REKLAMI GEÇ

“ADALET YÜRÜYÜŞÜ” VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

11 Temmuz 2017 Salı

CHP’nin veya CHP’nin destekleyip organize ettiği “adalet” yürüyüşünün düşündürdüğü pek çok şey oldu. Başta belirtmek gerekir ki sanıldığı ve beklendiğinin çok üzerinde bir etki oluşturduğunu kabul etmek gerekir.

“Adalet yürüyüşü” Türkiye’de toplumsal muhalefetin, bir halk hareketinin ve toplumsal bir talebin şiddet içermeden ve buna izin de vermeden ortaya koyulması açısından oldukça önemsenmesi gereken bir hareket olarak sonuçlandı. Ancak bu yürüyüşün ülkedeki tüm taraflar açısından alınması gereken çok önemli mesajlar biriktirdiğini, yeni ödevler oluşturduğunu görmek gerekiyor.

CHP AÇISINDAN “ADALET YÜRÜYÜŞÜ”
CHP’nin Kılıçdaroğlu ile başladığı değişim ve reform hareketlerini çok sağlıklı ve verimli bir şekilde sürdürdüğünü söylemek veya CHP’yi dönüştürdüğünü düşünmek bu güne kadar pek mümkün olmadı. Özellikle AK Parti cephesinin CHP’nin elitist ve halktan kopuk duruşu ve bu konudaki geçmişi üzerinden yaptığı eleştirilere bu güne kadar sağlıklı bir yanıt üretemedi ve bu konuda hep savunmada kaldı. CHP son 15 yıldır AK Parti’nin belirlediği gündemler üzerinde siyaset üretti. Ancak özellikle son genel seçimler ve referandum süreçlerinde bu durum sonuca yansımasa bile değişiklik göstermeye başladı. Asgari ücret tartışmaları referandum içeriği üzerinden yapılan muhalefet küçük de olsa etki alanı buldu. Ve CHP burada bir kıvılcım oluşabileceğini gördü. “Adalet yürüyüşü” bu kıvılcımın büyüyüp genişlediği bir biçimi göstermesi açısından önemli bir örnek oldu.

Ancak; bu yürüyüş ve etkileri konusunda CHP’nin hem sosyal demokrat kesimde, hem merkez sağ kesimde hem de az miktarda ve çok açıktan ifade edilmese de muhafazakar-milliyetçi kanatta aldığı desteğin sürdürülmesi için ciddi bir öz eleştiri ortaya koyması şarttır. Çünkü CHP’nin yakın geçmişte, muhatabı AKP olan pek çok hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında takındığı tavır maalesef çok tutarlı değildi. Bu ülkede 367 garabeti yaşanırken, e-muhtıralar verilirken veya iktidar partisi için kapatma davaları açılırken aynı adalet arayışının sergilenmemesi önemli bir eksikliktir. Balyoz ve Ergenekon davalarında “darbelere destek veren parti” görüntüsü yüzünden pasif kalmış ve bunun sonuçları bizi malum günlere getirmiştir. CHP tüm bunlarla yüzleşmeli, öz eleştirisini yapmalıdır. Ancak bu şekilde “halktan kopuk” öznesindeki eleştirilere samimi cevaplar üretebilir. CHP bu güne kadar hak ve adalet için yürüyenlere mesafeli iken bu gün bu taleple yürümüş ve büyük bir halk desteği almıştır. Bu fırsatı kaçırma lüksü yoktur. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüş boyunca sergilediği sakin tavır, kavgadan ve polemikten uzak söylemeleri de bu etkinin altında ki ana sebeplerden biridir. CHP’nin ısrarla koruması gereken üslubun bu olduğuna inanıyorum.

AKP AÇISINDAN “ADALET YÜRÜYÜŞÜ”
AK Parti’nin “adalet yürüyüşü” üzerinden yapılacak değerlendirmesi aslında özellikle son 5 yıldır sergilediği tavrın da özeti olabilir. 2000’lerin başında ülkenin geçirdiği buhranda büyük bir umut olarak iktidara gelen ve ilk döneminde oldukça yenilikçi, “devrimci” bir görüntü çizen AK Parti’nin özellikle Gezi’den sonra hızla otoriterleşmesine tanık olduk. AKP özellikle Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin en uzun süreli iktidarını yaşarken belli yorulmuşlukların da beraberinde gelmesi kaçınılmazdı. Nitekim de öyle oldu. Önce Gezi, sonra 17-25 Aralık, son olarak da 15 Temmuz travmaları tüm ülke ile birlikte AKP için de büyük bir sınav oldu. Ama tıpkı CHP gibi AKP’nin de belki de bu “adalet yürüyüşü” ile kendi eleştirisini yapma fırsatı doğmasını umuyorum. Yürüyenleri FETÖ’cü veya terörist olarak nitelendirmeden önce yürüyenin talebi, talebin geçerliliği veya haklılığı üzerinde durulmalı idi. Maide suresi 8. ayette “…Allah için hakkı ayakta tutan hakimler ve adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe götürmesin…” buyrulduğu unutulmamalıdır.

Talebi adalet olan insanların bu talep için şiddetten uzak bir şekilde neredeyse bir aylık bir eylem yapması özellikle muktedir olan için oldukça önemli bir mesajdır. Bu mesaj doğru okunursa AKP için önemli bir adım atılacak, bu tür sorgulamalar AKP’yi yeniden kuruluş kodlarına sürükleyecektir. Tayyip Erdoğan ve kurmayları da bu problemi görmüş olmalılar ki son kongrede bu anlamda ciddi mesajlar vermeye çalışıyorlar. Ama AK Parti’nin Erdoğan’ın ve kurmaylarının bilmesi gerek en önemli şey son referandumda da gördüğümüz üzere Tayyip Erdoğan’ın kimliğine ve karizmasına sıkışıp kalma tehlikesi yaşayan halk desteğidir. Bu hedefleri onlarca yıl iktidar olan bir siyasi hareket için kabul edilemez. Demirel’in DYP’si Özal’ın Anavatan’ı bu sebeple silinip gitmedi mi? AK Parti’nin bir an önce “adalet yürüyüşü”nü küçümseyerek, ötekileştirerek veya yok sayarak hareket etmeyi bırakarak, bu tepkiyi anlayacak girişimlerde bulunması gerekiyor. Zira çok değil bundan 20 yıl kadar önce 28 Şubat’ta yaşananlara karşı sokağa çıkıp “el ele” eylemini yapanlar bu günün iktidar sahipleri.

Son olarak; miting alanına toplanan insanların kalabalığı üzerinden yapılan sığ tartışmalara değil, toplumun geniş kitleler halinde dile getirdiği taleplerin içeriği üzerinden yapılacak değerlendirmelere ihtiyacımız var. Hem iktidar hem de muhalefet olarak…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı