REKLAMI GEÇ

LATİFE HANIM’IN MEKTUBU

23 Mayıs 2017 Salı

Bir tarih dergisinin “Latife Hanım’ın 91 Yıldır Gizlenen Mektubu” kapak anonsuyla çıkan Mayıs 2017 sayısı Türkiye’nin gündemine oturdu. Hemen her kesimden ciddi eleştiriler geldi.

Konuyu enine boyuna işleyen,irdeleyen ve tahlil eden sitelerden bir tanesi de “sol.org” idi.

Buna göre Latife Hanım’ın mektubu ilk olarak 21 Şubat 1926’da Boston Daily Advertiser isimli gazetenin pazar günkü nüshası olan Boston Sunday Advertiser’de yayımlanmıştır. Dolayısıyla “ilk defa” neşredilmediği için “gizli” bir metin olma özelliği de yoktur.

Yoktur; çünkü bu mektup; “Atatürk’ e Dair Yeni Belgeler – Amerikan Diplomatların Gözünden Atatürk” başlıklı kitapta Rıfat Bali tarafından 2007 yılında İngilizce olarak ISIS yayınevine bastırılan eserde de yer almıştır.

New York ile kuvvetli ilişkileri olan Latife Hanım’ın boşanmasına hususi olarak ve defalarca geniş yer veren New York Times gibi itibarlı bir gazete varken; Boston’da tabloid olarak basılan bir gazetenin tercih edilmiş olması mektubun sıhhati konusunda şüpheler doğurmaktadır.

Mustafa Kemal’in Ağustos 1925’te “Bakanlar Kurulu” kararı ile Latife Hanım’dan ayrılması; Şubat 1926’da yürürlüğe girecek olan Medeni Kanun öncesinde seküler hukuk kurallarını uygulama amacına yönelik bir davranıştır.

Latife Hanım’ın yazdığı iddia edilen mektupta adı geçen Dişi Mussolini ‘nin; çocukların Avrupai terbiye alması için İsviçre’den getirtilen Madam Bauer olduğu ve Mustafa kemal’in Latife Hanım’dan boşanması,30 Kasım 1925 tarihindeki kararla tekke ve zaviyelerin kapatılması, kıyafet reformu gibi önemli karar ve olaylarda etkisinin bulunduğu düşünülemez.

Çünkü Madam Bauer köşkte yaşadıkları ve gördükleriyle ilgili notlar aldığının fark edilmesi üzerine; göreve getirildikten 10 ay sonra İsviçre’ye geri gönderilmiştir.

Mektupta Latife Hanım’ın şöyle yazdığı iddia edilir: “Önümüzdeki duruşmada çarşaf giyilmesini yasaklayan kanunu denemek için mahkemeye çarşaf giyerek çıkacağım.”

Halbuki ortada Mustafa Kemal ile Latife Hanım arasında bir boşanma davası olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge yoktur.

Sorbonne’da hukuk eğitimi almış Latife Hanım’ın İstiklal Mahkemeleri’nde verilen idam cezalarının “kafa kesmek” biçiminde infaz edilmediğini bildiğini varsaymak gerekmektedir.

“Sol.org.”un buraya kadar zikrettiğimiz itiraz ve reddiyelerine mukabil bahse konu dergide intişar eden mektup ile ilgili nakledebileceğimiz bilgiler de şöyle:

Kazım Karabekir Paşa’nın günlüğüne düştüğü notlara göre Mustafa Kemal Paşa 29 Ocak 1923 Pazartesi günü müftü hocaya: “Ben Latife Hanım’la evleneceğim. Gerekli işlemi yapınız.” şeklindeki talimatı üzerine 10 veya 12.5 dirhem gümüş mihr belirlenerek şahitler huzurunda 1917 tarihli Hukuk-i Aile Kararnamesi’ne göre nikah kıyılır.

29 Ocak 1923’te başlayan evlilik 5 Ağustos 1925 günü sona erer ve 12 Ağustos’ta hükümet bildirisiyle kamuoyuna duyurulur. Ancak boşanma işlemi yargı marifetiyle değil; bir yürütme mercii işlevindeki Bakanlar Kurulu kararıyla olmuştur.

Konuyla ilgilenenler İpek Çalışlar’ın 2006 yılında Doğan Yayınları arasında çıkan 524 sayfalık “Latife Hanım” ile Fatih Bayhan-Mehmet Sadık Öke’nin 2011 yılında Pegasus Yayınları arasında çıkan 400 sayfalık “Teyzem Latife” kitaplarını edinebilirler.

Ayrıca Google arama motorunda www.hurriyet.com.tr/latife-hanim-boyle-yikildi-4374778 linkine tıkladıklarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarih ve saat 9’u 5 geçe bu fani hayata gözlerini yummasının ardından 11 Kasım 1938 günü İsviçre-Bern’deki yatmakta olduğu Lindenhofspital isimli hastaneden yeni Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye hitaben yazdığı mektubun metnini okuyabilirler.
İzmir’in zengin ailesi Uşşakizadelerin piyano çalan, ata binen, yurtdışında eğitim görmüş, İsviçre Medeni Kanununu tercüme eden heyette yer almış kızı Latife Hanım’ın; ölümünden 25 sene sonra açılması şartıyla Türk Tarih Kurumu’na emanet ettiği anılarının yayınlanması ise; geride kalanlarının müdahalesiyle, belirsiz bir tarihe ertelenir.

12 Temmuz 1975 tarihinde 77 yaşındayken vefat eden Latife Hanımın hatıraları; 2000 yılında yayınlanamadığına göre; belki 2025 ya da 2030 yılında; yani artık “tarih” olunca açıklanabilir..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, büyük komutan, siyaset ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının her safhası; Türk Milleti tarafından merak edilmeye devam edecektir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı