kral.

Adam konuşmasına devam etti.

“Siz beni tanımıyorsunuz; ama ben sizi tanıyorum,” dedi. Ben kardeşimi astırdığınız ve mallarını ellerinden aldığınız için sizden öç almaya ant içmiştim. Tek başınıza bilge kişiyi görmeye gittiğinizi öğrendim ve dönerken yolda sizi öldürmeye karar verdim; ama akşam olmasına rağmen dönmediniz. Bunun üzerine ben de pusuya yattığım yerden çıkıp, sizi aramaya koyuldum. Ancak korucularınıza rastladım ve onlarla mücadele ederken yaralanarak ellerinden kaçıp buraya sığındım. Siz olmasaydınız kan kaybından ölecektim.

“Ben sizi öldürmek istedim; ama siz benim yaşamımı kurtardınız. Eğer yaşarsam size minnettar olacağım.”

Kral, adamın açık sözlülüğüne ve içtenliğine inandı ve kendisini bizzat hekimlerine tedavi ettireceğine söz verdi.

Kral, ayrılmadan önce sorularına yanıt vermesi için bilge insandan son kez ricada bulundu.

Bilge kişi, “Sorularınızın cevaplarını aldınız ya!” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Dün eğer benim güçsüzlüğüme acımayıp bana yardım etmeseydiniz buradan hemen ayrılacaktınız ve geri dönerken şu adamın saldırısına uğrayacaktınız. Yani dün sizin için en önemli an, çiçekleri ekmek için bana yardım ettiğiniz andı. Sizin için en önemli iş, bana iyilik yapmaktı.”

“Daha sonra yaralı adam koşarak geldi yanınıza. O sırada sizin için en önemli an, onunla ilgilendiğiniz andı. Çünkü eğer onun yaralarını sarmasaydınız, o adam sizinle barışmaksızın, size kin güderek ölecekti. Dolayısıyla o anda en önemli kişi oydu. Yine o zaman en önemli işiniz de, onun için yaptıklarınızdı.”

Bu sözlerle Kral’ı rahatlatan bilge kişi, şu nasihati ederek onu uğurladı:

Onun için;

“Sizin için en önemli an, içinde bulunduğunuz andır. Çünkü sadece o an, elinizden bir şey gelebilir.”

“Sizin için en önemli kişi ise, o an birlikte olduğunuz kişidir. Çünkü hiç kimse, bir başka kişiyle bir daha görüşüp görüşemeyeceğinden emin olamaz.”

“Sizin için en önemli işse iyilik yapmaktır. Çünkü insan bu dünyaya iyilik yapmak için gelmiştir.”

Hayırlı Ramazanlar… Selam ve dua ile…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı