REKLAMI GEÇ

SİZ BİR YALANCI MISINIZ?

23 Aralık 2016 Cuma

Henüz bu sabah okuduğum çok anlamlı bir söz: “Kişiye YALAN olarak (yalancılık olarak) her duyduğunu anlatması yeter!”

Sözün sahibini rahmetle, hayırla analım. Sonra başlıktaki soruyu tekrarlayalım, siz bir yalancı mısınız?

Aynı soruyu kendime sordum, çok kolay cevaplayamadım, bir sürü açıklama eşliğinde yalancı olmadığımı kendime kabul ettirmeye çalıştım.

Valla siz, ben bir yana ama galiba şunu söylemek mümkün, “ağzı olan konuşuyor kardeşim” diyebiliriz.

Öyle olunca; şu toplumsal uzlaşı, haksızlık etmemek deyişlerimiz, entellektüel çalımlarla “sevgi”den bahsedişlerimiz, ya da pek dindar görüntülerle “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” tarzında hatırlatmalarımız pek yalan dostlar. Alın size bir yalanımız daha ortaya çıkıverdi…

Bazen argoda muhabbet vardır ya “senin hayatın yalan ya!!! ” deyiveririz birilerine…

Lafın doğrusunu siz anladınız. Bizim hayatımız yalan yaa dostlar..

ALİAĞA/KAKLIK- DENİZLİ İZMİR TREN YOLU
Sanayi Odası Başkanımız Sn. Müjdat Keçeci pek fazla kibar. Dünya Gazetesi’nin dünkü sayısında yine tekrarlamış, “Aliağa Limanı’na tren yolu ulaşımında az bir noksan kaldı, oluvermeli, ihracatçımız çok zorlanıyor, karayolu taşımacılığı çok maliyetli” demiş.

Başkanım yıllardır diye diye dilinde tüy bitmedi mi? Denizli gibi üretken bir kent için istediğin çok bir şey mi? Popülist bir şey mi? Değil!!! Zor bir şey mi? Hiçç değil. Öyleyse biraz yüklen başkanım. Şehrimizin bir bakanı var. O bir duysun, o bir baksın, 1 günlük iş.

Ekonomi, Denizli’nin ihracatçının sorunları lafını edip durmak, Allah yakar yahu. İşte nefes borusu, koca devlet, bu demiryolu çığlığını yıllardır niye duymaz.

ORTA DOĞUYA BULAŞMAK
Pek beylik bir lafımız “bu Ortadoğu bataklığına niye bulaşıyoruz ki!!”

Bu görüş şu demek. Bu mahallede yaşanmaz, taşınalım. Taa öteki mahallenin eşkıyaları bizim mahalleye gelmişler, bitişikteki siteyi soyuyorlar, yakıp yıkıyorlar, karşı gelen ev sahiplerini öldürüyorlar, dahasını söylemeyeyim…

Sen kapıları kilitle, camları kapat, sesini de kıs, sana bulaşmasın.

Size göre olay nasıl gelişir? Cevap belli, sıra sana gelir.

O zaman ne yapılacağı belli, komşunla işbirliği, güçbirliği yapacaksın, mahalleye girilmesini önleyeceksin. Zamanla girilmişse hep beraber çıkarmaya çalışacaksın.

Kısacası, niye bulaştık Suriye’ye falan boş eleştiri. Yurtta Sulh çok kesin ve her zaman doğru ama, cihanda sulh dediğimiz şey bir ütopya, ideal. Realitelere gözümüzü kapamadan yürüyeceğiz. İdealimiz bir köşede dursun.

Tartışılacak şeyler tabi ki vardır. Taktikler, stratejiler ve birçok şey. Tartışmayı açtığımızda bunları, doğru politikaları öne koymak gerek.

Abi biz niye bulaşıyoruz ya!! Yok böyle bir yorum…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı