REKLAMI GEÇ

SEÇMEN NE İSTEDİ, NE DEDİ?

4 Temmuz 2018 Çarşamba

Oldukça heyecanla beklenen 24 Haziran seçimi geçtiğimiz hafta sonuçlandı. Seçim değerlendirmesini hemen birkaç gün içinde yapmak istemedim. Çünkü net olmayan ve daha çok sosyal medya üzerinden aktarılan bilgiler ile yapılan değerlendirmelerin ne kadar sağlıksız olduğunu seçim akşamı ve takip eden sabahında gördük. Hazır değinmişken sosyal medya ve bilgi kirliliği üzerine birkaç şey söylemek gerek. Facebook, Twitter ve İnstagram’ın yoğun olarak hayatımıza girdiği bir dünya da yaşıyoruz. Pek çok toplumsal olay artık bu mecralar üzerinden takip ediliyor durumda. Hal böyle olunca çeşitli trol hesapları, bilinçli bilinçsiz pek çok kullanıcı, daha da önemlisi bunu iş edinmiş pek çok çevre, araştırma sorgulama ve mantık süzgeci kullanma alışkanlığı olmayan yığınlar üzerinde son derece yıkıcı bir etki bırakabiliyor. Cumhurbaşkanı adaylarından birinin ailesinin rehin tutulduğu, bu yüzden çalınmış oylara itiraz edilemediği, silahlı grupların sandıkları terörize ettiği gibi haberler, doğruluk ihtimali üzerine hiç kafa yorulmadan sosyal medya üzerinden paylaşılıveriyor. Bu haberleri üretmenin çok önemli bir suç olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yoksa paranoyak bir toplum olmaya hızla ilerliyoruz.

24 Haziran Genel seçimleri parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçişteki ilk seçimdi. Dolayısı ile Başkanı “Cumhurbaşkanı” seçtik. Ayrıca tabi ki parlamentoyu oluşturan siyasi partilerde belirlendi ama yürütme tamamen meclis dışında yer alacağı için, seçilen Cumhurbaşkanı parlamentodan daha önem kazandı. Türkiye genelinde ki sonuçlara göre Recep Tayyip Erdoğan yeni sistemde ilk 5 yıl için yetki almış durumda. Ama her seçimde olduğu gibi bu seçimlerde de oldukça ilginç seçmen mesajlarını okumak mümkün. Açıkçası ben Tayyip Erdoğan’a oy vermeyen 47.41’lik seçmen dilimine bakmayı tercih ediyorum. Zira zaten 16 yıllık mutlak iktidarın arkasından 52.59’luk oyu almakla bu seçmen kitlesi gözünde, yaptığı icraatlara onay almış da oluyor. Dolayısı ile 47.41’in neden oy vermediğinin irdelenmesi iktidar sahipleri açısından daha kıymetli olacaktır.

47.41 ne istiyor… Genel olarak baktığımızda Güneydoğu ve Türkiye’nin en batı kuşağı dışındaki tüm illerde bariz bir AKP ve Erdoğan üstünlüğü mevcut.


HDP’nin etkili olduğu bölgede teme argüman kürt oyları. Bunu bölgeselci bir yorum ve “duygusal oy” olarak adlandırmak pekala mümkün. Ancak bu oyların tamamını bu sınıfa sokmadığımın bilinmesini isterim. Bölgedeki sorunların AKP veya Erdoğan tarafından çözülmeyeceği yönünde bir irade hakim gibi görünüyor. Ancak Demirtaş ve HDP’nin terörle araya mesafe koymadan terör sorununa nasıl bir çözüm önerdiklerini ise henüz duyabilmiş değiliz. Bu açıdan da baktığımızda oyların duygusal sebeplerle yön bulduğu yorumu ağırlık kazanıyor.

CHP’nin her daim etkili olduğu ve klişe olan “sahil şeridi” illerinde ise aslında temel sorun ne? Türkiye Jeopolitiği açısından bakarsak GSMH (Milli gelir) olarak en yüksek illerin olduğu bölgeler buralar. Yani temel anlamda ekonomik gerekçeler ile değil, hukuk, insan hakları, demokrasi, adalet vb kavramların karşılık bulduğu seçmen profilinin yaşadığı iller olarak tarif etmek gerekir. Bu kesim uzunca bir süredir demokratik haklardan, yargı bağımsızlığından, artık tersine döndüğünü düşündüğü “mahalle baskısından”, yaşam alanlarına yapılan ve rıza göstermediği muhafazakar müdahalelerden şikayet ediyor. Bu konularda Erdoğan’a ve partisine güvenmiyor. Basının nerdeyse tek sesli olması, devletin artık bir parti devleti gibi hareket etmesi, iktidarın sadece kendi gibi düşünenleri dikkate alması gibi konuları dert edinen, ama dış güçler, ülkenin beka ve güvenlik sorunu gibi argümanlara itibar etmeyen bir kitle. Peki, bu kitle nerde karşılık buluyor veya kendini nerde tanımlıyor. CHP’nin adayı Muharrem İnce oylarına bakacak olursak yanıltıcı bir sonuç çıkarabiliriz. Zira Millet İttifakını oluşturan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi’nin oyları ve bu partilerin Cumhurbaşkanı adaylarının aldığı oylara bakarsak müthiş geçirgen bir seçmen profili ile karşı karşıya kaldığımız ortada.

TÜRKİYE GENELİ SONUÇLARI

Bu tablodan da anlaşılacağı üzere MHP’ye oy veren seçmen, partisine sadakatini ortak adayları olan Erdoğan’a büyük oranda oy vererek göstermiş durumda. Ancak Millet İttifakının seçmeni milletvekilliğinde partisine oy verirken Cumhurbaşkanlığında İnce’ye destek vermiş. Hadi bu anlaşılabilir diyelim. Peki, bir önceki seçimde CHP’ye oy veren yaklaşık % 5’lik kesim nerede? Sanıldığının aksine HDP’ye değil, büyük oranda İYİ partiye kaymış durumda. Çünkü HDP 1 Kasım 2015 seçimlerinde ki oyunu korumuş durumda. İYİ parti ve MHP’nin aldığı oy toplamı ve MHP’nin İYİ Parti yokken aldığı en yüksek oylara baktığımızda bunu görmek mümkün. %22’ye varan oy CHP ve MHP’den İYİ Parti’ye oy kaydığını, MHP’nin de kaçan bu oyları daha önce AKP seçmeni olan vatandaşlardan kapattığını düşünüyorum. Çünkü AKP’nin aldığı % 42.56’lık oy yine 1 Kasım 2015 oy oranının çok altında. Demek ki AKP’den MHP’ye, MHP’den ve CHP’den de İYİ Parti’ye geçişler olmuş.

Son olarak Denizli’de ne olup bittiğine bakacak olursak, aşağı yukarı aynı tablo ile karşılaşıyoruz.

DENİZLİ SONUÇLARI

Temel olarak fark Denizli’nin geçmişten beri merkez sağın kalesi illerden bir olması ve bu seçmen tabanının İYİ Parti’ye kayması olarak özetlenebilir. Uzun yıllardır MHP’de olan bu emanet oylar geri dönmüş durumda. AKP’nin 7 Haziran 2015’deki oy oranına düşmesi, CHP’nin oy kaybı ise ülke geneli ile yakın sonuçlar.

Seçmen dedi ki;
Recep Tayyip Erdoğan; “Ülke sorunlarının çözümü için yine sana güveniyorum. Ancak belli başlı konularda daha farklı bir politika, daha kucaklayıcı bir dile ihtiyacım var.”

Muharrem İnce; “Seni partinde farklı bir yere koyuyorum. Ancak ülkeyi yönetmek için bu kadrolarla başarılı olacağını düşünmüyorum. Senden ümitliyim ama bu iş tek başına seninle olmayacak.”

Meral Akşener; “Bu yarışta henüz seni bir Cumhurbaşkanı olarak görmüyorum. Ama partine ve sana güvenmemezlik etmeyeceğim. Partinin mecliste var olmasını önemsiyorum. Önümüzde ki süreçleri iyi değerlendir.”

Selahattin Demirtaş; “Seni de Cumhurbaşkanı olarak görmüyorum. Senin ve partinin terörle arana kesin bir mesafe koyman gerekiyor. Mecliste var olman ve mücadeleyi demokratik platformda sürdürmen için sana bir şans daha veriyorum” dedi…
Bu mesajlar ne oranda okunacak ve yerine gelecek bunu önümüzde ki günlerde göreceğiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı