REKLAMI GEÇ

EĞİTİM! EĞİTİM! EĞİTİM!

12 Eylül 2018 Çarşamba

Öncelikle 2018- 2019 Eğitim ve Öğretim yılının öğrenci ve öğretmenlerimiz için başarılı geçmesini diliyorum.

Eğitimde başarının yolu iyi öğretmenden geçer. Eğitim kurumlarının büyüklüğü, donanımlı olması, öğrencilerin ve velilerin çok istekli olması iyi bir eğitim için yeterli değildir. Tabi ki bu saydığım faktörler de önemli ancak iyi yetişmiş öğretmeniniz yoksa başarı şansınız az. İyi yetişmiş pilotunuz yoksa en donanımlı uçağınız işe yaramaz. İyi yetişmiş hekiminiz yoksa en donanımlı hastaneniz işe yaramaz. İyi bir aşçınız yoksa çok lüks donattığınız restoranınız iş yapmaz.

Eğitimde bütün paydaşlar önemli ancak, ÖĞRETMEN faktörü çok özel ele alınması gereken bir konudur. Okula yeni başlayacak her çocuğun anne babası “İYİ ÖĞRETMEN” arayışına girer. Eğitimciler olarak bu duruma biraz üzülürüz ancak öğrenci ve ailesi her konuda olduğu gibi burada da haklıdır. Çünkü toplumda hemen herkes iyi öğretmenin iyi eğitim vereceğini düşünür. O halde öğretmen yetiştirme sorununu niye çözemiyoruz?

Öğretmeni yetiştirmek bir yana mevcut öğretmenler arasındaki ayırım başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

“SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN”
Aynı okulda görev yapan iki öğretmenden biri kadrolu, diğeri sözleşmeli. Bu durumda; özlük haklarından tutun, ne kadar süre nerede görev yapacağına kadar birçok güvenceden yoksun bir şekilde görev yapmaya çalışan “SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENDEN” ne kadar verim bekleyebilirsiniz?

Trafikte yeterince uykusunu alamayan şoföre otobüs teslim etmeyiz. Ancak, gelecek kaygısı taşıyan, gelecek yıl durumum ne olacak, bu öğrencilerle bir arada olabilecek miyim, ailem ne olacak kaygısı taşıyan öğretmene “GELECEĞİMİZ” dediğimiz çocuklarımızı teslim ediyoruz ve çok iyi sonuç bekliyoruz.

Bu anlayışla çok iyi donattığımızı düşündüğümüz okullarda istediğimiz verimi almamız mümkün değil.

Peki çözüm?
Kısa vadede; mutlaka “SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK” kaldırılmalı ve çalışanların hepsi kadrolu öğretmen olarak atanmalı.

Orta vadede; bütün öğretmenlerin özlük hakları iyileştirilmeli, meslek içi eğitim mutlaka ciddi bir şekilde yapılmalı, her öğretmenin mesleki olarak kendisini yenilemesi ve yetiştirmesi teşvik edilmeli.

Uzun vadede; üniversite sınavında eğitim fakültesini tercih eden herkesin öğretmen olduğu uygulamadan vazgeçilmeli. Öğretmen adaylarında akademik başarının yanı sıra; sağlık, konuşma gibi kriterler aranmalı. Her insan değerli, her gence iş bulunmalı, ancak her işi de herkes yapmamalı. Örneğin; kekeme olan bir öğretmenin sınıfta başarılı olma şansı olamadığı gibi, sınıftaki çocukları da başarısızlığa itmeye hakkımız yok. Oysa kekeme olan şahıs belki de el becerisi gerektiren işlerde çok daha başarılı olabilir. Böyle bir secicilikte hem bireyi, hem de öğrencileri kazanırız.

ÇOK KISA VADE DE İSE; ÖĞRETMENLERİN KILIK KIYAFET SERBESTLİĞİ KONUSU MUTLAKA DEĞERLENDİRİLMELİ.

Bir öğretmen için kılık kıyafet serbestliği ne özgürlükle, ne de sendikacılıkla izah edilemez. Çünkü ÖĞRETMENLİK her konuda örnek olmayı gerektirir. Bir karış sakalla, boru gibi kot pantolonla sınıfa giren bir öğretmen 7 yaşındaki çocuğa bilgi veremez. Ancak KORKU verir.

Gelişiyle Eğitimcilerde iyimser hava estiren Sayın Milli Eğitim Bakanının dikkatine!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı