REKLAMI GEÇ

AH BU ÖĞRETMENLER

28 Mart 2018 Çarşamba

Son günlerde ulusal basında gördüğümüz öğretmen haberleri;
-Sözleşmeli öğretmen alınacak,
-Sözleşmeli öğretmen istihdamına ilişkin yönetmelik değişti,
-Sözleşmeli öğretmene şartlı tayin,
-Sözleşmeli öğretmenlik sözlü sınav komisyonu değişti,
-Ücretli öğretmenlerin üçte ikisi (2/3) öğretmen değil,

Baktığımızda eğitim sisteminde; kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmeni ve ücretli öğretmen olarak üç ayrı kategori görüyoruz.

Kadrolu öğretmen tamam da, sözleşmeli öğretmen neden?

Yanıt; doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde eğitimin niteliğini artırmak için.

Kadrolu öğretmenlerle bu bölgelerde nitelikli eğitim olmuyor mu?

Mutlaka olur ancak, sözleşmeli öğretmeni bölgeye 4+2 yıl şartı ile gönderiyoruz. Yani bölgeye giden sözleşmeli öğretmene “bölgede 6 yıl kalmayı göze alabiliyorsan sana kadro veririm, yoksa sen bilirsin” deniliyor.

Peki, bu anlayışla bölgeye gönderdiğin öğretmenden verim alabilir misin?

Elbette hayır.
Çözüm; öğretmeni gelecek kaygısından kurtararak, “seni kadrolu olarak atadım, her bölge için çalışma süren şu kadar” derseniz, herkes hesabını ona göre yapar kararını öyle verir. Aksi halde gelecek yıl sözleşmesi ne olacak kaygısıyla çalışan öğretmenden verim almanız mümkün değil.

Olan kime?
Tabi ki; doğu ve güneydoğudaki çocuklarımıza.

Milli Eğitim Bakanlığı açıklamasında; doğu ve güneydoğu Anadolu da 190 bin öğretmen görev yapıyor. 38 bin sözleşmeli öğretmen atandı. % 90 ı doğu ve güney doğuda, yani 34200 öğretmen

Kalan % 10 u (3800) öğretmen diğer bölgelerde.
Gelin şu işi yeniden düşünün. Öğretmenlik sistemi fazla oynamaya gelmez.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, ücretli öğretmenlerimizde var. Üstelik bunların üçte ikisi (2/3) öğretmen değil. Bu tür görevlendirmeler nerede mi?

Ne yazık ki yine ayni bölgede.
Bu öğretmenler nasıl atanıyor?
Yıllardır değişmeyen yöntemle.

Aklıma yıllar önce Diyarbakır da ilköğretim müfettişi olarak çalıştığım yıllarda yaşadığım ücretli (o yıllarda vekil öğretmen) öğretmen ataması sırasında yaşadığımız olay geldi.

Her yıl okullar açıldıktan sonra siyasi gerekçelerle il emrine ücretli öğretmen kadrosu verilir. İlde kurulan komisyon da mülakat yolu ile seçim yapardı. Çünkü; bölgedeki işsizliğin fazla olması nedeniyle geçici de olsa bir iş ümidi doğduğu için ilin kontenjanından fazla başvuru olurdu.

Benim de üyesi olduğum komisyon olarak çalışmaya başladık. Birkaç çalışmadan sonra sınıfa gelen bir aday ; “siz beni niye çağırdınız?” dedi. Bizde” ücretli öğretmen ataması için” dedik.

Yanıt;
-Ben zaten atandım.
-Kim atadı? Dedik.
Yanıt; dönemin iktidar partisinin ilçe başkanı tarafından atandığını söyledi.

Konuşma ilgimi çekti. Küçük bir araştırma sonunda adayın haklı olduğunu gördüm.

Meğer ilçe başkanı birçok kişiye “ sizin atamanızı yaptıracağım” sözü vermiş. Karşılığında ilk iki aylık maaşı istemiş. Atanamazsanız paranız iade demiş.

Sonuç; atananlar başkanın sayesinde atanmış olmuş, tabi paralarını almış, atanamayanlara paralarını iade ederek hem sözünde durmuş, hem de kahraman politikacı.

Günümüzde bu şekilde bir işleyişin olmadığını umuyorum, ancak; politik etkilerin olduğunu da tahmin ediyorum.

Kısacası; çocuklarımıza yazık etmek istemiyorsak, gelin öğretmenlik mesleğini ihmal etmeyelim.

Bakın Albert Einsteiyn ne diyor?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı