REKLAMI GEÇ

ATATÜRK’Ü İLK BÖYLE ÖĞRENDİM

10 Kasım 2015 Salı

İlkokul yılları…
Bir gün rahmetli annem aldı karşısına.
Dedi ki;
Bak evlat!
Yaşadığın müddetçe,
Dininden…
Vatanından…
Ay yıldızlı bayrağımızdan…
Türklüğünden…
Cumhuriyetten…
Atatürk’ten…
Haysiyet ve namusundan…
Bir de seni satmayan arkadaşlarından zinhar vazgeçmeyeceksin.

Devam etti.
Okulda öğretmenlerin birçok şeyi öğretiyordur.
Ola ki Atatürk’ü öğretmeyi unuturlar.
Ben anlatayım sana…

Bu topraklar var ya, bu topraklar…
Yedi düvel çullandı zapt etmek için.
Saltanat derdine düşenler ahaliyi unuttu.
Bir O unutmadı…
Bir de O’na inanlar.

Çanakkale Savaşı…
Sakarya ve Dumlupınar Meydan muharebelerinin kazanılması…
İzmir’de düşmanın denize dökülmesi…
O’nun askeri dehası…
Silah arkadaşlarının omuz vermesi…
Yüzbinlerce şehit ve gazilerimiz sayesinde oldu.

Savaş sonrası da inkılapları bir güneş gibi aydınlattı memleketi.
Mesela Cumhuriyet kurulmasa hür olamayacaktık.
O olmasaydı, öğrendiğin harflerle değil Arapça ile okuyup yazacaktın.
Ben, peçeyle geziyor olacaktım.
Saymakla bitmez…
Öğrenirsin!
Öğretmezlerse bana gel…

Bunları öyle kararlı bir ifadeyle anlatmıştı ki, bir an sınıftaymışım hissine kapılmıştım.
Sonra sesi titredi.
10 yaşındaydım…
Okula gittim, öğretmenlerimizin hepsi ağlıyor.
Onlardan duyan arkadaşlarım da ağlıyor.
“Ne oldu, neden herkes ağlıyor” diye sordum.
“Atatürk öldü” dediler.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı