KAF DAĞI’NIN ARKASINI GÖRDÜLER

DENDAK Yönetim Kurulu Başkanı Gülcan Çeşmeli, yönetim kurulu üyeleri Emre Çakır, Cem Luka Karabıyık ve Dağcılık Federasyonu İl Temsilcisi Taylan Özgür, Ağrı Dağı tırmanışından sonra rotayı bu kez 5 bin 642 metreyle Avrupa’nın en yüksek zirvesi olan Rusya Federasyonu’ndaki Elbruz Dağı’na çevirdi.

Denizlili dağcılar, bu zorlu tırmanışı ERDAK Kulübünden Metin Helimoğlu, (organizasyonun rehberi) Uğur Kızılköy, Veli Canpolat, Gültekin Becermiş, KAYDAK Kulübü’nden Mustafa Karaahmet, Mahmut Şahin, Lorut Dağcılık Kulübü’nden Metin Esmer, Zirve Dağcılık Bursa Temsilciği’nden Haydar Bozada, MERDAK Kulübü’nden Hüseyin Yalçın, DEDAK Kulübü’nden Zeki Akın, HADAK Kulübü’nden Yusuf Hakan Özdemir ile birlikte gerçekleştirdi.

DENİZLİ’NİN ADI AVRUPA’NIN ZİRVESİNE YAZILDI
DENDAK Yönetim Kurulu Başaknı Gülcan Çeşmeli, başarıyla tamamladıkları bu zorlu tırmanışı herhangi bir kurum, kuruluş ve kişiden destek almadan kendi olanaklarıyla gerçekleştirdiklerini, Denizli’nin adını Avrupa’nın zirvesine yazarak döndüklerini, bu etkinlikle destek sağlandığında nelereri neleri başarabileceklerini ortaya koyduklarını söyledi.

HAYAL ETTİĞİMİZ KAF DAĞINI GÖRDÜK
Tırmanışın zorlu koşullarda gerçekleştiğini alatan Çeşmeli, “Hedefimizdeki Elbruz, masallardaki Kaf Dağı’nın kendisidir. Çocukluğumuzda bu ad ile anılan çok masal duymuş, okumuşuzdur. Kaf Dağı, hep ulaşılmaz ve ilginç gelmiştir insanlara. Ve tabii ki dağcılığa merakı olanlarda daha fazla. Gerçekten de Kaf Dağı çok esrarengiz ve gizemli bir dağdır ulaşılmaz gibidir adeta. Hep merak edilen de “Kaf Dağı’nın ardındaki” gizli olandır nedense? Bu masalları dinleyenler günün birinde Kaf Dağı’nı görmeliydi.. İşte bu merak ve heyecan yollara düşmemizi kolaylaştırdı. Elbruz Dağı’nın zirvesine tırmanabilmek? Hayalleri gerçeğe dönüştürmekti hedef” dedi.

YOLCULUK 1 AĞUSTOS’TA ANKARA’DAN BAŞLADI
Kaf Dağı’na yolculuğun 1 Ağustos’ta Ankara’dan karayoluyla Gürcistan’ın başkentine hareketle başladığını ifade eden Çeşmeli, bu yolculuğu şöyle anlattı:
“2 Ağustos’ta Tiflis’e ulaştık. Buradan Rusya’nın Kabartay Balkar Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Nalçik’e gitmek üzere yola çıktık. Gece buraya ulaşıp 5 ayrı taksi kiralayarak Terskol üzerinden Azau’ya ulaştım. Tüm otelleri dolaşıp yer bulamayınca, geceyi bir inşaatta geçirmek zorunda kaldım.

3 Ağustos’ta Balkar Türkleri’nden Medina isimli bir genç kızla Türkçe iletişim kurarak, Elbruz Dağı ve yöre hakkında edindim. Daha sonra bir minibüs ayarlayarak, iki kişi Terskol’a gidip PTT’de Elbruz tırmanışı için kayıt yaptırdık. Daha sonra teleferik ile 3 bin 700 metre yükseklikteki kamp alanına geçiş oldu. Kamp alanında 2. Dünya Savaşı’ndan kalma petrol tankerlerine benzeyen barellerde konakladık. Bu barellerin her birinde altı adet ranza bulunuyor. Barellerde 2. Dünya Savaşı’nda Hitler’in askerlerinin de konakladığı bilgisi verildi.

Barellere eşyalarımızı bıraktıktan sonra, 4 bin 500 metre yükseltiye kadar aklimatize tırmanışı yaptık. Akşam üzeri başka ülkelerden gelen dağcılarla konuşarak, hava durumu hakkında bilgi topladık. Normal koşullarda iki gün kamp alanında aklimatize olup, 5 Ağustos’ta zirve denemesi yapılması planlanmıştı. Ama hava durumunun çarşambadan itibaren bozacağı bilgisi ile bir gün önceden zirve denemesi yapmayı kararlaştırdık.

Bizi 4 bin 600 metre yükseltiye götürecek snow track denilen kar aracı ile de anlaşıp hareket saatimizi gece 02:00 olarak belirledik. Toplamda 55 saattir yollarda olduğumuz için akşam yemeğimizi yedik ve gece saat 01:00’de kalkmak üzere zirve çantalarımızı hazırlayarak erkenden yattık.

4 Ağustos günü gece kalkıp hava durumunu kontrol ettik. Dışarıda yoğun bir kar yağışı vardı. Rüzgar ve rüzgar çok şiddetliydi. Tüm arkadaşlarımız giyinmiş ve hazır durumdaydılar. Fazla da umutlu değildik. Hareket saati olmasına rağmen kar yağışı tüm şiddetiyle devam ediyordu. Aramızda durum değerlendirmesi yaparak, tırmanışa başlama saatini bir saat erteledik. Daha sonra karşılaştığımız Alma dağcılardan aldığımız bilgiler ile hemen emniyet kemerlerimizi giyerek ayaklarımıza kramponlarımızı taktık ve kar aracına binerek 4 bin 600 metreye kadar yoğun kar yağışı altında tırmandık. Saat 02:30’da kar aracından inerek tek sıra halinde düzenli ve disiplinli bir şekilde zirve tırmanışına başlamıştık. ilk başlarda çoğumuzda mide bulantısı ve baş ağrısı oluştu. Zaman içinde bu şikayetlerimiz azaldı. Tırmanış yapan epeyce yabancı dağcı da vardı.

Elbruz Dağı, yan yana duran iki muhteşem zirveden oluşuyordu. Doğu zirvesi 5 bin 621, batı zirvesi 5 bin 642 metre yüksekliğe sahip. Hedefimiz 5 bin 642 metrelik batı zirveydi. İki zirveyi birbirinden ayıran boyun bölümünü geçtikten sonra, batı zirvenin külah bölümü başlıyordu. Burası epeyce dik olduğu için sabit emniyet hatları döşenmiş. Biz de yardımcı iplerimiz ile pürsik yaparak kilitli karabina ile emniyet hattına girdik ve güvenli bir şekilde tırmanışa devam ettik.

Tırmanışımızın son bölümünde zaman kaybetmemek için performans grupları oluşturarak tırmanış yapmaya devam ettik. Zorlu ve yorucu bir tırmanışın sonunda saat 09:30’da zirveye ulaştık. Zirveye çıkan her grup birbirini kutlayarak zirve fotoğrafları çektirdi. Kaf Dağı’nın zirvesinde olmak böyle bir şeydi. Duygusal anlar yaşanıyordu. Masallarımın dağındaydık. Daha sonra güvenli bir şekilde inişe geçildi ve saat 15:00’te tüm ekip sağlıklı bir şekilde kamp alanına döndü.

Tırmanış faaliyetimiz yaklaşık olarak 13 saat sürmüştü. Yorgun ama mutluyduk. Hep birlikte toplandık ve tırmanış faaliyetini değerlendirdik. Tırmanışımızı birgün öne almakla çok isabetli bir karar verdiğimizi anladık. Çünkü biz dağdan iner inmez çok şiddetli yağmur başladı.

5 Ağustos’ta erkenden kalkarak çantalarımızı topladık. Konakladığımız barellerin önünde Elbruz dağının harika manzarası eşliğinde fotoğraflar çektik. Bu kamp alanında kaldığımız süre boyunca bizlere yardımcı olan dost insan Balkar Türkü Hakim ağabeyimize Türk bayrağı hediye ederek, birlikte fotoğraflar çektirdik. Azau Köyü’ne ulaştığımızda saat 10.30 idi. iki adet minibüs kiralayarak Güney Osetya’nın başkenti Viladikafkas’a hareket geri döndük. Terskol’da PTT’ye uğrayıp Elbruz Dağı’ndan döndüğümüzü beyan ettik. Ayrıca “Seven Summit” adlı Dağcılık Kulübü’ne uğrayıp zirve fotoğraflarımızı gösterip Elbrus tırmanış sertifikalarımızı aldık. Saat 17.30 Viladikafkas’a ulaştığımızda kalacak otel ve Tiflis’e geçecek araç bulamadığımızdan, geceyi otogarda geçirdik.

6 Ağustos günü saat 09:00’da Tiflis’e gidecek otobüsümüzü bulduk. Saat 10:00’da Tiflis’e doğru hareket ettik. Bir saat sonra Rusya – Gürcistan sınırına ulaşmıştık. 1 saatlik bir pasaport kontrolünden sonra Kazbek Dağı’nın muhteşem manzarasını izleyerek saat 17:30 da Tiflis’e ulaştık.. Bizim uçağımız pazar günü olduğundan arkadaşlarımızla vedalaşıp, 2 gün burada kaldık. Pazar sabahı saat 05.00’de uçakla Tiflis’ten ayrılıp 09:30 İzmir’i, oradan da karayoluyla 16:00 da Denizli’ye ulaştık.

NEDEN KAF DAĞI OLARAK BİLİNİYOR?
Simurg efsanesine konu olan Kaf Dağı’dır Elbruz. Kuşlar Simurg’un (Anka), Kaf Dağı’ndaki bilgelik ağacında yaşadığına, huzur sağladığına inanırmış. Birgün onu görmeye karar vermişler. Hüthüt kuşu liderliğinde yola düşmüşler. Kimi vazgeçmiş, kimi yedi vadiden geçmeyi başaramamış. Sonunda Kaf Dağı’na ulaşan 30 kuş, bilgelik ağacından Simurg’un 30 kuş anlamına geldiğini öğrenmiş. Özet olarak dağın bu adla anılmasının hikayeside böyle nakledilmektedir.