REKLAMI GEÇ

DEĞİŞTİRMEK LAZIM…

18 Ekim 2010 Pazartesi

Bulunduğu yeri kalesi zanneden, orayı korumanın hanesini korumak olduğunu düşünen ve değişim yaşandığında kendisinin sokağa atılacağını vehmeden zihniyet var ya… Onu diyorum..
Değiştirmek lazım…
Evet, fetih bizim genlerimizde var olan bir gerçeklik… Atalarımız, pek çok şanlı fütuhatı veya fethedilmiş toprakların şanlı savunmasını yazdırdı altın harflerle tarihe… O dönemlerde büyümenin tek yoluydu fetih… Gücü yeten, yeteneydi o zamanlar…
Devasa ordular, emperyal hedefler, krallıkların olmazsa olmazıydı…
Halk, sadece tebaaydı… Bu dünyada var olma sebebi, yönetime katılma filan değil “kulluk etmekti” yalnızca…
Zaman değişti… Anlayış değişti… Fetihlerle büyüme dönemi, geçen yüzyıl başında imparatorluklar dağılması ve ideoloji merkezli ulus devlet yapısının dünyaya hakim olmasıyla sona erdi… Katılımcı demokrasi, seçme ve seçilme hakkı, kuvvetler ayrılığı gibi kavramlar devlet ve vatandaş zihnine yerleşti…
Son yüzyıl, sadece kavramların değil bizatihi insanoğlunun da çok hızlı biçimde değişmesine şahitlik etti… Dünya küçüldü… Bilgi çok hızlı ve kolay elde edilebilir hale geldi… Halk, modern devlet karşısında birey unvanını aldı…
Bakmayın siz, tersine edilen lafa söze… Bu dönüşümlerden az ya da çok, gecikmeli de olsa aldık payımızı, bizler de… Almaya da devam ediyoruz…
Günümüzdeki sıkıntı şu…
Devlet dediğimiz mekanizma, hiçbir zümre ya da kimsenin kalesi filan değildir. Böyle de anlaşılmaması gerekir. Seçilmiş yahut atanmış olmanız hiç fark etmez.
Türkiye Cumhuriyeti modern bir devlettir ve tek kalesi Anadolu topraklarında yaşayan bizatihi halkın kendisidir.
Devlet içinde kain kurumlar, bir kısım insanların değil toplumun tümünün ve hatta insan dışındaki varlıkların da teminatı değil midir?
DENİZLİ, eskiden Ak Parti’nin kalesiydi de, son referandumda “hayır” dediği için karşı cephe tarafından zapt u rapt edilmiş bir kurtarılmış bölge mi oldu? Başka bir bakışa göre, referandumun genel sonucu “evet” çıktığı için dün yapılan HSYK üyelikleri seçimleri başka hesapların rövanşı mı oluyor?
Yapmayın…
Halka bu saygısızlığı yapmayın… Seçilmiş de olsanız, atanmış da olsanız yapmayın…
Günümüzde kaleler, sadece futbol sahalarında var… O kaleleri de bırakın, futbolcular savunsun…
İlla içinizdeki fetih arzusunu tatmin etmek istiyorsanız, size önerilebilecek tek yer halkın gönlüdür…
Aksini düşünenlerin, seçim sandığından işine gelen sonuç çıktığında “düşman elinden kurtarma”, tersi sonuç çıktığında da, bir kısım kandırılmış kitle tarafından “fikrine tecavüz edilmiş hissi” yahut “kalesinin düşürüldüğü zehabı” ile halkı gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olmakla suçlaması, vak’a-i adiyeden olur…
Dağdaki çobanla, üniversitedeki hocanın, iş adamı ile işçinin, zengin ile fakirin kamu vicdanı dediğimiz o çok sesliliğe nefes üflemede eşit hakka sahip olması, senelerdir birileri tarafından hazmedilemedi bu ülkede…
Devir değişti…
Halkın gönlünü fethedeceksiniz ki, söz hakkınız olsun… Korkutarak, baskı altına alarak, yıldırarak, sen ben bizim oğlan dar alanında kısa pas yaparak değil…
Halkı değerlerin, normların, ideolojik standartların hedefine oturtarak da değil…
İkna ederek… Gönlünü alarak… Sorunlara akılcı çözüm üreterek…
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” gerçeğini unutmadan…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı