REKLAMI GEÇ

SANDIK BİLİR, EN İYİSİNİ…

4 Nisan 2011 Pazartesi

Hani bazen bir işe baş koyarsınız ya… Çok istersiniz, olsun diye… Yıllarca mücadele edersiniz, çalışır çabalarsınız. Elinize fırsat geçse diye bekler durursunuz. Sonra o fırsat gelir, tam avucunuzdayken kayıverir. Onca yıl, emek, akan ter bir yana, gönlünüz çok ağır yara alır. Motivasyonunuz kalmaz. Onlarca sebep vardır, her zaman. Öyle ya, her başarı hikayesinin çok tutarlı bir planı, her başarısızlığın da makul bir mazereti vardır.
Bazen küsersiniz hayata… Bazen “yeniden başlamalıyım” dersiniz. Ama o kayıp, derininizden hiç çıkmaz. Kemirir durur içinizi, “beni hiiiççç acıtmadı ki” dese de dışınız… Gönül ister ki, hep mutlu olsun… Lakin kader, hayatın acıtıcı tarafıyla vardır her daim. Mesele şudur; siz hayatınızın sadece içinde bulunduğunuz anında mı arıyorsunuz başarıyı ve mutluluğu, yoksa her şey(r)de bir hayır vardır diyebiliyor musunuz? Yürürken düşmek, koşarkenden daha az mümkün. Değil mi ki koşuyordunuz? Düşmenizi beklemek hiç anormal değildir, aslında.
DENİZLİ siyasetinin önemli ve deneyimli isimlerinden bir dostum,“Kaybetmek ne kadar zordur, bilir misin?” demişti, vaktiyle… Hayatta kaybetmek, gerçekten çok zordur, herkesin malumu… Ama siyasette kaybetmenin çok ilginç bir özelliği var. O da şu; siyasette bazen kaybetmek, aslında uzun vadede kazanmanın da anahtarıdır. Ömrünüz yeterse, mutlaka size döner. Yeter ki siz, duruşunuzu bozmayın, küsmeyin, çekip gitmeyin.
Siyasete böyle bakanlar, aslında bir nevi âşıktır. Topluma, hizmete, mücadeleye, hiçbir konumu olmasa bile kapı kapı dolaşıp, bir merhaba ile ilişkilerini yaşatmaya… Ve her âşık gibi söz geçiremezler yüreklerine. Yorgunluktan yılmazlar, belki bir hiç uğruna onca çabayı harcarken gözlerini bile kırpmazlar. Çünkü bilirler. Hiçbir zaman emek, zayii olmaz. Bir takdir eden, mutlaka çıkar.
Bütün bunları, neden mi yazıyorum???
Siyaset sahnesinde son düzlüğe girildi, neredeyse… CHP’de 19 aday adayı yarıştı. Sonuçlar malum. CHP’nin DENİZLİ’deki en büyük ismi Adnan KESKİN 1. sıra… İlk yedi adayın altısının avukat, adayların üçünün bayan ve fakat en kritik yer olan 2. sıranın Melike BASMACI KAYHAN olarak belirmesi, kim ne derse desin en doğru sonucu sandığın ortaya koyduğunun açık göstergesi…
İmdiii… CHP Genel Merkezi’nin, DENİZLİ teşkilatlarında âşık ile maşuğun buluştuğu bu minvalde araya girerse ne, vuslata izin verirse ne olacağını iyi düşünmesi gerek. Ne de olsa fazla naz, aşık usandırır.
Ak Parti ve MHP, adaylarını görücü usulüyle seçecekleri için işleri biraz daha farklı. Temayüldü, mülakattı, anketti, sosyal bağlantıydı derken onlar da epeyce yol aldılar. Her iki partinin elliden fazla aday adayı, soluksuz bir heyecanla 11 Nisan’ı bekliyor, ya nasip, ya kısmet diyerek.
Başa dönelim… Demem o ki; hepi topu DENİZLİ milletvekili olabilecek 7 kişi var sadece. Ama aday adayı sayısı 100’ü buldu neredeyse, tüm partilerde. Bu, en az doksandan fazla kişinin seçilememesi demek aynı zamanda.
Bir heyecan, bir umut, bir gayret ve hatta masrafla girilen bu çileli yola sadece kazanmak için değil kaybetmeyi de göze alarak girmezseniz, tek kaybınız yukarıda sayılanlar olmaz.
Siyaset yapma sevdası içinde olan insanların bu tip kayıpları sineye çekmesi nispeten kolaydır. Çünkü onlar, buna tutkuyla bağlıdır. Geri kalanların işi ise gerçekten zordur. Onlar hizmet sevdası maskesiyle aslında başka bir şeyin peşindedir. Ne yârdan geçmek isterler, ne serden. Sonunda hem yârdan, hem serden olurlar.
Konumu ne olursa olsun, listeye giremeyen ya da seçilemeyecek her adaya şimdiden geçmiş olsun. Hele seçilemeyeceğini bildiği bir yerde seçim sonuna kadar tahammül etmek zorunda kalanlara, Allah sabırlar versin. Üzülmeyin, hayat öyle de böyle de devam edecek.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı