REKLAMI GEÇ

DENİZLİ DENİZLİ OLALI(!)

9 Kasım 2013 Cumartesi

Bir haftadır Denizli’deyim…

Tabi aktif gazetecilik yapmasam bile, seçim öncesi Denizli sokaklarını arşınlarken kendi çapımda bir gözlem yapma ve bu gözlemlerimi Denizli Haber’deki bu köşemde aktarma ihtiyacı hissettim…

Hissettim diyorum; çünkü…

Hemen hemen el sıkıştığımız tüm dostlar ile yorumlarımızın değerli olduğunu düşünen Denizlililer, bir şekilde siyasi gelişmeler ve aday adayların durumu hakkında sorularla çıktı karşıma…

Ben de Ankara’ya hareket etmeden önce, sıcağı sıcağına gözlemlerimi ve düşüncelerimi Denizli Haber’in ofisinde kaleme alma fırsatı buldum…

Öncelikle şunu peşinen ifade etmek isterim ki, Denizli Denizli olalı böyle aday adayı yarışı ve parti dengelerinin hızla yer değiştirdiği bir süreci yaşamamıştır…

Herkesin kendine göre hesapları ve bu hesapların sonucu ortaya çıkan atraksiyonları çok net bir şekilde gözlemlemek mümkün…

Ben çok detaya girmeden ve detay yorumlarımı ileriki yazılarıma bırakarak sadece 3 büyük parti ve onların büyükşehir aday adayları ile ilgili yorumlarımı ileteyim istiyorum…

CHP, mevcut aday adayları dışında yoğun bir şekilde aday arayışını sürdürüyor… Bu arayış, sürpriz bir ismi de beraberinde getirebilir. Bana soracak olursanız (kim ne derse desin) şu anda sürpriz olarak çıkabilecek bir isim olarak karşımızda eski Baro Başkanı Adil Demir duruyor… Bunu söylememin nedeni sadece Denizli havasından değil, Ankara havasını da çok iyi bilmemden kaynaklanıyor…

Sadece sol oylara talip olmakla, Denizli’de seçimin kazanılmayacağını çok iyi bilen CHP kurmayları, birçok özelliğiyle sağdan da oy getirebilecek aday hesaplarını derinden derine yapmaktadır…

Bu böyle biline…

Bekleyip göreceğiz…

MHP ise kesin aday tercihini Ali İpek’ten yana kullanmış oldu. Denizli’ye gelmeden önce Ali İpekle ilgili tepkileri çok merak ediyordum. İlk tepkileri de medyadaki arkadaşlarımdan aldım. Ali İpek’i çok iyi tanıyan gazeteci arkadaşlar, kolay bir lokma olmadığı yönünde bir görüşü ön plana çıkarmışlardı.

Bu yorumlarını çok da anormal karşılamadım açıkçası…

Çünkü benim de 1980’li yılların başından beri çok iyi tanıdığım Ali İpek’in, ilgi alanına giren birçok konuda başarılı işler yaptığını, Denizli dengelerini çok iyi bildiğini ve bu işe ‘öylesine bir şekilde’ macera olsun diye girmediğini düşünüyorum…

Ali İpek’in bu seçimlerde “O ne anlar siyasetten, gitsin futbolla uğraşsın” diyenleri ciddi bir şekilde hayal kırıklığına uğratacağını de eklemeden geçmek istemem…

Hele hele Ali İpek’i yakından tanıyanların çok iyi bildiği “renkli ve samimi” kişiliğinin, seçim çalışmaları sırasında hakkındaki her türlü olumsuzluğu, hızla bertaraf ettireceğini tahmin ediyorum…

Gelelim AK Parti’ye…

Ak Parti bence birçok ilçede olduğu gibi büyük şehir belediye başkanlığı yarışında da sürpriz diye bileceğimiz sonuçlarla en fazla muhatap olacak parti durumunda…

Özellikle EGS’deki “Temayül Yoklaması”nı gözlemledikten sonra, bu tezimin daha da güçlendiğini söyleyebilirim…

Bana göre herkesin bir şeyler beklediği ‘temayül yoklaması’, Ankara nezdinde çok ciddiye alınacak bir sonuç çıkarmayacaktır…

Çünkü bu temayül yoklamasına,  aday adayları dışındaki bazı isimlerin ‘gövde gösterisi’ çabaları damgasını vurmuştur…

Ankara’da, Ak Parti Genel Merkezi’nde sandıklar açılıp sonuçlar ortaya çıktığında ve neredeyse aday adayları dışında aday olmayan bazı isimlerin yoğunlukta çıktığı görüldükçe ve bir de buna “Ben sizin temayül yoklamasını nasıl yaptığınızı biliyorum” diyen bir Genel Başkan’ın ileri görüşlülüğü eklendiğinde ne kadar ciddiye alınacağını siz düşünün…

Aslında adaylık kararına önemli bir etki olacağı beklenen temayül yoklaması ve 3 önemli adayın teşkilat desteğinin ölçüleceği temayül, işte bu garip müdahaleler nedeniyle itibarsızlaştırılmış olacaktır.

Ak Parti Büyük Şehir Aday Adayları’na baktığımda, “Denizli’ye Deniz getireceğim” diyerek kendi kişisel piyasasını çok iyi yapan ama hiçbir sonuç alamayacağı aşikâr olan ismi dışarıda bıraktığımızda, 3 aday adayına yönelmemiz gerektiğini görüyoruz…

Bunlardan genç Sezer Cihan’ın özverili bir çalışma içerisinde olduğunu bilmem dışında, yorumlama hakkını kendimde bulmuyorum… Ancak Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreterliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı görevlerini yürütüyor olması önemli. Bu önemli görevleri bırakıp Denizli’den aday adaylığına soyunmuş bir ismin, tek başına yola çıkmadığı ortada. Kişisel olarak da sadece temiz ve dürüst bir kimlik olduğunu biliyorum; ama siyaset yolculuğunu çok yakından tanımamış olmamdan dolayı farklı bir değerlendirme yapmam yanlış olur.

Prof. Dr. Hasan Kazdağlı’nın sadece özgeçmişi ile ilgili birkaç kalem bir şey yazsam, belki de aranızda ‘Bülent Bey Hoca’yı mı destekliyor’ diyeniniz olacaktır. Tam bu noktada Kazdağlı’nın uzun yıllar yürüttüğü PAÜ Rektörlüğü döneminde en çok eleştiren ve onu bir anlamda sıkıntıya sokan habercilik tarzıyla eleştirdiğimi bilmenizi isterim. Dün nasıl objektif bakıyorsam bugün aynı bakış açısıyla Kazdağlı’nın önemsenmeyecek biri olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. GAP’ın teknokrat kadrosunda yer almış, Ankara’nın üst düzey bürokrasisinde önemli görevler üstlenmiş, rektörlüğü sırasında Pamukkale Üniversitesi’ne gerçek manada bir kampus kazandırmış, projeci ve yatırımcı kimliğini nasıl göz ardı edebiliriz? TOBB Üniversitesi’nin kuruluşundaki emeklerini nasıl görmezden gelebiliriz? Son yıllarını Ankara’da geçirdiğini, üst düzey ilişkileri olduğunu nasıl saklarız? Birde tüm bunların üzerine bunca bir özgeçmişe sahip ismin, gerçekten bir maceranın peşine düşüp Denizli’ye gelmiş olabileceğine ne kadar ihtimal verebiliriz?

Adaylıkları şüphesiz teşkilatta karşılık bulacak Cihan ve Kazdağlı gibi iki önemli ismin, nereden bakarsanız bakın Ak Parti’nin Denizli’de seçim havasını renklendirdiği, dikkatlerin Ak Parti üzerinde toplanmasına vesile olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.

Sıra geldi karşısında iki güçlü isim olan Osman Zolan’a. Bugün Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, temayül konuşmasında; özellikle Mart seçimlerinin Ak Parti için öncekilere oranla çok daha kritik ve önemli bir seçim olduğuna vurgu yaptı, teşkilatından daha büyük özveri istedi. Osman Zolan açısından da bakıldığında bu seçim özellikle Denizli’de farklı bir anlam ifade ediyor.

2004’ten bu yana Denizli Belediyesi’nin en önemli isimlerinden biri olan Osman Zolan, Nihat Zeybekci’nin 2011 Genel Seçimleri sonrası Milletvekili olması nedeniyle başkanlık koltuğuna oturdu. Emanet görevi şu ya da bu şekilde yerel seçim sürecine kadar getirdi. Şu kesin ki Zolan’a bakıldığında, ki O’nu siyasete atıldığı ilk yıllarından beri tanıyan bir gazeteci olarak mütevazi kişiliği, efendiliği, samimiyeti ile çok önemli bir siyasi kimliğe sahip olduğunu söyleyebilirim.

Aslında çok kritik ve zorlu bir sürecin tam ortasında olmasına rağmen kavgacı bir grafik çizmeden bugünlere kadar yürümüş olması, O’nu Zeybekci’nin ardından teşkilatta önemli bir noktaya taşıdı. İşte o noktada tam olarak var olabilmek, uzun soluklu kalabilmek ‘Seçilmiş’ unvanını kazanmak zorunluluğu var. İşte bu nedenle 2014 seçimleri Osman Zolan için daha fazla önem taşıyor.

Pozitif yönleri, Denizli Belediyesi’nde geçirdiği uzun dönemler, teşkilatın net desteği olsa da özellikle Ak Parti’de yüzde yüz aday olacağına dair bir umut içinde olmadığını da görebiliyorum. Çünkü Türk Siyasi Tarihi’nin en güçlü olduğu kadar en fazla sürprizlerin yaşandığı partide siyaset yapmak, yalnızca Zolan için değil o partinin tüm adayları için de sürprizlere hazırlıklı olmak anlamını taşıyor. Temayüller, anketler, farklı çapraz sorgulamalar da olsa nihai kararın Başbakan Erdoğan tarafından verilecek olması, değil Zolan’ın şu an belki de Ak Parti Kurmaylarının bile sonuca dair tahminlerini zorlaştırıyor.

Gelelim uzun lafın kısasına… 3 başlıkla yazıyı toparlayacak olursak;

Ak Parti, aday adaylığı sürecinin son düzlüğünde ortaya çıkan sürpriz adaylarıyla Yerel Seçimler’de Denizli’ye ilk damgasını vuran parti olmuştur. Buna Karşılık Ali İpek sürpriziyle MHP yalnızca Denizli için değil Türkiye için sürpriz bir çıkış yakalayarak, seçimlerde ne denli iddialı olduğunu ortaya koymuştur.

Kim ne derse desin Osman Zolan, teşkilatın yoğun desteği, temsil ettiği makam ve kentteki bilinirliğiyle Ak Parti’nin Denizli’den bakıldığında en güçlü aday adayıdır.

Peki Ankara’dan bakıldığında her şey bu kadar kolay ve yüzde yüz müdür? Tabii ki değil. Denizli’nin büyükşehir statüsü kazanması, büyükşehir başkan adaylığını ateşten bir gömlek haline getirmiştir. Başbakan Erdoğan, bu kritik dönemeçte birlikte yürüyeceği isimleri belirlerken, her zamankinden daha çok düşünecek ve daha detaycı bir çalışma yapacak. Bunu zaten bizzat Başbakan Erdoğan seçim süreci ile ilgili konuşmalarında net bir şekilde ifade etti. Bu şu demek oluyor. Evet Zolan öne çıkmaktadır ama Prof. Dr Hasan Kazdağlı da, Sezer Cihan da asla ve asla göz ardı edilmeyecek, masaya üçü birden yatırılacaktır. Denizli şunu unutmamalı ki; 2004 yerel seçimlerine, 12 önemli aday adayına sahip Ak Parti, 12 ismin yerine Denizli’de Nihat Zeybekci sürpriziyle gitti…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı