REKLAMI GEÇ

Akdeniz’in batısına yolculuktan renkli kareler

31 Mayıs 2013 Cuma

valencia-da-birkac-gun-h

Herkeste olur mu bilmem ama tanık olduğum her yeni şey, bende fazlaca heyecan uyandırır iz bırakır. Belki “iz” konusuna özel ilgi duymamın sebebi de budur. Kim bilir?
Mini bir heyecanın adıydı benim için Akdenizin batısına hatta sonuna doğru bir yerlerde İspanyanın en batsındaki Valencia bölgesine yapılacak gezi…

ic17
Bir proje kapsamında orada olacaktım. Denizli El Sanatları Derneğinin ortak olduğu “Hayat Boyu Öğrenme” adı ile tanımlanan bir projeydi bu, 8 ülkeden dokuz grup proje ortağıydı. Projenin ilk toplantısı Yunanistan yapılmış ve katılamamıştım, ikincisi Denizli de gerçekleşmiş o toplantıda katılımcı ülke temsilcilerine “Denizli’yi Fotoğraflarla Tanıtıma” görevini yerine getirmiştim.
Kaybolmakta olan “ Geleneksel El Sanatları” nı konu edinen bu projede genelde ülkem Türkiye özelde ise ilim Denizli ve yöresini tanıtmak anlatmak, sunum yapmak görsel ve yazılı belgeler – bilgiler aktarmak benim görevimdi.

(İşyerimden ancak yıllık iznimin bir kısmını kullanmam koşuluyla katılmama izin verilmişti Böyle bir faaliyet çalıştığım kurumun ilgi alanında olmadığı gerekçesiyle görevli – izinli sayılma talebim de reddedilmişti.)
İspanyadaki toplantıda Denizli-Çameli yöresinde halen sürdürülmekte olan “ahşap-ağaç kaşık ve süs eşyaları yapımı” nı konu ettiğim sunumumla ilimi ve ülkemi temsil görevini üstlenmiştim. Sunumum, Çameli Kalınkoz köyündeki ustalardan aldığım(en çok Ziya Meray bana bu konuda destek olmuştur) kaşıklarım, nazarlıklarım, mini süs eşyalarımla hazırlıklarımı tamamlamış ve yolculuğa hazırdım.

ic14Soğuk bir Denizli sabahının erken saatlerinde düştüm yollara. Önce Çardak havalimanı, sonra İstanbul Atatürk hava limanı, İsviçre Zürih havalimanında aktarma ve akşam saatlerinde Valencia’ ya iniş…

ic12İspanyanın tarihi, coğrafi yapısı, idari ve siyasi durumu ve kültürel değerlerine ilişkin araştırma, imceleme gibi iddiaları olan bir yazı değildir okuyacağınız. Bunlar ciddi konular olup uzun araştırma, inceleme ve gözlem gerektirir malumunuz. Burada kısa süreli bir geziden izlenmilerdir paylaşılmak istenen.
ic15

Tipik bir Akdeniz iklim kuşağında bulunuyor Valencia kenti. Aynı zamanda bir bölgenin de merkezi konumunda. Denizli ye göre daha sıcak. Akdenize sahili olan bir kent ve içlere doğru gidildiğinde bizim iklimimize göre biraz daha sıcak ve kuru… Coğrafya benzer olunca kültürlerin, alışkanlıkların benzerliği de kaçınılmaz oluyor. (Bu kanıya varmak ve anlamak için konaklayacağımız kentte yapacağımız kısa zaman aralıklı geziler yeterli oluyordu!)
Proje ortağı olan grup Valencia ya yakın Cocentaina da bulunuyor ve orada konaklayacağımız için kısa süreli bir yolculukla o sessiz sakin, bakımlı ve şirin kente ulaşıp otelimize yerleşiyoruz. (Valencia hava alanında proje ortağı diğer ülkelerden gelen bazı gruplarla da buluşuyoruz. )
Cocentaina’ya yakın denecek mesafede büyük kentlerden Alicante var hemen komşusu olarak Alcoi, Albai ve diğer yerleşim yerleri bulunuyor. Özellikle Alcoi/Alcoy tarihi değerleri, yapıları ve kültürel zenginlikleri ve Doğa parkıyla çevrenin ilgi merkezlerinden…(Alcoi hakkında detayları ayrıca paylaşacağım)

ic19

Cocentaina ‘da tertemiz pırıl pırıl bir sabaha uyanıp odamın perdesini araladığımda minik ama planlı, bakımlı bir “Avrupa Kasabası” ile göz göze geldiğimi belirtmeliyim. Karşılara bakınca yakın mesafedeki tepede beyaz bir yapı (daha sonra onun bir Castel olduğunu öğrenecektim) ve onun altında kiremit örtülü eski evler yakın planda ise modern binalar göze çarpıyor kentin asıl yerleşimi ise daha alt rakımlarda bulunuyor.

ic10Plana göre gerçekleşiyor her şey ve kahvaltının ardından Cocentaina sokaklarına tarihi mekanlara, etkinliklere ve diğer görselliklere, sunumlara akıp gidiyoruz.
Ev sahibi ülke ve il-bölge adına bizi konuk eden ve kendi doğal, kültürel ve tarihi değerlerini anlatacak olan ön adlarıyla, Chırtina, Jose ve Lucia ile diğerleri (Bu üçlü Denizli ye de geldikleri için biraz daha yakın ilişki kurabiliyorum) iyi hazırlanmışlar ve her şey kontrolleri altında gerçekleşiyor.

Önce yeni kurulmakta olan bir mahalle açık pazarına dalıyor ve hemen arkasından halen sergi salonu, müze ve sosyal aktiviteler için kullanılan içinde bazı kursların ve eğitimlerinde verildiği yapıya giriyoruz. Bir şato burası demek deha doğru.
Gezdikçe şaşırıyor şaşırdıkça hayıflanıyorum (Klasiktir ya hemen kendi değerlerimizle kıyaslarız) Eski bir bina aslına uygun olarak düzenlenmiş ve kullanılmaya devam ediyor. Yüzlerce yıl önce olduğu gibi. Sadece kullananlar farklı o kadar…

ic7
Bahçesinde sahne var müzikli gösteri yapılabiliyor, tiyatro oyunları sergilenebiliyor, sergi salonunda sergiler açılıp izleyiciyle buluşabiliyor, müzede fosilerden günümüze doğru yolculuğa çıkılabiliyor, savaş aletleri ve geçmişe dair kültürel varlıklar mekanlara serpiştirilp izleyenlere anlatılabiliyor.

ic1Mozaikler, kiliseler, el yazması dini kitaplar ve akla gelebilecek yaşanmışlığa dair onca şey bir mekanda sunuluyor. Bitmiyor ve yapının üst katlarından dışarıda – bu güne dair yaşamın renklerini gözlemleyebiliyoruz. Zira kentin bu bölümünde açık Pazar kuruluyor ve rengarenk yaşam orada akıp gidiyor. Bir ikaz ile kendime geldiğimde hemen herkesin bahçedeki gösteriye indiğini bulunduğum yerde kendi başıma çevreyi izlemekte olduğumu ve hayale daldığımı fark ediyorum.

ic6Bana seslenen İspanyol arkadaşıma (onunda İngilizcesi çok zayıf olduğu için beden diliyle anlaşıyoruz) işaretle yanıma çağırıp mini balkonun önündeki camı açmasını ve oradan dışarıya doğru fotoğraf alacağımı anlatıyorum. Normalde izin verilmeyen bu tür istek tenhalığında yardımıyla karşılık buluyor ve o mekandan alacağım en iyi pozu alıyorum.(Balkondan dışarıya bakınca haç şeklinde bırakılan gözetleme yerinden aşağıdaki kentin sokakları eski yapıların çatıları izlenebiliyor)

ic18Bahçeye indiğimde el işi, ürünler yapanlar canlı performans sergilemeye,dans edenler ise bizim davul zurnanın (zurna aynısı) benzeri müzik aletleriyle yöresel müziklerini çalıyor ve orta yaşın üzerinde olduğu anlaşılan bayanlarda yöre halk oyunlarından örnekler sunuyorlardı.
Zaman ilerliyor ve gezilecek çok yer izlenecek çok etkinlik ve bilgi alınacak çok konu olduğu için ayrılıp mekandan şehrin aralarına dağılıp serbest zaman istiyoruz ev sahiplerimizden ve kabul ediliyor.Biraz da rehber olmadan ve yönlendirmesiz izlemek gerek yaşam alanlarını diye düşünüp ancak bir aracın geçebileceği daracık sokaklarda kayboluyorum.

İyi de oluyor o sayede farklılıkları görmek, izlemek, tanımak fikir sahibi olmak gibi kazanımlarım oluyor.

ic5

İnsanları kutsallarına olan saygısını burada da görüyor, estetik kaygılarını benzerlikleri, farklılıkları izleme şansı yakalıyorum. Mini parklarda, dar alanlarda yaşlı insanları görüp dille olmasa da beden diliyle anlaşıp meram anlatabiliyoruz.

ic4

Sonuçta iklim aynı olunca kültürün ayrı olması pek etkilemiyor Akdeniz insanı onlarda ve kaynaşıyoruz. Yaşlı kadınlar omzuma elini koyup poz veriyorlar gülümseyerek….
Sokak ve meydan isimleri, tabelalar, balkon süslemeleri, o restore edilmiş mahallelerdeki iş yerleri ve insanlar ve kültür ve yaşam…

ic2

Yemek için ayarlanan yer bizdeki Halk Eğitim Merkezleri formatına yakın ama her biri için ayrı mekanları olan büyük işlevsel yapılardan oluşan bir yere gidiyoruz. Burada bir çok alanda kurslar veriliyor. Yöresel ve genel yemek kursları, dokuma, ahşap oyma ve benzeri el sanatları, seramik, resim, heykel hatta cam ile ilgili kurslar, bilgisayar ve bağlı kurslar hemen hepsi yaşlı genç, çalışan emekli demeden branşlara bölünerek farklı zaman dilimlerinde insanlara kazandırılıyor.

ic13
Böylesi bir ortamda ve okul denebilecek yapının bahçesinde kursiyerlerin kurs mekanında ve evlerinde yapıp getirdikleri her türden yemek, içecek, tatlı ve saire ile uzun bir yemek oluyor. Sonrasında yöresel kıyafetlerden örnekler sunuluyor ve yine yöresel müzik eşliğinde tabi. Bizim de giymemiz isteniyor ve denemekte sakınca görmüyor ve yöresel kıyafetler ile bir sunumda biz yapıyoruz konuklar olarak.

ic8
Günün kalan kısmında kentin başka noktalarında bulunan yine benzer formattaki okullara-kurs merkezlerine de gidiyoruz. Hatta bunlardan birinde bir tür saz benzeri ottan yapılan el işi örme sepetler, kemerler ve süs eşyalarının yapımına tanık olup bizde deniyoruz. Sonra ise kilise ve diğer tarihi yapılarla sanat ürünlerinin sergilendiği mekanlara gidiyor ve geleneksel usullerle zeytinyağı üretilen bir müzede finali yapıyoruz.

ic20
Yoğun yorucu ama keyifli geçen bir günün ardından dinlenme ve yarına dair planları gözden geçirme zamanı diyerek bir gün sonranın hayali ile günü sonlandırıyorum.

DEVAM EDECEK….

 

Yorumlar

Deniz   -  Bağlantı 1 Haziran 2013, 08:13

Türk halkı en büyük mücadelelerinden birisini verirken böyle şeylerle uğraşıyor olmak ne demek? Bu nasıl bir habercilik?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı