NOBEL KATLİAM ÖDÜLÜ

Aung San Suu Çii… Nobel Barış Ödülü sahibi. Bu ödülü 1991 yılında almış. Çünkü demokrasi ve insan hakları için şiddeti reddeden bir mücadele vermiş.

Adı geçen sözde lider ülkesindeki Müslümanların katliamını müdahale ederek önlemek için elini oynatmıyor, kılını kıpırdatmıyor.

Nobel komitesi de aynı şekilde; 26 sene önce verdiği ödülü geri alma niyetinde değil. Çünkü onları nobel sonrası değil, nobel öncesindeki faaliyetler ilgilendiriyor.

Dolayısıyla bazı internet sitelerinin açmış olduğu Nobel Barış Ödülü’nün geri alınmasına dair imza kampanyalarının bir sonuç getirmesi pek mümkün görünmüyor.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty; “Myanmar liderine Af Örgütü olarak verdikleri barış ödülünü tartışmayı düşünüyoruz” dese de.

Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, dilleri var söylemez. Türkiye ve Bangladeş’ten başka şu anda Arakanlı Müslümanlara kucak açan, yardım eden yok. Avrupa, Amerika ve hatta birçok İslam ülkesi uzaktan seyrediyor.

Bu bayramda kurban eti dağıttığımız bir Filistinli herkesin duyacağı kadar yüksek bir sesle; günümüzdeki petrol zengini bir İslam ülkesinin lideri için ”filan lider ayaklarımın altında ” demişti kızgın bir ifadeyle.

Kendi ülkelerinde terör estirildiği ve yurttaşları öldüğü/öldürüldüğü zaman kol kola girip terörü lanetleyen medeni ülkeler sus pus.

Her sene sözde Ermeni katliamı yapıldı diye parlamentolarından karar çıkartmak için lobi çalışması yapan siyasetçiler ortalıkta yok.

Balinalar karaya vurduğu zaman farkındalık oluşturmaya çalışan hayvan sever dernekler; insanların fütursuzca kesildiği ve yakıldığı şu zaman dilimi içinde derin bir sessizlik içindeler.

Bizlerin Filistin’de bayram namazı çıkışında Mescid-i Aksa’da lokum dağıtmamızdan işkillenen güvenlik güçleri; aynı gün çocuklara balon dağıtan Türk Hava Yolları personelini beş saat süreyle gözaltında tutup sorgulayabiliyorlar.

Müslüman’ın balonu, lokumu ve inancı onlar için tehdit anlamı taşıyabiliyor.

Arakan; eski adı Burma olan Myanmar’ın yedi eyaletinden bir tanesi. Müslüman nüfus %10 civarında ve bunların takriben %40′ ı da Arakan’da yaşıyor. Budist milliyetçiler bir taraftan; ordu bir taraftan vuruyor da vuruyor. Üstüne üstlük bir de köylerini terk etmelerini yasaklayıp etrafını tel örgülerle çeviriyorlar.

İşte bu açık cezaevinden çıkmaları, en yakın köylere, şehir merkezlerine, ana caddelere gitmeleri yasak. Öldürülmek, yakılmak, doğranmak serbest. Ancak bir Myanmar’lıya karşı işlenebilecek en küçük bir suçun cezası idama kadar gidebiliyor.

Vatandaşlık hakları olmadığı için kimlikleri ve vatanları da yok. Zira vatandaş olmaları için atalarının; 1825’deki İngiliz işgalinden önce Myanmar’a gelmeleri gerekiyordu. Yaşadıkları bölgelerde elektrik, su, kanalizasyon, eğitim ve sağlık hizmetlerinin hiç biri verilmiyor. Bunun sonucu olarak 40 civarındaki toplama kampında her türlü salgın hastalık çocuk ve büyükleri tehdit ediyor.

Myanmar ordusu tarafından 2650 evin yakıldığına dair haberler İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından doğrulandı. Bu teşkilat tarafından yayınlanan uydu görüntülerinden Rathidaung şehrinin Chein Khar Li isimli köyünün yanarak yok olduğu açıkça görülüyor.

Bütün gözler 19 Eylül’de toplanacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda. Daha önce “Dünyada en fazla eziyet gören azınlık” olarak niteledikleri Arakan’lı Müslümanlar için bir yaptırım kararı çıkarabilecekler mi?

Denizli halkı az – çok demeden Türkiye Kızılay Derneği Denizli Şubesinin Halk Bankası Saltak Caddesi şubesi nezdindeki TR44 0001 2001 3170 0016 1000 57 numaralı IBAN hesabına ……. ” az veren candan, çok veren maldan” düşüncesiyle havale yapabilir ya da 0(258)264 43 43 no’lu telefonumuzdan bizi arayabilirler.

Gün; sıkıntılı zamanlarımızda bize 35.000 altın gönderen Arakan Müslümanlarına yardım etme zamanıdır.