REKLAMI GEÇ

BİR ‘SÜLEYMAN KOCASERT’ PORTRESİ

4 Mart 2018 Pazar

Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Süleyman Kocasert, 2010 yılında bu birliğe başkan olduğunda belki de kimse onu bu kadar yakından tanımıyordu. İlk göze çarpan özelliği yakışıklılığı, karizmasıydı. Herkes bu yakışıklı başkanın ne yapacağını merak ediyordu. Size uzun uzun birlik başkanıyken yaptığı etkinlikleri, açıklamaları falan anlatmayacağım. Onun kararını ihracatçılar verir. Ben ‘sıradışı’ bir insanın toplumumuz açısından ne kadar önemli olduğunu anlatmak istiyorum.

2010 yılından itibaren hemen her hafta ihracat rakamları ile ilgili değerlendirme yaparken Süleyman Kocasert, bilgi ve birikimi hakkında ipuçlarını vermeye başlamıştı. İnsanların fiziksel özellikleri bazı özelliklerinin önüne geçebilir. Kocasert’de bu durum tam tersine işledi belki de. Bilgi birikimi, insanlara hitap ederken ki samimiyeti, fiziksel özelliklerinin önüne geçti.

Fiziksel özelliklerinin önüne geçen sadece konuşması, hitabeti değildi. Sosyal medyayı aktif olarak kullanan Kocasert, yaptığı paylaşımlardaki samimiyetiyle bir kez daha dikkat çekti. Maddi durumu belli bir seviyenin üzerinde olan bu genç işadamı, öğle yemeklerinde lise arkadaşlarıyla buluşup 5 metrekarelik bir tost dükkanına gidiyordu mesela. Yıllar önce yaptıkları gibi, lise arkadaşlarıyla hem o günleri yad ediyor hem de tostlarını Zafer Gazoz eşliğinde yerken hiç de tribünlere oynamıyordu Kocasert.

Aile kavramıyla da başı bir hoştu Süleyman Kocasert’in. Ailesiyle değişik ülkelerde gezmekten tutun da Buldan’da bir bahçede piknik yapmaya kadar ailesiyleydi hep. Çocuklarının hayran olduğu sanatçılarla bir araya gelmesi için O Ses Türkiye’ye gidip ailecek Murat Boz’la fotoğraf çekilmişler, sohbet etmişlerdi. Bunu yaparken de kimseye yaranma derdi yoktu, sadece samimiyeti ve ailesini mutlu etme derdi vardı. Ailesinin desteğini de unutmamak lazım tabi. Eşinin birçok etkinlikte verdiği destek o kadar net belli oluyor ki. Ya da kızının duruşu, oğlunun şımarık olmayan hareketleri.

Koyu bir Fenerbahçeli olan Kocasert, bunu paylaşmaktan da hiç çekinmedi. Arkadaşlarıyla, ailesiyle kimi zaman stada gidip maç izledi, kimi zaman evinde tribün yapıp destekledi tuttuğu takımı. ‘Denizli’de etkili bir birliğin başkanıyım. Böyle yaparsam yanlış anlaşılırım’ demedi Kocasert. Samimiyetle açıkladı Fenerbahçeli kimliğini. Perde arkasında iş çevirip kameralara oynamadı yani!

Kayaktan yüzmeye, motor binmeden tüple dalmaya… Her ne yapıyorsa açık açık yaptı Süleyman Kocasert. Kimlikler üzerinden siyaset de yapmadı. Oğluyla İstanbul’da camiye gittiği zaman paylaşım yapmaktan da çekinmedi, mankenlerle defilelerde yan yana gelmekten de.. Olduğu gibi göründü. Göründüğü gibi oldu. Ben bu fotoğrafı verirsem birileri bir şey der mi derdinde değildi.

Samimiydi çünkü yaptıklarında… Tam da bunu arıyoruz toplum olarak. İnsanlar birbirlerinin gözlerine bakarken ‘sahiden’ bakmıyor artık. Akıllar başka yerlerde. Sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarla kendileri çok başka insanlar. Olmak istedikleriyle oldukları arasında çok fark var yani. Hele başkanlar, vekiller falan sahicilik konusunda, samimiyet konusunda 10 defa daha düşünmeli.

Yazının finalini geçtiğimiz hafta sunuculuk için Denizli’ye gelen Öykü Serter’le yapmak lazım. Serter, yazdığım bu kadar yazıyı tek cümlede özetledi aslında: “Her fani Süleyman Kocasert’i tanımalı ve onunla az da olsa sohbet etmeli.”

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı